Tarihteki En Acımasız Liderlerin Ateist Olduğu Önermesi Ne Kadar Doğru?
ateizmin din gibi belli bir disiplini olmaması (kutsal kitap, 10 emir vb.) bu tespitin gereksizliğini ve yanlışlığını gösterir. ateizm aslında dinde de olduğu gibi ek olarak zamanın ruhundan bağımsız bir ahlak kazandırmaz kişiye. ateist bir politik figür de onu iktidarda tutan güçler dengesine bağımlıdır her zaman.
örnekler üzerinden gidelim
firavun gibi modern döneme ait olmayan örnekler için ateizm iddiası geçersiz tabii (adam tanrı kral). ancak antik dünya uygarlıklarında ideolojilerin bir alt modeli olarak dinlerin kullanılması bilinmesi gereken birşey. ideolojilerin atası olarak dini konumlandırmak toplumsal analiz için kilit rol oynayacaktır.
tekrar konuya dönelim. firavun ve onun tanrısal hükümranlığı altında yaşayan mısırlıların olduğu bir toplumda musa'nın firavun hegemonyasına karşı bir tehdit olarak görülmesi ve sürülmesi (günah keçisi) toplumsal dinamikler çerçevesinde dinin baskın olduğu toplumlarda sıkça görülmüştür. yahudilik tarihi bunun örnekleriyle doludur. pogromları dinsizler düzenlemedi. holokosta sebep olan da hitler'in bireysel özellikleri değildir.
modern döneme bakacak olursak pek ciddiye alınabilecek rakamlar verilmemiş tabii ancak stalin ve mao'nun baskı sistemi kurmadıklarını iddia etmek gülünç olur. buradan yola çıkıp sscb (sovyetler) ve çhc (çin halk cumhuriyeti) tarihini hiç okumadan liderlerin ateistliğiyle baskıcılığını bağdaştırmak ise en hafif tabirle cahillik olacaktır. ki stalin'in 2. dünya savaşı sonrası kiliseyle de "barıştığı" bilinen bir ayrıntıdır. suçlamada bulunan kesimin indirgemeciliğiyle olaylara yaklaşacak olsaydık stalin'in rahip olduğunu (ki rahip okulunda okumuştur) bile iddia edebilirdik tabii.
neyse efendim stalin ve çağdaşlarının, dinsizliğin altın ilkesi olan ahlaksızlık (!) gibi bir nedenle katliamlara sebebiyet verdiklerini iddia etmek din savaşlarını (19. yy'a kadar pek çok savaşın propagandasında din motifi bayağı önemli bir yer tutar) göz ardı etmenin yanı sıra tarihin "idealist" okunmasıyla (aslında okunmamasıyla) birinci dereceden alakalıdır. tarihsel yaklaşımın yokluğunda ise elimizde yalnızca popüler liderlerin hayat hikayelerinden nasıl bu kadar büyük suçlar işleyebildiklerine (bugünkü toplumlar pirüpak zannedilir tabii ki) dair çıkarımlar yapmak kalacaktır ki bu da abesle iştigalden öte bir çaba değildir şüphesiz.