Black Swan'ı Sevenlerin Mutlaka İzlemesi Gereken Korku Filmi: Smile 2
yönetmen parker finn'in 2022 tarihli smile adlı orijinal ilk filmden tam olarak iki yıl sonra vizyona giren, oldukça kaliteli devam filmi. yönetmen finn ilk filmiyle bir çok eleştirmenden olumlu eleştiri almış, korku sinemasında çığır açmasa da, çektiği filmle yılın en iyi korku filmine imza atmıştı. o sene gişede inanılmazı başararak, bir çok ana akım büyük stüdyo filmini geride bırakmış, filmiyle 220 milyon usd gişe rakamına ulaşması, yapımcı paramount'ın ellerini ovuşturmasını sağlamış ve bir bakıma devam filminin çekilmesini de kaçınılmaz kılmıştı.
2024'ün ekim ayında vizyona giren devam filmi smile 2'nin oldukça kaliteli bir yapım olduğunu ve gerek eleştirmen puanları, gerekse de gişe başarısıyla, serinin 3. filminin çekilmesini garantilediğini, korku sineması meraklılarına müjdeleyelim. parker finn'in buradaki başarısı, orijinal ana çatıyı muhafaza edip, bunun yanı sıra ilk filmini tamamen kopyalamadan, farklı ara yollara da uğrayıp, izleyicisine yenilikçi korku sinemasını sunabilmesidir.
smile 2'nin ana esin kaynağı, oriijnal ilk filmden tamamen farklı olarak, darren aronofsky'nin sinemada insanı gerim gerim geren psikolojik korku başyapıtı black swan'dır. (siyah kuğu) smile'ı izleyenler hatırlayacaklardır, o filmin benzeştiği iki meşhur korku eseri, it follows ve the ring idi. filmlerdeki kurbanlara, zincirleme bulaşan bir tür lanetin varlığından ötürü.
burada önemli bir detay yazalım; bir filmin esinlendiği büyük yapımlar olması, o filmin değerini düşürmez. eğer ki, senaryonuz hala orijinal olarak ele alınabiliyor ve sizin filminize yedirdiğiniz esinler, filmin etki seviyesini yükseltiyorsa, bu aslında istenen de bir şeydir. yukarda bahsettiğim aronofsky mucizesi black swan da, japon anime klasiklerinden , dahi yönetmen satoshi kon'un perfect blue isimli filminden esinlenmiştir. elbette bu, "kusursuz mavi"'den esinlenen siyah kuğu'nun değerini düşürmemiş, tam tersine filmin güzelleşmesine ve izleyicinin aldığı sinema hazzının doruğa çıkmasına yardımcı olmuştur.
şimdi smile 2'yi black swan ile olan benzerliklerini kullanıp, incelemeye tâbi tutalım
filmin izleyicisine yaşattığı yoğun gerilime ulaşmayı nasıl başardığının ipuçlarını, buradan yakalamaya çalışalım...
Uyarı: Spoiler içerir.
1. önce her iki filmin posterlerine bir göz atalım:
her iki posterin ortak noktası, elbette filmin baş karakterinin bir şekilde zarar göreceğini anlamamızdır. ikisi de psikolojik problemlerinden kaynaklı, hem ruhu hem vücudu yaralanacak film karakteridirler.
burada izleyiciye güzel bir video tavsiye edeyim:
filmin başrolü naomi scott, konuk olduğu tv şovunda jimmy kimmel ve yardımcısı guillermo'ya, filmde oyuncuların yaptığı şeytani gülüşü öğretiyor. videonun son bir dakikasında bu sıkıntılı gülüşü öğrenip, arkadaşlarınızla yapabilir, gece ortamlara korku salmak, ya da komik olmak için story ve reels olarak paylaşabilirsiniz ;) (bunu başarmak için başınızı hafifçe öne eğin, gözlerinizi iyice açın ve karşınızdaki kişiye kocaman gülümseyin.)
2. iki filmde de baş karakterimizin psikolojik sorunlarla boğuştuğunu söylemiştik. smile 2'nin baş karakteri skye riley, oldukça toksik bir ilişki yaşadığı sevgilisiyle geçirdiği ve adamın öldüğü kazadan kalan ağır bir travmadan dolayı, hem fiziksel hem psikolojik anlamda çökmüş, yoğun tedavilerle sahnelere geri dönmüştür. black swan'daki baş karakter nina sayers ise, çok hırslı bir balerindir ve psikolojisini bozan ana etmen, baş balerinliğe seçilme sürecinde yaşadığı yoğun stres, bunalım ve ölümcül kusursuz olma arzusudur.
