Zibilyon Tane Oyunda İsmini Gördüğünüz RPG Kısaltması Neyin Nesidir?

RPG nedir? Hem kutu oyunu hem de video oyunu olarak pek çok ürününü gördüğümüz bu janrayı anlatalım biraz.
Zibilyon Tane Oyunda İsmini Gördüğünüz RPG Kısaltması Neyin Nesidir?

Nedir bu RPG?

rpg = role playing game. yani rol yapma oyunu... insanların bir dm (dungeon master) etrafında toplanıp sanal maceralara atıldığı oyunlar. oyunda esas amaç oyundaki karakterini en iyi şekilde canlandırmaktır. frp (fantastic role playing), rpg oyunların en popüler tarzlarından biridir.

Biraz daha detaya girelim, çıkış noktasını öğrenelim

rpg'nin atası masaüstü minyatür strateji ve figürler ile oynanan savaş oyunlarıdır. 1960'ların sonunda gary gygax isimli vatandaşın, chainmail isimli minyatür savaş oyununu tasarladıktan sonra, oyundaki büyük bölüklerle yapılan savaşlardan sıkılıp, az sayıda karakterle daha hikaye odaklı bir oynanış için ek kurallar yazmaya başlaması, sonradan türün başlangıcı olacak olan dungeons and dragons'ın tasarlanmasına evrildi.


geçen zaman içerisinde kimi board-game, kimi narrative game olarak basit ya da kimi de simülasyon derinliğinde oldukça karmaşık kurallara sahip olan yüzlerce oyun sistemi üretildi.

bunların hiçbiri tabii ki dijital değildi. kalem, kağıt, oyun tahtası ya da krokiler, figürler ve piyonlar, zarlar ve farklı olasılık üreteçleri (kart, torbadan sayı çekme vs.) kullanılan oyunlardı. hepsinin de istisnasız kural kitapları ya da kitapçıkları bulunmaktadır.

fakat gelişen teknoloji ile birlikte, bu oyunlar, bilgisayar, konsol ve mobil cihazlara da uyarlanmış olup, onların da yüzlercesi bulunmaktadır. aynı ataları olan mekanik oyunlar gibi dijital olan torunlar da, en basit ve yüzeysel aritmetiklere sahip, adrenalin ve aksiyon odaklı olanlarından, simülasyonist gerçekliğe sahip olan ya da kendine özgü karmaşık kural sistemlerine sahip olanlara kadar çeşit çeşittir.

hepsinin ortak özelliği ise, oyuncunun bir ya da birden fazla karakteri (karakter her zaman insan olmak zorunda değildir, hayalî bir canlı, mitolojik bir figür ya da makine olabilir.) kontrol etmesi, o karakter adına seçimler yapıp kararlar alması, karakterin doğuştan gelen ve sonradan edinilen meziyetleri geliştirerek hikayede ilerlemesi şeklinde akışa sahip olmalarıdır.

rpg bir oyunda element çeşitliği değildir; mekaniktir

oyun türleri (genre denen şeyler yani) sinemada olduğu gibi sadece macera-dram-fantastik vs vs konu temaları olarak ayrılmazlar. oyunun oynanış mekaniği esastır, shooter-yarış-rpg-turn based-spor-strateji gibi türlere ayrılırlar. aha da wikinin tanımı da budur. bir oyunda atıyorum bir aşk hikayesi anlatılacaksa bu first person shooter da anlatılabilir strateji oyununda da. bunun en basit örneği star wars'u işleyen her çeşit oyunun yapılmış olmasıdır. kotor, tie fighter, battlefront, empire at war gibi... farklı tür oyunlardır ancak hepsi star wars'dur.

tanım: role playing game (adı üzerinde) oyuncunun hikayede birden fazla farklı rolü canlandırabildiği oyun türüdür. aha da wikinin tanımı da budur.

bir hikaye anlatılmalıdır ki oyuncu o hikaye içinde birden fazla farklı role bürünebilsin... dolayısıyla rpg hikaye anlatımının en belirgin ve en önemli olduğu oyun türüdür. misal mass effect 2 inventory'ı kaldırdığında rpg'liğini azaltmamıştır, tersine oyuncuyu itemlerle boğuşmaktan alıp hikayedeki seçimlerine odaklayarak rpg'liğini daha çok vurgulamıştır.

yazarlarca yapılan yanlış bence türü tanımıyla değil de gidip belirli platformlardaki (pc) bu türün ataları olarak bellenmiş belirli örneklerinin (diablo, fallout 1-2, baldurs gate) taklidi olarak görülmesiyle, beklenilmesiyle mümkün oldu. şöyle ki mesela izometrik kamera kullanmak ile bir oyunun rpg olup olmamasının aslen hiçbir alakası yok ama bu kavramın izometrik kamera demekmiş gibi kullanıldığı oluyor, bu sadece geçmişte yaşamaktan dinozorlaşmış bazı rpg oyuncuların kuruntusu. bununla beraber modern oyunların teknoloji sayesinde aynı anda birden çok oyun türüne ait mekaniği kullanabilmeye başlaması da bu kafa karışıklığının üstüne tuz biber ekti. misal fallout new vegas hem rpg hem de fps hem de sandbox game'dir, mass effect hem rpg hem de tps'dir. neyse o ayrı konu...

