Almanya'ya Büyük Umutlarla Gidip Engellerden Yılarak Dönen Birinin Uyarı Kıvamındaki Öyküsü

Almanya'da iş hayatı, arkadaşlık, eğitim gibi şeylerin nasıl yürüdüğünü merak edenlerin, oraya göçmeyi düşünenlerin okuması gereken bir yazı.
Almanya'ya Büyük Umutlarla Gidip Engellerden Yılarak Dönen Birinin Uyarı Kıvamındaki Öyküsü

almanya... acısıyla tatlısıyla geçen 10 ayın ardından dönme planı yaptığım ülkedir, 1 yıl önce geldiğim tarihten tam 1 yıl sonra 4 ağustos tarihinde dönmeyi planlıyorum. benim gibi sonradan göçenler için ülkenin artılarından ve eksilerinden bahsedeceğim, çevremdeki insanların tecrübesini aktaracağım. buraya kağıt üzerinde informatik (bilgisayar mühendisliği) eğitimi almak için geldim, ilk olarak tr'de b1 telc sertifikamı aldım sonrasında almanya'da b2 aldım ama tabii ki okulu gelmek için kullandım asıl amacım istediğim alanlarda ausbildung (mesleki eğitim) veya weiterbildung bulup sonrasında direkt iş hayatına atılıp sonrasında bir şekilde süresiz oturum almaktı ama yaklaşık 1 yıl içinde yaşadıklarım sonucunda alman bürokrasisinden ve buradaki sosyal hayat anlayışının türkiye'den tamamen farklı olmasından kaynaklı fikrim değişti.

ilk şoku ülkeye geldiğimde kendi bloke hesabımdaki paraya bürokrasi kaynaklı problemlerden dolayı ulaşamamla yaşadım, hesabımı aktif etmek için bir banka hesabı açmam gerekiyor bu hesap için de adres kaydı yapmanız gerekiyor ama adres kaydı yapılması bulunduğum bölge için ortalama 3-4 ay sürüyormuş ama bende tam olarak 7 ay sürdü. bu süreçte kendi hesabıma ulaşamadığım ve çalışma iznim olmadığı için parasız kaldım ve arapların yanında kaçak olarak hamballık yapmak zorunda kaldım, sonrasında 2 hafta çalıştıktan sonra bir şekilde adres kaydı istemeyen bir uygulama bulup bir şekilde hesabı aktif ettim dedim olabilir, tecrübe oldu, eyvallah diyip geçtik.

ikinci şoku hakkım olan çalışma iznini almak için yabancılar dairesine gittiğimde yaşadım, memura direkt olarak yasayı açıp gösteriyorum ama diyor ki sen çalışamazsın, nasıl bu benim hakkım ama diyince de işi yokuşa sürüp sen buraya okumaya mı çalışmaya mı geldin diyip işi yokuşa sürüyor. neyse buna da eyvallah dedik 1 mart'ta gelen yeni yasayla kimseden izin almadan yasal olarak işe başladım ama sonrasında yine oturum uzatmak için gittiğim görüşmede havalimanından aldığım iş teklifini gösterip, burada çalışmam için onayınız gerekiyor yardımcı olabilir misiniz dedim ve aldığım cevap "çalışamazsınız" oldu evet yasal olarak hakkım ama bunu belirttiğimde yine işi yokuşa sürüp aynı şeyleri söylediler, halihazırda çalıştığımı yabancılar dairesine beyan etmedim sıkıntı çıkaracaklarını bildiğim için.

