24 Yıllık Tarihinde İlk Defa NBA Şampiyonu Olan Toronto Raptors'ın Acılarla Dolu Geçmişi
bir zamanların makara konusu, sırf kanada'da olduğu için hor görülen takımdır raptors
nba'i aşağı yukarı yirmi senedir yakından takip eden biri olarak, toronto raptors ve golden state warriors'ı finalde görmek 2000'li yıllar aklıma gelince garipsediğim bir durum. çünkü iki iflah olmaz franchise'ın 2010'lı yıllardaki (bilhassa warriors'ın) atılımı inanılmaz. toronto raptors'ın her sezon play-off yapması, bir şekilde tur geçmesi eski nba izleyicileri için bir hayli sıradışı. ama alıştırdılar artık. lakers'ın play-off dışında kalması ne kadar garipse raptors'ın final oynaması da o kadar saçma ilk bakışta. fakat nba'in güzel tarafı da bu, salary cap ve draft bunu mümkün kılıyor. raptors'ın play-off geçmişine baktım, warriors'ı geçip şampiyon olmalarının ardından bir yazıda derleyeyim dedim.
raptors'ın ilk yılları, yani dinozor formalı yıllar diyince aklıma damon stoudamire gelir
onun için raptors'ın ilk yıldızı denilebilir. stoudamire, raptors'ın drafttan seçtiği ilk oyuncuydu. ve seçilen ilk oyuncunun (ilk tur yedinci sıra) yılın çaylağı olması şüphesiz ki raptors taraftarının içine umut serpen bir gelişme olmuştur. ancak takip eden yıllar pek öyle olmadı. raptors franchise'ının basketbol aklı yine iyi seçimler yapmaya devam etti ama istenilen kadro bir türlü kurulamadı. ilk sezon 21-61 ile ligin dibinde bitirildi.
sonraki yıl da play-off'un dışında kaldı raptors
97 draft'ında 18 yaşındaki tracy mcgrady seçildi. sezon içinde eski fenerli zan tabak'ın da içinde bulunduğu bir takasla potansiyel barındıran chauncey billups kadroya eklendi. ama bakmayın bu isimlerin zihinde yarattığı ışıltılı etkiye, o yıllarda henüz ergen olan iki oyuncu da o kadar da fazla süre alamıyorlardı. bilhassa billups kendisine verilen şansı hiç iyi kullanamadı. zaten ertesi sene denver'ın yolunu tuttu. 97-98'de draft için yatan raptors ligin en kötü derecelerinden birini gerçekleştirdi. 16 galibiyet 66 mağlubiyet.
98 draft'ında draft gecesi antawn jamison seçildi fakat vince carter ile takas edildi. t-mac'in kuzeni vince hiç kuşku yok ki raptors taraftarında heyecan yaratıyordu. zira north carolina'da oynarken vurduğu smaçlar vince'in ününü bir hayli arttırmıştı. ki lise yıllarından beri adı bilinen bir oyuncuydu.
1995 all-american smaç yarışması
carter ilk sezonunda (98-99) 18/5/3 ortalamalarıyla oynadı ve daha da önemlisi tüm izleyicilere geliyorum mesajı verdi. zira aşağıdaki gibi şeyleri yapabilen bir çaylaktı. raptors lokavt sezonunu 23-27 ile tamamladı. bir önceki sezona göre bir hayli gelişmişlerdi. carter'ın etkisi tartışılmazdı. carter yılın çaylağı seçildi. raptors böylelikle üç sene içinde iki tane yılın çaylağı ödülünü kazanmıştı. fakat damon nasıl gittiyse carter da pek bir şey kazanmadan gidecekti.
