Uzun Eşek Oyununun Sandığınızdan Daha Eskiye Uzanan Tarihi
Öncelikle, uzun eşek nedir ve nasıl oynanır?
uzun eşek oyununu herkes özelliklede lise çağlarında en az bir kere oynamıştır. bilmeyenler için kısaca bu oyundan bahsedecek olursak. eşit sayıda iki ekip arasında oynanan bu oyunda adında anlaşılacağı gibi, bir ekip uzun bir eşeğe benzer bir şekil oluşturacak şekilde yastık ya da hakem dediğimiz kişiyi önüne alarak dizilir, diğer ekip ise oluşturulan bu eşek üzerine koşarak atlar ve ekibin son oyuncusu eşeğe bindikten sonra şu tekerlemeyi söylerler:
bizim köyün imamı,
alttan verir samanı,
üstten çıkar dumanı.
çattı da pattı kaç attı?
tekerleme sonunda üsteki ekip çift ya da tek olacak şekilde yastığa el işareti yapar, sonrasında ise alttaki ekip bunu tahmin etmeye çalışır. oyun bu şekilde devam eder. oyunun amacı eşeği çökertmektir.
Uzun eşek oyununun tarihi
işin garip tarafı bu oyunun tarihi, bizim bildiğimizden daha eskidir. bu oyunun diğer dillerdeki yaygın isimleri buck buck, johnny on a pony veya `johnny on the pony (midilliye binen johnny)` olarak da bilinir. başka isimleri de mevcuttur gomme tarafından ilk olarak 1898 yılında yayımlanan standart oyun derlemelerinin 2. cildinde bulunan bir versiyonunda ise `saddle the nag (eşeğe semer vur)` isimli oyun olarak geçmektedir.
bu arada, başka isimleri mevcuttur; ata sıçrama, deve sırtı, binmeyen kalmasın, herkes atlara, uzun ata sıçrama, uzun kısrağa sıçrama, uzun kuyruklu dırdırcı, zayıf atlar, güçlü atlar, zayıf eşekler, demir eşekler ve eşeğe atlama ayrıca cuddy kelimesi o zamanlar için eşeklere geleneksel bir lakap olarak kullanıldığından oyuna `bump a cuddy (cuddy'e atla)`, `cuddie's weight (cuddy'nin ağırlığı)`, `cuddie give way (cuddie yol ver)`, `jump the cuddie (cuddy'e bin)`, munt-a-cuddy ve `funking cuddie (korkan cuddy)` gibi isimlerde verilmektedir. hatta 16. yüzyılda başlarında, avrupa ve yakın doğu'daki çocuklar bucca bucca quot sunt hic?(hayvan, hayvan, kaç tane -parmak, boynuz- kaldırdım?) olarak adlandırırlarmış, bu oyun diğer kültürlerdeki isimleride şöyledir; meksika'da el chinche de agua, güney kore'de malttukbakgi ve hindistan'da ise, bu oyun tell me how many eggs?(bana kaç yumurtan olduğunu söyle?)olarak bilinmektedir.
anlayacağınız üzere, oyun birçok kültürde mevcuttur. oyunun bilinen en eski tasvirini ise hollanda ve flaman rönesans resminin en önemli sanatçısı olan pieter bruegel'in 1560 yılında yapmış olduğu çocuk oyunları adlı tabloda görmekteyiz:
tabii ki bu tabloda birçok çocuk oyunu tasvir edilmiştir. şimdi gelelim eğlence vaktine, tabloda bu oyunu oynayan çocukları da siz bulabilecek misiniz?
tekrar konumuza dönecek olursak. oyunun en eski anlatımlardan biri ise 1634'ten 1636'ya kadar ilk baskısı yayımlanan basile'nin ünlü napoliten halk hikayeleri koleksiyonunda yer almaktadır. basile, pentamerone isimli çalışmada ki hikayelerde, neples'te oynandığı anlaşılan otuz bir geleneksel oyundan oluşan genişletilmiş bir listeye yer verir. bunlardan birisi anca nicole olarak adlandırılır ve şu şekilde tanımlanır: “oyunda bir çocuk eğilir ve başını bir diğerinin dizine koyar, bu çocuğun gözleri başını dizlerine koyduğu çocuk tarafından kapatılır. daha sonra 3. bir oğlan onun arkasına bacakları açık bir şekilde atlar ve anca nicola si'bella e si'bona, e si'maretata tekerlemesini söyler. bu arada da eline başka bir eli ekleyerek, istediği sayıda parmağını kaldırır. onun altındaki çocuk parmak sayısını görmeksizin tahmin yürütmek zorundadır.
ayrıca antropoloji disiplininin kurucu babalarından olan e. b. tylor, ilk kez 1871'de yayımlanan primitive culture isimli çalışmasının birinci cildinde, ''dar yollarda tahmin oyunu oynayan küçük okul çocukları görebiliriz. bunlardan bir kısmı diğerlerinin üstlerine biner ve parmaklarıyla sayı gösterirler. diğerleri ise tutulan bu sayıları tahmin etmeye çalışırlar.'' şeklinde bir tanımlama yapmıştır.
oyuna türkiye'de 1694 tarihindeki çok eski tarihli belgelerde rastlamak mümkündür. oyunun bize doğu'dan mı, batı'dan mı geldiğini tam olarak bilmiyoruz ama benim tahminim o dönem yunanistan'ın bir osmanlı toprağı olduğunu düşündüğümüzde, oyunun bize yunanlılardan geçtiği yönündedir. yunanlılar ise bu oyuna makria yaidoura adı vermişlerdir. şimdiden iyi eğlenceler.