Yıllara Direnme Konusunda Doğaya Meydan Okuyan Aktris: Helen Mirren

1945 doğumlu İngiliz aktrisin hayatı ve kariyerine dair bilgilendirici bir yazı.
Yıllara Direnme Konusunda Doğaya Meydan Okuyan Aktris: Helen Mirren

bildiğiniz üzere kozluca muharebesi, 20 haziran 1774 günü, bugünkü bulgaristan'ın kozluca köyü yakınlarında gerçekleşmiş olup 1768-1774 osmanlı rus savaşlarının sonucunu belirleyen en önemli muharebelerden biridir. bu muharebeden kısa süre sonra imzalanan küçük kaynarca antlaşması ile osmanlı çok büyük toprak kaybına uğramıştır. tamam kabul! sadede böyle gelinmez ama bu başlığı ilgilendiren bir küçük ayrıntımız var burada: rus ordusu'nun bu savaşta görev almış iki önemli komutanından biri olan mikhail kamensky helen mirren'in, baba tarafından büyük-büyük-büyük-büyük dedesidir:


- 26 haziran 1945'te, elena lydia vasilievna mironova olarak dünyaya geliyor. ingiltere nüfus kayıtlarına göre helen lydia mironoff. yani (o 9 yaşındayken babasının resmi başvuruyla yaptığı soyadı değişikliği sonrası) bizim tanıyacağımız haliyle helen mirren. soy ağacı, bolşevik devriminden ingiltere'ye kaçmış olan rus asilzadesi (üst paragrafta da detay verdiğim üzere) bir aileye işaret ediyor.


mütevazı çocukluğunu tarif ederken, gardroplarında, kendisine ve ablasına ait yalnızca 2'şer parça giysi olduğunu söylüyor bir röportajında: okul üniformaları ve birer adet elbiseleri, o kadar... ablasıyla (sağdaki helen):


- herostratus (1967), helen mirren'in ilk sinema filmi. 22 yaşında:


- bir shakespeare uyarlaması olan a midsummer night's dream'de hermia rolünde bu sefer, sene 1968... aynı filmde titania rolünde de bildik bir isim rol alıyor:


yoksa tanıyamadınız mı? tamam yardımcı olayım o zaman... evet, judi dench. akıp giden zaman, törpülüyor acımadan. tabi akıp giden zaman, akıp giden yıllar diyoruz ama genç kalmak (genç olmak) yalnızca kırışmamış cilt, sıkı bir vücutla sınırlı kalarak ifade edilebilir mi? neyi mi kastediyorum? izah edeyim:

eşimle yürüyüş yaptığımız zamanlarda karşı yönden el ele gelen yaş almış çiftlerle karşılaşıyoruz zaman zaman. yetmişlerinde olduklarını tahmin ettiğimiz bir çift yaklaşırken söz gelimi (biz kırklarımızın sonlarındayız bu arada) ister istemez, güneş gözlüklerinin ardından karşılıklı, kaçamak bir süzüyor her iki taraf da birbirlerini (kızmasınlar ama kadınlar bu süzme aktivitesinde daha mahir, besbelli)... bizim aklımızdan geçen, biz yetmişlerimizde ne durumda olacağız iken, muhtemelen karşı taraf da bize bakarak biz de böyle miydik? diye düşünüyor olabilir, bilemiyorum... akıldan geçmediğine emin olduğum bir kat'i gerçek ise yetmişe merdiven dayamışken twerk yapmak sanırım. neyi kastettiğimi size ne ben, ne de judi dench açıklayabilir. bu konu helen mirren'in tekelinde. lütfen sonuna kadar izleyin (dil bilmiyor olsanız da izleyin zira mirren'in kullandığı vücut dili yeterince açıklayıcı):

o her daim genç: helen mirren twerk yapıyor


ilk başrolü age of consent (1969) filminde


cora isimli bir model kızı canlandırıyor ve çekimler avustralya'da yapılıyor ve ben de bu sayede avustralya hakkında daha önce duymadığım bir gerçeği öğreniyorum. filmin çekildiği tarihlerde halen kadınların içkili mekanlara girişi (bar, pub vs.) yasakmış. kadınlar, sosyal alanlarda cinsel ayrımcılıktan, ancak ve ancak 1970-80 aralığında az az değişen yasalar sayesinde kurtulabilmişler.

