Türkiye Ekonomisinde Adını Sıkça Duyduğumuz Devalüasyon Tam Olarak Nedir?

Bir devletin para biriminin diğer ülke dövizleri karşısında değer kaybettirilmesi olarak özetlenebilecek devalüasyon kavramına derinlemesine bir bakış.
Türkiye Ekonomisinde Adını Sıkça Duyduğumuz Devalüasyon Tam Olarak Nedir?

devalüasyon, döviz piyasasındaki artışlar neticesinde son zamanlarda adını sık sık duyduğumuz ekonomik bir terim. tam olarak nedir bu devalüasyon elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım.

bir ülke parasının dış değerinin yabancı paralar karşısında düşürülmesine devalüasyon denir. bir nevi, milli paranın efektif olarak bilinçli bir şekilde değer kaybettirilmesi.

hangi durumlarda devalüasyon uygulanır?

ilk olarak: ülkedeki fiyatlar ve maliyetler uluslararası fiyat ve maliyetlerin üzerindeyse, milli paranın değerinin diğer yabancı paralar karşısında yüksek olduğu anlamına gelmektedir. yani tüketici talebi ve üretici arzı dünya pazarıyla kıyaslanacak sağlıklı bir ekonomiden çok uzakta. çünkü paranın iç değeri ve dış değeri arasındaki fark ithalat ve ihracat için ciddi bir ekonomik güçlük doğuruyor. yerli sanayinin ekonomik rekabetine hiç değinmiyorum bile.

ikinci olarak: milli paranın değeri düşürülerek ihracatın arttırılmak istenmesi. bu da ağırlık olarak yerli sanayiyi rekabete açma ve var olan rekabet gücünü arttırma isteğinden ibaret.

bir ülkede devalüasyon uygulanırsa neler olur?

ihraç ve ithal mallarının arz ve talep esnekliğine göre ithalat pahalılaşır, ihracat ucuzlaşır. ihracata yöneleceğiniz bu durumda takdir edersiniz ki üretime teşvik ve ülke içi döviz girdisi sağlanmış, uluslarası ticarette yer edinmiş olursunuz. bunun dışında özellikle enflasyonist ekonomiler için ithalatla birlikte dövize oluşturulacak talepten kaçınarak döviz piyasasındaki olası dalgalanmaların önüne geçmiş olursunuz.

yani ihracatın artması; ihracata hazır mal stoku bulunup bulunmaması yahut bu mallara karşı dış talebin esnekliğinin az veya çok olmasına bağlıdır. aynı mantıkta gidersek, ithalatın azalması için bu mallara karşı iç talep ve dış ülkenin oluşturduğu arz esnekliğine bağlıdır. bu “bakın biz paramızın değerini düşürüyoruz” demekle olacak iş değil anlayacağınız.

devalüasyon uygulandıktan sonra neler olur?

ihraç edecek kadar yeterli malınız yoksa ya da tam istihdam sağlanamıyorsa (yani ihraç malları üretimle kısa zamanda arttırılamıyorsa) beklenen ihracat artışı sağlanamaz, akabinde buradan sağlanan döviz gelirleri düşer. bunun dışında ithal mallarına ihtiyaç oranı yüksekse (yani talebi esnek değilse) ithalatta hedeflenen daralma görülmeyebilir, dolayısıyla döviz giderleri aynı oranda artabilir.

görüldüğü üzere devalüasyonla ihracatta genişletici, ithalatta daraltıcı politikalar uygulanmakta. bunun için de üretimin derecesi, mal stokunun olup olmaması, ithal mallarına olan talep (aslında yine üretimle alakalı) ile dış ülkelerin ihraç mallarına olan talebiyle alakalı. bana kalırsa buradaki kilit nokta üretim.

