MÜZİK 26 Ağustos 2022
14,2b OKUNMA     413 PAYLAŞIM

Dünyaca Ünlü Rock Gruplarının İsimlerinin Pek Bilinmeyen Hikayeleri

Led Zeppelin'in isminin nereden geldiğini biliyor olabilirsiniz ama Arctic Monkeys isminin kökenini biliyor musunuz? İşte size dolu dolu bir içerik.

geçen gün bir anda "bu müzik gruplarının ismi nereden gelmiştir acaba ya?" diye aklıma gelince araştırıp bir yazı yazayım dedim. biraz bakınınca şöyle bir reddit postu denk geldi. ben de buradaki 32 grubun isim hikayelerine, bazılarının kurulma geçmişlerini de ekleyerek bir şeyler karaladım. kendim bayağı bir şey öğrenmiş oldum, sizlere de iyi okumalar dilerim.

ac/dc

grubun gitaristleri olan angus young ve malcolm young'un kız kardeşleri margaret young, bir dikiş makinesinin üzerinde hem alternatif akım, hem de doğru akımla çalışabileceğini gösteren ac/dc ibaresini görmesi üzerine grubun isminin bu olmasını teklif eder, kardeşler de grubun enerjisini yansıtacağını düşündüğü için kabul eder. bas gitarda larry van kriedt, vokalde dave evans ve the master's apprentices'ın eski davulcusu colin burgess ile kurulan grup ilk konserlerini 31 aralık 1973'te chequers adlı bir gece kulübünde verir.

aerosmith

davulcu joey kramer lisedeyken sevgilisiyle harry nilsson’ın aerial ballet adlı albümünü dinlerken içinde "aero" geçen grup isimlerinin havalı olduğunu düşünerek isim arayışlarına girer. aerosmith'te karar kılarlar ama kramer'in o zamanlar çaldığı grup bunu kabul etmez. ta ki joe perry ve steven tyler'ın grubuna girene kadar. yine de bu isim için onları ikna etmesi gerekecektir.

arctic monkeys

2002'nin ortalarında, mahalleden yakın arkadaş olan alex turner ve matt helders, ortaokuldan tanıştıkları andy nicholson ile bir müzik grubu kurmak ister. ikinci gitarist olarak jamie cook'un da katılmasıyla dörtlü, çalışmalarına başlar. cook'un hep arctic monkeys adında bir müzik grubunun üyesi olmak istediği için kendi ricası üzerine gruba bu ad verilir. bu isim için nereden esinlendiğini açıklamasa da ingiltere'nin kuzeyinde yaşayanların kültürsüz, kaba ve medeniyetsiz olduğunu tanımlamak için kullanılan northern monkey (kuzey maymunu) şeklindeki küçümseyici tabirden esinlendiği düşünülmektedir.

the beatles

john lennon'a göre; buddy holly and the crickets adlı gruba selam çakmak ve saygı nişanesi olması için gruba bir böcek ismi vermeye karar verir. bu düşünce, 1960 yılının nisan ayında parkta tek başına yürüyüş yaparken aklına gelir. böcekler anlamına gelen "beetles" kelimesinin ilk kısmının yazılışını, müzikte tempo anlamına gelen beat haline getirerek kelime oyunu yapmak ister. öte yandan paul mccartney ve george harrison'ın aktardığına göre ise, grubun ismine, başrolünü marlon brando'nun oynadığı 1953 yapımı the wild one adlı filmi izlerken lee marvin'in brando'ya söylediği "johnny, biz de seni arıyorduk, the beetles (motora binen kızlar) seni özledi." şeklindeki repliğinden esinlenilmiştir.

ilgili sahne


black sabbath

ilk çıktıklarında earth blues company olan isimlerini earth olarak kısaltırlar ama 1969 yılında ingiltere'de sahne aldıkları sıralarda ismi yine earth olan başka bir ingiliz grupla karıştırıldıklarını fark ederler. o sıralarda prova yaptıkları stüdyonun karşısındaki sinemada yönetmenliğini mario bava'nın yaptığı 1963 tarihli boris karloff filmi i tre volti della paura'nın (uluslararası adıyla black sabbath) gösterimi yapılmaktadır. "insanların korku filmi izlemek için para harcaması çok garip" diye düşünen grup üyeleri ozzy osbourne ve geezer butler da o sıralarda "black sabbath" adlı bir şarkının sözlerini yazmaktalardır. 1969 ağustos'unda isimlerini değiştirerek bu ismi kullanırlar.

