Walter White ve Saul Goodman Arasındaki Hak Vereceğiniz Farklar

breaking bad... psikolojik manipülasyon ustası saul goodman ve kaybetme korkusuyla bambaşka bir adama dönüşen walter white ikilisinden hangisinin daha tehlikeli olduğuna dair bir şeyler karalayacağım başyapıttır.
Uyarı: Spoiler içerir.
dizinin başlarında 50'li yaşlarında, sıradan bir kimya öğretmeni olarak hayatını sürdüren, ailesine bakmak için elinden geleni yapan, ancak bir yandan da içsel bir boşluk hisseden bir walter vardı. oğlu zorbalandığında bile, sessiz kalmak ya da harekete geçmek arasında kararsız kalabilecek bir yapıya sahipti. walter jr'ın gözünde bile iş bitiriciliği yoktu, hatırlarsanız jr bir keresinde bira alırken polis tarafından yakalanmış ve babasını aramak yerine, hank'i aramayı tercih etmişti. yani walter, kendi oğlunun gözünde bile iş bitirici biri değildi.
Mevzubahis sahne
uyuşturucu dünyasına girdikten sonra, başlangıçta yalnızca ailesi için bu işin içine girdiğini söyleyen walter, bir süre sonra tamamen farklı bir adama dönüşmüştü ve bu dönüşümden keyif aldığını kendi ağzıyla söylemişti. kolaylıkla adam öldürebilen, insanları tehdit eden, kimya bilgisini cesetleri ortadan kaldırmak için kullanan biri olmuştu. bu dönüşümün sırrı, aslında walter'ın yıllarca içinde bastırdığı o sönük adama olan öfkesinde yatıyordu. yani aslında walter'ın içinde o tehlikeli adam hep vardı ve ölüm korkusu, bu tehlikeyi ortaya çıkarmıştı. walter güçlenmeye başladıkça, gücünü korku üzerine inşa etmeye başlamıştı. çünkü korkunun insanlar üzerindeki etkisini, en iyi kendisinden biliyordu. ölüm korkusu yaşayan, ailesine düzgün bir yaşam bırakamayacağını ve o korku sayesinde kendisinin bile nelere bulaşabildiğini gören/bilen walter için, korku en güzel araçtı. o yüzden, güç ve kontrol elde etmek için her yolu mübah görmeye başlayan bir walter ortaya çıktı, jesse pinkman'le olan ilişkisinden bile bunu net bir şekilde anlayabiliyoruz.
* jesse, walter'la olan ilişkisinde duygusal bir yaklaşım sergiliyor, yani onu bir baba figürü olrak benimsemeye çalışıyor. fakat walter'ın jesse'ye yaklaşımı tamamen manipülasyon ve çıkar üzerine.
* walter, jesse'yi yalnızca iş ortağı/iş gücü olarak görmüyor, kontrol altında tutabileceği bir eleman olarak görüyor. gus, walter'a "neden onun gibi bir keşle çalışıyorsun?" diye sorduğunda walter "çünkü ne istersem yapıyor" diyor, yani ona bir yandan babalık yaparken, diğer taraftan da onun duygusal zaaflarından faydalanarak jesse'yi istediği şekilde yönetiyor.
* walter gerektiğinde kaba güç kullanabilen, insanları öldürmekten ya da yaralamaktan korkmayan, her türlü psikolojik manipülasyona başvurabilen biri. fakat duygularını yönetme konusunda epey sorun yaşıyor, buna aşağıda detaylı değineceğim.
walter, dönüşümünü tamamlamadan önce duygularının esiri olan ve bazen duygularının yönlendirmesiyle yanlış kararlar alabilen biriydi. onun tehlikesi; anlık öfke patlamaları, kontrol kaybı, ego yüzünden yaptığı büyük hatalarla şekilleniyordu ve bazen kendisine karşı bile tehlikeli olabiliyordu. badger örneğiyle bunu daha iyi açıklayacağım. hatırlarsanız badger polis tarafından oyuna getirildiğinde walter, saul'dan yardım istemiş ve saul gerekirse badger'i içerde öldürtebileceğinden bahsetmişti. walter henüz dönüşümünü tamamlamadığı için bu öneriyi reddetmişti, yani duygularının esiri olmuştu. aynı şey saul'un başına gelse, hiçbir şekilde duygularının esiri olmazdı ve gerekeni yapardı, belki yaptıktan sonra pişmanlık yaşardı ama kaybetmeyi göze almazdı. walter dönüşümünü tamamladıktan sonra, başkalarının hayatını mahvetmeye ne kadar yatkın olduğunu gördü. aslında buna her zaman yatkındı, sadece heisenberg olması bu yatkınlığı ortaya çıkardı.