- 2010 yılında, kocası taylor hackford'un yönettiği love ranch adlı filmde başrolde görüyoruz onu (joe pesci ile birlikte). film, nevada'nın ilk legal genelevini işletmeye başlayan evli bir çift hakkında. film ile alakalı bir söyleşisinde şu ifadeleri kullanıyor helen hanım: "ilginçtir ki yaşlı orospular daha çok tercih sebebi zira erkekler onların anlayışlı tavırları sayesinde daha rahat hissediyorlar. çünkü gözlerini korkutacak bir hadise yaşamayacaklarını biliyorlar. genelevleri tercih eden erkeklerin, özel hayatlarında cinsellikle alakalı olarak çok da başarılı olduklarını söyleyemeyiz. işte tam da bu nedenle onları ürkütmeyen, gözlerini korkutmayan, yargılamayan olgun hayat kadınları, onlar için daha cezbedici..."


- anne ingiliz, baba rus. şakayla karışık, "evet yarı rusum ama sanırım alt yarım rus" diyor, görece kalın bacak yapısını ve geniş kalçalarını kastederek ve elbette iri yapılı rus köylü kadınlarına gönderme yaparak. belinden aşağısı rus ise bu tanımlama üst kısmı ingiliz yapıyor sanki...

biraz özel hayata göz atalım dersek

1981 yılı filmi olan excalibur'un çekimleri sırasında liam neeson ile yolları kesişiyor. neeson mirren'e ilk gördüğü anda vuruluyor. aralarında 7 yaş fark var (mirren 1945, neeson 1952 doğumlu). 4 yılı aşkın süre birlikte yaşıyorlar. o zamanlar için daha ünlü olan mirren, bir nevi kanat geriyor liam neeson'a. londra'ya yanına taşınmasını, bir menajer ayarlamasını sağlıyor. ama 4 yılın sonunda da liam neeson'ın daha fazla kendisinin gölgesinde kalmaması gerektiği konusunda anlaşarak ayrılıyorlar. bir yıl sonra birlikte olmaya başladığı yönetmen taylor hackford'la tam 11 yıl sonra, 1997'de evleniyor.

form tutma, fit gözükme hedefindeki kadın okuyucuları fazlasıyla ilgilendiren kısma gelmiş bulunuyoruz

mirren birçok röportajında, hiç yitirmediği fit görünümünü korumasını sağlamış olan düzenli egzersiz programı rcaf-xbx'i anmadan geçmiyor.

nedir mi bu bahsi geçen program: royal canadian air force 12 minute 10 basic exercise plan for women. detay vermek gerekirse... 1950'lerin başında dr. bill orban tarafından geliştirilmiş ve 1961 yılında da ilk defa yazılı baskısı çıkmış spor egzersizleridir bu.

ilk olarak 5bx (five basic exercises) (5 temel egzersiz) adıyla erkekler için, daha sonra da 12 dakikada tamamlanacak şekilde xbx (10 basic exercises) (10 temel egzersiz) başlığıyla kadınlar için tasarlanmış, aslında orjinalinde kanada hava kuvvetleri pilotlarını fazla kilolarından kurtarmak için yapılmış bir çalışma iken bir anda dünya genelinde viral olmuş ve günümüz fitness programlarının bir anlamda temelini oluşturmuş askeri spor egzersizleri bütünüdür.

merak edenler, eğer helen mirren xbx workout başlığını kullanarak google veya youtube isimli arkadaşlara başvurursa, onlarca örnek egzersiz görseli ve videosunun bulunmasıyla alakalı olarak hemen destek alacaklardır. birkaç hafta içinde fit bir vücut için günde 12 dakika ayrılabilinir sanki. yalnız önce el sıkışalım, başarı sağlanmazsa benim günahım yok, ben helen mirren'in yalancısıyım...

