SAĞLIK 8 Nisan 2021
84b OKUNMA     657 PAYLAŞIM

Bir Kadının Başına Gelebilecek En Kötü Şeylerden Biri: Polikistik Over Sendromu

Kadınları, regl olmalarına sevinir hale getiren, bir kadının başına gelebilecek en kötü hastalıklardan biri Polikistik Over Sendromu.

polikistik over sendromunun döngüsünü kıramazsan kendisi lanetli bir hastalık olabiliyor ancak döngüyü kırmak mümkün. aşağıda anlatılan benim hikayemdir.

öncelikle, nedir bu polikistik over sendromu yahut kısaca pcos?

pcos, aslında yumurtalıklarda küçük kistler bulunması ve yumurtalıkların da normalden büyük olması halidir. zaten ipucu kelimenin içinde gizli poli-kistik diyor, adı üstünde. regl düzensizliği, olağandan fazla kanama, kanama öncesi ve sırasında yoğun sancı, tüylenme, yüzde ve vücutta akneler (yağlılık da diyebilirim aslında), genellikle kilo artışına denk gelmiş olsam da bazı arkadaşlarımda başka hastalıklarla birleşmesi halinde kilo kaybı ve erkek tipi denen saç kaybına sebep olabiliyor. doğal olarak belirtileri de bunlar. bu şikayetlerden bazılarını bünyede bulunduruyorsan doktora bi sormak zamanıdır. dedim ya, döngüyü kırmak mümkün.

zaten regl düzensizliğinin sonucu olarak erkeklik hormonları artıyor, bu hormonlar yağ dokusunda kadınlık hormonunun artmasına sebebiyet veriyor sonrası korkunç bir kısır döngü ve bu döngüyü kırmadığın yani regl döngünün sağlıklı bir biçimde çalışmasını sağlamadığın müddetçe aynı şeyler yaşanmaya devam ediyor. cinsel isteksizliğe sebep oluyor diyenler de var ama bende böyle tezahür etmedi pek.


tüm bu sonuçlara sebep ne? 

hah işte zurnanın zırt dediği yer tam da burası, nedeni tam olarak belli değil. tabii ki nedeni bilinmeyen her rahatsızlık gibi, “genetik”. polikistik over'lı genç kızların aklının bir köşesinde “ben de kızken böyleydim evlenince geçti” diyen o yaşı geçkin akraba bir köşededir buna yemin edebilirim ama kanıtlayamam. insülin direnci diyen araştırmalar var ama bir de hastalığın sebebi olarak insülin direncini gösteren araştırmalar var. aslında nedenlerin ve sonuçların aynı olmasının sebebi yukarıda anlatmaya çalıştığım kısır döngü. bu döngüyü kırmak gerekiyor.

ileri safhada olası sonuçlar da göz korkutucu cinsten. depresyon, anksiyete, uyku apnesi, kısırlık, kolesterol, rahim kanseri vs. ama en sık görülen ve çocuk sahibi olmak isteyen kadınları etkileyen sebep, fetüsün rahme tutunamamasına sebebiyet vermesi, yani düşük.
zaten bunları yaşarken insanın tıbbi desteğe ihtiyacı oluyor. az çok şüphe ediyorsan, düzenli aralıklarla bir doktorun kapısını çalmaya başlamak uzun vadede epey iyi.


işte şimdi benim hikayeme geliyoruz

pcos ile yaşamın zorluğu sebebiyle hayat tarzımı “daha az pervasız” bir hale getirmem gerektiği gerçeğiyle yüzleştim. insülin direncimi kırmak adına öncelikle kilo vermem gerekiyordu, zaten estetik algıma uymayan bir vücut tipine ulaşmıştım. bu amaç uğruna bir süre hareket ettim ama ne kadar boğazımı tutsam da istediğim kadar kilo verememiştim. daha önce anlattığım korunma yöntemleri araştırmamda geldiğim, daha doğrusu kendimi bulduğum nokta, doğum kontrol haplarıydı. doğum kontrol haplarıyla birlikte, nihai hedefim “doğum kontrolü” olsa da pcos’umun yan etkilerinin de azaldığını gördüm. kendisini iyi ki tanıdığım dediğim jinekoloğumla da teyit ettik bunları.

öncelikle kilo veriş hızım arttı, doğum kontrol hapı öncesi sanki bir şeyler önümü tıkıyormuş gibi hissediyordum ama hapları düzenli olarak kullanınca kesinlikle kani oldum, pcos'muş engel. yavaş yavaş ne kullansam geçmeyen ergenlik aknesine benzer o akneler çıkmaz oldu. zaten regl düzeninden hiç bahsetmiyorum, ilk birkaç ay dışında tamamen saate bağladı ve regl dönemimde beni acillik eden o sancılar neredeyse hiç yaşanmadı.

demem o ki, ben bir taşla iki kuş vurdum. eğer böyle bir sıkıntısı olan kız kardeşim varsa muhakkak bir jinekolog ile görüşsün, yaşadıklarını paylaşsın ve tedavi ile “daha az pervasız” bir hayat tarzı ile bu dertten sıkıntısız bir biçimde kurtulsun. gerçekten her ay en az 3 gün çekilen derde bile değmez.