Tırnaklarıyla Kazıyarak En İyisi Olan Nuri Bilge Ceylan'ın Yıllar İçindeki Gelişimi

1995'ten beri bizlere muhteşem bir sinema ziyafeti sunan Nuri Bilge Ceylan'ın kariyerine bir bakış.
Tırnaklarıyla Kazıyarak En İyisi Olan Nuri Bilge Ceylan'ın Yıllar İçindeki Gelişimi

bu yazıda bir fotoğrafçı olarak sinemaya giren nuri bilge ceylan’ın, kendi kasabasından ve ailesinden başlayıp anadolu’daki yaşantıları bize bir fotoğraf gibi sunduğu yapıları ve bunların gelişimini kendimce inceleyeceğim. sıfırdan başlayıp adeta tırnaklarıyla kazıyarak açık ara türkiye’nin en iyi yönetmeni olan nbc’ye bir saygı yazısı olacak ve elbette içinde spoiler olacaktır; lütfen ona göre okuyunuz.

1995 yılında kendi ailesinin fotoğrafını çekerek başladı bu işe: koza 

filmin oyuncuları, amatör olan emin ceylan ve fatma ceylan’dı. birbirinden ayrı hayat çizgileri gelişen iki insanın evlilikle kesişip tekrardan ayrılan yollarının görsel bir şölen olarak anlatımı olan koza filmi, nuri bilge ceylan'ın sinemaya adım attıktan sonra yaptığı ilk işidir ve kısa metraj bir filmdir. bu filmiyle beraber cannes film festivali'nde en iyi kısa film ödülü'nü almıştır.


ikinci filmi 1998 yılında kasaba olmuştur

yine başrol oyuncuları ailesi içinden mehmet emin toprak, emin ceylan ve havva sağlam olmuştur. mehmet emin toprak, nbc'nin kuzenidir ve ilk filmi olmuştur. filmin konusu ise 1970’li yıllarda türkiye’nin batısında küçük bir kasabada geçer. bahar mevsimi yeni başladığında üç kuşak bir arada yaşayan ailenin küçük kızı, okul dönüşü, kendinden küçük erkek kardeşiyle birlikte dolaşmaya çıkar. onun gözünden doğaya ve doğayla bir arada yaşayan bu insanların yaşantısına göz atarız. bu filmle berlin, nantes, ankara, istanbul gibi film festivallerinden toplamda 7 ödül alır.


üçüncü film 1999 yılında mayıs sıkıntısı olur

bu film nbc’nin kasabasını anlattığı ve ailesinden insanlara rol verdiği son film olur. oyuncular arasında yine emin ceylan, fatma ceylan ve daha sonra da göreceğimiz muzaffer özdemir vardır. filmin konusu ise beyazperde’de: "kasabadaki herkes küçük dertleriyle içi çe ve sürprizlere kapalı hayatlarıyla yine de huzurlu görünüyor. ancak bu huzur, çocukluğunu geçirdiği bu kasabada bir film çekmeyi kafasına koymuş muzaffer'in gelişiyle biraz zedeleniyor ve olaylar başlıyor..." olarak yer alıyor.  bana öyle geliyor ki nbc burada ilk 2 filminden sonra hayatını değiştirdiği, rahatsız ettiği ailesini ele alıyor.


2002 yılında çekilen uzak ise benim en beğendiğim nbc filmi 

filmde mehmet emin toprak ve muzaffer özdemir rol almaktadır. film nbc’nin kasabasında başlar yine. hep uzaklara gitmek isteyen ve bu yüzden gemide iş bulan yusuf’un büyükşehire otostopla gitmesi ile başlar. nbc adeta bu filmde artık kasabasından çıkıp başkalarının hayatını anlatacağını bize en başında belli eder. mehmet emin toprak bu filmde o kadar güzel oynamıştır ki cannes film festivali‘nde en iyi erkek oyuncu ödülünü alır ve maalesef ki bu ödülün verildiği ilk hayatta olmayan insan olur. antalya film festivalinde de en iyi erkek oyuncu seçilen toprak kasabasına dönerken trafik kazası sonucu vefat etmiştir. filmi bende özel kılan detay maalesef ki budur.


beşinci filmi 2006 yılında iklimler olmuştur

bu filmde nbc bizzat kendi ve eşi ebru ceylan ile beraber oynamıştır. film, farklı bölgelerinin kendine has iklimleri olduğu gibi, ruhların da kendi iklimleri vardır üstelik değişmek için mevsimlerin dönüşünü beklemeyen, anlık değişimler bile gösterebilen iklimler konusu üzerine bir ilişkiyi ele alır. kendi adıma bu film için yorum yapamam çünkü yönetmenlerin kendi filmlerinde başrol oynamaları garibime gidiyor. filme konsantre olamıyorum maalesef.