3. karakterlerimizin ikisi de güzel sanatlar icra etmektedir. skye riley dünyaca ünlü bir pop star, nina sayers ise aşırı hırslı ve başarı odaklı bir balerindir. sahnede yaşadıkları psikozlar ikisinin de keçileri iyice kaçırmasına yol açacak, binlerce izleyicinin önünde yaşadıkları, sinemada izleyen bizleri de hem büyüleyecek, hem de korkudan titretecektir.
4. hem nina hem de skye, baskıcı annelerin kızlarıdırlar. nina'nın annesi başaramamış eski bir balerindir ve kızının balerinlikte en iyisi olmasını istemektedir. o'nu aşırı derecede kamçılamakta ve kızının akıl sağlığını kaybetmesinde önemli rol oynamaktadır. skye'ın annesi de kızına sıkıntı yaratmakta, psikolojisi darmadağın olan kızının hala konser vermesi gerektiğini savunmaktadır. skye'ın annesi kızından çok, o'nun ticari kariyerini ve anlaşmalarını düşünmekte, o'nu savunmasız bir insan olarak önemsememektedir.
5. skye ve nina'nın hemcins arkadaşlarıyla da sıkıntılı ilişkileri vardır. skye'ın uzun süredir konuşmadığı arkadaşı gemma ile, skye'ın özrü ve yeniden buluşma isteğiyle bir aradalar zannetsek de, filmde göründüğü her sahnede aslında orada değildir ve skye'a bulaşan lanet, bu toksik arkadaşlığı, skye'ı iyice delirtmek için kullanmıştır. nina'nın rekabet halinde olduğu balerin arkadaşı lily ise, nina'nın karşı benliğidir ve o'nun hem kıskandığı, hem de ölümcül rekabete girdiğini düşündüğü kişidir. elbette nina, lily'yi olduğundan çok daha farklı biçimde algılamaktadır.
6. iki filmde de karakterler sürekli halüsinasyon görürler. hiç yaşanmamış olayları yaşanmış gibi hissederler ya da aslında orada olmayan kişileri, oradaymış gibi görürler. bu sahnelerde yer alan jump scare anlar (korkudan izleyiciyi sıçratan) , ikisini de izleyenler için gayet yerindedir ve amaçladığı korkuyu sağlamada başarılı olur.
7. nina'nın rahatsızlığı obsesif kompülsif, borderline kişilik bozukluğudur. skye'ın mağdur olduğu problemi ise, suçluluk duygusunun yarattığı travma ve fiziksel bozulma kaynaklı, uyuşturucu ve ağrı kesici bağımlılığıdır. skye'ın vücudunda da geçmişten izler kalmıştır. nina'nın vücudu ise film ilerledikçe bozulacaktır. her iki karakterin vücuduna olanlar, iki filmi de korku sineması alt türü olan body horror'a (vücutla ilgili korku filmleri) yaklaştırmıştır.
8. skye'ın binlerce hayranına, devamlı kusursuz bir şov sunabilme stresi vardır. bu, genç kızın hayatını alt üst eder. nina'nın da baş balerin olma yolunda, psikolojisi alt üst olmuştur. nina'nın kuğu gölü bale'sinde siyah kuğu olarak en önemli performansını kusursuz icra etme arzusu, genç kızın anksiyetesini doruğa çıkarmış ve o'nu deliliğe sürüklemiştir.
9. iki filmde de baş karakterler, aynadaki yansımalarıyla sınanmaktadır. nina, aynadaki silüetinin farklı eylemler yaptığını görmekte ve korkmaktadır. skye da yine ayna karşısında sürekli farklı yansımalar görmekte ve travmaları tetiklenmektedir. ayrıca iki filmde de kopan ayna/cam parçalarıyla yaralama ve ölümler gerçekleşmektedir. benim bu iki filmdeki en çok etkilendiğim benzerlik, işte bu ayna karşısındaki çıldırmalar ve cam kesikleriyle yaratılan vahşettir. <3
10. nina ve skye'ın bir diğer ortak yanı, kendi bedenlerinin yansımalarıyla ölüm kalım kavgası etmeleridir. nina kendi yüzüne sahip benlik yansımasıyla kavga eder ve kırık cam parçası ile o'nun (aslında kendinin) karnını deşer. skye ise kendinin kaza geçirmiş haliyle kavga eder ve yansımasının parmaklarını koparır.