blue öyster cult

grubun menajeri, yapımcısı, şair, yazar, üniversite hocası sandy pearlman'ın 1960'lı yıllarda uzaylılar hakkında yazdığı bir şiirden alınmadır. ö harfinin noktaları ise richard wagner'ın operalarının isimlerinin havasını andırsın diye grubun klavyecisi allen lanier tarafından sonradan eklenir. grubun ilk yıllarında kullandığı isimse soft white underbelly'dir.

the clash

grubun basçısı paul simonon, evening standard adlı tabloid gazeteyi okurken bazı çarpıcı başlıklarda "clash" kelimesinin üst üste kullanıldığını görünce güzel bir grup ismi olacağını düşünerek bu ismi vermeye karar verir.

creedence clearwater revival

müzik hayatına ilk başladığında the golliwogs adıyla anılırlarken, 1967 yılında fantasy records'u satın alan saul zaentz tarafından isimlerini değiştirmeleri şartıyla albüm yapma teklifi alırlar. bu isimden pek de haz etmeyen grup üyeleri teklifi seve seve kabul eder. florence kate upton adlı amerikalı karikatüristin yarattığı golliwogg karakteri takım elbise giymiş bir zencidir ve yaratıldığı 1890'lı yılların aksine artık ırkçı sayılabilecek bir potansiyeli vardır:


grubun ismi 3 farklı yerden esinlenir. grubun gitaristi tom fogerty'nin arkadaşı credence newball'ın ismine bir "e" harfi daha ekleyerek inanç, itikat gibi anlamlara gelen "creed" kelimesine benzetmek isterler. "clear water", olympia adlı biranın televizyon reklamından gelirken "revival" ise dört üyenin de yeni kurulan bu gruba "yenilenmiş" olan bağlılığını simgelemek amacıyla konur.

kişisel not: ccr demişken the big lebowski'yi de anmadan olmaz:

lookin' out my back door


the doors

jim morrison, aldous huxley'nin meskalin etkisindeyken aldığı notlar üzerine yazdığı the doors of perception adlı kitaptan esinlenerek gruba bu ismi koymaya karar verir. "the doors of perception" ise william blake'in 1793 tarihli the marriage of heaven and hell şiirinde geçen şu satırdandır; "if the doors of perception were cleansed, everything would appear to man as it is: infinite.", "algının kapıları temizlenmiş olsaydı her şey insana tam da olduğu gibi gözükürdü: sonsuz."

eagles

grup üyelerinin mojave çölüne alkol ve birtakım psikoaktif madde* etkisinde yaptıkları gezide bernie leadon tarafından kızılderili hopi kabilesinin kartallara ne kadar saygı duyduğunu okuduktan sonra gruba bu ismi vermek istediği rivayete olunur. grubun gitaristi j.d. souther'a göre ise grubun diğer kurucu üyelerinden biri olan glenn frey'in çölde üstlerinden geçen kartalları görünce "eagles!" şeklinde bağırmasından sonra grubun ismi bu şekilde kalmıştır. gruptaki herkesle arkadaş olan komedyen steve martin ise ismin "the eagles" olması gerektiğini önerse de kabul görmemiştir.

kişisel not: eagles demişken the big lebowski'yi de anmadan olmaz:

i hate the fuckin' eagles, man


fleetwood mac

o sıralar, zamanında eric clapton'ın yerini doldurmak için girdiği john mayall and the bluesbreakers adlı blues grubunda gitar çalan peter green, aynsley dunbar'ın ayrılmasıyla boşalan davulcu kadrosuna mick fleetwood'u önerir; john mayall'ın da kabul etmesiyle fleetwood, the bluesbreakers'a katılır ve böylece grup green, fleetwood, john mcvie ve mayall'dan oluşmuş olur. mayall, green'e hediye olarak stüdyo kayıt zamanı önerir, green de bunu fleetwood ve mcvie ile beraber 5 adet şarkı kaydetmek için kullanır. sonuncu şarkı fleetwood ve mcvie'nin kaydettiği enstrümental bir şarkıdır. green şarkıyı dinledikten sonra ismini "fleetwood mac" koyar. bir süre sonra kendi grubunu kurmak isteyen green teklifi fleetwood ve mcvie'ye götürür ve ikisini grupta tutmak için taktik yaparak yine isimlerini gruba verir.

