1500'lü Yllardan Günümüze Derin Deniz Keşifleri Tarihi

Dünya yüzeyinin %70'ini kaplayan okyanusların büyük bir bölümü henüz keşfedilmeyi bekliyor.
1500'lü Yllardan Günümüze Derin Deniz Keşifleri Tarihi
iStock

okyanuslar, dünya yüzeyinin yüzde 70'ini kaplar ancak büyük kısmı halen keşfedilmemiş şekildedir. günümüzde okyanusların ve denizlerin %90 ila 95'i arasında kalan kısmı büyük bir gizem, bilinmezdir. şu an evren hakkında okyanuslardan daha çok şey biliyoruz. bu açıdan derin deniz keşifleri bilimin son sınırlarından biri olabilir.

"derin deniz" terimi, herkes için aynı anlama gelmez. balıkçılar için derin deniz, nispeten sığ kıta sahanlığının ötesinde okyanusun herhangi bir kısmıdır. bilim için derin deniz okyanusun en alçak kısmıdır, termoklinin altında (güneş ışığı vasıtasıyla ısınmanın ve aydınlanmanın olmadığı katman) ve deniz tabanının üzerindedir. bu katman, okyanusların ve denizlerin 1.800 metreden daha derin kısımlarından başlar.

bu derinlikleri keşfetmek zordur çünkü derin denizde ebediyen karanlık, 3.000 metrenin altında 0 derece ile 3 derece arasında değişen aşırı soğuk ve deniz seviyesindeki standart atmosferik basınçtan 1.000 kat daha yüksek basınç vardır. (bkz: plinius) zamanından 19. yüzyılın sonuna kadar, insanlar derin denizin cansız ve hiçbir şekilde yaşam barındırmadığına inanıyorlardı. şimdiyse modern bilim, derin denizi gezegendeki en büyük yaşam alanı olarak kabul ediyor.

derin deniz araştırması, oşinografi, biyoloji, coğrafya, arkeoloji ve mühendisliği içeren çok disiplinli bir çalışmadır. bu soğuk, karanlık ve basınçlı ortamı keşfetmek için ise özel araçlar geliştirilmiştir.

derin deniz keşiflerinin tarihi nispeten yakın zamanda başlamıştır, çünkü araştırılmak istenen derinlik arttıkça daha çok ileri teknolojiye ihtiyaç duyulmakta. 

derin deniz keşiflerinin kısa tarihinin bazı kilometre taşları ancak küçük bir zaman tüneliyle gösterilebilir

1521

ferdinand magellan, pasifik okyanusu'nun derinliğini ölçmeye çalışıyor. 2.400 feet (730 metre) uzunluğunda, ucuna ağırlık bağlanmış bir hat kullanıyor, ancak dibe ulaşamıyor.

1818

sir john ross, yaklaşık 6.550 feet (2.000 metre) derinlikte solucan ve denizanası yakalayarak derin deniz yaşamının ilk kanıtını sunar.

1842

ross'un keşfine rağmen, edward forbes, biyolojik çeşitliliğin ölümle azaldığını ve yaşamın 1.800 feetin (550 metrenin) altında varolamayacağını belirten abyssus teorisi'ni ortaya atar.

1850

michael sars, 2.600 feet (800 metre) de zengin bir ekosistemi keşfederek abyssus teorisini çürütür.

1872-1876

charles wyville thomson liderliğindeki hms challenger, ilk derin deniz keşif gezisini gerçekleştirir. challenger'ın ekibi deniz tabanının yakınında, 4.2 kilometrede yaşama eşsiz bir şekilde adapte olmuş birçok yeni türü keşfeder.

1930

william beebe ve otis barton, derin denizi ziyaret eden ilk insanlar olur. çelik bathyspherelerinde karides ve denizanalarını gözlemlemeyi başarırlar. bathysphere: otis’in bermuda derin deniz keşiflerinde kullandığı, okyanusa kablo vasıtasıyla indirilen bir çeşit dalış küresiydi.

1934

otis barton, 1.370 metreye dalarak yeni bir insan dalış rekorunu kırdı.

1956

jacques-yves cousteu ve ekibi, calypso isimli gemilerini kullanarak çektikleri; dünyanın her yerindeki insanlara derin denizin güzelliğini ve hayatını gösteren ilk renkli uzun metraj belgesel olan “(bkz: le monde du silence)” adlı belgeseli yayınladı.

1960

jacques piccard ve don walsh, derin deniz gemisi trieste ile, (bkz: challenger deep)’in altındaki 10.740 metrelik mariana çukuru’na inerler. burada balıkları ve diğer organizmaları gözlemlerler. balıkların bu kadar derin sularda yaşadığı bu keşfe kadar bilim insanları tarafından bile düşünülmemiştir.

1977

hidrotermal menfezlerin çevresinde ekosistemler keşfedildi. bu ekosistemler güneş enerjisi yerine kimyasal enerji kullanıyorlardı.

1995

geosat uydu radar verileri sınıflandırıldı ve deniz tabanının global olarak haritalanmasına başlandı.

