Ürdün'ün Ünlü Antik Kentini Gidip Bir Görmek İsteyenler İçin: Petra Gezi Rehberi

Petra'ya gideceklere tavsiyeler... Petra'ya giderken nelere dikkat etmeli? Ürdün'ün ünlü antik şehri Petra'ya gitmek istiyorsanız işinize yarayabilecek birkaç tecrübeyi derledik.
Ürdün'ün Ünlü Antik Kentini Gidip Bir Görmek İsteyenler İçin: Petra Gezi Rehberi
iStock

petra'ya kaçak girmek çok mümkün değil

yerlilere bilet 1 jod diye duymuştum, onlara aldırıp gitmek çok mümkün değil. biletler farklı ve yerli olmadığınız çok kolay anlaşılabilir.

1 günlük giriş 50 jod, 2 günlük ve 3 günlük seçenekleri de var. 1 gün de gezilebilir 3 gün de. size kalmış. ben 7-8 saatte oldukça iyi gezdim. sporun faydaları. aslında 2 günlük alıp ertesi günde biraz gezip sonra wadi ruma geçmeyi planlıyordum ama araç sabah varmış (jett otobüsleri akşam vardı diye biliyordum ama herkes bu aracı deyince ona bakmadım). hazineyi üst taraftan görmek için yanlardan çıkışlar var ama yerliler rehberlik ücreti istiyordu. bir tanesi rehber zorunlu dedi istersen polise sor. ücreti sorduğumda 10 jod dedi.

çok geniş bir alan. çantanıza içecek vb alarak akşama kadar kalabilirsiniz. hatta bazı günler yapılan petra night'a bile ek ücret vermenize gerek kalmayabilir sanırım. ben çok yorulduğum için o kadar beklemedim. ilave olarak bazı yerlerde en güzel manzara diye bazı işaret vb yazılar görürseniz kanmayın. bunlar yerlilerin mekanlarını ziyaret etmeniz için yaptığı yerler. zaten geziyorsunuz gidin ama beklentiniz olmasın.

petra visitor center çevresindeki otellerde kalmaya çalışın. çevre daha pahalı ama idare edebilirsiniz. bir şey almadan kesinlikle fiyatını sorun.

petra’dan jett ile 16-17 aracıyla dönebilirsiniz ama rezerv etmelisiniz. dönüşte aynı gün doluydu.

wadi rum’a gitmek için taksi dışında bir minibüs var. sabah 06-06.30 da kalkıyor. kaldığınız otel görevlisine söyleyin onlar şöförü ya da muavini arıyorlar. sabah otelin önünden alıyor. fiyat 10 jod.

bir videoda türk gezgin en çok italyanlar geliyor demişti. gerçekten öyleydi, italyanlar çok fazlaydı sonra ispanyollar geliyor dedi bir yerli. italya'dan ürdün'e uçak biletleri çok uygun oluyormuş. avrupalılar için vize gerekli ama jordan pass alınca vizeye ihtiyaçları kalmıyor.


Aman dikkat

en az 16 bin adım atarak gezilebiliyor. gitmeden evvel ordan burdan izlediğiniz, etkileyici müzikler eşliğindeki olağanüstü görüntülerden sonra, yoğun eşek boku kokusu eşliğinde, bedevilerin eşeklerine astıkları teyplerinden çalan rap müziklerle yürümek epeyi can sıkıcı oluyor. ayakkabılarınız çok rahat, şapkanız ise güneşten koruyan cinsten olmalı. çantanızda illaki su olacaktır.

yokuş aşağıya 7-8 km yürüdükten sonra, (bkz: el hazne) binasına ulaştığınızda, develerle poz vermeniz ya da yukarıya tırmanabilmeniz için gözleri sürmeli, uzun saçlı bedevi gençleri, size taciz boyutunda teklifler sunacaklar, ısrarcı olacaklar, iltifatlar edeceklerdir.

binanın orijinalinde bulunan heykeller aşınmış ya da yok edilmişler. orijinal halini ressam david roberts'in 1839'da yaptığı resimlerden görebilirsiniz. resimler bir tür broşür gibi orada da satılıyor. ürdün devleti, turistik açıdan bu kadar cazip bir dünya mirasını, eşeklere eziyet eden bedevilere teslim etmiş. temizlik, bakım, hijyen sıfır.

petra, gerçekten dünyanın yeni yedi harikasına girebilecek güzellikte bir yer

efendim günlerden bir gün, ürdün'e seyahat etmeyi planladık birkaç arkadaşla. tabi ki ilk durak petra'ydı. az bulunur pembe taşların ince ince oyulmasıyla oluşmuş bir tasarım harikası bu şehir. daha önce petra'nın mağaralarında yaşayan, daha sonra bölgenin turistik hale getirilmesiyle bedevi köyüne yollanan bedevileri bol bol görüyorsunuz petra'da. biz de arif ve eşeği michael jackson ile tanışıp gezdik tüm şehri. arif bizi şehrin yollarında dolaştırdı bütün gün. eşeğinin adını neden michael jackson koyduğunu sorduk, sevdiği içinmiş.

tepedeki manastırlara eşeklerle yolculuk edebiliyorsunuz ayrıca. şehirde epey yüksek bir tepede bulunan ve tepeye çıkınca israil sınırlarını gördüğünüz dik yamacı olan bir manastıra biz de eşeklerle çıkalım dedik ama gerçekten tırstık çünkü yükseldikçe yanımızdaki uçurumu daha çok hissetmeye başladık. neyseki eşekler yolu biliyordu yoksa bedevi çocuklarla kurabildiğimiz iletişim bir yere kadardı. biz çıkarken güneş batmaya başlamıştı ve yanımızdan geçen diğer turistler bizi uyardılar, biz de aman canım biz yetişiriz dedik. yukardaki manzara gerçekten görülmeye değerdi. petra'yı gezmek için bol merdiven kullanmaya hazır olmak gerek. aşağı tabi ki yürüyerek indik. biz indiğimizde hava kararmış, şehrin girişine geri dönmek için kullanılan faytonlar bitmiş, bizim ulaşım için ellerine düşeceğimizi öngörmüş bedevi çocuklar bizi bekliyordu. hemen atladılar tabi sizi eşeklerle götürelim diye. biz de raconu bozmayıp pazarlık ettik, kabul etmediler. biz de sanki onlardan başka şansımız varmış gibi yürümeye başladık. nereye yürüyorsak, girişe yedi kilometre var ve yolu bilmiyoruz. neyse çocuklarla anlaştık sonunda. pazarlık gururumuzu bozmayıp indirim yaptılar. biz de onların eşeklerine bindik, her eşekte ikişer kişi ilerlemeye başladık.

petra yolu güneş battıktan sonra sahiden muhteşemdi. gerçi arkadaki arkadaşlardan birinin arkasındaki bedevi bir anda lülülülülü etmeye başlayınca, eyvah bizimkini kesecekler herhalde desek de (meğerse eşeği ters dönmüş ve geriye gitmeye başlamış) gökyüzünden yere kadar inen binlerce yıldızın çölün üzerinde parlamasını eşek sırtında izlemek aklımı başımdan aldı. o kadar ki arkamda oturan çocuk iki kere eşekten düşüp tekrar binmiş ve ben fark etmemişim. günün sonunda karnımız aç, her yerimiz toz içinde, yorgun da olsak ve bu sanat eserini görüp yaşadığımız için çok mutluyduk.