foo fighters

'90 yılında nirvana'ya davulcu olarak giren dave grohl, turnelerde boş zamanlarında gitar çalarak şarkı yazmaya başlar, ancak bunları kurt cobain'le paylaşmaya çekinir. 1992 yılında "late!" adıyla kiraladığı stüdyoda pocketwatch adlı bir demo albümü kaydeder. 1994 yılında cobain'in ölümüyle dağılan nirvana'nın ardından pearl jam veya tom petty and the heartbreakers gibi gruplara davulcu olarak katılması beklenen grohl, bunun aksine tek başına stüdyoya girerek kendi bestelerinden oluşan 15 şarkılık bir albüm kaydeder. sadece bir şarkıdaki gitar kısımları hariç bütün enstrümanlarını kendinin çaldığı ve vokallerini de yaptığı albümü arkadaşlarına dağıtarak yorumlarını duymak ister. arkadaş ortamının dışına taşan albüm piyasada büyük yankı uyandırır. grohl tam bir ufo aşığıdır. ikinci dünya savaşı sırasında pilotların tanımlanamayan cisimleri, gökyüzünde meydana gelen garip olayları tanımlamak için kullandığı "foo fighter" terimini alarak grubunun ismi yapar. ancak sonrasında "bu kariyeri seçeceğimi bilseydim dünyanın en aptal grup ismi yerine başka bir isim düşünürdüm" itirafında bulunacaktır.

grateful dead

bir gün grubun basçısı phil lesh'in evinde zaman geçirdikleri sırada gitarist jerry garcia çeşitli kadim uygarlıklar hakkında yazılmış bir sözlükte eski mısır uygarlığında kullanılan "grateful dead" terimine rastlar. bu terim aslında bir çok kültürde anlatılagelen, ölünün, yaşamında ödeyemediği borcundan dolayı arkasında bıraktıkları tarafından düzgün bir cenaze törenine bile layık görülmediği durumlarda kendisinin borcunu ödeyen kişinin yaşamının geri kalanında yaptığı bu salih amel (good deed) sayesinde işinin hep rast gideceğini ve iyi karmanın kendini bulacağını müjdeleyen bir hikayedir. sonunda mezarına kavuşan minnettar ölünün ruhu, bu kişiye iyi davranışı sebebiyle sahip çıkacaktır.

green day

ilk isimleri olan sweet children'ı başka bir grupla karıştırılmamak için değiştirme ihtiyacı hissederler ve san francisco argosunda "bir gün boyunca hiçbir şey yapmadan esrar içmek" anlamına gelen tabiri gruplarının ismi yaparlar. billie joe armstrong ise yaptığı bir açıklamada "dünyanın en kötü grup ismi" olduğunu düşündüğü itirafında bulunur.

guns n' roses

l.a. guns'ın kurucu gitaristi tracii guns ile hollywood rose üyesi izzy stradlin 80'lerin ortalarında ev arkadaşıdırlar. manejeriyle problem yaşayan ve yeni bir vokalist ihtiyacı olan l.a. guns, axl rose'lu hollywood rose ile birleşmek ister. 1985 yılında "heads of amazon" veya "aids" gibi grup ismi önerilerini aralarında reddederek "guns n' roses" olarak kurulurlar ancak tracii guns kısa bir süre sonra ayrılarak yerini slash'a bırakacaktır.

led zeppelin

the who'nun davulcusu keith moon ve basçısı john entwistle 1966 yılının yaz aylarında jimmy page ve john paul jones ile beraber jeff beck'in beck's bolero adlı single'ını kaydetmek için stüdyoya girer. beraber vakit geçiren müzisyenler bir süre sonra beraber bir grup kurma fikrini gözden geçirirler. moon, yeni bir grup kurmanın ne kadar kötü bir fikir olduğunu vurgulamak için olası bir fiyaskoyu anlatan "kurşundan yapılmış bir balon gibi düşmek"* tabirini daha da kuvvetlendirerek "kurşundan yapılmış bir zeplin" diyerek aslında bilmeden grubun isim babalığını yapar. jimmy page tabiri çok sevdiğini söyler ve grubun ismi koyulmuş olur. telaffuz hatalarını ortadan kaldırmak içinse "lead" kelimesini "led" şeklinde yazmaya karar verirler.

