The Last of Us'ın Finalinde Yaşananlar Etik Anlamda Ne Kadar Doğruydu?

İlk oyunun finali insanı kesinlikle ikilemde bırakıyordu... Biraz sorgulayalım bunu.
The Last of Us'ın Finalinde Yaşananlar Etik Anlamda Ne Kadar Doğruydu?

not: oyunu bitirmediyseniz okumaya devam etmeyin.

Uyarı: Spoiler içerir.

çıkış yaptığı yıldan tutun, günümüze kadar "en beğenilen oyunlar" arasında yer alan the last of us'ın finali insanların fikirlerini ikiye ayıran finallerden biri.

böyle bir finali ve oyunun detaylarını unutmak pek mümkün değil zaten, fakat az da olsa hafızanızı tazelemem gerekli diye düşünüyorum. bildiğiniz gibi oyun ilk başladığında salgının başlangıcına tanık oluyoruz ve kardeşimiz tommy, sevimli kızımız sarah ile bölgeden uzaklaşmak için harekete geçiyoruz. daha ne olduğunu bile tam anlamıyla bilmiyorken, insanların etrafta birbirlerine saldırıp, yediklerini görünce işlerin ne kadar kötü bir durumda olduğunu anlıyoruz.

daha sonra hepimizin içini yaralayan o meşhur sahne geliyor


bir asker ile karşı karşıya kalıyoruz ve kucağımızdaki kızımızla birlikte geçmek için izin istiyoruz, maalesef ki asker aldığı emri uygulayarak bizi öldürmek istiyor, kızımıza siper oluyoruz fakat ne yazık ki ölümüne engel olamıyoruz, daha oyun bizi bu sahneyle içine çekmiş oluyor ve joel'in yaşadığı acıyı gerçek anlamda hissediyoruz.

bu sahneden sonra oyun epey bir zaman atlıyor. "ellie" adındaki özel bir kızı ateş böceklerine teslim etmemiz gerekiyor ve karşılığını silah ile almış olacağız, fakat ellie'nin neden özel olduğunu bile bilmiyoruz. yola çıktığımızda bir askeri devriyeye denk geliyoruz ve ellie'nin enfekte olduğunu fakat dönüşmediğini ve bu yüzden aşı için ellie'nin gerektiğini anlamış oluyoruz.

kızını kaybetmiş bir babaya, aşı için umut olabilecek küçük bir kız çocuğu teslim ediliyor ve yolculuğumuz başlıyor. joel ilk başta ellie'ye karşı herhangi bir merhamet ya da sevgi gibi duygular göstermiyor, fakat yolculuk sırasında yaşananlar ve ellie'nin joel'e olan inancı, güveni, joel'in bir zamanlar kızı olduğunu hatırlamasını sağlıyor ve az da olsa ellie'ye karşı bir merhamet duymaya başlıyor.

bu merhamet aslında ellie'nin içinde joel'e karşı daha çok vardı, çünkü bir süre sonra joel'in kızını kaybettiğini öğreniyor ve o küçücük kalbiyle joel için üzülüyor. ellie'yi götürdüğümüz üniversitede saldırıya uğruyoruz ve karakterimizin ölümüne kesin bir gözle bakarken, aslında ellie'nin bizi hayatta tutmak için ne kadar çabaladığını görüyoruz...


düşünün ki küçücük bedeniyle buz gibi soğuğa yatarken, bizim altımıza yatak sermiş ve bize ilaç temin edebilmek için türlü türlü karaktersiz insanlarla savaş vermiş, avladığı geyiği ilaç ile takas etmiş. bu gibi şeylerden dolayı biz oyuncu olarak ellie'ye karşı nasıl sevgi beslemeye başlıyorsak, joel de aynı şekilde vefa ve sevgi hissetmeye başlıyor, olayın sadece kızını kaybetmekle alakası yok yani, ikisi de birbirini kollayan bir ekip haline gelmiş oluyorlar. lafı daha fazla uzatmadan, joel'in kararının doğru mu yanlış mı olduğunu sorgulayalım.

joel, ellie'yi sadece kızı gibi gördüğü için mi o ameliyat masasından kaldırdı?

net cevap: hayır! öncelikle ellie'nin virüse karşı bağışıklığı olduğu kesin olarak gerçek bir şey, fakat ortada kesin olmayan tek bir şey var; o da aşının bulunup bulunamayacağı.

joel, aşının bulunabilmesi için ellie'nin ölmesi gerektiğini öğreniyor fakat ellie'nin ölmesi onun için aşının kesin bulunabileceği anlamına gelmiyor. şöyle düşünün, kuduz hastalığı için hiçbir tedavi yok değil mi? bu zamana kadar kuduz yüzünden binlerce kişi ölmüş ve ne kadar çabalarsanız çabalayın, elinizde ne kadar kuduz hastalığının başlangıcında olan bir insan olsa bile hiçbir şekilde bu hastalığa çare bulamıyorsunuz.

bir baba olduğunuzu düşünün ve çocuğunuz kuduz hastası olmasına rağmen kuduz belirtilerini göstermiyor ve yaşamaya devam edebilecek. birileri çıkıp geliyor ve "çocuğunuzu alıp aşıyı bulabilmek için öldüreceğiz" diyor, siz kabul eder miydiniz? etmezdiniz çünkü insani duygularınız devreye girerdi, nasıl ki insan beyni ölmemek için her şeyi deneyebilecek kadar güçlüyse; aynı şekilde koruma içgüdüsü de her şeyden güçlü, özellikle de tehlikedeki kişi değer verdiğiniz biriyse.

joel'in ellie'yi o masadan kaldırma sebebi, bunun deneysel bir tedavi olduğunu az çok tahmin etmesiydi. ellie o masada ölse bile, aşının kesin bir şekilde bulunamayacağını tahmin edebiliyordu. uzun yıllar sonra ona tekrardan insani duygularını hatırlatan, değer verdiği ve neredeyse kızı gibi sahiplendiği küçük çocuğun, yok yere ölmesini istemiyordu. joel'in yerinde biz olsak, eminim ki biz de aynı şeyi yapardık.

ellie yetişkin bir kız da değil, hayat onu 14 yaşındayken öksüz ve yetim olduğu için yetişkin olmaya zorlasa bile; daha haberi bile olmadan sırf aşı bulunabilsin diye türlü mücadelelerle gittiği yerde "narkoz etkisi" altında ölmeyi hak etmiyordu, üstelik en kötüsü aşının bulunabilmesi için ölmesi gerektiğinden bile haberdar değil.

bu şekilde aşıyı bulma ihtimali ne kadar etikse, joel'in diğer insanları umursamayıp kendi koruması altındaki olan ve öldürüleceğinden haberi bile olmayan yetim/öksüz 14 yaşındaki ellie'yi kurtarması da o kadar etiktir diye düşünüyorum.