RPG türünün hissettirdiği şeylerle kapanış yapabiliriz artık

ben neredeyse hayatım boyunca oynadığım oyunlarda gelişmek, görüntüsünü güzel yapmak ve olabiliyorsa da başkalarıyla rekabet içinde olmak istedim. bunu analiz etmeye çok önceleri başlamıştım ama nihayete erdirememiştim, burada umarım çözülecek.

öncelikle rpg'de iki temel öge var. birisi rol diğeri ise bunu yapma. roller takdir edersiniz ki hayatımızda sınırlı sayıda var. yaşla birlikte gelenler, karşı cinsle münasebetle oluşanlar veya bir toplum içinde bize biçilenler olarak ayrılabilir. bir de bu roller karmaşık bir şekilde birbirini etkilemesi hatta birbiriyle rekabete girmesi durumu olur. ayrıca bu rolleri gönülsüz olarak uygulamak zorunda olduğumuzdan maskeler takar, yalanlar söyler ve günün sonunda maskeyi çıkarınca kendimizi tanıyamayacak şekilde yabancılaşmış buluruz.

oyunlarda ben bu karmaşaya müsaade etmemek için tek bir role odaklanırım ve kafam rahat olur ki bu da genelde tank sınıfıdır. hem mücadele süresi çok olur hem de destekleyenim olur öte yandan da grubun başarısı bana bağlı olur. işin garibi ise bunu gerçek hayatta uygulamam. tam bir görev adamı olarak geri planda kalır veya genelde gruptan bağımsız solo takılırım. böyle olduğu için de sıralamada hep geri planda kalırım.

oyunların bir diğer yanı istediğin zaman silebilmektir. hayatta bu daha zordur çünkü sonuçları vardır. roller sizi tanımlar, kişiliğinize işler. bunu söküp atmak isteseniz bile diğerleri size bunu hatırlatır. oyunda ise başka denizlere yelken açmak çok daha kolaydır.

gelelim "yapma" kısmına. en önemlisi bu olsa gerek çünkü roller size verilir en başta. siz aralarından seçim yaparsınız. ama o rolü nasıl uygulayacağınız tamamen size kalmıştır. ha tabi forumlardan, twitch veya youtube'dan aynısını uyarlayabilirsiniz ama bu size çok az zevk verir. sıfır yaratıcılık, tamamen çalıntı bir eylemler bütünü sizi ne role ne de oyuna bağlar. gerçek hayatta da böyledir. sizden yüksek makamdakilere, ünlülere özenir ve onların kıyafetleri ile jest mimiklerini kullanırsınız. günün sonunda yine benliğine yabancılaşmış, başkasının hayatını yaşamış bir şekilde huzursuzca bitersiniz.

"rol" ve "yapma" bittiğine göre bir de çevrimiçi rekabete bakalım.

benim teorim yalnız ve başarısız kişiler daha çok rpg nin mmo kısmına yöneliyor yönünde. bir şekilde başarı hissini yaşamak, aynı zamanda sosyalleşmek-klanlar aracılığıyla- istiyor insan. ayrıca "zirvedeki yalnızlık" oyunlarda da yaşanıyor. klanın birinci olunca veya oyundaki bütün achievement açılınca bir boşluk hissi neşrediliyor insana. sürekli ilerleme ihtiyacından vazgeçemiyorsun ve ya başka bir rolle oyuna yeniden başlıyorsun ya da oyunu siliyorsun. gerçek hayat da böyle gibi. bir hedefin olmalı, ne kadar uzak olursa olsun ve trollük yapmalı, spontan yaşamalısın. bkz: elon musk.

toparlamak gerekirse

rpg demek, gerçek hayattaki kendisine genelde baskıyla verilen rollerden sıyrılıp yeni bir persona yaratarak ve olabildiğince renkli bir şekilde avatar ve karakter düzenleyerek kişinin yeni bir sanal benlik ortaya koyduğu ve bu benliğin gelişimi için paralar, vakitler, insanlar harcadığı bir tür gibi geliyor bana.