99-00 sezonunda franchise, play-off mecrası ile tanıştı
carter ikinci sezonunda 26 sayı ortalama tuttururken, kuzeni t-mac en büyük yancısıydı. kevin willis, dell curry, muggsy bogues ve antonio davis gibi dedeler de play-off'un gelmesine yardımcı oldular. fakat raptors, bir önceki senenin finalisti knicks'e süpürüldü. yine de franchise hızını almış gibiydi. henüz dördüncü senesinde play-off görmüşlerdi. öte yandan carter, mcgrady gibi gelecek vadeden isimlere sahiplerdi.
çaylak kontratı biten t-mac, o yaz takımdan ayrıldı. evvela grant hill'e devasa kontrat veren orlando magic, iyi kontrat teklifiyle t-mac'i de kadrosuna kattı. raptors'ın esas oğlanı hâlâ takımdaydı. ve carter üçüncü sezonunda 27.6 sayı ortalamasıyla oynadı. %41 üçlük yüzdesi şüphesiz ki onun gibi isolation manyağı biri için müthiş bir orandı. raptors tekrardan play-off yaptı. hedef bu kez daha büyüktü. bir önceki sezon raptors'ı süpüren yaşlı new york knicks yine karşılarına çıktı. ilk turlar o yıllarda beş maç üstünden oynanırdı. raptors knicks'i beşinci maçta geçti ve ilk defa konferans yarı finalini gördü. rakip philadelphia 76'ers'tı. carter nasıl raptors'ı sırtlıyorsa, orada da iverson takımın yükünü çekiyordu. maç son topa kadar gitti. yedinci maçın sonunda seriyi philadelphia kazandı. carter son topu soksa raptors konferans finaline çıkacaktı. böylelikle iverson ilk ve tek finaline doğru yol alırken, carter'lı raptors sezonu kapattı. can sıkıcı bir sondu raptors için. şunu da ekleyelim, yedinci maçtan önce carter, north carolina'ya mezuniyet törenine gitmişti. raptors fanatikleri o son şutu kaçırmasının bununla alakalı olduğunu söylerler. aslında raptors taraftarı ve carter arasındaki gerginliği başlatan mevzulardan biridir bu durum.
O maçın son dakikalarının özeti
vince carter en etkin dönemine ulaşmışken takımda kendisine destek olabilecek birini bulamıyordu
amerikalı üst düzey basketbolcular kanada'ya gitmek istemiyorlardı. gelenler ya başka takımda bulamayacakları sözleşmeleri alanlardı ya da dedelerdi. kevin willis, charles oakley, hakeem olajuwon, muggsy bogues gibi isimler örneğin. carter, raptors'ta oynadığı yıllarda hiçbir zaman sağlam bir yancı bulamadı. onun raptors'tan ayrılmasını sağlayan şeylerin başında bu durum geliyordu. 2001-02 sezonunun ikinci yarısında carter sakatlandı, ameliyat oldu ve sezonu kapattı. beklenildiği gibi raptors ilk turda detroit pistons'a elendi.
raptors bir sonraki sezon play-off'u göremedi. sakatlıktan dönen carter kırk maç kaçırdı. 24-58 gibi bir derece yakalandı. eski kötü günlere dönüş başladı. carter'lı raptors gömülmek üzereydi. en iyi yıllarının boşa geçtiğini düşünen carter'ın menejerinin yoklamaları başlamıştı.
sezon içindeki berbat performans sayesinde toronto raptors, efsanevi bir draft olacağı konuşulan 2003 draft'ından iyi bir yer edindi. lebron james, dwyane wade, chris bosh, carmelo anthony gibi isimlerin varlığı epeydir biliniyordu. ilk üç sıradan lebron, melo ve ne idüğü belirsiz milicic seçilmişti (joe dumars'a selamlar). raptors ya dwyane wade'i ya da chris bosh'ı seçecekti. fakat takımda halihazırda vince carter olduğu için uzunu, yani chris bosh'ı seçtiler. eski bir algıydı bu, draft'ta iyi bir uzun yakalandı mı o seçilirdi. michael jordan'ın önünde seçilen sam bowie gibi örneğin. bosh potansiyelli bir uzundu. wade'in ise alternatifi vardı: half man-half amazing.
