The Crown Dizisini Başından Sonuna Kadar İzleyen Birinin Kraliyet Ailesine Dair Fark Ettikleri

Tarihsel bir yorumdan ziyade diziyi izledikçe hissedilen şeyler üzerine bir görüş bildirisi.
The Crown Dizisini Başından Sonuna Kadar İzleyen Birinin Kraliyet Ailesine Dair Fark Ettikleri

dizide dikkatimi çeken çok şey var. bunlardan birkaç tanesini madde madde paylaşmak istedim. kesinlikle tarihi bir yorum yapmıyorum sadece diziden gördüklerimi ve hissettiklerimi paylaşıyorum.

1) eğer dikkat ederseniz tüm royal family'de s*çıp batırmayan sadece iki kişi var: kraliçe ve prens william

geri kalan hepsinde ya psikolojik sıkıntılar olmuş ya da başarısız evlilikler yaşamışlar vs. son bölümlerdeki william ve kraliçe arasındaki yakınlığı da buna bağladım. stabilite konusunda birbirlerine çok benziyorlar. hatta son bölümde herkes kraliçenin bırakacağını düşünürken, yok o öyle bir şey yapmaz diyen tek kişi william'dı. sanki, uzun vadede kral 3.charles tarihte pek anılmayacakken oğlu kral 5.william çok daha fazla yer bulacak gibi. charles hem geç evlendi hem geç 'mutluluğu buldu' hem de geç tahta çıktı. buna karşın, william için bunlar hep tam tersi şekilde gerçekleşti. kader bazen ağlarını böyle örüyor işte.


2) royal family'de eğer taht'ın yakınında değilseniz hiçbir cazibeniz olmuyor galiba

mesela kraliçenin diğer çocuklarını hiç görmedik bile. anca ara sıra anne gözüktü. ama gençken hepsi öyle veya böyle belli bir ağırlığa sahipti. yani, taht öyle bir çekim gücüne sahip ki, oradan uzaklaştıkça (tahta geçme sırası olarak uzaklaşmaktan bahsediyorum) gündemden de düşüyorsun. dizi bunu sezonlar boyunca karakterlere ayrılan süreyle hep hissettirdi.


3) genelde insanlar kraliyet ailesinin yağlanıp ballandığından bahsetmiş ama ben pek o şekilde görmedim

bence 6 sezon boyunca alttan alta vurgulanan problem kraliyet ailesinin ne kadar zor olduğuydu. sürekli birileri 2 numara olmak zorunda, sürekli aile arasında anlamsız bir bürokrasi, sürekli aile fertlerinin kendilerinden fedakarlık yapmasının beklenmesi vs. işin komik tarafı, herkesten fedakarlık yapılması bekleniyor ama yalnızca bir kişi (tahttaki kişi) bunun karşılığını alabiliyor. geri kalanlar da gittikleri yerlerde yalandan hürmet görmenin dışında pek bir şey elde etmiyorlar. hepsi zengin falan diyeceksiniz belki ama ingiltere'de o kadar soylu zengin aile de var ve hiçbirinin kraliyet ailesi gibi anlamsız kurallar altında yaşaması gerekmiyor. yani, buradaki karşılaştırmanın baseline'ı sen ben değiliz, ama diğer soylu soplu zengin aileler.


4) son olarak da kraliçeden bahsedelim

hakikaten dendiği gibi türünün tek örneği. 70 sene monarşinin başında kaldı. o kadar 19. ve 20.yy insanıydı ki kendisinin ölümüyle birlikte tarihte de bir dönem kapanmış oldu. tüm sezonlar boyunca kendi varlığının ifade ettiği istikrar kavramını tekrar ve tekrar gördük. başbakanlar geldi geçti, krizler geldi geçti, zaman değişti, insanlar değişti ama 2022'ye kadar o hep oradaydı ve varoluşuyla istikrarı ifade ediyordu. son sahnede genç lilibet'in askeri üniformayla selam vermesini de 70 yılı bulan kraliçeliğini bir lüks olarak değil de verilmiş bir görevi ifa etmek olarak görmesine bağlıyorum. nitekim yine son sahnelerde bununla ilgili de genç elizabeth ve ihtiyar elizabeth arasında ufak bir diyalog geçti. nasıl 6 sezon boyunca monarşinin ruhu yoran kasvetini hissettiysek, son bölümde de hayatının son yıllarına giren kraliçenin yaşamış olduğu iç sorgulamalarının getirdiği geçmişe olan özlem ve geleceğe duyduğu kaygıyı ustaca hissettirebilmişler.