2008'de çektiği üç maymun, nbc’nin ünlü kişileri oynatmaya başladığı ilk film oluyor 

ve bu filmden sonra yapacağı yapımlarda o eski amatörlük neredeyse görülmüyor. filmde yavuz bingöl ve hatice aslan başrolü paylaşırken konusu ise yaklaşan genel seçimlere bir muhalefet partisinden aday olarak girecek iş adamı ıssız bir yolda trafik kazası yapar. ölümle sonuçlanan kaza sırasında araçta bile olmayan şoförü eyüp'e para verip yalan söyleterek ölümün sorumluluğunu almasını ister. servet, kendisi yerine hapse giren eyüp'ün karısı hacer ile de ilişkiye girmeye başlayınca, olaylar sonunda bir aile dramına sebep olacak kadar ilerler. filmde kasabasından göçüp istanbula gelmiş bir ailenin sıkıntıları, şehre adapte olamayışı, maddi sıkıntıları dile getirilmektedir aslında. film toplamda 24 ödül alırken nbc ilk defa cannes film festivali'nde en iyi yönetmen ödülü'nü bu filmle alır.


2011'de ise neredeyse herkesin gönlünde ayrı bir yere sahip olan "bir zamanlar anadolu'da"yı çekmiştir

film kadrosu tam yıldızlar şeridi: yılmaz erdoğan, fırat danışmuhammed uzunertaner birselahmet mümtaz taylan. nuri bilge ceylan, bu filmiyle kendi kasabası dışındaki anadolu yaşantısını bizlere anlatmaya başladığı film oluyor.  cinayet üzerine bir savcı ve doktorun 12 saatini gördüğümüz film bize anadolu’ya dair çok güzel detaylar sunuyor.  mutsuz bir evlilik geçiren polis, eşiyle sorunlar yaşamış bir savcı, anadolu’da yer alan gayri meşru ilişkiler, polis şiddeti, devlet kademesinde hiyerarşi sorunları gibi anadolu yaşantısına ayna tutan bir yapımdır.


2014 yılında ise kış uykusu'nu çekmiştir

oyuncu kadrosu açısından tam bir üst noktadır. cannes'da büyük ödül altın palmiye'ye layık görülen kış uykusu'nun başrolünde haluk bilginer yer alırken kadroda kendisine demet akbağ, melisa sözen, ayberk pekcan, serhat kılıç, tamer levent, nejat işler ve nadir sarıbacak eşlik ediyor. bu film yine anadolu’ya ayna tutarken bu sefer büyükşehirden kapadokya’ya yerleşmiş oradaki yaşamı kabul edemeyen, yerel halka üstten bakan huysuz bir adamın hikayesini anlatıyor. yok mu anadolu’da bu tip insanlar? elbette var.  filmde şehir insanlarının köylüleri küçümsemesi, onları hor görmesi, küçük şehrin onlara dar gelmesi gibi konular işlenmiş. esasen bu filmde varoluşsal sancı çeken bir insanı anlatıyor. kasaba yaşantısının dar geldiği bir insanın huysuzluğu çok güzel işlenmiş.


vizyonda izlediğimiz son ve 9. filmi ise ahlat ağacı‘dır

bu sefer başrollerde doğu demirkol ve murat cemcir vardır. konusu ise oldum olası edebiyatla ilgili bir genç adamın ve yazar olmak istemesi anlatılır. anadolu'da doğduğu köye dönen genç adam kitabını bastıracak parayı bulmak için tüm enerjisini harcamaya başlar ancak babasının geçmişten kalan borçları başına dert olacaktır. bu film direkt konusu dışında sinan ile hoca arasında geçen dini diyaloglar, sinan’ın belediye başkanı ile olan muhabbetinde bir siyasi gönderme varken. babasının saygınlığını yitirmiş bir öğretmen olması, sinan’ın ve annesinin babasına yaklaşımı, sonunda sinan’ın kuyuya bakarak babasının işini devralması gibi örnekler tam anlamıyla yine bir anadolu’nun fotoğrafı.


önce ailesinin, sonra tükiye’nin çok güzel fotoğrafını çeken nuri bilge ceylan keşke amerikan sinemasındaki yönetmenler gibi bir imkana sahip olsa da bize bir de dünyanın fotoğrafını çekse. kendisinin böyle bir amacı olmadığını röportajlarından bilsek de var bir hayalimiz :)
sen çok yaşa güzel insan. umarım daha nice filmlerini izleriz.

Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz 2006'dan Beri Neden Küs?

Nuri Bilge Ceylan'ın Ahlat Ağacı'nı Çekmesine İlham Veren Gerçek Hikaye

Nuri Bilge Ceylan'ın Oyuncu Yönetimi Konusundaki Sıra Dışı Yeteneği