03-04 sezonunda, sakatlıklarla geçen iki sezonun ardından carter 82 maçın 73'üne çıkabildi. jalen rose gibi basketbol aklı takıma dahil olmuştu, donyell marshall ve chris bosh vardı. fakat raptors sadece 33-49 yapabildi. vince carter'ın takas istediği konuşuldu durdu. raptors ve carter'ın arası açıldı. taraftar tavır almaya başladı. takım play-off'un uzağında kaldı.
vince carter'ın toronto yıllarında yaptığı smaçlar
(bu noktada şunu eklemeliyim: çaylak nba izleyicileri eskilerin carter için beslediği duyguları biraz abartılı buluyor fakat rahatlıkla söyleyebilirim ki, carter'ın basketbol topuyla bütünleşmesi, zıplaması, smaçları parke üstünde gördüğüm en estetik görüntülerdi. tabii basketbol bunlardan ibaret mi, hayır. o yüzden kimse en iyi oyuncu listesi yaparken carter'dan bahsetmiyor, ancak adam kelimenin tam anlamıyla sanat icra ediyordu.)
04-05 sezonunun henüz başında beklenen oldu
takas olmak için maçlarda hiç kasmayan carter, taraftar tarafından yuhalandı, tepki gördü. öyle ki, carter o sezon oynadığı yirmi maçta sadece 15 sayı ortalama tutturdu. fakat sezonun geri kalanında nets'te tam 28 sayı ortalamayla oynadı. üç oyuncu ve iki draft ilk tur hakkı karşılığında nets'in yolunu tutan carter, ardında bir harabe bıraktı. chris bosh ve etrafında kurulmaya çalışılan takım play-off dışında kaldı.
sam mitchell'lı çöp yıllardan sadece biriydi 2005-06 sezonu. raptors o yıl 27-55 gibi berbat bir yüzde tutturdu. raptors'ın 05-06 sezonundaki en iyi performansı şüphesiz ki kobe'den 81 sayı yedikleri maçta gösterdikleri insanüstü çabaydı (hehe). hazır yeri gelmişken mo peterson'ı ve jalen rose'u müthiş savunmaları sebebiyle tebrik ediyorum. raptors çöp gibi yıllar geçirdiği hâlde, chris bosh gözle görülür bir şekilde gelişiyordu. tıpkı carter'ın ilk yıllarına benziyordu gelişimi. o bir şeyler yapıyor fakat istediği yardımı bulamıyordu.
kobe'nin 81 atmasının üstünden bir ay sonra yönetici koltuğuna bryan colengelo getirildi
colengelo'nun ilk önemli sınavı 2006 draft'ıydı. zira raptors ilk turdan seçecekti. ve ayağa kalkmaları için büyük bir şanstı. colengelo hakkında pek de bir şey bilinmeyen italyan bargnani'yi seçti. lamarcus aldridge, brandon roy, rudy gay, kyle lowry, rajon rondo, paul millsap gibi isimler vardı draft'ta. raptors adına kötü bir tercih oldu.
colengelo'nun raptors'a ama daha da önemlisi nba'e kattığı en önemli şey uluslararası oyuncuların nba'e gelmelerini hızlandırmak oldu. amerikalı oyuncuların mırın kırın ettikleri takıma avrupalı oyuncular koşarak geliyorlardı. 06-07 sezonunda raptors'ın kadrosunda tam altı tane uluslararası oyuncu vardı. jose calderon, jorge garbajosa, rasho nesterovic, andrea bargnani gibi isimler. sanırım maccabi'den getirilen amerikalı anthony parker'ı da katabiliriz. ki sonraki yıllarda da colengelo bu yönde adımlar attı. euroleague'i ve diğer avrupa liglerini ciddi anlamda takip eden birkaç nba yöneticisinden biriydi. öte yandan şunu da eklemeliyim ki, yıllardır fenerbahçe'de görev yapan maurizio gherardini, colengelo'nun ekibindeydi.
