PSİKOLOJİ 22 Temmuz 2024
44,2b OKUNMA     246 PAYLAŞIM

30'lu Yaşlarını Yaşayan Y Kuşağının Artık Öyle ya da Böyle İdrak Ettiği Hayat Gerçekleri

En dar haliyle 1985-1995 arası doğanlar için kullanılan Y Kuşağı tabirinin mensupları şu anda neler düşünüyor? Türkiye'de onları neler bekliyordu, neler oldu?
Superbad (2007)

y kuşağı... içeriden selamlar, buradan nasıl gözüküyor anlatayım

bir bizden öncekiler vardı, bizi yetiştirenler. eğitim seviyeleri çok yüksek değildi. politik kaygıları falan vardı bolca. biraz bilgisiz, dünyayı pek görmemiş, elalem ne derlerlerle, komşuculuklarla, akrabalarla geçmiş hayatları. yabancı dil yok, teknoloji yok, dünyaya erişim yok. doğal olarak bilgi de pek yok. çok yereller. çok mekanikler. ağaçları bilir, bitki yetiştirmeyi bilir, köy hayatını bilir belki ama telefonumun ekranı gitti bir baksana diye çocuğundan da yardım isteyebilir. bir de dünyada çoğu mal varlığı şu an onlarda gibi. ama bakıyorlar en çok para kazananlar, en saygın olanlar hep okumuş insanlar. sonra bize veriyorlar baskıyı oku da oku diye. herhelde en eğitimli kuşak biziz sayelerinde. ama işte burada da işler değişti. onların döneminde okuyunca sahip olduğun o prestijli dünyanının kapıları bize kapandı. çünkü hepimiz okuduk çok fazla olduk. ama para yok, üst kuşakta kaldı paralar.

dediğim gibi prestijimiz, paramız olmasa da bilgimiz çok. çünkü teknolojiyi sadece yaşamadık yarattık. onunla adım adım geliştik. dünyaya açıldık. dil öğrendik. sorguladık. sorguladıkça depresyonlara sürüklendik. çünkü çok disiplinli ve farklı değerleri olan bir kuşak bizi yetiştirmiş başımızda bekliyor. ama biz farklı doğrular ediniyoruz. mesela artık o kadar politik değiliz, aile bağlarımız o kadar da kuvvetli değil, çok daha fazla kişiyle flört ediyoruz, çok daha fazla kişiyi tanıyor, dünyayı görüyor, çok daha özgürlük alanı istiyoruz. bir yandan da bizi çok erken yaşta ve çok cahilce yetiştirmiş olan kuşağın üzerimizde yarattığı travmalarla mücadele ediyoruz. biz de aynı büyüdük ne var bunda der belki x kuşağı. fark şu ki biz farkına vardık, isimlendirdik, dert edindik. x kuşağının sahiplendiği o otoriteyi, disiplini sorguladık, içimize sindiremeden uyguladık. bizim üst nesilde yok öyle depresyon falan gibi kelimeler. hepsini biz sahiplendik. yoga yapalım, sağlıklı yaşayalım, yüzümüze her gün güneş kremi sürelim, kendimize bakalım, meditasyonla kafa boşaltalım, spora gidelim... hepsi bizim neslin işi. tabi şu an ben türkiye'deki akış için konuşuyorum. her ülkede işler farklı.


bir yandan kariyer de kariyer

kariyer şekilleri de değişti. mesela tüm bilgisayar mühendisleri, dijital iş yapan insanlar hep bizim nesildedir. eskiden kıymetli olan işler de şimdi giderek kıymetsizleşiyor. mesela sanatçı olmak... üst kuşaklar için sanatçılar ulaşılmaz bir mertebeydi. y kuşağı ünlülerinin ise hepsi sosyal medyada. bir bakıyorsun aa bunlar da normal insanmış bir numaraları yokmuş. her şey daha ulaşılabilir gözüküyor. üst kuşakların o keskin ayrımları bizde kalkmaya başladı bence. ünlü ünsüz, eğitimli eğitimsiz, otorite figürleri, siyasi farklar gibi.

diğer yandan zamanla aile bağları da zayıfladı, kariyer bağları kuvvetlendi. çünkü bize böyle öğrettiler. başarı başarı başarı. sonra daha geç evlenir daha geç çocuk yapar olduk. şimdi de o farkındalıklarımızla çocuklarımıza travmalar yaratmamaya çalışarak büyütmeye çalışıyoruz. ne yapacağımızı şaşırdık.

bir yandan da hem mekanik hem dijital neslin arasında kaldığımız için ikisinin de bilgilerine hakimiz