Mevzubahis sahne
walter white, sahip olduğu gücünü hem korku hem de nefretten besliyordu. o kadar büyük bir egosu ve kontrol arzusu vardı ki, bir noktadan sonra ne ailesi ne de değer verdiği bir şey ona engel olabildi. walter, ölümüne kadar, kaybetmekten korkarak yaşamıştır ve bu korku, cezaevinde kendisini ele verebilecek insanları dakikalar içinde gözünü kırpmadan öldürebilecek kadar tehlikeli olan yönünü ortaya çıkarmıştır.
saul goodman, walter'ın aksine, baştan sona zekâsıyla ve manipülasyonuyla işini gören biriydi. saul, herhangi bir durumda başkalarına zarar vermek ya da insanları manipüle etmek için kaba güç kullanmazdı. onun gücü, psikolojik oyunlar ve insanları manipüle etme becerisinde yatıyordu. her zaman bir adım sonrasını hesaplayan, soğukkanlı ve akıllı biriydi. oyununu doğru oynuyor, her zaman doğru kelimeleri seçiyordu. psikolojik olarak daha dayanıklı ve çok daha sabırlıydı. walter'ın aksine, saul her zaman sağlam bir planla hareket ediyordu. walter'ın yıkıcı gücü ve öfkesinin aksine, saul hele otur bi soluklan yiğenim adamıydı. saul, insanları kontrol etmeden önce; onların zayıf noktalarını, ilgi alanlarını, neyi sevip neyi sevmedikleri gibi detayları bile analiz ediyordu ve bu, uzun vadede çok daha etkili bir stratejiye dönüşüyordu.
* saul, walter'dan farklı olarak, her zaman soğukkanlıydı. duygusal kararlar almıyordu, her şeyi duygularını katmayacak bir şekilde planlıyordu. bu da onu walter'dan daha tehlikeli yapıyordu, çünkü bilirsiniz ki; duygularıyla başa çıkabilen insan, en tehlikeli insandır! (benden aforizmalar)
* saul'un en büyük yeteneği, başkalarının zayıf noktalarını rahatlıkla keşfedebilmesi ve uzun vadeli planlar yapabilmesiydi. walter, çoğu zaman egosuyla hareket ederdi ve kararlarını anlık öfkeyle ya da duygusal patlamalarla verirdi. skyler'in ted'le yattığını öğrenince ted'in ofisini basması gibi. saul olsa, bambaşka bir plan yapar ve intikamını farklı bir şekilde alırdı. yani saul her zaman sabılıydı, zekâsını kullanarak insanları yönlendirirdi.
* walter; kaybetmekten çok korkan, egosu büyük bir adamdı, korkuyu ve gücü bir arada kullanırdı. saul ise manipülasyon ustasıydı ve zekâsını doğru kullanırdı. walter'ın aksine; her durumu lehine çevirebilir, dün düşman olduğu adamla karşılıklı viski bile içebilirdi, walter'ın aksine çok daha soğukkanlıydı.
yani saul'un tehlikesi daha derindi. walter'ın büyük egosu ve kontrol arzusu, onu zaman zaman hatalar yapmaya iterken, saul her zaman soğukkanlı bir şekilde ve adım adım ilerlerdi. walter white kaybetmeye başlarsa, her şeyini kaybedecek bir adamdı ve zaten öyle de oldu. fakat saul; eğer kaybedecekse, onu bile adım adım yapan biriydi, better call saul'u izleyenler dediklerimi daha iyi anlar zaten.
saul kazanmak istiyorsa, her zaman kazanırdı. onun tehlikesi; zekâsının altında yatan soğukkanlılık, duygularını kontrol edebilme ve manipülasyon becerisindeydi.