Ekvator'u 27 Metre Duvarla Çevirebilecek Kadar Beton Kullanan İnsanlığın Kumla İmtihanı

Her doğal kaynağı tükettiğimiz gibi kumu da tüketiyor, hoyrat davranıyoruz. Sadece 2012'de Ekvator'un etrafını 27 metre bir duvarla örmeye yetecek kadar betonu dünyamıza dikmişiz bile. Sözlük yazarı "takyon" Dünyada kumun kullanıldığı alanları ve kum kaynakları ile ilgili aydınlatıyor.
Ekvator'u 27 Metre Duvarla Çevirebilecek Kadar Beton Kullanan İnsanlığın Kumla İmtihanı
iStock.com

kum. su ve havadan sonra insanlığın en çok kullandığı doğal kaynak. modern şehirler kumdan yapılmıştır demek çok da abartılı olmaz. bütün modern şehirlerde binalarda beton kullanılır ve beton kum, çakıl ve çimento karışımından ibarettir. bu binaları birbirine bağlayan asfaltın her metresi de kumla yapılır, tıpkı bu binaların her bir camının kumla yapıldığı gibi. sadece bunlar da değil; kum, deterjanlarda, günlük kullanılan kozmetik ürünlerinde ve yine çoğumuzun bildiği gibi elektronik dünyasında silikon çiplerde (yarıiletkenlerde) ve güneş panellerinde hammadde olarak kullanılıyor.

kısacası kum, modern hayatı var eden en önemli kaynaklardan biri ve insanlığın faydalanabileceği kum stokları azalıyor.

bunun en önemli sebebi de modern şehirlerin sayısının ve boyutunun hızla büyümesi, özellikle gelişmekte olan ülkelerde. her yıl dünya üzerindeki insan sayısı artıyor ve her yıl çok daha fazla insan şehirlere taşınıyor. 1950'den bu yana şehirli nüfus 746 milyondan 3.9 milyarın üzerine çıkmış durumda.

birleşmiş milletler çevre programı'na göre, insanlık sadece 2012'de, ekvator'un çevresinde 27 metre genişlikte ve 27 metre yükseklikte duvar örmeye yetecek kadar beton kullanmış. "özellikle gelişmekte olan ülkelerde" demişken şu örneği de verelim: 2011 ile 2013 arasında çin'in kullandığı beton miktarı abd'nin 20. yüzyıl boyunca kullandığı toplam beton miktarından fazla.

insanlar bu şehirleri kurabilmek için yeryüzünden inanılmaz miktarlarda kumu alıp binalara ve yollara gömüyor. bu amaçlar için kullanılabilir kum sınırlı miktarda. çöllerde sudan ziyade rüzgarın etkisiyle ortaya çıkmış olan kum çoğunlukla yapı işlerinde bir işe yaramıyor. işe yarar kumu elde edebilmek için nehir yataklarını, taşkın (sel) yataklarını ve kıyı şertlerini (kumsalları) kazıyoruz.

tek başına kumu çıkarma işi dünyada 70 milyar dolarlık bir endüstri. bazı yerlerde kıyı şeridindeki kum bitince denize yönelindiği oluyor. tabii kuma olan bu aşırı ihtiyacın çevreye zarar verdiğini tahmin etmek pek zor değil.

hindistan'da nehirlerde yapılan kum madenciliği sebebiyle ekosistem bozuluyor, sayısız balık ve kuş ölüyor.

endonezya'da 2005'ten beri yapılan kum madenciliği sebebiyle iki düzine küçük adanın ortadan yok olduğu söyleniyor.

vietnam'da orman altındaki kum rezervlerine ulaşmak için yüzlerce hektarlık orman yok ediliyor.

kenya'da kum madencileri mercan resiflerini yok ediyorlar.

