Uzun Süre Orada Yaşadıktan Sonra Ayrılmaya Karar Veren Birinden: Japonya'nın Sıkıntılı Tarafları

Japonya'nın kültürel değil de, yabancılara karşı uzun süreli tavrını ele alan bir yazı. Buyrun.
Uzun Süre Orada Yaşadıktan Sonra Ayrılmaya Karar Veren Birinden: Japonya'nın Sıkıntılı Tarafları
iStock

uzun yıllardır japonya'da yaşamış amerikalı gazeteci micheal penn, memleketine kesin dönüş yapmaya karar vermiş. bunun üzerine yine uzun yıllardır japonya'da yaşayan başka bir yabancı ve adalet savaşçısı arudou debito, oldukça içten ve samimi bir yazı kaleme almış. japonya gerçekleriyle yüzleşmiş ve bugüne kadar yaşadıklarının bir muhakemesini yapmış. resmi olarak kırklı yaşlara yaklaşan (aslında 19 hissediyorum) ben okurken çok keyif aldım ve birçok noktanın altını çizdim. kendi geleceğimi de bu yazıda gördüm.

meydandaki azınlık gruplar: orta yaşların sonunda japonya'dan ayrılmak

benim dikkatimi çekenler şu kısımlar oldu: vize almanın zorluğu ve japonya'nın iyi yüzlü vize politikası.

"let’s first talk about the natural obstacles to people staying on, starting with how difficult it is to keep a visa.

unless you marry (and stay married to) a japanese, it’s quite difficult for foreigners to control their own professional lives in japan. becoming a salaryman is one thing, where you can work until you drop, but promotion is tougher for foreigners, and they are the first ones laid off in any economic downturn. moreover, the types of jobs you can take are mostly “foreigner” jobs in certain industries."

japonya hükümeti iki yüzlü bir vize politikasına sahip. eğitim geçmişi olmayan mavi yaka insanları pas geçip beyaz yakalılara geldiğimizde durum değişiyor mu? hayır, yine aynı. japonya'da it üzerine şirket kurmuş yabancı arkadaşlarım var. 4 senedir 1 senelik vize alıyor. bu ülkede net bir gelecek göremiyorum diyor. vize veren makamlara sebebi sorulunca ise mantıklı bir açıklama yok.

minato-ku bölgesindeki lüks bir alışveriş merkezinde misafirlerimi gezdirirken bir mağazada fransız bir kızla tanıştım. sonra birkaç kez daha görüştük. normalde tercüman olarak işe girmiş ama her işi yapıyordu. vizeme şirket sponsor olduğu için buna mecburum dedi. satış danışmanı gibi çalışıyordu. normalde japonya'da mağaza çalışanları ya da market çalışanları için bir vize türü yok. kızı tercüman olarak gösterip avm çalışanı olarak iş yaptırıyorlar. maaşı ise asgari ücret. japonya'da işinizi kılıfına uydurduğunuz sürece her şeyi yapabilirsiniz. bu fransız genç kız da evlenip ya da başka bir iş bulup kurtulmadığı sürece yok pahasına çalışmaya devam edecek.


başka bir örnek... japon dili ve edebiyatı okuyup japonolog oldunuz diyelim. japonya'da çalışabilirsiniz ama dezavantajlı koşullarda ve sözleşmeli olarak. işler ters gittiğinde ise ilk gözden çıkarılan siz oluyorsunuz.

"compared to when i first arrived, it’s harder to graduate from a three-month visa to a one-year; and so is getting a three-year and permanent residency, especially for people of color or from developing countries. the assumption is that people from poor countries are only in japan for the money, not to positively contribute to japanese society as a resident and taxpayer like everyone else."

kore ya da çin kadar olmasa da gizli bir ayrımcılık olduğu su götürmez bir gerçek. sizi burada istemedikleri için işleri olabildiğince yokuşa sürüyorlar. örneğin iki çocuk babası olan kuzey afrikalı (fas) bir tanıdık var. eşi japon. daha yeni ev aldılar. kalıcı oturuma iki kez başvurmasına rağmen çıkmadı. zamanında ödenmemiş belediye vergilerini sebep olarak göstermişler. çıkana kadar deneyeceğim diyordu.

"the clearest indication that japan really doesn’t want us to stay is the lack of an official immigration policy, an official ministry of immigration, or other governmental organs at the national level to help foreigners become japanese. politicians have repeatedly said that they want foreigners to come work for awhile but not stay on. take them at their word."


sayısız kez söylediğim şey. japonya sizin burada bir süre bulunmanızı memnuniyetle karşılıyor. ama burada dallanıp budaklanmamanız için elinden geldiğince işleri yokuşa sürüyor.

"that might be satisfactory if you’re a japanese old fart. as a foreign old fart, you’re stuck in treadmill conversations with people who have mostly lived for work and often don’t have many interests beyond it. ıf they are educated, they’ll often see you as a cultural curiosity to be studied, or as a basis of comparison to sharpen their predispositions informed by the “we japanese” superiority complexes."

bütün altınları toplayıp bölüm sonu canavarını da yendikten sonra japonya'da kalıcı oturum hakkını elde ettiniz diyelim. yaş 40 küsür oldu. peki ya bundan sonra? japonya gerçekten ölene kadar yaşayabileceğiniz bir ülke mi sorusu geliyor. yazar, japonların üstünlük kompleksleriyle ömür boyu başa çıkıp çıkamayacağınızı ve japonlara dair etkinliklere adapte olup olamayacağınızı sorguluyor.

emekli olduğunuz da ise emekli maaşı 150 bin yen. şimdilik 1000 dolar ediyor ama ilerde pek de bir karşılığı olmayacak.

bugüne kadar sözlük'te zaman zaman dost olduğumuz ya da takıştığımız kimseler oldu. ben kimseye kin gütmüyorum. çünkü en büyük japon fanatiklerinin bile japonya'ya geldikten sonra düşüncelerinin değiştiğini gördüm. (eğer tatemae yapmıyorsa.)

Tatemae: Bir çeşit mahalle baskısı. Gerçek duygulara göre değil de, çevresinin ondan beklentilerine göre hareket etmeyi veya düşünmeyi kasteder.

umarım japonya'da bulunduğunuz süre içerisinde keyifli zaman geçirirsiniz ama ne kadar uyum sağlamaya çalışırsanız çalışın, her halükarda bu ülkede bir yabancı olduğunuzu, sizi fayda sağladığınız sürece sevdiklerini unutmayın.

kaynak yazı