2007'de çekilen bir fotoğraf: colengelo, gherardini, mitchell
06-07 sezonunda, dört yılın ardından raptors play-off yaptı
hem de sam mitchell'a rağmen. bosh en iyi nba beşine seçildi. artık iyiden iyiye takımı sırtlıyordu. play-off'ta rakip raptors'ın eski sevgilisi carter'ın takımı new jersey nets'ti. vince carter'lı nets 4-2 ile geçti.
07-08 sezonu bir önceki sezonun benzeriydi. bosh 20+ tuttururken ona en çok yaklaşan isim bir hayli gerisindeki anthony parker'dı. nba'in bir kuralıdır, birkaç oyuncu çıkaramadıkça önemli bir başarı etmek neredeyse imkansızdır. takımını tek başına finale taşıyabilen oyuncu sayısı bir elin parmakları kadardır. 2008 nba play-off'ları ilk turunda raptors'ın rakibi orlando magic'ti. hidayet türkoğlu, dwight howard ve rashard lewis'in çekirdeğini kurduğu ve bir sonraki yıl nba finali oynayacak olan magic, raptors'a yalnızca bir maç verdi. toronto taraftarları yine ilk turdan sonra evlerine döndüler.
08-09 sezonunun henüz 17. maçında sam mitchell yollandı. yerine asistanı ve bir zamanlarda fenerbahçe'de oynamış olan jay triano getirildi. bosh yine iyi istatistikler tuttururken takıma dahil edilen jermaine o'neal ve shawn marion gibi isimler istenen katkıyı vermekten çok uzak bir görüntü çizdiler. zaten jay triano yönetimindeki raptors, sam mitchell'ı aratan bir performans gösterdi. 33-49 ile play-off dışında kaldılar.
09-10 kritik bir sezondu. çünkü sene sonunda lebron gibi, wade gibi, bosh gibi isimler serbest kalacaklardı. raptors yakaladığı süperstarı elinden kaçırmak istemiyordu ama bosh'ı mutlu edecek ortamı da sağlayamıyorlardı.
2009 yazında kadroyu güçlendirmek için birtakım hamleler yapıldı
2009 nba play-off'larında müthiş bir performans gösteren hidayet türkoğlu 5 yıl için $54 milyon karşılığında takıma katıldı. demar derozan draft'tan seçildi. potansiyelli olduğu söylenen sonny weems takasla takıma dahil edildi. bir önceki sezon indiana'da iyi oynayan jarrett jack ile imzalandı. fakat tüm bunlar bosh'ı takımda tutacak hamleler değildi. 2009-10 sezonunda raptors 40-42'lik derecesiyle play-off'un kıyısından döndü. raptors taraftarları korkuyla yaz aylarını beklemeye başladı.
temmuz ayında sign and trade yöntemi ile bosh miami'nin yolunu tuttu. bosh sonunda istediği yarışmacı bir takımda buldu kendisini. takım arkadaşları aynı draft'ta seçildiği wade ve lebron olacaktı. raptors ise yine ligin dibine demir atmaya doğru ilerliyordu.
raptors, bosh'a veda ettikten sonra hidayet'i de phoenix suns'a yolladı. hidayet, raptors'ta istenilen performansın yakınından bile geçememişti.
colengelo, jay triano ile yola devam etti. raptors felaket ötesi bir sezon geçirdi: 22-60. taraftarların pek de beğenmediği bargnani 21 sayı ortalama tutturdu. en büyük yardımcısı demar derozan'dı. raptors taraftarları vince carter'a karşı hissettiklerini demar derozan'da hissetmeye başladı. 2010-11 sezonunda raptors öylesine çöplüktü ki, tam yirmi üç oyuncu süre aldı. adeta dingonun ahırına dönen takım bir sonraki sezona yeni koç dwyane casey ile başladı. 22-60'lık sezonun ardından draft'ta yine bir uzun olan jonas valanciunas seçildi.
dwane casey, sam mitchell kadar olmasa da pek beğenmediğim ama belli bir standardı olan bir koçtur. adeta ne öldürür ne süründürür idi kendisi. ilk sezonunda yani lokavt sezonunda 23-43'lük bir derece yakaladı. değişen çok fazla şey yoktu raptors'ta. o sezon hiçbir oyuncu 20+ sayı istatistiğine ulaşamadı.
