Titanic'in Son Sahnesinde Rose'un, Jack'i Yanına Almaması İdeolojik miydi?

Titanic'i hepimiz bir aşk filmi olarak biliriz ancak bazen filmin konusu ne olursa olsun verilmek istenen mesaj başkadır. Titanic'in senaristleri gerçekten böyle bir mesaj vermek istediler mi bilmiyoruz fakat Sözlük yazarı ''diagnostic retikul''un bakış açısı gerçekten ilginç ve okunmaya değer.
Titanic'in Son Sahnesinde Rose'un, Jack'i Yanına Almaması İdeolojik miydi?


titanic filmi iki sınıfın ilişkilerini çok güzel ortaya koyar:

geminin alt katında seyahat eden (işçi sınıfı) jack ve üst katta (burjuva) biricik güzel kızımız rose dewitt. titanic karanlık sularda yol alan bir gemidir, ve ilerlemesi için kazan dairesindekilerin sürekli çalışmaktadır. kapitalizm o riskli sularda yol almakta ve tıkır tıkır işlemektedir.


burjuva kızımız rose kafası karışmış durumda, duygusal olarak boşlukta ilen jack ile tanışır. onunla eğlenir, sevişir ve hayaller kurarlar.


jack üst kata çıktığında burjuva hayatına bir türlü adapte olamaz, üstelik bir burjuvanın işçi sınıfı ile aynı masada yemek yerken aradaki gerilim ve çatışmaları, nefretleri net bir şekilde ortaya dökülür.


film boyunca işçiler ile burjuvazi arasındaki gerilim yüksek dozda devam eder, rose ile jack filmin sonunda evlenmeye karar verirler, ancak iki çiftin ekonomik, sosyal, kültürel eşitsizliklerini bırakıp mutlu sona erişmesi mümkün müdür gerçekten?


bir burjuvanın duygusal boşluğa düşüp, egosunu tamir etmek, aşk yaşamak gibi bir ideal uğruna tanıştığı yoksul bir adamla evlenmesi fikrine müsade edilmemelidir. ve tam da jack ile rose beraber yaşamaya karar verdikleri anda titanic buzdağına çarpar. bu sıklıkla karşılaştığımız refah devleti yalanının beklenmedik küresel ekonomik krizle karşılaştığı andır. gemi iki çiftin birlikte yaşama arzusunu dile getirdiği anda iceberg'e çarpar ve gemi batmaya başlar.


son sahnede rose'un tahta parçası jack'in ise suda donduğu sahne sınıfsal bakış açısının en güzel örneğidir.
jack ölümle burun buruna kalmasına rağmen rose'un hayatta kalması için hala mücadele eder. ondan beklenen kendi şartlarını unutarak, rose'un hayatta kalabilmesi için hala çalışmasıdır. izleyicinin kafasında bir soru var neden rose'un yanına çıkmıyor jack ? bu bir mantık hatası değildir, bilakis ideolojik bir andır. rose duygusal olarak kendini onardığına göre, jack'e artık ihtiyaç yoktur. işçi sınıfı jack suda boğulup giderken burjuva kızımız rose hayatta kalır. rose bu aşkı ve onun bu fedakarlığını asla unutmayacaktır.


burjuvanın duygusal, ekonomik ve sosyal olarak işçiyi sömürdükten sonra soğuk sularda boğulmasını izlediği o engin sulara, ideolojiye inat!

yaşasın işçi sınıfı! yaşasın jack!

Aynı yazarın, Bizim Aile filmiyle ilgili de benzer bir bakış açısı var: