Filistin Halkı Topraklarını Para Karşılığı İsraillilere Gerçekten Sattı mı?
en sonda söyleyeceğimi, en başta söyleyeyim; evet sattı! gelin bu konuyu objektif bir şekilde inceyelim, mümkün olduğunca kısa ve öz tutmaya çalışacağım.
bu soruya cevap vermek için önce tarihsel ve dönemin siyasi koşullarına bakmak şart. hani hep derler ya "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" diye, filistin topraklarının yahudilere satıldığı iddiası da tam olarak böyle bir mesele. durumu daha detaylı inceleyip, tarihi gerçeklere dayanarak konuşmak ve olaya biraz daha yakından bakmak lazım.
öncelikle şunu bilmekte fayda var; 19. yüzyılın sonlarında, osmanlı devleti hâlâ filistin topraklarının büyük kısmına hükmediyordu. o dönemde modern anlamda bir "filistin halkı" kavramı pek kullanılmıyordu. filistin'de yaşayan araplar, osmanlı vatandaşıydılar ve osmanlı toprak rejimine göre mülkiyet hakları vardı. ancak burada kritik bir nokta var: osmanlı, toprak mülkiyetini daha merkezi bir hale getirmek için çeşitli reformlar yaptı. özellikle 1858'de çıkarılan arazi kanunnamesi, köylülerin elinde bulunan toprakların büyük bir kısmını, aslında onların rızası olmadan devletin kontrolüne geçirdi. birçok köylü, bu toprak reformunu anlamadı ya da vergilerden kaçınmak için toprağın kaydını kendi üzerine almamıştı.
bu noktada, büyük arazi sahipleri ve yabancılar devreye girdi. yahudi göçmenler, özellikle avrupa ve rusya'dan gelen yahudiler, osmanlı bürokrasisi içindeki fırsatlardan yararlanarak, filistin'deki büyük toprak sahiplerinden (ki bunlar genellikle bölge dışında yaşayan arap zenginleriydi) arazi satın almaya başladılar. bu topraklar çoğunlukla köylülerin ekip biçtiği yerlerdi, ama köylülerin mülkiyet hakları yoktu. yani, işin özeti, satılan topraklar büyük oranda filistin köylülerinin değil, şehirlerde yaşayan arap aristokratlarının elindeydi.
yahudiler, 1882'den itibaren başlattıkları göç dalgalarıyla filistin'e yerleşmeye başladılar. bu süreçte, zengin yahudi bağışçılar, büyük toprak parçalarını satın alarak yahudi yerleşim yerleri kurdular. ancak, tekrar etmekte fayda var: bu toprakların büyük kısmı yerel filistinli köylülerden değil, arap toprak ağalarından satın alındı. örneğin, yahudi ulusal fonu, filistin'deki yahudi yerleşimlerini desteklemek için devasa toprak alımları gerçekleştirdi. 1914'e gelindiğinde, yahudilerin filistin'de sahip olduğu toprak miktarı yaklaşık 400.000 dönüm civarındaydı. bu, filistin'in toplam arazisinin yalnızca %2,5'i kadardı. yani, "filistinliler topraklarını sattı" iddiası, tüm topraklar satılmış gibi algılansa da gerçekte satın alınan toprak miktarı oldukça sınırlıydı.
1917'deki balfour deklarasyonu ile ingilizler, filistin'de bir yahudi devleti kurulmasını destekleyeceklerini açıkladılar. bu, bölgede yahudi ve arap nüfusları arasındaki gerilimi iyice artırdı. ingiliz mandası döneminde (1920 - 1948 arasında), yahudi göçleri hızla artmaya devam etti ve yahudiler toprak satın almaya devam ettiler. ancak bu süreçte arap köylülerin durumu daha da zorlaştı, çünkü satın alınan topraklarda yaşayan arap köylüler, yeni yahudi sahipleri tarafından yerlerinden edildi. bu durum, arap toplumunda ciddi bir öfkeye neden oldu.
satılan toprakların büyük kısmı filistin halkının küçük ve fasfakir köylülerinden değil, arap elitlerinden ve dışarıda yaşayan büyük toprak sahiplerinden alınmıştı, yani arap elitler topraklarını yahudilere satmıştı.