sevgili sempatikler öncelikle ben hepinizin cibilliyetini sikeyim.

konuyu/kişiyi derinlemesine işleyecek yeterliliğe sahip olmamanıza rağmen size öğretilen romantizm ritüellerini olması gereken doğru davranışlar biçiminde algılıyor ve bu da yetmezmiş gibi pisliğinizi yaymak için çabalıyorsunuz.

aşkınızın içine sıkışan leş para olgusunu öylesine sistemli ve kararlı bir biçimde size dayattılar ki artık aşkı meta ile bitiştirmeden sikişemiyorsunuz bile. bağlılığın, aşkın, sadakatin bir sembole ihtiyacı yoktur. illa bir sembol olacaksa da bunun bakır bir tel yahut beyaz altından özenli işçilikle işlenmiş bir yüzük olması arasında bir fark olmayacaktır.

bir tüketim ürünü ile kendi değeri arasında korelasyon kuracak kadar kendisine saygısı olmayan bir insan ile değil evlenmek, koz maça oynarken bile eş olmak istemem. kaldı ki yüzüğün üzerindeki pırlantanın karbonun allotroplarindan biri olan elmasın kesilmiş hali olduğu, aynı karbonun kömür ve grafit de oluşturabildiği gerçeği ortadayken metanın ne olduğu, maddenin hangi özelliklerinden dolayı kıymetlendiği tartışmaya her zaman açıktır.

mesele estetik kaygılar ise elmas ile zirkon aynı şeydir. bu durumda ucuz diye aşağıladığınız zirkon taşlı bir yüzüğü parmağınıza takmamanızın sebebi kendi değerinizi meta ile ölçecek kadar aşağılık canlılar olmanızdır. "bana ucuz bir yüzük alacak kadar değer veriyorsun" diyen kadın hastalıklı romantizm öğretisinin ve uzun soluklu bir pazarlama stratejisinin lağamıdır, foseptiğidir.

sizi ne bu hale getirdiyse eru ona bin beterini yaşatsın. çocuklarınızı bu rezil açık hava kerhanesinin elit görünümlü ancak meta tabanlı öğretilerinden koruyun ey yükselen yeni nesil. aşkın ihtiyacı olan tek şey birbirini seven, birbirlerini arzulayan, birbirleriyle yaratıcı vakit geçirebilen, samimi insanlardır.

yüzüklerinizi, düğününüzü, törenlerinizi, sertifikalı pırlantalarınızı vicdanınızın olması gereken yerdeki bataklığa gömün. birbirinize nispet yapacaksınız diye elmas madenlerinde hayatlarını harcayan insanların ayak tırnakları kadar değeriniz yok gözümde.

"elmas özellikle sierra leone başta olmak üzere afrika ülkelerinde ve geri kalmış birkaç ülkede ülkenin fakir insanları çok zor sağlık şartlarında çalıştırılarak çıkartılmaktadır. daha da kötüsü bu ülkelerde iç savaş hüküm sürmektedir, bu iç savaşların büyük elmas şirketleri tarafından desteklendiği bilinmektedir. bu ülkelerde zor şartlarda çalışmayı veya asker olup savaşmayı kabul etmeyenlerin elleri kesilmekte olup, bu ülkelerde nüfusa göre sakat olma oranı bir hayli yüksektir. son yıllarda bu yaşanan insanlık dramına karşı elmas için yeni bir sınıflandırma tanımı ortaya çıkmıştır. bu sınıflandırmaya göre 2 çeşit elmas vardır, bunlar savaş (conflict) ve savaş-dışı (conflict-free) elmaslardır. savaş (conflict) elmasları adından da anlaşılabileceği gibi elmas şirketlerinin desteğiyle ülkede iç savaş çıkartılarak ve ülkenin insanları çok zor sağlık koşullarında zorla çalıştırılarak elde edilmektedir. savaş-dışı (conflict-free) adı verilen elmaslar ise çıkarılırken çalıştırılan insanlar sağlıklı koşullarda ve ücretli olarak çalıştırılmakta, aynı zamanda ülkede herhangi bir çatışma veya iç savaşa neden olunmamaktadır."

mutluluğunuzu ve aşkınızı fakir afrika ülkelerinin insanlarının kanıyla üretilen bir meta ile sembolize edecek kadar hıyarsınız bari utanıp cehaletinizi kendi içinizde yaşayın.

ben sevdiğim kadının parmağına sadece parmağımı takacağım. benden daha fazlasını beklemeyecek bir kadın olduğu için de kendimi şanslı addediyorum. yani bu söylediklerim kendim için değil aranızda gerçek aşkı hak eden ancak neyin gerçek olduğunun farkına bir türlü varamayanlar içindir.

silkinin ey insanlar, gerçek güzellik meta olamayacak kadar yükseklerdedir.
o kadar yükseklerden getirildiyse bir ip parçası bile değerlidir.

aşkı yerin 300 metre altında arayan insan aşktan muaftır.

zihniyetinizi sikeyim.