MÜZİK 19 Temmuz 2019
91,7b OKUNMA     806 PAYLAŞIM

Beklenmedik İntiharıyla Hepimizi Üzen Linkin Park Solisti Chester Bennington'ın Hayatı

Linkin Park'ı burada tekrar etmeye gerek yok; 2000'ler başının en popüler gruplarından biri olmalarının sebeplerinden biri de elbette 2017'deki intiharıyla yaşama veda eden solist Chester'ın kendine has yırtıcı vokaliydi. Kendisinin hayat öyküsünü inceliyoruz.
Fotoğraf: Ruben G. Hennena

hiç beklemediğim şeylerden biri de chester’ın intihar etmesiydi. o her zaman komik, espirili, eğlenceli bir adamdı. ama şöyle bir baktığımız zaman chester’ın yaşamına, aslında yıllardır bizlere yaklaşan sonunu bağırıyordu. biz anlamadık. peki ne olmuştu da chester böylesi bir çukura düşmüştü?

chester’ın pek bilinmeyen hayatını anlatacağım. çünkü o benim için çok değerli bir arkadaştı. kendisi bilmese de.

chester charles bennington, arizona’da 20 mart 1976 yılında doğdu

annesi hemşire, babası ise çocuk tacizleri vakasında görevli bir polisti. trajikomik olansa chester yedi yaşında kendisinden oldukça büyük bir adamdan istismara uğramıştı. yalan söylediğini veya gay olduğunu sanmalarından korktuğu için bu durumu kimseye söyleyemeden 13 yaşına kadar istismara uğramaya devam etti. düşünsenize aradan geçen zamanı. altı yıl boyunca istismara uğramış! zaten chester’ın yaşadığı istismarı anlatan şarkı “crawling” tir. “tenimde sürünüyor, bu yaralar asla kapanmayacak” der chaz. daha sonra babasına istismarcının kimliğini açıklasa da anladığım kadarıyla tacizci yakalanmadı.

annesi ve babası boşandığında chester 11 yaşındaydı. velayetini babası almıştı. chester o dönem alkol ve uyuşturucu bağımlısı olmuştu. meth, kokain, marihuana ve lsd gibi uyuşturucuları kullandı. kendisini tek rahat hissettiği zamanlar resim çizdiği, şiir ve şarkı sözleri yazdığı zamanlardı.


on yedi yaşında annesinin yanına taşındı

annesi uyuşturucu kullandığını öğrendiğinde bir süre evden çıkmasına izin vermemişti. müzik kariyerine başlamadan önce burger king’de çalışmaya başlamıştı. işe kaykayla gidiyor, saatlerce patates kızartması makinesinin önünde beklediğini anlatıyordu bir röportajında.

daha sonra bir grup arkadaşıyla birlikte post grunge tarzındaki grey daze’de solistlik yapmaya başladı. yıl 93’tü. o zamanlar grunge modaydı bilirsiniz. 97 yılına kadar birkaç demo kayıtları oldu daha sonra anlaşamadığı için grup üyelerinden yollarını ayırdı. yıl 1998’di. o sene chester california’ya giderek linkin park’ın üyeleriyle tanıştı ve onu kabul ederlerse arizona’dan califorinia’ya taşınmaya hazır olduğunu söyledi.

bu arada 96 yılında, yani 20 yaşındayken chester’ın kız arkadaşı elka brand’den bir oğlu olmuştu. jaime bennington. aynı yıl chaz 31 ekim’de ilk eşi samantha marie olit ile evlendi.

98 yılında yeni grubu için california’ya taşındı chaz. xero adını verdikleri grubun demolarını kaydediyorlardı o dönemler. 


en sonunda warner bros’un davetiyle ilk albümleri için çalışmalara başlayan grup isimlerini linkin park olarak değiştirdiler

24 ekim 2000 yılında ilk albümleri hybrid theory yayınlandı. nu metal tarzlarıyla, her ne kadar chaz yıllarca nu metal yapmadıklarını söylese de grup patladı. ilk kliplerini one step closer’a çektikler. papercut, crawling, ın the end gibi efsane şarkılar çıktı bu albümle. 2002 yılında crawling, best hard rock performance dalında grammy aldı.

