EDEBİYAT 2 Temmuz 2019
37,3b OKUNMA     721 PAYLAŞIM

Dan Brown Tarzı Kitap Yazma Rehberi

Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar gibi sürükleyici romanlar ortaya koyan ama kendini sürekli tekrar etmekten de kaçınamayan Dan Brown gibi kitap yazmak istiyorsanız buyrun, kendi Da Vinci şifrenizi kendiniz yapın.


Temel formül

1. ana karakterlerinizi şablona göre önceden belirleyin:

erkek kahramanda aranılan özellikler:

30 yaşından gün almış,
tercihen iki yabancı dile hakim,
prezantabl,
seyahat engeli olmayan,
akademik çevreye aşina.
yoğun çalışma saatlerini değerlendirebilecek.

hatun kahramanda aranılan özellikler:

40 yaşından gün almamış,
4 yıllık fen bilimleri (tercihen matematik ve fizik) mezunu,
tercihen master, mba,
en az iki yıllık iş tecrübesi,
referans gösterebilecek,
fiziği düzgün.

araya giren üçüncü kişi:

50 yaşının üzerinde,
yöneticilik deneyimi olan,
gizli işler çevirebilecek, güvenilir,
ordu personeli, bilim adamı, apartman yöneticisi, indiana jones rollerine yatkın,
tercihen özürlü,

not: adayların hatun kişi tarafından baba yarısı olarak görülmesi tercih sebebidir.

2. hikayeyi adım adım oluşturun:

a) hikayemiz "lan burda biri öldü ama kim acaba" konseptiyle başlar.
b) "aa .. hassiktir! bakın lan hilmi abiyi vurmuşlar"
c) konu açıklığa kavuştukça cinayet, gizemini arttırmaktadır.
d) bu işi olsa olsa robert langdon çözer... rambo'yu çağırın.
e) robert langdon: ah keşke hilmi abi burda olsaydı da ona danışsaydım bu bulmacayı...
f) aşağıdaki diyalogları zenginleştirerek 200 sayfaya yayın.
robert langdon: aa... hasiktir! bakın lan hilmi abiyi vurmuşlar.
baba yarısı: günaydın. ben vurdum. dünyanın iyiliği için.
taş hatun: bilgisayara virüs girmiş!
robert langdon: ne alakası var. bak burda yazıyo işte isa, meryem, bişey bişey...

3. hikayeye birden fazla kötü adam eklemeyi unutmayın:

kel behzat: başından beri gaddarlığı ile herkesin nefretini kazanmıştır. arada bir yerlerde ölür.
peder ozonyo: aslında çok iyi bir insan gibi görünür ama kitabın ortalarına doğru sapıtmaya başlar, en sonunda masum olduğu anlaşılacaktır.

4. çarpıcı bir tarihsel mucize bulun. teknoloji ve bilim karıştırın:

örneğin: leonardo da vinci bir eserine 1024 bit rsa key'i ile şifre koyar ve roma'ya gömer, gelecekte müteahhitler buraya vatikan ya da cam piramit yapacaklardır. maalesef şifrenin çok önemli bazı kısımları ölen abinin yüzüğüyle ortadan kaybolur...

5. son olarak:

kitabınızın tamamlandığında a4 şeklindeki taslakları balkondan atın, sonra asansörle aşağı inip kağıtları bulduğunuz sıra ile istifleyerek toparlayın. kitap yayına hazır. afiyet olsun.

Biraz daha detaylandıralım

kahramanımız 40 yaşlarında bekar, karizmatik ve zeki bir bilimadamıdır.

<üniversite adı="" girin,="" mümkünse=""> ivy league olsun> üniversitesinde < kriptografi/ antropoloji/ oşinografi/ antik çağ felsefesi / teoloji...veya benzer bir şey seçin> öğretim üyesi olan kahramanımız bir gün eski mentoru/ öğretmeni>'den bir telefon alır ve yardıma koşar.

telefon eden kişi 70 yaşlarına yakındır ve bir <gizli tarikat üyesi/ mason/ cia başkanı/ devlette çok gizli araştırma yapan bir kurumun başkanı> olup mutlaka bilimle uğraşan orta yaşlarda mevcuttur.

kahramanımız yardım isteyen kişiye ulaştığında ise çok geçtir. arkadaşı ismi arkaik gelen herhangi bir harf öbeği de olur, elf isim jenaratörü bile kullanabilirsiniz> tarafından kaçırılmıştır.

kötü adam, kendine acayip ritüeller ve muhtelif işkenceler < kırbaçlama/ zincirle duvara asma/ beş gün aç gezme/ testislerini burma/ çüküne ağırlık asma... hayal gücünüzü zorlayın işte!> çektirerek arınmakla kafayı bozmuş ve dünyayı ele geçirmek isteyen bir delidir. mutlaka çok güçlü ve çok akıllıdır. başta normal ve acınacak biri iken bir olay sonucu kafayı çizmiş ve mutlaka acaip bir dini inanç sahibi olmuştur. kafayı sıyırdığı konu ile ilgili bütün dünya literatürünü <sümerce kaynaklar da dahil> iki yılda filan okumuş ve bitirmiş olması önemli, atlamayın!

yaklaşık 3. bölüme doğru, kahramanımız bir <müze/ kütüphane/ tapınak/ gizli laboratuvar> içinde kaçırılan arkadaşına ait bir organ bulur. bu organın bulunduğu yerde yazılmış ve kahramanımızın çözmesi için bırakılmış bir mesaj vardır. kahramanımız bu mesaja bakar. önce bir şey anlamaz; sonra bölüm ilerledikçe konuyla ilgili kendisinden çok daha az eğitimi olan kadın kahraman sayesinde "birden" şifreyi çözer.

