Uçakta veya Gemide Doğan Çocuklar Dünya Vatandaşı mı Olur?

Yılların bitmeyen geyiklerinden biridir dünya vatandaşlığı ancak maalesef yasal açıdan herhangi bir şey ifade etmez. Gelelim bu konuyla ilgili detaylara...
Uçakta veya Gemide Doğan Çocuklar Dünya Vatandaşı mı Olur?
iStock

dünya vatandaşlığı yasal açıdan herhangi bir şey ifade etmez. bir insan mutlaka bir ülkenin vatandaşıdır, ya da bir bölgede yasal statüsü vardır.

i. vatandaşlık konusunda iki istisna vardır, birincisi haymatlos ve mültecilik durumu, bunlar bazen birbirlerini kapsayabilir

- a devleti tarafından vatandaşlıktan çıkarılmış bir insan b devletinin kanunları elverdiğince oraya sığınabilir, ki çoğu ülke başka bir vatandaşlığı olmayan kişiyi vatandaşlığından çıkaramaz, çoğu zaman böyle bir şey olduğunda da zaten vatandaşlıktan çıkarılan kişi başka bir ülkede mülteci konumundadır, yoksa vatandaşlıktan çıkaran ülke o kişiyi ülkeden dışarıya yollayamaz zaten..

- c devleti a devletini işgal eder ve sonra da a devletini yıkar, bu durumda a devletinin eski vatandaşları c devletinin vatandaşı olamıyorlarsa, bu canları için tehlikeliyse falan b devletinin kanunları elverdiğince oraya sığınabilirler,

- a devleti iç savaş sonucu yıkılır ve yerine yenisi kurulmaz, o sırada b devletinde bulunan a devleti vatandaşları ortada kalır.

bu kişiler b devletinde hem haymatlos hem de mülteci olabilir.

ama bir a devleti vatandaşı a devletinden b devletine kaçar ve a devleti pasaportuna sahip halde o ülkeye sığınırsa, ve a devleti vatandaşlığından çıkarılmamışsa mülteci olur, haymatlos olmaz, yani b devleti politik duruma göre bunları geri yollayabilir.

tabii haymatlos geri yollanamaz gibi bir anlam çıkıyor da, yani geldikleri devlet yasal olarak artık var olmadığı için "biz bu kişiyi almıyoruz yollarsanız geri yollarız" diyecek bir kurum olmadığından teknik olarak b devleti haymatlosları da kafasına göre geri yollayabilir, öldürebilir, vesaire, tamamen kendi çıkarlarına ve o ülkedeki basın yayın kuruluşlarının durumdan haberdar olmasına ve o ülkenin dünyadaki önemine bağlı bu durum...

yine de çoğu zaman yukarıdaki durumlar bir şekilde vatandaşlık ile sonuçlanır. bu tarz durumlarda kişilerin yine bir yasal statüleri vardır, bulundukları ülke tarafından sağlanan.

ii. ikinci istisna ile devlet olmayan veya devletleri tanınmayan bölgelerde yaşayan kişiler

mesela filistin, ki o durumda o bölgede yaşayanlara filistin pasaportu verilir, ve bazı ülkeler bu pasaportu tanımayabilir. bu pasaportu tanımayan ülkeler ilgili kişilere "haymatlos" muamelesi yaparlar, veya o bölgeyi himaye ettiğini kabul ettikleri devletin vatandaşı sayarlar.

olağanüstü durumlarda, mesela bir devletin yıkılması ve yerine yeni devlet kurulana kadarki geçen sürede, eski devletin vatandaşları o kısa süre boyunca devletsiz sayılabilirler. kısa sürdüğü için (istisnalar vardır) kimsenin umurunda değil bu durum..

uçakta veya gemide doğmak ilgili ülkelere ve uçağın o anki konumuna göre değişir ama kesinlikle dünya vatandaşlığı sağlamaz

bazı ülkeler kendi toprakları sınırlarında doğmayı vatandaşlık için yeterli görürler, bazı ülkeler ise vatandaşlığı doğum yerine göre değil, çocuğa sahip olan anne ve babanın (veya her ikisinin) de vatandaşlığına göre belirler.

ayrıca uluslarası hukuka göre bir ülkenin bayrağını taşıyan, yani bir ülkeye kayıtlı gemi veya uçak, o ülkenin toprağı sayılır.

bazı ülkelerde ve eyaletlerde uçak ve gemi doğumları ile ilgili fantastik ince ayrıntılara kadar düşünülmüş özel kanunlar da bulunur.