2012-13 sezonunda yönetici bryan colangelo takımda son sezonunu geçirdi
önemli son icraatleri houston rockets'ta pek de göz kamaştırmayan kyle lowry ile imzalamak ve takasla rudy gay'i takıma katmak oldu. ayrıca aynı zamanlarda derozan'ın kontratını uzattı. bir çekirdek oluşturmak adına ilk adımı attığı söylenebilir. fakat colangelo'nun raptors yıllarına baktığımda büyük bir hayal kırıklığı görüyorum. koskoca sekiz sezonda takım yalnızca iki defa play-off gördü ve ikisinde de ilk turda elendi. söylememe gerek var mı bilmiyorum ama 2012-13'te de raptors play-off yapamadı.
raptors'ta yönetici koltuğuna masai ujiri getirildi. denver'da ilgi çekici işler yapmıştı. ki ujiri'nin gelir gelmez yaptığı ilk iş bargnani'yi new york knicks'e paketlemek oldu. sezonun başında da rudy gay'i sacramento kings'e yolladı. lowry ve derozan'ın etrafında bir çekirdek kuran raptors yıllar sonra play-off gördü. ilk turda rakip dedelerden oluşan brooklyn nets'ti. pierce, garnett, joe johnson, deron williams gibi bir zamanların uçan kaçan adamlarıyla oynadılar. raptors kaderin bir oyunuymuşçasına yedinci maçta yine kaybetti. o serinin her maçını dün gibi hatırladığımdan bir dipnot geçeyim, raptors tam ipi koparacakken bölüm sonu canavarı gibi çıkan bir paul pierce vardı parkede. ki kendisi aynı şeyi bir sonraki yıl da yapacaktı.
bir sonraki sezon, yani 2014-2015'te raptors franchise tarihinin en iyi derecesini yaptı
tabii franchise'ın en iyi derecesinin sadece 49-33 olması biraz komik. franchise tarihinin en iyi derecesinin yapıldığı sezonda ilk turda washington wizards'a süpürüldüler. süpüren ekipte john wall, bradley beal gibi isimlerin yanında paul pierce vardı.
nba'i 2015 sonrasında takip edenler raptors'ı başarılı bir takım olarak görürler. kuzey muzey diyerek yılların taşak oğlanı olmuş raptors'ına çok havalıymış gibi bakarlar. tabii ben de adapte oldum zamanla. 2015-16 sezonu raptors için bir dönüm noktasıydı. açıkçası o yıllarda en iyi dereceyi yapıp ilk turda süpürülen raptors'tan paramparça olmasını bekliyordum, yanıldım. raptors daha güçlü döndü. bu kez 56-26'lık bir derece yakalandı. takımın başında casey vardı, kendisini atlamayalım, ancak dediğim gibi bir sonraki aşamaya geçirecek basketbol zekasını ve taktik bilgiye sahip bir koç değil kanımca, ki öyle de oldu. indiana'yı ilk turda yedinci maçta geçebilen, raptors yıllar sonra konferans yarı finaline çıktı. rakip lebron'suz bosh'sız miami heat'ti (lebron cleveland'daydı, bosh ise sakat). yine yedinci maçta geçebildiler. raptors takımı kurulduktan tam yirmi sene sonra ilk defa konferans finaline çıktı. rakip güçlüydü, rakip sertti. rakipte lebron vardı, love vardı, irving vardı. beklenildiği gibi basit bir seri olmasa da, raptors 4-2 kaybetti. lebron ve arkadaşları o sezon mucizevi bir şampiyonluğa imza attılar.