nijerya ve liberya gibi yerlerde kum madenciliği sahilleri yok ediyor. çevreciler san francisco körfezi'nde yürütülen dredging (deniz/su dibinden kum çıkarma) faaliyetlerinin civardaki kumsallarda yaşanan erozyonun sebebi olduğunu düşünüyor.

sadece doğa zarar görmüyor, doğadaki zarardan bağımsız olarak insanlar doğrudan da zarar görüyor. suudi arabistan, güney afrika ve gambiya'da kum madenciliğinde gerçekleşen kazalar sebebiyle işçiler ölüyor.

hindistan ve endonezya'da kum madenciliğinin karaborsası oluşmuş durumda. illegal bir şekilde kum madenciliği yapan gruplar ortaya çıkmış. hatta kum için bölgeleri ele geçiren, yerel insanları terörize eden mafyalar bile var. bu karaborsa çeteleri ve mafya faaliyetlerinin sonucunda insanlar öldürülüyor.

işin kötü yanlarından bir diğeri de kumun çok ağır bir hammadde olmasının getirdiği lojistik yükün insanları en yakındaki kum kaynağını kullanmaya itmesi. şöyle oluyor: diyelim ki sizin evinizin hemen yanında kum yatağı var. siz çevrenizin bozulmasını istemeseniz ve bu nedenle daha önemsiz ve daha uzak bir yerden getirmek isteseniz bile ihtiyacınız olan kumu uzak mesafeden getirmek çok maliyetli oluyor. bu gerçeği ülke ve dünya ölçeğine büyüttüğünüzde muazzam kar/zarar dengeleri oluşuyor. bunun yanına bir de fazladan kamyon trafiğini ve hava kirliliğini eklediğinizde, zararın minimize edilebileceği uzak yerlerden kum getirme yönteminin de çok işe yaramadığı ortaya çıkıyor ne yazık ki. örneğin kaliforniya eyalet yetkililerinin yaptığı hesaplara göre kumun kamyonla ortalama taşınma mesafesini 25 milden 50 mile çıkardığınızda bu her yıl kamyonların fazladan 50 milyon galon dizel yakıt tüketmesi demek oluyor (1 abd galonu yaklaşık 3.8 litre ediyor).

kendimiz kum yapalım desek, kayaları ya da işe yaramayan betonu kırmak/ezmek de maliyetli; üstelik ortaya çıkan yapay kum da birçok uygulama için işe yaramaz olacak. kum yerine başka bir hammadde bulunması düşünülebilir belki, fakat bu kadar işlevsel ve her yıl 40 milyar ton tüketilen başka hangi madde bulunabilir? büyük bir soru işareti.

kısacası binlerce yılda kayaların su veya rüzgar etkisiyle ufalanmasıyla yavaş yavaş oluşan kumu insanlık olması gerekenden çok daha hızlı tüketiyor, birçok şeyi tükettiğimiz gibi. çok azımız nadir olarak kumun nerden nasıl geldiğini düşünürüz. fakat 7 milyar insanın yaşadığı bir dünyada her geçen gün daha fazla insan, içinde yaşamak için apartman, çalışmak için ofis, alışveriş yapmak için mağaza istiyor ve bu artık sürdürülebilir olmaktan çıkıyor.

bir zamanlar insanlar için dünyada sınırsız denebilecek kadar su, toprak, ağaç ve petrol varmış gibiydi. bunun böyle olmadığını, hesabını vererek, zor yoldan öğrenmeye başladık. kaynakları sınırlı bir dünyada eski alışkanlıklarımızın çoğunu değiştirmek, bir kısmını da tamamen bırakmak zorundayız, alternatifler bulmak, elimizde olanı akıllıca kullanmak zorundayız. petrol için, su için geçerli olan bu durum artık kum için de geçerli ne yazık ki.

kaynaklar:
[1] the world’s disappearing sand
[2] the demand for sand is so high there are illegal sand mining operations
[3] india's illegal sand mining trade claims hundreds of lives and poses threat to the environment
[4] the deadly global war for sand