çünkü üretim kaynaklarını verimli kullandığın takdirde, atıl kapasiteye (kullanılmayan kapasite) yer vermeyip tam istihdam sağlanarak gerek iç piyasadaki gerekse dış piyasadaki taleplere cevap verilebilir. iç piyasadaki talep karşılandıktan sonra eldeki mal stoku ile ihracata hazır bir konum elde etmiş olursunuz. uluslarası pazardaki talebi oluşturmak da biraz mevcut ülkeye kalmış bir durum tabii. bunun dışında ithal mallarına olan talebi; ülkedeki üretim mallarının çeşitliliğini arttırarak, dış talebi iç taleple ikame ettirebilirsiniz. alın size mis gibi çözüm.

buraya kadar anlattıklarıma bir set çekmek istiyorum. türkiye’yi yahut herhangi gibi bir kur rejimini baz almadan safi olarak devalüasyonu anlattım. inşallah aradaki farkı ve ne demek istediğimi idrak etmişsinizdir. heh, ettiyseniz bir set daha çekiyorum. alt paragraflarda anlattığım durumda türkiye baz alınmış, ülkede şu an hüküm süren serbest kur rejimi dikkate alınmamıştır. çünkü türkiye’de yaşadığımızın ve yaklaşık olarak 2-3 haftadır başkanlık sistemiyle yöneldiğimizin altını çiziyorum. sabit kur rejimine geçilmeyeceğinin yahut mevcut kurda kuralların bozamayacağının garantisini verebilenin alnından öperim. sen bu ülkeye fazlasın küçük keynes’im, hemen ekonominin başına geçmelisin.

her neyse, değişkenler üzerinde biraz oynayarak durumu ve olası durumda olabilecekleri yazdım. devam edelim!

gelelim ana soruya: türkiye yakın bir tarihte devalüasyon uygular mı?

bilindiği üzere türkiye’de serbest kur rejimi hüküm sürmektedir, serbest kurda devalüasyon olamaz. tabii ülkede bir gün bir günü tutmadığı için her şey olabilir. yani bir gece ansızın yeni yasalar çıkabilir yahut kur sistemi bretton woods sistemine bile evrilebilir. fakat şahsi fikrimi belirtecek olursam; sistemsel değişimi baz alacak her kararın riskli olacağı görüşündeyim. zira yukarıda pek çok sebep saydım.

bir kere üretim için mükemmel bir kapasiteye sahip coğrafi konumumuz var. şu an ithal ettiğimiz her şeyi üretecek güçteyken inatla ithalat yapıyor, dövize olan taleple birlikte döviz kuru artışına da sebep oluyoruz. halbuki üretimi “her açıdan” onarıp, ülke içi fiyat ve maliyeti düşürsek arz-talep dengeye ulaşacak. hal böyle olunca devalüasyonla birlikte uygulanması gereken genişletici dış ticaret politikası için yeterli bir alt yapımız yok. iç pazardaki talebi karşılayacak yeterli üretim malı yokken dış pazardaki taleplere yetişmeye çalışmak büyük yanlış olur. kaldı ki uluslararası pazardan gelecek talebin boyutunu bilemeyiz.

bana göre en önemli konu da şu; duruma ithalat açısından baktığımızda, ülkedeki çoğu tüketim malını ithal ediyoruz. yediğimizden içtiğimize, giydiğimizden, kullandığımız telefona kadar hem de! dış pazara bu denli muhtaç konuma gelmişken milli paranın devalüe edilmesiyle ihracata çomak sokmuş olacağız. çünkü şu an üretmiyoruz, üretim yerine ithalata destek veriyoruz. keza anlattığım gibi bir durum olursa bu da mevcut enflasyonun daha da tırmanmasına sebep olur.

dolayısıyla devalüasyonun ihracatı arttırıcı etkisiyle birlikte döviz kazancını arttıracağını söylemek ezbere konuşmak olur. gerekli koşullar sağlanmadığı takdirde medet umduğunuz ekonomik hamle, geri dönüşü olmayan sonuçlara sebep olabilir. yani en basit tabirle; yanlış tedavi metodu uygulanan hastanın iyileşmek yerine, daha çok hastalanması gibi düşünebilirsiniz.

siz, bazı çok bilmişlerin “devalüasyon olacak, sert devalüasyon dalgası geliyor” çığırtkanlıklarına bakmayın, bilip bilmeden konuşuyorlar. dua edin de yakın zamanda bu ve buna benzer bir politika uygulanmasın, yoksa sonumuz ne olur bilemiyorum.