2016-17 sezonunda da bir önceki yıla benzer bir derece yakalandı
ancak play-off'ta bir şeyler yetersiz oluyordu. derozan ve lowry ikilisi bir yere kadar yetiyor ancak bir yerden sonra tekliyorlardı. ki derozan o sezon 27.3 sayı ortalamasıyla oynamış ve kariyer sezonunu geçirmişti. fakat play-off'lar farklıydı. 2017 nba play-off'larında raptors ilk turda milwaukee bucks'ı 4-2 geçti. akabinde rakip yine hiç istemedikleri cleveland cavaliers'tı. bu kez süpürülmekten kurtulamadılar.
derozan ve lowry önderliğinde ilerleyen raptors'ın 2017-18 sezonu bir önceki sezonun neredeyse aynısıydı. raptors yine franchise tarihinin en iyi derecesini yakaladı: 59-23. yine ilk turda rakibini 4-2 ile geçti ve yine konferans yarı finalinde cleveland cavaliers'la eşleşti. sonuç aynıydı, cavaliers, raptors'ı yine süpürdü. bu hezimetin ardından yönetici masai ujiri birtakım değişiklikler yapmaya karar verdi. ki bence geç bile kalmıştı. dwane casey kovuldu, yerine asistanı nick nurse göreve getirildi. geliştirme liginde baş antrenörlük deneyimi bulunan ve 2013 yılından sonra raptors'ta asistanlık yapan nurse, nba çevrelerince çok iyi bilinen biri değildi. ujiri bununla da kalmadı. yıllardır takımı sırtlayan ve taraftarların çok sevdiği derozan'ı takas karşılığında yolladı. takasın diğer ucunda spurs'te sorun yaratan kawhi leonard vardı. namıdiğer 2014 final mvp'si.
raptors, casey'li sezonlarda olduğu gibi iyi bir sezon geçirdi 18-19 sezonunda
kawhi leonard, derozan'ın olamadığı şeydi aslında. derozan'ın ulaşamadığı seviyeye çıkabilen, oyunun iki yönünü de çok iyi oynayan ve basit oynayan bir oyuncu. leonard'ın yanına önceki sezonlarda bench'ten gelen siakam eklendi. lowry'nin şut kullanma sayısı düştü, bana kalırsa bu raptors'ın hayrına oldu. çünkü lowry saçmalama kapasitesi yüksek bir oyuncu. pasifize edilmesi gereken bir tip. en iyi oyuncu rolünde değil de en iyi üçüncü dördüncü oyuncu rolünde daha verimli oluyor.
bu sezon ilk turda raptors, orlango magic'i rahat geçti. ardından rakip philadelphia idi. iverson'lı carter'lı yıllarda gerçekleşen çekişme yıllar sonra farklı bir şekilde vücut buldu. işte leonard bu noktada derozan'ın ve lowry'nin yıllarca yapamadığını yaptı.
play-off'ta büyüdü, imzasını attı. yedi maçlık seride 35/10/4 istatistikleri tutturdu. hakeza konferans finalinde de benzer bir görüntü vardı. raptors iliklerine kadar işlemiş gibi görünen kırılganlığı göstermedi, 2-0 geri düşmesine rağmen geri dönmeyi bildi ve tarihinde ilk defa nba finaline yükseldi.
işte şimdi şampiyon oldular
toronto raptors'ın nba finalinde olması gibi hayat. bir hayli garip. ama biz canlılar ne yaşarsak yaşayalım bir şekilde adapte olmaya meyilliyiz. nasıl ki yılların loser'ı golden state warriors'a bir şampiyon gözüyle bakmaya alıştıysak, raptors'a da alışırız elbet.
kazandılar. bir milletin makus tarihi değişti...