geleneksel bilgileri ve gereklilikleri yerine getirmeye çalışıyoruz, ailemize saygıyı eksik etmiyoruz. sonra dünyayı da takip ediyoruz, teknolojinin getirilerinden yararlanıyoruz ve ordan öğrendiklerimizi uygulamaya çalışıyoruz. her yere yetişmeye çalışmaktan mahvolduk. bak z kuşağına. bizim açtığımız yolda, gösterdiğimiz hedefe durmadan yürüyor. biz ortamı yumuşattık. güzel bir geçiş sağladık. onlar da bir güzel yerleşti. biz olmasaydık, o yumuşak geçişi sağlayıp alıştırmasaydık üst kuşaklar 1 kaşık suda boğardı bu z kuşağını. şu an onlarda mekanik kuşağın etkileri kalmadı yok. yine anaları babalarından biraz görüyorlar. ama anaları babaları çoğunlukla bu kuşağı kendi doğrularıyla yetiştirmediler, ellerine telefonu, tableti verdiler. çünkü onlarda yoktu bu dijital dünyada yetişen çocuğa ne olur gibi bir bilinç. zaten yapmışlar 22-23 yaşında çocukları. ne bilinci? z kuşağı tüm doğruları internetten öğrendi. z'nin ilk kısmında durum biraz daha farklıdır belki o ayrımı tam yapamıyorum. çünkü o zamanlar bu kadar teknoloji yüksek değil ama sonları direk teknoloji kuşağı. sonra bakıyorlar bizim kuşağa eğitimli olmak da para getirmiyor, sefil kalmışız garibanlar. ekonomi felaket zaten. bizim kadar ne yarışmak, ne okumak ne de kariyer derdine düştüler. kolay para istiyorlar. dijital oldukları için gerçek hayat bağları ve iletişimleri de çok zayıf. biz en azından sokaklarda oynama aşamasını da yaşadık, annelerimizle altın günlerine de gittik, okurken telefonumuz da yoktu da 2 kelime etmeyi öğrendik. z kuşağının sosyal bağları inanılmaz kopuk gözüküyor buradan.

kültürel değerleri de pek yok. çünkü bizim ucundan yakaladığımız dönem ve ailelerimizi memnun etme arzusu onlarda pek kalmadı. mesela bizim üst dönemler abartılı düğünler ister, evlerinde salonla oturma odasını ayırırdı, bizim nesil aile hatrına biraz daha mütevazi düğünler yaptı, salon ayrımı kalktı. sonraki nesil o geleneksel düğünleri zorlayarak beeelki yapar, belki yapmaz. o da evlenirse. çevremde evlenme potansiyeli gördüğüm z kuşağı hiç yok henüz. olanlar da evine misafir kabul eder mi acaba?


en merak ettiğim kuşak ise bizim neslin çocukları olacak alfa ve beta kuşakları oluyor sanırım

çünkü biz işi sadece dijitale bırakınca nasıl felaket bir kuşak doğdu gördük. zaten aman çocuğumun psikolojisi bozulmasın derdiyle bin tane kitap okuyarak, teknolojiden hem mahrum bırakmayıp hem de mesafe koymayı bilerek yetiştirmeye çalışıyoruz çocukları artık. tabi sadece kitap okumuyoruz internet bilgisi de var fazlaca. o nedenle geri kalma, bir şeyleri herkes kadar yapamama, yetersiz kalma fobisiyle de mücadele ediyoruz bir yandan.

neyse sonuçta çocuklara üst nesil gibi baskıcı değiliz, özgürlüğü, birey olmayı öğretiyoruz. eğitimli olsun tamam ama yarış atı olmasına da gerek yok diyoruz. sadece akademik bilgi yetmez biraz sanat spor yönü de gelişsin gibi güncel dertlerimiz var. bir yandan sosyal bağları da kursun diye çabalıyoruz. bizi ve z kuşağını yetiştirenler kadar yaşımız küçük değil. daha olgun yaşlarda çocuk yapıyoruz ve fazlaca bilgi var elimizde. hem eğitimi, hem psikolojisi, hem maneviyatını dert edinmiş durumdayız o nedenle harika bir kuşak geleceğine inanıyorum. z kuşağı zavallı internete doğru ama nasıl kullanacağını bilmeden, cahil anne babalarla internetin kölesi, bağları kopuk bir kuşak oldu. aslında internet değil de sosyal medya demeliyim sanırım. biz de her yere yetişmeye çalışan psikolojisi bozuk bir kuşak olduk. bakalım alfalar betalar nasıl olacak...

aa bir de anlatmayı unuttum bak: bizim nesil doların 1,5 olduğu zamanı da 30 olduğu zamanı da gördü

gençken istiklalde eğlendi, festivalere gitti. istiklal'in en leş halini de gördü. internet kafelerde de sokaklarda da oyun oynadı. sonra sosyal medyayı da yarattı. dünyanın sağlam değişimini gördük, yaşadık, yarattık biz. bizden önce sanayi devrimini gören kuşak belki biraz aynı değişimi hissetmiştir ama şu ankinin yanından geçer mi emin değilim.
ah canım y kuşağı. seviyorum bizi. mesela bu kadar uzun uzun bir yazıyı z kuşağı hayatta yazmazdı. onlar kitap da pek okumaz zaten, video izliyorlar. x kuşağı yazardı belki ama onlar da ekşide hesap açacak da yazacak da ohoo. onlar günlüklerine yazarlar. işte bu yazıdan anlarsınız bunu yazan da bir y kuşağı. şimdi gideyim de çiçeklerimi sulayayım sonra spor yapayım, sabah rutinleri falan. sonra da hemen çalışayım. çünkü y kuşağı olmak bunu gerektirir. ayrıca kadınların eşitlenmeye başladığı kuşaktır y kuşağı. o nedenle kalkar kalkmaz çamaşırları toplayayım derdimiz yok artık şükür. sanırım y kuşağı değişimi kadınlar için erkeklerden çok daha fazla.

neyse susmayacağım ben bu gidişle, sonunu getiremedim bir türlü. hoşcakalın.