lynyrd skynyrd

grubun kurucu üyelerinden ronnie vanzant, gary rossington ve bob burns florida jacksonville'de gittikleri robert e. lee lisesinin (robert e. lee high school) beden eğitimi öğretmeni leonard skinner ile dalga geçmek için gruba bu ismi verirler. skinner, erkek öğrencilerin uzun saç bırakmasının okul yönetmeliğine aykırı olduğunu çok sert biçimde uygulamasıyla bilinen bir öğretmendir. öyle ki gary rossington sırf saçlarını kesmesi için uyarılmaktan bezdiği için okulu bırakır. yıllar sonra tabiri caizse canlarına okuduğu öğrencilerinin kendinden daha başarılı ve zengin olduğunu gören skinner "barışmak" için grubun jacksonville coliseum'da verdikleri konsere gider. bu buluşma sırasında gruba üçüncü albümlerinin içinde "leonard skinner emlakçılık" tabelasını kullanmaları için izin de verecektir. skinner aynı zamanda şehirde emlakçılık da yapmaktadır.

nirvana

aberdeen lisesi'nde öğrenciyken tanıştıklarında kurt cobain, krist novoselic'e müzik grubu kurmak istediğini söyler. novoselic ise cobain'in kendisine verdiği, cobain'in ilk grubu olan fecal matter'ın ilk demo kasetini duyana kadar bu fikre pek o kadar da sıcak bakmamaktadır. ikili creedence clearwater revival coverları çalan the sellouts adlı hayran grubunu (tribute band) kurarak müzik hayatına atılır. ayrıca grup ilk kurulduğunda skid row, pen cap chew ve ted ed fred gibi isimleri de kullanırlar. cobain'in "angry samoans gibi ağzı bozuk, abaza bir isim yerine kulağa daha hoş gelen bir grup ismi istiyorum." demesi üzerine nirvana'da karar kılarlar.

oasis

1991 yılında basçı paul mcguigan, gitarist paul arthurs, davulcu tony mccarroll, ve vokal chris hutton tarafından the rain adlı bir grup kurulur. hutton'ın performasından mutlu olmayan arthurs, kendisini gruptan çıkararak yerine paul ‘bigun’ ashbee aracılığıyla tanıştığı liam gallagher'ı alır. küçük kardeş gallagher, çocukluklarında abi noel gallagher ile paylaştıkları odada posterinin asılı olduğu inspiral carpets'ın konser verdiği, swindon'da bulunan oasis gösteri merkezi'nden esinlenerek grubun isminin oasis olarak değiştirilmesini önerir. abi gallagher o sırada inspiral carpets'ın roadieliğini yapmaktadır ve amacı aslında yıllardır yazıp biriktirdiği şarkı sözlerini oasis'i kullanarak dinleyiciye ulaştırmaktır. kardeşinin ardından gruba gitarist ve söz yazarı olarak girer.

pink floyd

syd barrett ve roger waters yaşadıkları mahalleden arkadaştırlar. waters, kendinden iki yaş küçük olmasına rağmen barrett'in müzik yeteneğine hayran kalır. waters, 1962 yılında westminster üniversitesi'nde mimarlık okurken klavyeci richard wright ve davulcu nick mason ile tanışarak pop ve r&b coverları yapacak olan sigma 6 adlı grubu kurar. bunu takip eden iki sene içinde barrett de aralarına katılarak grubun solistliğini yapmaya başlar ve isimlerini tea set olarak değiştirirler, fakat aynı isimli başka bir grubun olduğu anlaşılınca barrett'in önerisiyle güney ve kuzey carolina'lı blues gitaristleri pink anderson ve floyd council'ın isimlerini birleştirerek pink floyd'da karar kılarlar.

the police

1976 kışında, stewart copeland o sıralarda davulculuğunu yaptığı ingiliz progressive rock grubu curved air'in newcastle'da verdiği konser sonrasında eskiden ingilizce öğretmenliği yapmış olan gordon sumner* adlı hevesli bir vokal-basçı ile tanışır. tanışmalarının üzerinden iki ay geçtikten sonra newcastle'dan londra'ya taşınan sting, copeland'a doğaçlama bir şeyler çalma teklifi için telefon açar. curved air'den ayrılmış olan copeland o yıllardaki müzikal iklimin de etkisiyle punk rock'a yönelmek istemektedir. yanlarına gitarist henry padovani'yi de alan üçlü the police'i kurar. bu isim en başından beri copeland'ın aklındadır. eski cia ajanı olan babası miles copeland jr.'dan etkilenerek londra'daki polis şiddetine dikkat çekmek bu ismi verdiği söylenir. grubun menajerliğini ise abisi miles copeland iii (deden toruna herkes miles copeland) üstlenecektir.

