Amerika'da Neden Her Şeyin Boyutu Büyük?

Yemeklerin porsiyonları, kıyafetler, yollar... ABD'de gündelik hayata dair her şeyin büyük ve bol üretilmesinin arkasındaki mantığı açıklayan bir yazı.
Amerika'da Neden Her Şeyin Boyutu Büyük?

abd, tüketim çılgınlığının başlı başına bir kültür olduğu ülkedir. bunu spor anlayışından, restoranlardaki yemeklerin porsiyonuna, yolların genişliğine kadar hayatın her noktasında görmek mümkün.

spor

amerikan futbolu, basketbol gibi yüksek skorlu sporların ortaya çıkmasına ve yaygınlaşmasına neden olmuştur. ortalama bir amerikan futbolu maçında iki takım toplamda 60-70 üzeri skorları görmek son derece normaldir. basketbolda ise iki takımın toplam skorunun 200'ün üzerine çıkması normaldir. imkanları olsa beyzbol için de çok yüksek skorları görebilirdik. beyzbolun, daha çok oyun şeklinde geçen durağan bir spor olmasından kaynaklı bu kadar yüksek skorlar görmeyiz ancak bu da yüksek skorları görmenin mümkün olabildiği bir spordur.

abd'lilerin yüksek skor beklentisindeki nedeni, karşılaşmalarda heyecanın sürekli duruma gelmesidir. devamlı iki takımdan birinin skor yapması, skor heyecanını devamlı olarak yaşamalarına neden olur. avrupalılar (veya dünyanın geri kalanı) için bu durum bir süre sonra monoton duruma gelip skorun öneminin yitmesine neden olabilir. bence kesinlikle 0-0 giden bir futbol maçında 90+1'de atılan golün yarattığı heyecanla, basketbolda her set atılan herhangi bir skorla bir değil, bir basketbol fanı olarak düşüncem bu. basketbolda veya bu tür yüksek skorlu maçlarda eğer skor yakın durumda değilse yüksek bir heyecan oluşmuyor. skor dengeliyse de son perioda kadar çok büyük bir heyecan oluşmuyor. basketbolda esas olaylar son periodda başlar ve en heyecanlı kısmı burasıdır. amerikan futbolu veya diğer amerikan sporlarında da bu tür bir durum var.

avrupa'da bir futbol maçı 0-0 bitse bile skorun yakınlığından kaynaklı ortaya çıkan bilinmezliğin getirdiği bir heyecan oluyor. karşı tarafta real madrid oynasa bile real sociedad'a yenilmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. skor, 0-0'ken son dakika real sociedad, attığı bir golle maçı kazanabilir. bu ihtimal her zaman var. 0-0 ile biten maçlarda da bu ihtimalin getirdiği yüksek bir heyecan var. abd'lilerin spor anlayışında ise 0-0 biten bir maç, hiç oynanmamış bir maç gibidir. 0-0 bitmesini anlayamıyorlar çünkü skora karşı bir tüketim çılgınlığı var.

yiyecekler

herhangi bir markete girdiğinizde de herhangi bir restorana girdiğinizde de gözünüze ilk çarpan şey porsiyonlardaki büyüklük oluyor. marketlerde 1 galon (3,8 litre) süt satılması son derece standart. biz 1 litre süt alıyoruz onu da iki günde bitirmeye çalışıyoruz bozulmasın diye. 4 litrelik süt alsak bütün komşulara sütlaç dağıtırız hayrına. abd'liler bu 1 galon sütle ne yapıyorlar ben anlamıyorum. bu ebat farkı herhangi gıda ürününde de geçerli; cipsinden, abur cuburuna, etine, ekmeğine kadar.

kafe ve restoranlarda da bu durum var. bir tabak geliyor, 4 kişilik aile doyar. dışarıda bu kadar evsiz gariban insan varken bu tüketim çılgınlığı ciddi bir insanlık dramı aynı zamanda.

starbucks da bile böyle. bizde en büyük boy venti'ye kadar (20 oz). abd'de trenta diye bunun 1,5 katı daha büyük, bir şişe hacminde bardak boyu var.

arabalar ve yollar

yolların geniş olmasının nedeni olarak abd'nin geniş bir coğrafyaya sahip olması olduğu söylenir ancak ben tek nedeninin bu olduğunu düşünmüyorum. tüketim çılgınlığı, arabalardaki boyutu da artırıyor. 60'lardaki, 70'lerdeki sedan amerikan arabalarına bakın yine büyük ve geniş. arabalarda bir bagaj var, 5 tane ceset alır. hal böyle olunca yollar da geniş olmak zorunda.

bugün abd'liler artık o sedan arabalar yerine "truck" dedikleri o devasa arazi araçlarına geçmiş durumdalar. bu araçlar hem boyut olarak büyük hem de yükseklik olarak büyük. yine o büyüklük, çokluk takıntısının ve tüketim çılgınlığının bir yansıması.

giyim

giyim sektöründe de aslında bu durumun yansımaları mevcut. örneğin bir erkek takım elbisesine bakın. avrupa'daki takım elbiseler vücuda tam olarak oturur, ne çok sıkıdır ne de boldur. abd'de ise sanki seneye de giyer mantığıyla büyük ve boldur. bunun nedeni sadece büyük porsiyonlarla yemek yemelerinin sonucu olarak kilolu olmaları değil, kilolu olsalar bile üzerlerinde büyük duracak şekilde bir kesime sahip. dahası avrupa'da kumaşlar daha vücuda uygun ince ve estetik tasarlanırken amerika'da daha kalın, daha dayanıklılık odaklıdır. diğer gündelik giysilerde de bu durumu görmek mümkün.

bu tüketim çılgınlığını hayatın başka noktalarında görmek de mümkün. avm'lerin boyutları avrupa ortalamasına göre büyüktür. konserler devasa sahnelere kurulur ve gösterişlidir. eğlence parkları yine aynı şekilde avrupa geneline göre büyük alanlara kuruludur. evlerin boyutları, geniş arazilere yayılmaları da yine görülen noktalardan biri.

bu tüketim çılgınlığını yaratan iki temel etken var

1. liberalizm

2. sermaye

bu iki faktörün bir araya gelmesi toplumdaki tüketim miktarının artmasına ve çılgın bir boyut kazanmasına neden oluyor. liberalizm, bireylerin yaşam tarzının ve tüketim alışkanlıklarının sınırlarını genişletmiştir. liberal ekonomi, serbest piyasayı desteklemiş ve reklamcılık sektörünün hunharca ilerlemesine neden olmuştur. reklamcılıkla birlikte bu tüketim çılgınlığı daha da fazla desteklenmiştir. öyle ki abd'deki spor müsabakaları bile reklamcılıkla birlikte şekillenmiştir. etkileyici stadyum gösterileri, maskotlar, görsel efektler, ünlü kişilerle birlikte yapılan reklam çalışmalarıyla bir spor müsabakasından çok büyük bir gösteri halini almıştır.

işte bu liberal düşünce ve onun etkileri, sermaye ile birleşince ortaya bu tüketim çılgınlığı çıkmıştır. bunlar aslında birbirini tamamlayan iki olgu gibi: sermaye, liberalizmi destekliyor; liberalizm de sermayeyi.