Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş Aday Olsaydı Seçim Kazanılabilir miydi?
cevabı hayır olan sorulardan biri bu
19 milyon kadar bir seçmen için seçim, gidip erdoğan (devlet, millet vs. değil, erdoğan) düşmanlarıyla çarpıştığı bir savaştan ibaret. 6 milyon için de üç hilalden başka bir seçenek olma ihtimali bile yok. bakın sinan oğan'dan ümit özdağ'a ve hatta mansur yavaş'a, üç hilal bu insanlar için ermeni'nin ağrı dağı gibi. hepsinin gözü orada; ama ulaşamıyorlar.
bu nüfus 25 milyon ediyor tek başına, bu hali %41 tüm seçmenin. seçimden önce söylenen %40 iktidar, %60 muhalefet düşüncesinin karşılığı da burada çıkıyor. bu adamlar sadece a habere, trt'ye çıkıp şu gün seçim var deseler ve hiç miting, reklam vs yapmasalar alacakları oy bu. zaten reklamları vs yapmalarının nedeni de yandaş birilerine para kazandırmak.
muhalefetin kazanmasını sağlayacak tek taktiği uyguladı kk. herkesi, kim olduğuna bakmadan, daha önce yaptıklarına bakmadan bir araya getirmeye çalışmak, ortak doğrularda buluşmak. mesela bir pkk'lının da, ülkücünün de ortak kabul edeceği şeyler vardır; türk lirasının değerlenmesi gibi, adalet gibi. geriye kalan iş de seçmenin ikna edilmesiydi. "bak, şimdiye kadar söz hakkın olmadı, bak sen de gel, senin de söz hakkın olsun" yaklaşımını her yönde sağlamak lazımdı.
ekrem imamoğlu'nu siyasi bir davayla denklemden çıkardılar her şeyden önce. sonra taşladılar erzurum'da. yetmeseydi konya'da da, bayburt'ta da taşlayacaklardı. zaten taraflar arasındaki kavgayı sonuna kadar kullanacaktı cumhur ittifakı, kullandı da. ekrem aday olsaydı yine aynı olacaktı.
mansur yavaş da denklemde yeri olan bir aday değildi. hdp seçmenini ankara adaylığında da ağzına almamıştı, yine almıyordu. evet ötekileştirmiyordu ama benimsemiyordu da. hdp'nin de bu pozisyonda bir çekincesi vardı, o çekinceyi ortadan kaldıracak adımı atmaktan yana da değildi yavaş. bu pozisyonda kemal kılıçdaroğlu ortayolcu oldu, olmak zorundaydı.
muharrem ince ve sinan oğan da bu pozisyonda fetö, pkk ve mülteci konusunda muhalefet ittifakına saldırmasa bile muhalefetin toplanma sözünü bozan taraflar oldu.
kısacası seçimden millet ittifakının çıkması için iki seçenek vardı, ince ve oğan'ın seçmenlerinin bir şekilde kemal kılıçdaroğlu'nu ya da hdp'nin de mhp'nin de ikna olacağı bir ismi kabul etmesi, ya da mhp'nin denklemden çıkmasıydı. iki durum da olmadı bu seçimde.
bu tavır içinde görünen köy kılavuz istemez. hdp bu seçim öncesinde anladı erdoğan'ın milliyetçi unsurlardan daha tehlikeli olduğunu. mhp seçmeni de erdoğan'ın pkk'dan daha tehlikeli olduğunu anladığı gün ancak bir şeyler değişir.
yıl yıl, ay ay yapılan sistematik saha raporları var; halk bağıra bağıra mansur yavaş dedi
bu raporlarda mansur yavaş olası senaryoda sadece 60%'lara kadar oy almıyordu bakın, rte'nin oylarını da en az seviyeye 30%'lara çektiriyordu. hadi mansur olmadı, 2. seçenek ekrem, onda da tablo rte'yi zorlayacak bir haldeydi. sen bunları göre göre böylesine kritik seçimde bu raporlardaki en zayıf kişiyi seçip aday yapıyorsun.
hep anlattık, yazdık, dinletemedik. kılıçdaroğlu sadece zayıf bir aday değildir, karşı bloğu konsolide eden bir adaydır. saha raporlarında mesela sadece adayların aldığı oylara bakılmaz, karşı adaya kaybettirdiği oylara ve kararsıza düşürdüklerine de bakılır. bunlar en az aldığı oy kadar önemli verilerdir.
kılıçdaroğlu ise nasıl bir aday biliyor musunuz? akp seçmenini çok yüksek bir motivasyonla konsolide eden bir aday. mesela akp'li adam akp'den bunalmış, en azından bu seçimde oy kullanmayacağım deyip aklınca cezalandıracak. kk aday olunca bu adam sürüne sürüne sandığa gidip ampüle mührü vuruyor. neden? çünkü kk bu insanların gözünde adeta bir şeytan, kafalarında distopik bir türkiye'nin figüranı. beğenin ya da beğenmeyin, çeyrek asırda kafalarına bu şekilde yerleştirildi.
bırakın mansur ya da ekrem'i, ben iddia ediyorum; kk yerine hiç tanınmamış, siyaset yeteneği açısından pasif ve zayıf biri aday yapılsa daha fazla oy alır, rte'ye oy verecek taraftan daha fazla kararsıza düşürürdü diyorum.