Türk Sinemasının En Sağlam Filmlerinden Masumiyet'ten Akılda Kalan Diyaloglar
yusuf: çocuk neden sakat abi?
bekir: doğuştan. doğuştan denmez aslında. hamileyken babasından ağır bi dayak yemiş.
yusuf: babası nerde?
bekir: sinop’ta.
yusuf: hapishanedeki? geçen gün uğur abla'yı hapishaneye giderken gördüm.
bekir: sevgilisi.
yusuf: onun için mi bu şehirdesiniz? sen?
bekir: uzun hikaye. karışık. bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı’da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçam'da. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan. nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım.
bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar. pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma. dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor’a kesikmiş. zagor da koftiden içerde o sıra. bi gün süslenmiş püslenmiş, zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı, minibüs otobüs, geldik sağmalcılar’a. benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii, zagor’u ziyarete gidiyor. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk, kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi, kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum.
sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor. biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle. önce öldü dediler zagor’a, sonra komalık. ankara’da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldum. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat. ama bu sefer başka güzel orospu. orhan'ın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor’a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, “nasıl?” diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bi şey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuya tam yirmi yıl geçti.
uzatmayalım, zagor’a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs. o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyor. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım, ben de onun peşinden. önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyor hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyor milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor’a bakarız, yok. kancık köpek gibi izini sürüyor itin. n’aptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul’a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde gene peşinde buldum kendimi.
bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyor. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyor başka bişey demiyor. sinop’ta oluyor bunlar. ben de döndüm istanbul’a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyor gene. o halinle kalk git sen diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol. herif kafayı yiyor tabii. dönünce bi dayak buna, eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyor. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır’a, zagor’un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyor da şikayet etmiyor. ben o ara istanbul’da taksiden yolumu buluyorum.
epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor’un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım, karlı dağlar geçiyor. bi daha açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır’a geldik diyor. baktım, sahiden diyarbakır’dayım. bi soruşturma. kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiçbir şey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.
uğur:hasta mısın?
uğur:hasta mısın diye sordum.
yusuf:hayır.
uğur:bir derdin mi var?
yusuf:yok.
uğur:öyleyse nedir bu halin?
yusuf:yok bir şey.
uğur:iyi o zaman.
yusuf:abla!...
yusuf:abla gidelim buradan.
uğur:nereye?
yusuf:sana bir şey olacak diye ödüm kopuyor abla.
uğur:nereye?
yusuf:nereye olursa abla; adana, istanbul... uğraşır çalışırım. bak mekanı da kapattılar, bize ışık yok artık burada.
uğur:bu böyle olmayacak. burada işin bitti artık, yarın toparlan ve git.
yusuf:gidemem!
uğur:neden?
yusuf:artık sen varsın.
uğur: ne demek bu?
yusuf:aşık oldum abla görmüyor musun?
uğur:kime?
uğur:kime olacak abla senden başka kim var artık.
uğur hızlıca odayı terk etmeye kalkar, yusuf elinden tutmaya çalışır.
yusuf:abla dur gitme!
uğur:bırak lan siktirtme ablanı!
uğur odadan çıkar sinirli bir şekilde. ve kısa süre sonra geri döner.
uğur:ne istiyorsun sen lan benden?!
yusuf:senden ne isteyim abla?
uğur:yavşama lan ne istiyorsun benden?
yusuf:abla!
uğur:sikmek mi istiyorsun ulan beni? sikmek mi istiyorsun? gel ulan o zaman köpek gel! gelsene hadi gel! donumu da ben çıkarım istersen, seni mi kırıcam ulan, seni mi kırıcam! o kadar emeğin geçti bana. herkes tadına baktı sen de bak bakalım nasılmış, gelsene lan!
yusuf:abla yeter artık!yeter.
uğur:ne yeteri ulan ne?daha başlamadık bile, baştan söylemeyip niye bu kadar sıkıntıya soktun lan kendini? durup dururken bitirim ayakları, kıskanma numaraları, ulan yüzüme 31 çeker gibi baktığını fark etmediğimi mi sandın lan puşt! nereden çıktı lan bunlar?!
yusuf:sevdim abla, ne kötülük var bunda?
uğur:ne sevmesi ulan?! ne sevmesi bırak bu film ağızlarını, pezevenk!
yusuf:böyle konuşma abla ne yapayım? sevdim suç mu bu?
uğur:suç tabi ulan! suç tabi suç! ne sanıyordun? bekir neden kıydı ulan canına? hı? 20 senedir bok kokulu otel odalarında, adını bile bilmediğim şehirlerin siktirici yollarında ne arıyorum ulan ben! karılarını bile düzemeyen ibnelerin altında ne işim var lan benim! parmak kadar çocuk neyin çilesini çekiyor lan?!
yusuf:artık olmasın işte!
uğur:ne olmasın ulan? neyine güveniyorsun ulan sen?! orada artık adamları düzüyorlar haberin var mı? üç kuruş için hepsi sıraya geçmiş veren verene, orospu sadece ben miyim sandın lan!
yusuf:sen birazda kendi kendine yapıyorsun.
uğur:siktir şurdan be, ceza verirler olum ceza, hakim kalem kırar hiç düşündün mü hiç? kimi falakaya yıkarlar, kimi orospu yapıp, kimi aç öldürürler, kim gözünü kırpmadan beynine sıkar kurşunu. koyun gibi kesilmeyi bekleyen şerefsizler mi? beş paralık düzenleri için hayatlarını peşkeş çeken pezevenkler mi? söyle lan kim?
uğur donunu giyer ve odayı terk ederken yusuf'a döner,(yusuf ağlamaktadır.)
uğur:yirmi yıl oldu, gidilecek yer kalmadı, söylenecek söz de. istersen gittiği yere kadar gider. istemezsen yarın çek git. bir şey de söyleme!
ve uğur odayı terk eder, yusuf yatağa yaslanmış şekilde ağlamaya devam eder...
- film bu mehmet abi, film. milleti ağlatmak için yalandan yapıyolar.
- yalan malan, böyle de olmaz ki kardeşim...
- orospu, orospusun ulan!
- orospuyum ulan!