Türkiye'den Neden Hala Dünya Çapında Bir Tenisçi Çıkmadı?

Marsel İlhan veya Çağla Büyükakçay gibi isimleri elbette seviyoruz ancak tenis dünyasında bir Alperen Şengün veya Kenan Sofuoğlu ayarında isimler çıkaramadığımız da bir gerçek. Neden peki?
Türkiye'den Neden Hala Dünya Çapında Bir Tenisçi Çıkmadı?
Marsel İlhan

İlk akla gelen temel sebepler

türkiye'de iyi tenisçi çıkmama sebepleri... bunun için öncelikle kortların yaygınlaştırılması lazım.

çim kort dünyada maliyetli bir kort. bakımı zor , turnuvaya hazırlık süreci zor. dünyada üst düzey çim kort turnuvası çok az.

iklim olarak bence toprak kortlara bayağı uygun bir konumdayız. özelikle ege veya akdeniz şehirlerinden bir tanesini toprak kort merkezi haline getirebiliriz.

hardcourt zaten her yerde olabilecek bir kort çeşidi. onun da yüzey hızı değişebiliyor.

bir oyuncunun tüm turnuvalarda başarılı olması için bu üç kort tipi lazım. bu tip kortların hepsinin hızları var. bir oyuncu tüm zeminlere adapte olmak zorunda. en azından hızlı ve medium-fast hardcourt ve toprak kortlar lazım. çimin hızı hardcourt'lara daha yakın olduğu için en azından hardcourt sayısının artması lazım.


daha sonrasında ise yatırımların artması lazım

bugün futbolda altyapılarda bile çıkan çocukların fiziği tartışılıyor. u16 takımları başarılıyken bir anda milli seviyede kayboluyorlar. çünkü beslenme ve bakım masraflarını karşılayamıyorlar. çocuklar geçim derdinde beslenmelerini sağlayamıyorlar. tenis belki en zor spor bile olabilir. futbolda bunu sağlayamazken , teniste bireysel koç tutacak imkanı olan çok az kişi var. rafa nadal academy gibi akademimiz yok bizim maalesef. futbolda büyük takımlarda bile altyapıdan çıkan oyuncu sayısı sınırlı. yani çıkıyor ama seviye olarak beğenilmiyor gönderiliyor. en büyük eksiklik fizik genelde. futbolla yatıp kalkıp bunu sağlayamıyoruz. teniste bunu sağlamak daha zor.ekipman , raket masraflarına girmiyorum.

dün maçı izleyenler (8 haziran 2025 jannik sinner carlos alcaraz maçı) görmüşlerdir ki 5 saat kora kor mücadele etmeniz lazım. bunun için de beslenme ve antrenör bulmanız lazım. ayrıca imkan ve para lazım. ülkede tenise verilen önem de ortadayken her koşulu bir araya getirmek çok zor.

son olarak, çok başarılı bir rol model çıkması lazım

mesela hido ve memo öncülüğünde nba kapıları açıldı. toprak razgatlıoğlu moto gp'ye giderek muhtemelen motorsporlarında zirvenin kapısını açtı. tenisçilerimiz var ancak grand slam ve atp 1000 şampiyonlukları gelmedikçe rol model olacak biri çıkmıyor. sadece 1. tur 2. tur ile rol model olunmaz. roger federer kadar özel olmasın , ülkeye en azından bir andrey rublev seviyesinde biri lazım. tomáš berdych çıkarmadan da grand slam şampiyonu çıkaramayız. her turnuvada en azından çeyrek yarı final görecek biri lazım. yani hem kültür hem de deneyim olması lazım biraz.

tenis bireysel bir spor. eninde sonunda kendinizle baş başasınız. maddi güç önemli.

başarı isteniyorsa bu hususlar geliştirilebilir diyorum.

Her yerde bahsedilmeyen derin mevzulara girelim biraz da

türkiye'de iyi tenisçi çıkmama sebebi... çünkü sistem bozuk. çünkü bu ülkede tenis hâlâ “elit sporu” olarak görülüyor ve elitlik burada kabiliyetle değil, parayla, torpille, tanıdıkla ölçülüyor.

6 yaşında tenise başlayan çocuk, eğer ailesi zengin değilse, daha en baştan yarışa 3-0 geride başlıyor. antrenman saati yok, saha yok, raket eski, top marketten. haftada 1 saat kort görebilen çocuk, nasıl haftada 5 saat özel ders alanla aynı seviyeye gelsin?

federasyon desen ayrı bir komedi. sen ne kadar iyi olursan ol, bir “hocanın” önerisi yoksa, milli takım hayal. yurt dışına gitmek mi? paran yoksa gitmek ne mümkün. federasyon, desteklemesi gereken oyuncuya “bütçe yok” diyor ama başkan 5 yıldızlı otellerde influencer gibi geziyor.

ülkede altyapı sıfır. oyuncu yetiştiren değil, “lisans basan” kulüpler var. yılda 5 turnuva yapılıyor, onda da zemin düzgün değil, topu düzgün sektirecek kort bulmak mucize.

örnek mi? 17 yaşında türkiye şampiyonu olan bir çocuk, burs bulamayınca sporu bırakıyor. aynı yaşta sırp oyuncular, ispanyol çocuklar fransa'da, italya'da turnuva geziyor. bizde? sponsor yok, vizeler geç geliyor, uçak bileti pahalı, otel desteği hak getire.

bir de iç savaşlar… antrenörler arasında ego savaşı var. bir oyuncu gelişmeye başlayınca “bu benim sporcumdu” diye kavga çıkıyor. çocuğun önü kesiliyor. federasyon, liyakat değil, kimin kiminle iyi olduğuna göre karar veriyor. tff'nin mini versiyonu.

ha, bir de medya var: basın, şarapova'nın eteğini yazıyor ama türkiye'den ilk 1000'e giren gençten habersiz. kamuoyu tenise sadece wimbledon finali olduğunda ilgi gösteriyor. o da “vay ne güzel yeşil çim lan burası” tepkisiyle.

sonuç olarak

bu ülkede yetenek çıkıyor. ama ya göç ediyor ya da yok olup gidiyor. çünkü sistem, yeteneği beslemiyor; eziyor. bu yüzden türkiye'den iyi tenisçi çıkmaz. çıkarsa da bu sistemin sayesinde değil, bu sisteme rağmen çıkar.