EDEBİYAT 22 Ekim 2024
971 OKUNMA     21 PAYLAŞIM

Karamazov Kardeşler Karakterlerinin Temsil Ettiği İkilemler ve Açıklamaları

1880'de yayınlanan Dostoyevski romanını anlamanızı sağlayacak karakter tahlilleri, buyrun.
Fotoğraf: Instagram @1dunyaokur

dostoyevski’nin "karamazov kardeşler" romanı, aslında tam bir delilik hikayesi

dışarıdan baktığında bir baba cinayeti etrafında dönen bir macera gibi durur ama aslında mevzu çok daha derin. hani, sokakta oturup saatlerce geyik yaparız ya, "tanrı var mı, yok mu?", "insan kötü mü doğar, iyi mi?" diye kafa patlatırız; işte dostoyevski tam da bu sorulara bodoslama dalmış. ama bunu yaparken de öyle entel dantel bir havaya girmemiş; adamın derdi bayağı bizim dertler aslında.

bu üç kardeşe bakalım: dimitri, ivan ve alyoşa. aslında bu abiler, insan ruhunun üç farklı yüzünü temsil ediyor. bak şimdi:

dimitri, tam bir delifişek! yani içindeki her şeyi pat diye dışa vuran, aklına geleni yapan bir tip. arzuları uğruna gözünü bile kırpmıyor. hani bizde "gözünü karartmak" derler ya, işte dimitri'nin olayı bu.

- ivan, felsefenin ağır abisi. bu adam direkt tanrı’yı sorguluyor, kafa açıyor. sürekli "eğer tanrı yoksa her şey mubah!" diye geziniyor ortalıkta. harbi kafa karıştırıcı bir herif.

- alyoşa, biraz saf, biraz iyi niyetli, ama aslında içten içe çok güçlü. hani mahallede biri vardır ya, herkes ona güvenir, dertlerini anlatır; işte alyoşa öyle biri.

bu üçü aslında birbirinin zıttı gibi ama bir o kadar da aynı. hepsi aslında aynı insanın farklı hallerini temsil ediyor. dostoyevski, bizden farklı olarak bu içsel kavgayı kâğıda dökebilen bir dahi işte.

ivan’ın tanrıyla dalaşı: harbi bi' dava

ivan karamazov, kitabın tam manasıyla delikanlısı ama aynı zamanda kafası en çok karışık olanı. abi resmen tanrı’yla dalaşmaktan çekinmiyor. o meşhur “büyük engizitör” hikâyesini anlatırken de aslında “tanrı’sız bir dünyada nasıl yaşanır?” sorusunu tokat gibi suratımıza çarpıyor. bu adamı anlamak kolay değil; çünkü içindeki boşluk ve karanlık, bildiğin dipsiz kuyu. ivan’ın derdi aslında hepimizin derdi: anlam arayışı. ama bu herif öyle bir anlam arıyor ki, sanki anlamın kendisini de sorguluyor.

alyoşa’nın sevgisi: umut hep vardır abi

alyoşa, tam bir sevgi adamı. iyi niyetli ve sakin; belki de herkesin gözünde zayıf biri. ama aslında öyle değil. o, her şeyin kaosa döndüğü bu dünyada hâlâ bir umut ışığı olduğunu savunuyor. alyoşa’nın verdiği mesaj basit: “abi sevgi hep var, inan ki var.” hani bazen tüm bu dertlerin, kavgaların ortasında durup "bari sevelim, başka ne kaldı ki elimizde?" dediğimiz olur ya; işte alyoşa tam olarak o düşüncenin cismi olmuş hali.

baba karamazov: pislik adam, belayı çağıran bir ruh

fyodor pavloviç karamazov... karamazovların babası ama aslında tam bir çöplük adam. yani ne ahlak var ne vicdan. bildiğin her türlü pislik var. adamın ölümü bile ayrı bir simge aslında: ahlaki çöküşün dibi. o kadar çirkin ve yozlaşmış ki, öldürülmesi bile bir toplumsal mesaj gibi. dostoyevski burada sadece bir cinayet hikâyesi anlatmıyor, resmen “toplum böyle işte, n'apcan?” diye sesleniyor.

ne diyelim? karamazovlar hepimizin içinde

karamazov kardeşler, aslında bir roman değil, hayatın tam ortasında, hatta arka sokaklarında geçen bir varoluş draması. insanın içindeki en karanlık yanları ortaya çıkarırken, hâlâ bir umut ışığı arıyor. dimitri’nin tutkusu, ivan’ın şüpheleri ve alyoşa’nın sevgisi, hepimizin içinde dönüp duran meseleler aslında. o yüzden karamazovları anlamak demek, kendini anlamak demek. dostoyevski de zaten bunu istiyor: hadi, kafanı kurcala biraz, ne bulursan o senindir.