şifre bir tane olursa yetmez, her çözülenden sonra yeni bir şifre çıkmalı. üstelik arada çözülmüş sanılan şifrelerin aslında çözülmediği de anlatılmalı yer yer. ha bir de şifreler çözülürken mutlaka işin içine en az bir sanat eseri girer.

kahramanımız eserin yaratıcısı olan <da vinci/ mikelanj/ dürer/ blake/ rodin/ newton... vs vs> 'ın şifreleri hazırlayan gizli örgütle bağlantısı olan bir şahsiyet olduğunu fark eder. herkesin gözü önündeki bu sanat eserinin aslında acayip derin sembolik anlamlar taşıdığı fark edilir kitabın ortasına doğru. eser 17. yy 'dan eski olursa süper ama aslında ne kadar eski olursa o kadar iyi.

olayı elbette <cia, fransız gizli servisi, vatikan... artık ne bulursanız> de araştırmaktadır. araştırmanın başındaki kişi mutlaka kahramanımızın aleyhindedir. hatta ilk 10 bölümde şüpheyi iyice üzerine çekmeli, suç ortağı imiş gibi davranmalı.

kahramanımız ve hanım arkadaşı hem baş kötü karakterden hem de araştırma ekibi başından kaçar. bu arada kahramanımız mutlaka bir yerde mahsur kalır. unutmayın ne kadar fobi o kadar iyi...

bundan sonrasını sallayın artık...bir iki taksi/ metro/ kovalamacası, bolca new-age zırvası eklediniz mi tamam.

Konu akışkanlığını da sağlayalım

bir kere işin edebi boyutunu fazla düşünerek kendinizi yormayın, sinemasal anlatımlara ve yer yer klişelere dadanın. ama bu sırada "abi film gibi yazıyor" geyiğine kulak asmayın, aslında "dizi" gibi yazmanız gerekir. her bölümü bir dizi episodu gibi ele alın. dialog üzerine kurulu "hikaye çözümlemeleri" ile bölüm sonunda okuyucuyu sanki bir lost episodunun sonuymuş edasıyla diğer bölüme uğurlayın. ilan edilen hadisenin büyüklüğüne göre bir sonraki bölümde kalınan yerden devam edin ya da ilan edilecek diğer bir unsur barındıran başka bir sahneyi ele alın. hadisenin önemi arttıkça bir sonraki bölümde devam edilme olasılığı, tansiyon yaratılmasına dayalı olarak azalır.

- sanırım bu noktada tek yapabileceğimiz christopher'la ilk bağlantıya geçen kişiler olmayı ummak.

- üzgünüm bayan fletcher... ama christopher 3 saat önce idam edildi.

bu noktaya gelindiğinde unutmayın ki bayan fletcher'la konuşan adam kadına anlamsız bir şekilde boş ümitler aşılamış onu "christopher'la ilk bağlantıya geçen kişi olmayı umalım" lafını sarfetmeye yönlendirmiş, christopher'ın hapiste olduğundan, idam edilme potansiyeli taşıdığından falan bahsetmeye zerre tenezzül etmemiş adeta bölüm boyunca "çocuğu koyma" ortamını yaratmaya çalışmıştır. tabi bayan fletcher'da bu şahsiyetsizliğe bu gerçek hayatta bıyık altından gülmeye tekabül edecek ana dair en ufak bir rahatsızlık gelişmez, "yahu neden en baştan demedin, iki saattir konuşuyoruz" gibi bir çıkış katiyen yaşanmaz. "böyle figürler gerçek değildir, ancak filmlerde olabilir" dendiğindeyse zaten yazımın genel karakteristiğini onaylamış oluyoruz.

pierrot'nun kafasında tek bir soru işareti kalmıştı: "eğer tüm şüpheliler yakalandıysa çavuşun birimleri geri çağırmamasının sebebi ne olabilirdi?". cevabı öğrenmesi fazla uzun sürmedi.
"bunu söylemek benim için çok kolay olmayacak jean...". çavuşun yüzündeki teslim olmuşluk pierrot için hiç de tanıdık değildi.

"... ama 4 dakika önce hepimizin buradan ayrılmış olması gerekirdi.".

İşte yepyeni romanımızdan örnek bir kesit!

"sabaha karşı dörtte acı acı çalan telefon geceyi böldü, karayipler'de nobel barış ödülü için teşekkür konuşmasını hazırlarken uyumuş olan nanofizik uzmanı jason flecthdong bir an için yerinde zıpladı... yine de derin meditasyon günlerinden kalan bir alışkanlıkla, tam anlamıyla uyanık olması ve içsel dengesini kurması için gereken süre .002 saniyeden fazla değildi... çevresinde mozart'la yarışabilen iq'su sebebiyle 'düşüne taşına duvarın arkasını görebilecek bir adam' olarak anılan fletchdong o telefonu açmaması gerektiğini, yoksa langdon'un başına gelenlerin ona da olacağını biliyordu... ama lanet romanın 500 sayfa olması gerekiyordu..."

Gülse Birsel Tarzı Dizi Yapma Rehberi