2012

yönetmenjames cameron, (bkz: #87308288) deepsea challenger gemisi ile, challenger deep'in dibindeki mariana çukuru’na ilk solo dalışı yapan insan oldu.

okyanuslar hakkındaki keşiflerimiz büyük ölçüde bunlardan ibaret

kıta sahanlığı dışında kalan sular ve altındaki yaşam hakkında pek bir şey bilmiyoruz. ama günümüzde yapılan modern çalışmalar ve yeni teknolojiler ile derin denizlerin coğrafyası ve biyoçeşitliliği hakkındaki bilgilerimizi genişletmek için yeni yollar aranıyor. nautilus keşif aracı ve (bkz: noaa) ile yeni türleri keşfetmeye, insanın pelajik çevre üzerindeki etkilerini çözmeye ve deniz yüzeyinin derinliklerindeki batıkları ve eserleri keşfetmeye çalışılıyor. entegre okyanus sondaj programı (ıodp), (bkz: chikyu) adındaki derin deniz keşif gemisiyle dünya'nın kabuğundaki çökeltileri analiz ediyor ve belki de dünya'nın mantosuna açılan ilk gemi olacak.

okyanus seviyesinin derinliğini bulmak ve orayı keşfetmek geçmişten beri iki ayrı zorluktu. insanlar deniz tabanının nerede olduğunu öğrendikten sonra oraya dalmak, keşfetmek istiyorlardı. günümüzde akustik derinlik ölçümleri (sonar) kullanılıyor. temel olarak, bu cihazlar yüksek bir ses çıkarıyor ve mesafeyi ölçmek için bu sesin yankıları dinleniyor. ancak bu teknolojiye ulaşana kadar kat edilen birçok kilometre taşı var. 8. yüzyılda, vikingler su derinliğini ölçmek için iplere bağlı kurşun ağırlıkları suya bırakıyorlardı. 19. yüzyıldan başlayarak, araştırmacılar sağlam ölçümler almak için ip yerine tel ve içi hava dolu bir varil olan dalış çanı kullandılar. bilim, dalış çanının ötesine ilerledi. ilk denizaltı 1623'te cornelius drebbel tarafından yapıldı. ilk sualtı solunum cihazı 1865'te benoit rouquarol ve auguste denayrouse tarafından patent altına alındı. jacques cousteau ve emile gagnan, ilk gerçek "(bkz: scuba)" (özü içeren sualtı solunum cihazı) olan aqualung'u geliştirdi. 1964 yılında alvin general mills tarafından yaptırılmış, abd donanması ve woods hole oceanographic ınstitution tarafından işletilen “(bkz: alvin)” test edildi. alvin, üç kişinin dokuz saat boyunca 14800 feet (4,50 km) derinliğe kadar su altında kalmasını sağlıyordu. bugün ise modern denizaltılar 20000 feet (6 km) derinliğe kadar dalabiliyor.

uzay araştırmaları gibi, derin deniz araştırmaları da yeni araçlar ve teknolojiler gerektiriyor. uzay da okyanus gibi soğuktur ancak okyanus buna ek olarak oldukça basınçlıdır ve çok karanlıktır. tuzlu su aşındırıcı ve iletkendir. bu yüzden insanlı keşiflerden öte, özellikle robotik teknolojiler derin deniz keşiflerinin ana teknolojileridir.

insanlar dünyanın bilinen en derin yeri olan (bkz: mariana cukuru)'nu ziyaret etmiş olsa da, geziler pahalıydı ve sadece sınırlı keşfe izin veriliyordu. şimdilerde bu keşifler modern keşif robotik sistemlere dayanıyor. bu robotik araçlara kısaca (bkz: remote operated vehicles) rov ve (bkz: autonomous underwater vehicle) auv deniyor. uzaktan işletilen araçlar (rov), bir gemideki araştırmacılar tarafından kontrol edilen bağlı araçlardır. rov'lar bünyesinde tipik olarak kameraları, manipülatör kollarını, sonar ekipmanını ve numune kaplarını taşırlar. özerk sualtı araçları (auv) insan kontrolü olmadan çalışır. bu araçlar haritalar oluşturur, sıcaklık ve kimyasalları ölçer ve fotoğraf çeker. nereus gibi bazı araçlar, bir rov veya auv olarak işlev görür.

insanlar ve robotlar derin denizi keşfetmeye çalışıyor ancak bunun önündeki en büyük engellerden biri derin deniz seviyesinde ölçüm toplamak için yeterince uzun süre kalamamaları. bu yüzden çeşitli enstrümanlar kullanılıyor. sualtı enstrümanları balina seslerini, plankton yoğunluğunu, sıcaklığı, asitliği, oksijenasyonu ve çeşitli kimyasal konsantrasyonları izler. bu sensörler, yaklaşık 1000 metre derinlikte serbestçe sürüklenen profilleme şamandıralarına takılabilir. bunlar bir nevi uzay gözlemevlerinin okyanuslar için olan versiyonudur. örneğin, monterey hızlandırılmış araştırma sistemi (mars), sismik arızaları izlemek için pasifik okyanusu’nun 980 metrelik tabanına konumlandırılmıştır.

derin deniz keşifleri için bombalar dahi kullanılmaktadır. tnt'yi hedef derinliğe atıp, patlama sesiyle oluşan yankılar sonar teknolojisiyle dinlenerek 10.000 metreyi aşan mariana, kermadec, kuril-kamçatka ve tonga çukurları bulunmuş ve haritalanmıştır.

modern keşifler robotlardan ve sensörlerden gelen veriler kullanılarak yapılmıştır. insanlı keşifler ise halen emekleme aşamasında diyebiliriz.

kullanılan kaynaklar:
scientificamerican.com/article/diving-deeper-than-any-human-ever-dove/
ocean.si.edu/planet-ocean/seafloor/tour-chikyu
thoughtco.com/ocean-trench-definition-4153016
whoi.edu/main/nereus

Dünyadaki Bütün Okyanuslar Arasında Kıyıya En Uzak Mesafede Bulunan Yer: Nemo Noktası