queen

60'lı yılların sonralarına doğru ealing art college'da grafik tasarım ve illüstrasyon eğitimi görmekte olan farrokh bulsara; brian may ve roger taylor ile smile adlı grubu kurmuş olan müzisyen tim staffell ile arkadaş olur. bir süre sonra ismini freddie mercury olarak değiştiren bulsara, benzer müzik zevklerine sahip olduğu için sıkı bir smile hayranı olur. gruptan ayrılan staffell'in yerini dolduran mercury yıllar sonra verdiği bir röportajda grubun isminin esin kaynağı hakkında "kuvvetli, herkes tarafından bilinen, doğrudan ve itibarlı bir isim olsun istedim. evet eşcinsellik imasının farkındaydım ama tek sebep bu değildi." şeklinde konuşacaktır.

ramones

1974 yılında, john cummings ve douglas glenn colvin adlı müzisyenler, jeffrey ross hyman'a bir grup kurma teklifi götürür. colvin, paul mccartney'nin the beatles (the silver beatles) öncesi dönemde sahne ismi olarak kullandığı paul ramon'dan etkilenerek kendine dee dee ramone takma ismini seçmiştir. diğer grup üyelerini de ikna ederek hyman'a joey ramone, cummings'a ise johnny ramone ismini seçen grup üyeleri, gruba en son katılacak olan christopher joseph ward'a (c.j. ramone) kadar bir gelenek başlatarak kendilerine "ramones" demeye başlamışlardır.

red hot chili peppers

california'daki fairfax lisesinden sınıf arkadaşı olan vokal anthony kiedis, gitarist hillel slovak, basçı flea, ve davulcu jack irons tarafından "tony flow and the miraculously majestic masters of mayhem" adıyla kurulan grubun ilk gösterisi sadece 30 kişinin katıldığı bir konserdir. yeni bir isim arayışlarına giren grup üyesi flea ve lisedeyken tanışıp birkaç albümde saksafonuyla gruba eşlik edecek olan keith barry, louis armstrong'un hot five adlı caz grubundan ve "'red hot' şunlar, 'chili' bunlar" gibi çeşitli grupların isimlerindan esinlenerek red hot chili peppers koymaya karar verirler.

kişisel not: flea demişken the big lebowski'yi de anmadan olmaz (ah tamam vurmayın, bu sondu):

we believe in nussing lebowski


the rolling stones

keith richards ve mick jagger, londra dartford'tan çocukluk arkadaşıdırlar. jagger'ların taşınması sebebiyle bir süre uzak kalsalar da 7 sene sonra, 1961'de, dartford tren istasyonunda karşılaştıklarında jagger'ın yanındaki chuck berry ve muddy waters albümlerinden müzik zevklerinin benzer olduğunu keşfederler. jagger, bir süredir arkadaşı dick taylor ile amatör olarak müzik yapmaktadır. aralarına önce jagger'ı, sonrasında da alan etherington ve bob beckwith'i de alarak müzik hayatlarına blues boys olarak başlarlar. bir süre sonra jagger ve richards; gitaristler brian jones ve alexis korner, klavyeci ian stewart ve davulcu charlie watts'ın kurduğu alexis korner's blues incorporated adlı gruba geçerler. bir süre burada çaldıktan sonra jagger, taylor, richards ve stewart, gruptan ayrılan jones'un yeni grup arkadaşları aramak için verdiği ilanı görüp katılmaya karar verir. jazz news dergisinin muhabirinin telefon röportajı sırasında gruplarının ismini sorması üzerine, jones'un gözüne yerde duran muddy waters'ın rollin' stone lp'si çarpar ve gazeteciye "the rolling stones" cevabını verir.

