Yeryüzündeki Cennet: Cape Town Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Sözlük yazarı "ladonna", Cape Town'u ziyaret etmek veya daha yakından tanımak isteyenler için güzel bir rehber hazırlamış.
Yeryüzündeki Cennet: Cape Town Hakkında Bilinmesi Gerekenler
iStock.com


- ingiliz kültüründen çokça etkilendikleri için arabaların direksiyonları sağda. ayrıca trafik ışıkları sadece arabalar için var. çünkü yayalar için koca caddede yeşil sadece 5 saniye yanıyor. yolun yarısında koşsan bile kırmızıya dönmüş oluyor. o yüzden yolu boş buldun mu atlayacaksın


- kesinlikle kontürlü hat alın. viber yükleyin, insanlarla bunun üstünden konuşun. telefon hatlarını zengin etmeyin. vodafone burada vodacom diye anılıyor.

- internet her yerde var ama herkese açık değil. dolayısıyla eğer 4günden fazla kalacaksanız ve bilgisayar götürüyorsanız bizim vınn usb lerinden alın, onu da kontürlü yapmışlar yükleyin gitsin.

- her gün öğlen saat 12 de gerçek top atışı oluyor saati belirtmek için. korkmayın

- sokakta kedi, köpek vs yok. hatta köpek sahibi bile çok az. fakat parklar sincap dolu.


- binalar kesinlikle avrupaya özenilmiş ama tam da olmamış olduğunu hissettiriyor. bunun nedenlerinden bence en önemlisi çimen. şöyle ki bizde bir köye veya şehirdeki boş araziye baktığınızda kahverengi toprak veya sarımsıya kaçan yeşil tonlu tek tük çimen öneği görürsünüz. burada ise fıstık yeşiline kaçan cart ve gür çimen hakim heryere. özellikle şehirleşmeyi becermiş betonarme yollar ile garibim bizim gecekondulardan fena evlerin olduğu çimenlik alanlarda bunu iyice fark edebiliyorsunuz.

- evlerdeki durum sosyal seviyeye de yansımış durumda resmen. beyazlar direk normal bildiğimiz alıştığımız avrupalılar. afrikalılar ise 3 gruba ayrılıyor. ilki direk oxford luyuz modunda takılan elit tipler direk algılayabiliyorsunuz onları, ikincisi orta sınıf normal insanlar - hani kasada çalışan a olur, yahut sokakta alternatifim ben diye giyinmiş mini şortlu kızlar da olur, bir de en fakir ve yöresel giyinen kesim.


- para birimi rand. ortalama tl nin 5te 1 i değerine sahip.

- eğer ki buralara gelecekseniz çok kısıtlı nakit para alın onu da dolar alın. ama exchange için aşırı komisyon alıyorlar. onun yerine tl bankamatik kartıyla atm den rand çekebiliyorsunuz ve fiks 5tl alıyorlar. çok daha ucuza geliyor. gerektiği yerlerde hatta kredi kartı kullanın, her yerde geçiyor.

- insanlar burada fazla iyiler ve nazikler. istanbul'da kesinlikle görmediğimiz hareketler bunlar. direk göz göze gelinince gülümseyip selam vermeler, benim aşırıya kaçan herşeye özür dileme alışkanlığımı bütün kentin bünyesinde taşıması filan... çok acayip. hatta garsonlar özellikle bundan nasiplerini almış moddalar. direk max ilgi, kibarlık. hiç de rahatsız etmiyorlar.

- ayrıca insanlar temas etmeyi seviyorlar. özellikle de yaygın ve sevdikleri hareket ufak bir omuza dokunuş. alışıyorsunuz bir süre sonra. bir de eski ingilizce 101 dersindeki "how do you do" dan bozma "how is it" leri var.

- yemek porsiyonları hiç küçük değil, hatta büyük bile denebilir. ve bitmeyen yemeği kutuya koydurup alma çok meşhur bir hareket, en lüks lokantalarda bile. bizdeki gibi eve servisten çok zaten take away konsepti hakim.


- bana geceleri çıkma aman sakın ha deniyordu ya. cuma akşamı çıktım ( tek değil tabi :p). long street diye bir sokağı var meğerse oranın hayatı cuma-cumartesi akşam 7den sonra başlıyormuş. direk istanbul kadıköy ortamı, her yer full dolu, insanlar içmeye, dans etmeye geliyorlar. gayet de güvenli. restaurantlar o kadar dolu ki rezervasyon usulü çalışıyorlar veya bekleme listesine adını yazdırman gerekiyor. 