üç yıl sonra efsaneler efsanesi meteora’yı yayınladılar. albümde yok yoktu. numb, breaking the habit, somewhere i belong, from the inside gibi birbirinden güzel şarkılar yaptılar.

bu arada geçen zamanda 2002 yılında chester ve samantha’nın oğulları draven sebastian doğdu. çift 2005 yılında boşandı. bu dönemde chester’ın alkol problemi vardı.

bir yıl sonra, 2006 yılında playboy mankeni talinda bently ile evlendi. 2006 yılında talinda’dan üçüncü oğlu tyler lee doğdu (anladığım kadarıyla talinda hamile kaldığı için evlendiler). aynı yıl ilk çocuğunun annesi elka’nın ikinci oğlu isaiah’ı evlat edindi. bu sene jay-z ile ortaklaşa yaptıkları numb/encore parçasıyla ikinci grammy’i kazandılar.

2007 yılında grup minutes the midnight’ı yayınladı. albümdeki what i’ve done, bleed it out, leave out all the rest gibi hit parçalar çıksa da albüm grubun tarzına yakışmadığı yönünde eleştiriler aldı. halbuki linkin park’ın henüz çizgisini bozmadığını anlayamadık o zamanlar. 


bu arada chester linkin park’tan bağımsız, sound’u ve tarzıyla da uzak olan dead by sunrise grubunu kurdu

2009 yılında ilk albümleri out of ashes’i çıkardılar. albüm çok ilgi görmedi. let down gibi harika bir parça çıktı bu albümden. chester bu grup için, linkin park’tan uzaklaşmak, biraz nefes almak ihtiyacını duyduğu için kurduğunu söylemişti. acaba kendisini eskisi kadar özgür hissetmiyor muydu linkin park’ta? neden uzaklaşmak istemişti?

albümdeki ilk single crawl back in şarkısında chester ilk defa açık açık ölmek istediğini söylemişti. let down şarkısında ise yaşadığı acıyı ve hayatını bir daha yaşamak istemediğini söylüyordu.

19 temmuz 2009 yılında türkiye’ye rock’n coke vasıtasıyla konsere geldiler. chester, türkiye için bu kadar hayranları olduğunu bilmediğini, hayranların coşkusunu çok beğendiğini söylemişti. ayrıca konserden önce türkiye’yi araştırdığını söylemiş, yedi coğrafi bölgeniz olduğunu ve farklı farklı kültürleriniz olduğunu öğrendim demişti. konser sırasında hediye edilen türk bayrağını elinde açarak şarkısını söylemişti. bu benim için çok fantastik bir görüntü olmuştu o zamanlar.


konserine gitmeyi çok istemiş hatta günlerce ağlamıştım. chester’ı görmek, onun en büyük hayranı olduğumu söylemek ve ona sıkı sıkı sarılmak en büyük hayalimdi. ve biliyorum ki o da bana sarılırdı. bir dahaki gelişinde mutlaka gideceğime dair yeminler ediyordum. konserden önce chester’in ölüm haberi gelince nasıl şoke olmuş ve içimde bir yerlerde çok önemli bir parçamın kaybolduğunu panikle hissetmiş, ağlamaya başlamıştım. çünkü ben onun tüm bu yaşadıklarına rağmen, hayallerini gerçekleştirip dimdik bir şekilde ayakta durmasına hayrandım ve örnek alıyordum evet. ama chester yaşadıklarını kaldıramamış, içinde bir yerlerde saklamış, güler yüzünün altında acı çekmişti yıllardır. en sonunda da pes ederek hayatını sonlandırmaya karar vermişti.

neyse, en son 2009’daydık

konser için yapılan bütün röportajları okumuş, biriktirmiştim. chester’ın bir dergiye verdiği pozu hatırlıyorum konserden önce. nedense bana çok yorgun ve bıkkın gelmişti bakışları. üzülmüş ve şaşırmıştım. chester o zamanlar vermeye başlamıştı bir şeylerin ters gittiğine dair sinyallerini demek ki.

bu arada aynı sene transformers: yenilenlerin intikamı filmi için new divide adındaki teklilerini yayınladılar. şarkı billboard hot’ta bir numaraya kadar yükseldi.


2010 yılında dördüncü stüdyo albümleri a thousand suns yayınlandı. albümde nu metal’dn alternative rock tarzına geçmişlerdi. the catalyst, burning in the skies, waiting for the end gibi hit şarkılar çıksa da yine tarz açısından beğenilmedi ve eleştirildi.

bu albümdeki bir şarkı the messenger, bana hep chester’ın sanki kendisine bir şeyleri hatırlatmak için yazdığı bir beste gibi gelmiştir. dayanamayacağın anda sevildiğini hatırla, hep sevileceksin cümleleri sanki kendisine bir hatırlatmada bulunuyormuş gibi hissettirmiştir bana.