yukarıda aldığım cevap kafamda bazı şeylerin belirlenmesine sebep oldu

bu ülkeye evlilikle veya mavi kart'la veya başka garanti yolla gelmiyorsanız alman bürokrasisi sürekli ayağınıza bağ olacak ve önünüzü kesecek, memurların yetkisi çok fazla ve ausländerbehörde ciddi manada memurların sürgün yeri olmuş durumda, yani sizin verdiğiniz emekler gerçek manada -80 iq gerizekalıların iki dudağından çıkacak cümlelere bakıyor. benim gibi dilini öğrenmiş geçim kaynağını kanıtlamış tiplere olduğunca zorluğu çıkarırken iltica eden tiplere akılalmaz imkanlar sunuluyor. hakkım olan çalışma izni konusunda sıkıntı çıkartılıyor ki bu konuda sıkıntı yaşayan çok fazla üniversite öğrencisi var. özetle almanya'nın kağıt üzerinde çok iyi gözüken göç yasaları pratikte ayağınıza bağ oluyor, yani buraya geliyorsanız tüm belgeleriniz eksiksiz olsa bile, akıcı almanca konuşup anlayabiliyor olsanız bile her zaman işlerinizin ters gitme olasılığı yüksek. iş böyle olunca insanın buraya emek verme isteği kalmıyor. bunun en büyük örneği buraya 5 sene önce gelen halam, normalde 5 sene içerisinde belirli şartları sağladıktan sonra süresiz oturum almanız gerekir ama halamlar süresiz oturum için gittikleri görüşmeden, tüm şartları sağlamalarına rağmen 3 yıllık oturumla döndüler.

bürokrasiyi ele aldığımıza göre benim için önemli olan diğer etkene geçelim: sosyal hayat

evet buraya sonradan gelip de mutlu olan görmedim, evet ekonomi mükemmel, gözünüzün gördüğü maddi her şeyi alma imkanınız var, 20 euro'ya tommy hilfiger tişört, 700 euro'ya tüv'lü dizel 2007 clio alabiliyorsunuz ama yaşadığınız her anda buraya ait olmadığınızı hissediyorsunuz, durumun entegrasyonla da alakası yok, 6 ay boyunca üniversitenin etkinliklerine katıldım, bir sürü arkadaş edindim, dilimi geliştirdim ama bir türlü o tr'deki sıcaklığı bulamadım, içimdeki boşluğu dolduramadım. almanların kültürleri tamamen farklı, diğer insanlara çok kapalılar, tek vasfı alman vatandaşlığı olan türkler de yeni gelenlere sürekli üstten bakıyor, onlardan iyi olmanızı istemiyorlar, hatta çoğunluğu vize alıp gelmiş olmanıza bile şaşırıyor, adamların zihninde sonradan gelen herkes ilticacı. özetle bu ülkeye sonradan gelip mutlu olan kimseyle tanışmadım, istisnai örnekler elbette vardır ama burada 5-6 sene geçirdikten sonra bünyeye kronik bir mutsuzluk çökmesi olası. peki bu insanlar neden dönmüyor derseniz, yarısının tr'de iş imkanı cidden yok diğer yarısı da burada evlenip çocuk yaptığından çocuklardan dolayı dönemiyor. sonradan gelenler o kadar mutsuz ki artık buraya sonradan gelen insanların yüzündeki ifadeden anlayabiliyorum sonradan geldiğini.

toparlayacak olursak

eğer tr'de benim gibi aşırı sosyalseniz ve maddi olarak orta halli, kendi halinde kavrulan biriyseniz burada mutlu olmanız çok zor. almanya güzel ama süresiz oturumu veya vatandaşlığı olanlara güzel, tüm o sosyal medyada pazarlanan sosyal devlet sadece vatandaşına ve süresiz oturumu olana sosyal yani sonradan göç eden birisinin bu kervana dahil olması için istisnai durumlar haricinde 5 yıl boyunca kanser alman bürokrasisiyle boğuşması gerekiyor. ben bu mücadeleyi halihazırda tr'de de iş imkanım olduğundan, 1 yıl daha oturumum olmasına rağmen mutsuz olmamdan dolayı sonlandırmaya karar verdim. dediklerimi dikkate alın ama olumsuzluğa kapılmayın belki sizin işleriniz pürüzsüz ilerleyecek, belki ülkeyi çok seveceksiniz, aklınızda benim gibi öğrenci olarak gelmek varsa şansınızı deneyin en kötü ihtimal benim gibi almancanızı öğrenip dönersiniz:)