yani uçağın/geminin kimin hava sahasında olduğu, nereye gidiyor olduğu, hangi ülkede kayıtlı olduğu, çocuğun anne babasının nerenin vatandaşı olduğu, o ülkede ne kadar kaldıkları ve bütün bu ülkelerin birden fazla vatandaşlık kanunlarına göre çok ilginç kombinasyonlar çıkabilir.

bu koşullar altında, uçakta veya gemide doğum çoğul vatandaşlık ile bile sonuçlanabilir veya bir özel koşulda devletsizlik durumu da olabilir;

bazı ülkeler kendi sınırları dışında kendi vatandaşlarının yaptıkları doğumlarda, çocuğu kendi vatandaşları saymak için zaten kendi vatandaşları olan anne ve babanın ülkelerinde en az beş sene yaşamış olmasını gerektirirler. mesela amerikan vatandaşı anne ve babanın avusturya toprağında, veya havada ise doğumu vatandaşlık nedeni saymayan bir ülkeye kayıtlı uçakta ama avusturya sınırları içinde çocuğu doğarsa, o çocuğun amerikan vatandaşı olabilmesi için anne ve babasının hayatlarının bir döneminde abd'de en az beş sene yaşamış olması, veya en az birisinin son bir senedir yaşıyor olması gerekmektedir. eğer bu koşul sağlanmamışsa o çocuk abd vatandaşı olamaz. avusturya kendi toprakları içinde doğanları değil kendi vatandaşı olan kişilerin çocuklarını vatandaş saydığından, o çocuk avusturya vatandaşı da olamaz. o çocuk o durumda devletsiz olur.

ve bu yukarıdaki spesifik duruma benzer devletsizliklere karşı da 1961'de pek çok devletin imzaladığı ve onayladığı bir birleşmiş milletler antlaşması vardır, o antlaşmayı onaylayan devletlerin topraklarında bu gibi nedenlerden ötürü devletsiz kalan bir çocuğun doğması durumunda çocuk o ülkenin vatandaşı sayılır. yani bu örnekte avusturya vatandaşı olur.

çocuk sonunda bu nedenden ötürü eğer avusturya değil de türkiye'de veya türk hava yolları uçağında doğmuş olsaydı türk vatandaşı da olabilirdi. (olaya gel)

eğer benzer durumda antlaşmayı imzalamamış bir ülkenin sınırları içinde doğmuşsa ve o ülke de jus soli takılmıyorsa, o çocuk ortada kalır.

bütün bunların ana nedeni vergilendirmedir

yani sosyal devlet olgusu ortaya çıkana kadar devlet toprağından ve o devletin sınırları dahilinde veya dışında o ülkenin vatandaşların sahip olduğu araçlarla yapılan ticaretten vergi alma ve ticaret yapma hakkını korumak,

sosyal devlet olgusu ortaya çıktıktan sonra da bunlara ek olarak dolaşım ve yerleşim hakkının sınırlanması zorunluluğu... çünkü ben hem gelir vergisi alıyor hem de sosyal güvenlik sağlıyor isem, bana gelir vergisi ve sosyal güvenlik vergisi vermeyen, yani benim toprağımda çalışma izni olmayan kişiye sosyal güvenlik hizmeti veremem. verirsem sosyal güvenlik sistemime ekstra ağırlık yüklemiş olurum ve sistem bunu kaldıramaz, çöker. bir örnek olarak, "come as you are" felsefesi bu nedenle bitirilmiştir.

şimdi yakın gelecekte bu durum değişebilir, şöyle ki sosyal güvenlik sistemi bazı ülkelerde yerli nüfus dinamikleri sebebi ile kendi kendini finanse edemediğinden yakın gelecekte kaldırılabilir. işte tam o noktada global nüfus azalmasına sebep olacak bir şey de olur ise, işgücü ihtiyacı vatandaşlık kavramını 1900 ler öncesi haline döndürebilir, yani vize kavramı ortadan kalkabilir. (bu bir teori tabii..)

bir başka deyiş ile, dünya vatandaşlığını destekleyen bir barışçı, birleşmeci, pasifist, ya da çiçek çocuk vesaire iseniz, davanızda başarının sırrı, vize kuyruklarının sonu, sosyal sigorta sistemlerinin çöküşünü takıp eden doğru zamanda, doğru yerlerde wmd kullanımından geçiyor olabilir. (iki ayrı tezat var burada)