11. sondan bir önceki maddede, nina ve skye'ın paranormal dönüşümlerini içeren hallerini ele alalım. hatırlarsanız nina, filmde siyah kuğuya dönüşüm sürecinde, beyni sanki vücudunun da yavaş yavaş kuğuya dönüşmeye başladığını o'na dikte ediyordu. nina insanlıktan çıkıp, sahnede kocaman siyah bir kuğuya dönüşüyordu. ancak bunu seyirciler görmüyor, kadının beyninde olan dönüşümü sadece biz görebiliyorduk. skye ise intiharından hemen önce, lanetli yaratığın taklit ettiği bedenini parçalayıp ortaya çıkmasını, yine ordaki seyirciler değil, sadece skye ile beraber biz görürüz. her iki filmde de dönüşülen yaratıklar, asıl kişiyi öldürür. iki ölüm de akıl sağlığının tamamen yitirilmesiyle beraber gerçekleşir. biri doğaüstü bir "lanet" kaynaklıdır, ötekisi de doğal bir lanet olan "kusursuz" olma arzusudur.
12. ve son olarak iki karakterin karanlık sonuna, yani ölümlerine gelelim. nina ve skye ikisi de oynadıkları filmin etkileyicilik dozunu maksimuma çıkaracak şekilde ölürler. nina, karnında derin kesik yaratan cam parçasıyla kendini yaraladıktan sonra, "kusursuz" bir sahne verdiğine emin olarak, öğretmeninin kollarında can verir. skye ise yine sahnede, kendi vücudunu taklit eden korkunç varlığın vücuduna girmesiyle lanetin kontrolüne girerek, mikrofonu gözünden sokup beynini parçalayıp, binlerce kişinin önünde intihar eder. her iki sanatçının sahnedeki ölümü hem efsanevi, hem de trajiktir.
yukarıda saydığım maddeler, iki filmin benzerliklerini içeriyordu. şimdi de filmlerin arasındaki temel farklılığı, kısa şekilde yazayım. black swan'da olan bitenler ve nina'nın korkunç sonu, aslında kadının beyni kaynaklıdır ve hiçbir doğaüstü faktör, nina üzerinde etkili olmamıştır. skye'ın ise durumu farklıdır. skye maruz kaldığı lanetin, zaten bozuk olan psikolojisini tamamen çökertmesi ile ölür. yani sözün özü, black swan esasen psikolojik korku alt türüne aitken, smile 2 ise hem psikolojik, hem de doğaüstü (supernatural) korku ögeleri içeren bir filmdir. işte iki film arasındaki temel farklılık budur.
yazının sonuna gelmeden, okurlara tekrar hatırlatmak istediğim şudur ki; benzerliklerin yer aldığı bu iki film, ana çatısı tamamen farklı eserlerdir ve bu benzerlik, kesinlikle smile 2'nin değerini düşürücü bir parametre olarak addedilemez. dolayısıyla bu incelemenin amacı filmi yermek değil, tam tersine eserin oldukça kaliteli bir devam filmi olduğunu vurgulamaktır.
ayrıca bir çok dış kaynak, eleştirmen ve yurt içinde görüşünü aldığım sektörden bir çok kişinin, filmi ilk filmden bile daha iyi bulması sevindiricidir. şahsi kanaatim ilk filmin daha iyi olduğu yönünde olsa da, smile 2 'nin bu güzel rekabete girebilmesi bile önemli bir başarıdır. çünkü korku serisi sevenler bilir ki, orijinal filmden sonraki çabalar, genellikle tatmin edici olmaktan uzak olur.
izleyip, beğendiğim smile 2'ye, özellikle black swan 'ı seven kitleye dahilseniz, her iki filmin aynı büyüklükte sinema eseri olmadığı bilgisini de cebe koyup, mutlaka bir şans verin derim. herkese iyi seyirler!
letterboxd puanı: 3.5/5 link