sex pistols

1972 yılında vokallerde steve jones, gitarda wally nightingale ve davulda paul cook'un olduğu the strand adında bir grup kurulur. ara sıra the swankers ismini de kullanan grup üyeleri, gün içinde düzenli olarak chelsea king's road üzerindeki iki kıyafet mağazasında zaman geçirirler. bunlardan biri malcolm mclaren ve vivienne westwood'a ait olan ve sonradan ismini "sex" olarak değiştirecek olan too fast to live too young to die'dır. punk dünyasının odak noktalarından biri olan bu dükkan ileride gruba katılacak olan davulcu sid vicious'ı ve the pop group'un kurucusu gitarist mark stewart gibi isimleri de bir araya getirir. grubun ilk basçısı glen matlock da yine burada tezgahtarlık yapmaktadır. steve jones, malcolm mclaren'dan grubun menajerliğini yapmasını ister. sonradan gruba katılacak olan johnny rotten kendisi (ve sevgilisi westwood) hakkında "o anda trend neyse onu yapmaktan geri durmayan iki dalavereci" diyeceği mclaren ise bir yandan kendi dükkanının promosyonunu yapmak istediğinden gruba "tehlikeli ama seksi katiller" gibi bir anlamı olduğunu düşündüğü "sex pistols" ismini seçer.

talking heads

1973 yılında rhode island school of design'da öğrenciyken tanışan gitarist-vokal david byrne, davulcu chris frantz, the artistics adında bir grup kurar. frantz'ın sevgilisi tina weymouth ise daha çok grubun şoförlüğünü yapmaktadır. ertesi sene grubu dağıtıp new york'a taşınan üçlü, ev arkadaşlığı yapmaya başlar. kuracakları grup için basçı bulamadıklarından, frantz, sevgilisi weymouth'u ikna ederek suzi quatro albümlerinden bas gitar öğrenmesini teşvik eder. byrne ise weymouth'u üç kere seçmelere soktuktan sonra gruba alır. grup ilk gösterisini '75 yılında ramones konserinde ön grup olarak sergiler. grubun ismi ise tv rehberinde gördükleri, "kişinin sadece omuz ve yukarısının gözüktüğü kamera açısı" anlamına gelen televizyonculuk terimi talking heads'den (konuşan kafalar) esinlenilerek konur.

toto

steely dan, seals and crofts, boz scaggs ve sonny and cher gibi grupların ve müzisyenlerin albümlerinde gerek enstrüman çalarak, gerek de söz yazarak katkıda bulunan klavyeci david paich ve zamanında "rural still life" adında bir grup kurmuş oldukları lise arkadaşı davulcu jeff porcaro, kendi gruplarını kurma fikriyle bir araya gelir. başka albümlerde beraber çalıştıkları basçı david hungate'e, liseden arkadaşları ve daha önce scaggs'in arkasında çalmış olan gitarist steve lukather'a ve son olarak jeff porcaro'nun abisi klavyeci steve porcaro'ya teklif götürerek kendilerine katılmalarını isterler. s.s. fools'un eski vokalisti bobby kimball'ın da aralarına katılmasıyla beşli ilk albüm çalışmalarına 1977 yılında başlamış olur. söylenene göre jeff porcaro, stüdyo kayıtları sırasında demoların başka grupların kayıtlarıyla karışmaması için üzerlerine "toto" yazar. grubun verdiği röportaja göre isim kaynağı bir akşam televizyonda izledikleri the wizard of oz'daki toto adlı köpektir. hungate'in kelimenin latince "her şeyi kapsayan, bütünüyle, tamamıyla" anlamına gelen en totus'tan geldiğini açıklamasının üzerine her türlü genre ile haşır neşir olmuş olan grup üyelerinin ortak kararıyla kendilerine bu ismi benimserler.


u2

1976 yılında larry mullen jr., dublin'de bir ortaokul öğrencisiyken okulun panosuna müzik grubu kurmak için üye aranıyor ilanı asar. ilana yanıt veren paul david hewson (bono), david evans (the edge) ve abisi dik evans, evans kardeşlerin arkadaşı adam clayton, ve mullen'ın arkadaşı olan ve daha sonra abisi neil mccormick ile beraber killing bono adlı filmde oynayacak olan ivan mccormick ile mullen'ın evinin mutfağında provalara başlarlar. mccormick'in birkaç hafta sonra ayrılmasıyla beş kişi kalan grup kendilerine "feedback" ismini seçer. o sıralarda revaçta olan punk rock akımından ve sex pistols gibi gruplardan etkilenen üyeler, ilk ücretli gösterilerini bir araya gelmelerinden 1 sene sonra yapar ve isimlerini "the hype" olarak değiştirir. diğer grup üyelerinden yaşça büyük olan ve üniversiteye giden dik evans gruptan ayrılır. dört kişi kalan grup, arkadaşlarının önerisi olan altı ismin arasından "en az sevmedikleri" olan u2'yu seçer.