- klaus barbie... bir nazi. lyon kasabı olarak da biliniyor.

savaş sırasında gestapo'nun tutukladığı yahudilere ve fransız direnişçilere işkence uygulayan ve binlercesini bizzat öldüren bir faşist ss subayı. bu sadist nazi, savaş sonrası izini kaybettirip kapağı bolivya'ya atıyor. uyuşturucu ticaretiyle (kokain) iştigal ediyor. ama eninde sonunda 1983 yılında fransa'ya geri getirilip insanlığa karşı işlediği suçlardan yargılanmaktan kurtulamıyor ve 1991'de hapishanede ölüyor. hakkında fazla detay paylaşmadığım bu mikrop ile helen mirren'in alakası nedir diye soracak olursanız: 2008 yılında gq'ya verdiği bir röportajda, 20'li yaşlarından itibaren 80'li yıllara kadar kokain kullandığını itiraf eden mirren, uyuşturucuyu bırakma sebebinin, klaus barbie'nin hayatını, kokainden elde ettiği gelirle idame ettirdiğini öğrenmesi olarak açıklıyor...

- neredeyse pornografik klasmanda değerlendirilebilecek sahneleri sebebiyle birçok ülkede ya yasaklanmış ya da sansüre uğramış olan 1979 yılı caligola (çoğu kişi ve kaynak caligula olarak adlandırıyor) filminde rol alıyor. malumunuz olduğu üzere yalnızca yönetmenin adı bile sinematografi hakkında tüyo vermeye yetiyor: tinto brass...


caligola'ya tekrar döneceğiz ama bu noktada, özellikle öncül filmleri bazında çıplaklık hususuna gelirsek eğer... özel yaşamında oldukça liberal fakat konu oyunculuğa geldiğinde, pişmanlık demesek bile, bir miktar daha utangaç bir helen mirren ile karşılaşıyoruz. aslında onu esasen rahatsız eden, çıplaklıktan veya soyunmuş olmaktan ziyade kamera önünde çok defa soyunmuş olması hadisesinin üzerine yapışıp kalmış bir etiket olması. ama yine de bir oda dolusu insanın önünde çırılçıplak kalmanın o denli de kolay olmadığını söylüyor.

örneğin bir radyo söyleşisinde şunları dile getiriyor: "naturizmi seviyorum (ama dikkat, nüdist değil naturist'in altını çiziyor). birkaç defa çıplaklar plajında bulundum. herkesin çıplak olması eğlenceliydi, sevdim. çirkin insanlar, güzel insanlar, yaşlı insanlar... ama hepsi çıplak, tamamen doğal..." british naturism organizasyonu, 2004 yılında onu yılın naturisti ilan ediyor.

işte burada caligola'ya bağlanıyor konu. kamera çekime başladığında, anadan üryan olmanın kendisinde en ufak bir rahatsızlık uyandırmadığı tek film olarak işaret ediyor caligola'ya... gerekçesi ise şu: "kimse bana bakmıyordu. çünkü sette, çekim ekibi dışında hemen hemen herkes çıplaktı."


- içki tercihi sorulduğunda yanıtı: "votka sanırım... belki votka-limon da olabilir, bir de votka... votka demiş miydim?"

- altmışına merdiven dayadığında tekraren en naturel haliyle görüyoruz kendisini kamera karşısında. bu kez film calendar girls ama helen mirren yalnız değil...

- 2010 yılında esquire dergisi, yaşayan en seksi kadın ilan ediyor helen mirren'i... ve mirren, 2011 yılında poz veriyor dergiye, bir röportaj eşliğinde. esquire malum, erkeklere hitap eden bir dergi. helen mirren'e de fotoğraf çekimlerinde bir jack eşlik ediyor, çıplak vücudunu sarıp sarmalayarak ve ingiltere'ye bir selam çakarak. (görsel) union jack bilindiği üzere, birleşik krallık bayrağının sembolik adı...

- 2017 yılında amerikan vatandaşlığını da alan ünlü ingiliz aktris, son amerikan başkanlık seçimlerinde, amerika'da ilk oyunu kullanıyor. mirren oyunu atıyor


izniniz olursa nasıl başladıysam öyle bitireceğim

başta da arzettiğim üzere mirren'in rus kökleri, kamensky sülalesi ile derinlik kazanıyor. tolstoy, ünlü romanı savaş ve barış'ta, napolyon savaşları ve rus-osmanlı savaşlarını tasvir ederken, helen mirren'in soyundan geldiği mikhail kamensky'ye atıfta bulunuyor bir noktada. ilginç tesadüftür ki 2009 yılı yapımı the last station filminde helen mirren, lev tolstoy'un karısı sofya'yı canlandırıyor:

kaynakça