2011 yılında chester bir kere daha baba oldu. ikiz kızları lily ve lila doğmuştu.

2012’de beşinci albümleri living things’i yayınladılar. bu albümde lost in the echo, burn it down ve castle of glass gibi hitler çıktı. grubun tarzı gittikçe elektronik müziğe devşiriyordu.

2013 yılında chester her zaman hayranlık duyduğu ve hayalini kurduğu stone temple pilots’ta solistlik yapmaya başlamıştı. burada chester’ın yeniden linkin park’tan uzaklaşmak istediğini görüyoruz. onun tarzından ve çizgisinden ayrı bir grupla çalmak isteği hele de gençliğinden beridir hayranı olduğu bir grupla. 2015 yılında gruptan ayrıldı.

2014’te altıncı albümleri the hunting party’i yayınladılar. bir önceki albümlerine göre daha sert parçalar içerdiği için ilk iki albüme benzetilse de grup öyle düşünmüyordu.

Chester, Lily ve Lila.

2017’de yedinci ve son albümlerini yayınladılar, one more light

albüm beğenilmedi çünkü linkin park’ın tarzının oldukça dışındaydı. gel gelelim, şarkılara baktığımız zaman chester’ın yaşadığı gizli depresyonda artık nasıl bir noktaya geldiğini haykırdığını görebiliyoruz.

albümün ilk şarkısı nobody can save me ile chester artık onu kimsenin kurtaramayacağını, içindeki karanlığı kovamadığını ve sadece kendi kendisini kurtarabileceğini sayıklıyordu. heavy’de neden her şey bu kadar ağır, kaldırabileceğimden çok fazla, beni buraya bağlayan o kadar çok yük var ki ah bir kesebilsem onlarla bağımı özgür kalabileceğim diye söyleniyordu.

özellikle de one more light chester’ın yine bir şeyleri hatırlamak için yazdığını düşündüğüm bir şarkıdır. bir ışık daha sönse kimin umrunda milyonlarca yıldız olan gökyüzünde, birinin daha vakti dolsa kimin umrunda bir andan ibaret isek, benim umrumda diye her defasında ağlayarak bitirirdi bu şarkıyı.

18 mayıs 2017’de yakın arkadaşı chris cornell’in intiharı ile chester’in çöküşü hızlandı

bir keresinde “kendi kafamın içinde değilken iyiyim, gülüyorum. ama kendimle baş başayken berbat bir haldeyim. kendi aklımla baş başa kalmaktan çok korkuyorum.” demişti bir röportajında. chester artık sinyal vermiyor haykırıyordu sonunu. ama biz onu duymadık. her söylediği şarkıyı dinleyen, söyleyen hayranları onun yardım çığlıklarını duymadı.


20 temmuz 2017 sabahı chester 41 yaşındayken, üzerinde sadece siyah bir baksır, mavi bir pantolonla, sabah saatlerinde kendisini kemeriyle astı. onu bulan hizmetçileriydi. herkes büyük bir şok yaşamıştı. böylesine enerjik, neşeli bir adam neden intihar etmişti ki?

bir sürü çirkin yakıştırmalar yapıldı. yok öldürüldü, yok karısı aldattı ondan yaptı, yok uzaylılar kaçırdı. chester aslında uzun zamandır iyi olmadığını, ölmek istediğini, uzaklaşmak istediğini anlatmaya çalışıyordu ama kimse onu duymamıştı.

odada sadece yarısına kadar içilmiş bir içki şişesi buldular başka bir madde yoktu. kanında da sadece alkol bulundu. cesedini yaktılar. küllerini muhtemelen bir kavanozda saklıyorlardır.


işte chester’ın hayatı

yıllarca yaşadığı travmayı atlatmaya, uyuşturucu ve alkolle mücadele etmeye çalıştı. bunlar onu depresyona sürükledi. keşke sonu böyle olmasaydı.

bir gülüşe saklı bin acı. hatam, eksiğim varsa affola.

huzur içinde ol chaz. umarım aradığını gittiğin yerde bulmuşsundur.

sen bilmiyorsun ama benim en özel arkadaşımdın.

Hüzün Kokan Ayrıntılarıyla Jeff Buckley'nin Müzik Dolu Hayat Hikayesi

Son Yıllarını Birlikte Geçirdiği Hayat Arkadaşının Ağzından: Freddie Mercury'nin Son Zamanları