Türk Gençliği Tsubasa ve Benjamin Çizgi Dizilerini Neden Hep Birbirine Karıştırdı?
olayın aslı şöyledir
80'lerin başında doğanlar önce tsubasa'yı trt'de cumartesi ya da pazar sabah saat 7-8 arası izlemişlerdir. o zamanlar diğer özel kanallar yoktu ve popüler bir çizgi film değildi. çok az kişi bilir bu dönemi.
ancak 93-94 yıllarında show tv ile tüm türkiye benjamin'i izledi. özellikle sabahçı olan çocuklar eve gider gitmez bunu izlerlerdi. herkesin akula-kartal vuruşu vs dillere pelesenk olmuştur.
bunun tuttuğunu gören kanal-d, tsubasa'yı 2-3 sene sonra tekrar piyasaya sunmuş ve kaymağını yemiştir.
bu yüzden önce benjamin'i izleyen neslin aklının bir kenarında hep akula-kartal vuruşu vardır ve bunu sonradan izlediği tsubasa'ya monte etmişlerdir. ancak 89 yılında tsubasa'yı trt'de izleyen gençler genelde bu karışıklığa gelmezler.
tsubasa'yla benjamin birbirinin kopyası çizgi filmler olsa da aralarında pek çok fark vardır
buna rağmen, çoğunlukla ikisinin özellikleri birleştirilerek tsubasa adı altında anlatılır. bunun sebebi tsubasa'nın daha uzun sürmüş olması, böylece isminin daha çok akılda kalmış olmasıdır. benjamin mantıklı bir konusu olan, yaşamdan kesitler sunan bir çizgi film olmasına rağmen içinde bulundurduğu abuk sabuk şut çeşitleri yüzünden biraz çelişkilidir. bu çelişkiden olsa gerek, bu şutların hepsi tsubasa'ya aktarılmıştır bilinçaltında. ayrıca tsubasa demek, saçma hareketlerle oynanan futbol demektir. nerede direkten dönen topa vole vuran adam görülse "aha tsubasa" diye bağrılır, "kaleci de direkten sekip kurtarsa manyak olurdu laaan..." diye geyiğe girişilir. 100 türk gencini bi araya toplayıp tsubasa desen bunların 99'u "akula vuruşu!" ya da "wakabayashi manyak adamdı..." der. kalan bir kişi de televizyon izlememiştir zaten. aynı gençlere benjamin dendiğinde taş çatlasa 15 kişi tanır ki onların da 10 tanesi "eric'in kız kardeşi ne güzeldi di mi?" diye cevap verecektir.
final notu
tsubasa takım oyunu oynar. pas alır pas verir. tamam golleri de atar atmasına ama kah pis burun, kah teknik vurarak, kah plase yaparak atar. beleşçi değildir, adam gibi oynar.
ama benjamin sahanın herhangi bir yerinden tak diye vurur, top bulutlara karışır, takım arkadaşları "lan yine n'aptı bu eşşolueşsek" diye düşünürken, gökten dönen top bir anda tak diye gol olur. yemezler. ha bi de benjamin, şut çektikten sonra geriye doğru bir takla atardı, bilen bilir. o taklanın manasını yıllardır çözemedim. mahallede arkadaşlarla akula vuruşu çekeceğiz diye kaç tane ayakkabımızı ve topumuzu saha dışına, ta ebesinin hörekesine fırlattık. aslında basbayağı pis burun olarak ya da bazı yörelerde abanma lan denilen vuruşun bize süper magnum vuruşu olarak yedirildiğini nasıl anlatabilirim ki? sezar'ı karakterli sandıydık, adam gitti can düşmanının (benjamin) takımına.
işte böyle süper mega noktalar varken, mahalle takımı futbolcusu tsubasa ile benjamin gibi, her vurduğu gol olan bir adamı karıştırmak çok yersizdir. o güzelim çizgi filmlerdeki aşık olunan kız faktörü de gençlere biraz "lan aslında bunlar sürekli maç yapmıyorlar, aç aç da yapıyorlar" düşüncesini benimsetmektir. tamam hepimiz küçüklüğümüzde bir eric julien gibi serap vuruşu yapmaya çalıştık ancak bir ginzu wakabayashi gibi karate yaparak top kurtarmadık. karıştırmayalım, lütfen. bu benzerliği yaratmak hepimizin ayıbıdır.