- greenmarket square diye meşhur antika ve tahta pazarının olduğu küçük bir meydanları var. bu pazar her sabah 6-10 arası kurulup 5-8 arası toplanıyor. pazarlıkla bir çok ürünü dediklerinin 3te 1 i fiyatına alabiliyorsunuz. özellikle tahta süs eşyaları ve boncuk takılar çok moda.

- yemekler çok yağlı ve baharatlı hatta spesifik olarak sarımsaklı demiş miydim amma velakin çok ucuz (istanbula kıyasla) ben normalde istanbulda 25-30 tl ye yediğim şeylere burada 15-20tl veriyorum. 

- özellikle kızartmaya çok düşkünler. her yerde kfc ve türevi lokal markalara denk gelebiliyorsunuz. ayrıca sushi ve deniz ürünleri aşırı ucuz. et olarak her tür et var: kendilerine özel devekuşu ve timsah eti var. hamburgerleri de ayrı güzel.


-lakin kıyafet anlamında bizim kadar kazıkcılar. onlara göre yeni sezon kışık kazaklar 70-80 tl, kotlar 100-120tl kıvamında. modaları da güzel değil zaten hıh! turistik tshirt alcaktım 40tl olur mu ya!

- çayı genelde sütlü içiyorlar, bu da sevdiğimiz bir detay. ayrıca burada rooibos diye bir bitkinin çayı içiliyor ilk önce bizim normal siyah çay sandım ama daha tatlı ve rengi daha kırmızı. ben aşırı sevdim, hele süt ekleyince muazzam bir şey oluyor kendisi. honeybush diye ayrı bir çayları daha var o da adı üstünde ballımdı daha da tatlı bir tadı var.

- bu long street in orada eskiden adı &union olan bir mekan var. bizdeki taps gibi kendi biralarını üretip dağıtıyorlar. çok da başarılılar. ayrıca mekanın konsepti devasa ve uzun masalar. insanlar birbirleriyle tanışmak için oraya gidiyor. gayet chill-out tadı var.


- musluktaki su aslında içilebiliyor ama hafif buruğumsu bir tadı var. restauranlarda "tap water" istediğinizde veya direk masaya oturduğunuzda buzlu ve limonlu bu musluk suyu geliyor. tadını nötrlemek için ve bedava.

- v&a waterfront diye deniz kenarında liman yanına kurulmuş gayet güzel bir turistik alanı var. ortamda bir dönme dolap, deniz turları düzenleyen yerler ve bizdeki cevahir&istinye park kırması ( çok deli pahallı markalar da var, bildiğimiz zara,mango vs de var) devasa alışveriş merkezi de var.


- waterfront u gezdiğim için oradan devam ediyorum: içinde woolsworth diye bir alışveriş zinciri var. bu da bizim boyner ile macrocenter ın birleşimi bir yer diye düşünebilirsiniz. şehrin bir çok yerinde de bulabiliyorsunuz. bir de pick and pay diye bir market zinciri var. o da direk migros. waterfronttaki direk 3m migros kıvamındayken, otelimin ordaki direk tek m hatta bir bim kıvamında.

- dilencileri çok kibar ama bir o kadar da yapışıklar. çoğu sizin turist olduğunuzu anlarsa veya tek başınıza yürüyorsanız sizinle bir 5-10dakika gelip yalvarıyorlar. fakat bazıları var ki hakaten aç. onlarla yemeğinizi paylaştığınızda mutlu oluyorlar. çoğunlukla görmezden gelmek, göz temasından kaçınmak en kolay kurtulma yolu. normal türk dilencileri gibi değiller.

- mutlaka hop-on hop-off bus denilen turistik gezi otobüsüne binin. 2 rotaya da gidin. kırmızı rotada table top dağına çıkabiliyorsunuz, mavi rotada ise kirshtenburch denilen arboretum u (doğa,bitki türleri, trecking alanı) ile world of birds ( her türlü kuş ve türevi -penguen dahil- ve bilimum hayvan türleri ile birebir tanışabileceğiniz bir ortam) a gidebiliyorsunuz.


- ben mayıs ayında geldim. havası istanbul kadar dengesiz ama çoğunlukla yağmurlu ve serin. şemsiyenizi, yağmurluğunuzu ve şapkanızı alın. aynı zamanda rüzgarlı da bir şehir çünkü.

- dükkanların çoğu 5te, restaurantların çoğu 6da kapatıyor. long street ve waterfront ise gece 10a kadar açık.

-taksiye binecekseniz dikkat edin taksimetresini açsın. eğer taksimetre göremezseniz illa ki ne kadara götüreceğini sorun, gerekirse pazarlık edin çünkü türk taksicilerinden beter kazıklayabilirler.