Yazdıkları Bazılarınca Edebiyat Bile Sayılmayan Bukowski'yi Büyük Bir Yazar Yapan Şey Nedir?

Charles Bukowski, hemen hemen herkesi ikiye ayırmayı hala sürdüren bir yazar: Yazar mı, değil mi? Kadın düşmanı mıydı, yoksa onları çok mu severdi? Yazdıklarını gerçekten yaşadı mı, yaşamadı mı? Her ne olursa olsun, yazdıklarıyla farklı kuşakları etkilemeyi başarmış biri olduğu kesin.
Yazdıkları Bazılarınca Edebiyat Bile Sayılmayan Bukowski'yi Büyük Bir Yazar Yapan Şey Nedir?


henry chinaski, her şeyden önce iyi bir hikayeci ve öykü-şiir diyebileceğimiz şiire yeni bir anlam ve biçim katan bir şairdir

pis moruk, yaşlı osuruk ve daha fazlası. aynı zamanda "meat akımı" (bkz: meat generation) adını verdiği bir şiir akımının da öncüsü. iyi bir adamdır bukowski. sert görüntüsünün altında narin, yumuşak bir kişilik yatar. sert görünmek veya görünmeye çalışmak onun savunma taktiğidir. sert görünmek istemesindeki amaç kendini korumaktır. çünkü sokakların, üçüncü sınıf barların, yağlı tulumların, fahişeden bozma kadınlarının, tek başınalığın içinden gelmiştir. ona biçilen serseri, ayyaş, sapık portresinden daha fazlasıdır bukowski. bu şekilde çizilmek istenen portre, aslında sözde ahlak budalası halkın yaptığı bir ahlak mastürbasyonunun ürünüdür. bu yüzden daha çok pornografik yazar olarak tanımlanır. (ki öldüğünde bile ölümü radyoda "pornografik yazar yaşamını yitirdi." anonsuyla verilir (bkz: bukowski'nin kızılı))

bukowski'yi yanlış tanıyanlar veya tanımlayanlar onun yazılarında am ve götten başka yazılan hiçbir şeyi okumadığını veya okusa da anlayamadığını gösterir. evet, bukowski müstehcen de bir yazardır. fakat bu müstehcenlikler onun hayatına, yaşam biçimine, yaşadığı ortama, ilişki kurduğu insanların portrelerine bakıldığında göze batmaz hatta normal karşılanır. hatta bu pornografinin çoğu hepimizin hayatında var olan bir pornografidir. bukowski de bunlardan bahseder. bunu kendi diliyle yapar. yani bukowski'yi sadece bu şekilde tanımlamak, onun kalitesini ve yeteneklerini görmezden gelmek olacağı için bu bukowski'ye yapılacak en büyük haksızlık olacaktır.


alkol, kumar, seks gibi bukowski'nin kıyısı diyebileceğimiz kısımlarda boğulmazsanız eğer ilerledikçe bukowski'nin derin sularına ulaşır ve ardında harikulade şeyler keşfedersiniz. her şeyden önce toplum ve insanlar konusunda çok iyi tespitler yapmış gözlemci bir yazardır bukowski. bunu insanların kutsal saydığı değer yargılarının anlamsızlığına işaret ederek yapar. perdenin arkasındaki gerçeği görür. gerçeğin önüne çekilen perdeleri görür. hepsinin arkasındaki deliliği görür. iyi bir mizaha sahiptir. size saniyede kahkahalar attırabilecek bir mizahtır bu. geniş bir bilgi dağarcığına, iyi bir edebiyat anlayışına, harikulade bir müzik kültürüne sahiptir. size sokaklardan, kadınlardan, hipodromlardan, edebiyattan, klasik müzikten bahseder. mahler'e methiyeler dizer, louis ferdinand celine'e bayılır, fante tanrısıdır. ucuz etle yahni yapmayı iyi bilir. ama ucuz şarap midesini bozar, sevmez. o bir factotum'dur (bkz: factotum). sevkiyat memuru, taksi şoförü, postane memuru, temizlik görevlisi, turşu fabrikasında işçi, broşür dağıtıcısıdır. biricik ilk aşkı jane'i vardır (bkz: olağanüstü bir hatuna methiye), cup cake'i vardır, baş belası linda king'i vardır, son aşkı linda'sı vardır. dünyanın en iyi at bahisçisidir. bunu ona bir kadın öğretmiştir. kadında bacağı sever. ve daha fazlası. bukowski hep daha fazlasıdır.

bukowski'yi sekse ve alkole indirgemek büyük saçmalıktır ve bunu yapanlar bukowski’yi ya okumamış ya da anlayamamıştır.

bukowski'yi farklı yapan yanı ne john fante kadar derin duygularla acı vermek ne de jack kerouac gibi bol tasavvurlu yazmaktır

bukowski yazı gücünü sadelik ve "saçmalık"tan alır zaten. hani diyor ya: "2 bira yuvarladım, sonra jane bana sakso çekti. kendime bir bardak viski daha koydum ve bu sefer de michelle'in götüne boşaldım. bugünlerde çok yalnızım." böyle yazılarla aslında dönemin ciddi yazarlarını taşağa almıştır:

(bkz: hemingway) (bkz: salinger) (bkz: delillo) (bkz: pynchon)

bu piçi önemli bir yazar yapan başka bir yanı da sade, doğal, ukala ve sürekli ciddi konuları (siyaset, din, vs...) işleyen yazarlarla sorunu olması. insanlar "bukowski'yi sevmiyorum" deme hakkına sahip ama iki romanını (özellikle de kadınlar) okuyup facebook'tan paylaşılmış iki durum güncellemesiyle "boktan yazar" yaftası yapıştırmaları doğru olmaz. keza öyle bir büyük bir yazardır ki 50'lerin hollywood dünyasında da, beat kuşağında da, hippi kuşağında da vardı ve hep baş tacı idi ve tüm bu kategorilerin de dışındaydı.

zenginken bile yazılarını göt kadar loş bir odada çoğu zaman rehineye verdiği daktilo ile 68 vaziyette sigara dumanı ve ucuz viski ile yazmış...

Pis Moruk Charles Bukowski'den Keder ve Yalnızlığı Şifa Niyetine İçen Alıntılar