the velvet underground

grubun temelleri 1964 yılında söz yazarı ve gitarist lou reed'in, galler'den amerika'ya klasik müzik eğitimi almak için gelen ve viola, bas gitar, klavye gibi çok çeşitli enstrüman çalan john cale ile tanışıp "the primitives" adında bir grup kurmasıyla atılır. reed'in üniversiteden arkadaşı gitarist sterling morrison'ın ve davulcu angus maclise'in de kendilerine katılıp yerini moe tucker'a bırakmasıyla zaman içerisinde the warlocks ve sonra da the falling spikes gibi isimler alan grup andy warhol'un menajerliğinde üne kavuşmuş olur. isimlerini ise, gruptakilerin arkadaşı olan tony conrad'in sokakta bulduğu, amerika'daki swinger, bdsm ve çeşitli kinkler gibi alışılmışın dışındaki cinsel aktiviteleri bir belgesel halinde raporlayan 1963 basımı "the velvet underground" adlı kitaptan alırlar.

the who

londra acton'da lisedeyken sınıf arkadaşı olan gitarist-vokal pete townshend ve bas gitarist-vokal john entwistle bir araya gelerek traditional jazz çalan bir grup kurar. kendilerinden bir sınıf üstte olan ve 1959'da the detours adında bir grup kuran roger daltrey, acton'a daha çok işçi sınıfının yaşadığı bir şehirden taşınmış olduğundan okuldaki ortama ayak uyduramaz ve 15 yaşındayken atılarak inşaatlarda çalışmaya başlar. sokakta entwistle ile karşılaşan daltrey, kendisinin bas gitar taşıdığını görünce grubuna katılması için davet eder. grup, entwistle'ın tavsiyesiyle townshend'in de aralarına katılmasıyla davulda doug sandom ve vokallerde colin dawson olarak şekillenmiş olur. bir süre sonra daltrey ile tartışan dawson grubu terk eder ve diğer üyelerin yüreklendirmesiyle grubun vokallerini daltrey üstlenmek durumunda kalır. townshend ve bir arkadaşı şaka yollu, pek de ciddi olmayan "no one", "the group", "the hair" ve "the who" gibi isimleri gözden geçirirken grubun ismi belirlenmiş olur. yapımcılarla yapılan demoların başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra davulcu sandom'ın da performansı sorgulanır olmuştur. sandom'un gruptan atılması sonucu the beachcombers'ın davulcusu keith moon the who'ya katılır. the beachcombers'ın açık olan davulcu kadrosuna başvuran davulcu sandom ise "pek de etkileyici" bulunmadığı için gruba kabul edilmez.

zz top

1969 yılında houston texas'ta billy gibbons, basçı-klavyeci lanier greig ve davulcu dan mitchell tarafından kurulan grubun isim fikri gibbons'tan gelir. grubun zaman geçirdiği evin duvarlarındaki b.b. king ve z. z. hill'in konser afişleri gözüne çarpar ve ilk başta "zz king" ismi aklına gelse de diğerlerine çok benzediğini ve kralların da en tepede (top) olduğunu düşünerek "zz top" olmasına karar verir. aynı yıl ilk single'ları salt lick'i çıkarmalarının hemen ardından greig ve mitchell gruptan çıkarılarak yerlerine sırasıyla stevie ray vaughan'ın basçısı billy ethridge ve american blues'un davulcusu frank beard alınır. o sıralar herhangi bir plak şirketiyle kontrat imzalamak istemeyen ethridge de gruptan ayrılarak yerini beard'ın american blues'dan eski grup arkadaşı basçı dusty hill'e bırakır.

grupların wikileri temel olmak üzere genel manada şu aşağıdaki kaynaklardan da yararlandım. okuduğum bütün websitelerini buraya yazsam fazla kalabalık olacaktı. bir de bu yazıyı 1 haftaya yayarak aşağı yukarı 15 saatte yazdım.

https://www.wikiwand.com/…_of_band_name_etymologies
https://ultimateclassicrock.com/rock-band-names/
https://www.ranker.com/…rigins-stories/ranker-music
https://www.everythingzoomer.com/…-rock-band-names/