BASKETBOL 22 Ocak 2018
29,5b OKUNMA     931 PAYLAŞIM

Kobe Bryant'ın, Bundan 12 Yıl Önce Tamı Tamına 81 Sayı Attığı Korkutucu Performansı

22 Ocak 2006'da Los Angeles Lakers ile Toronto Raptors arasında oynanan NBA normal sezon maçında Kobe Bryant, tam 81 sayı atarak efsaneler efsanesi bir performans sergilemiş ve takımının geriden gelerek maçı 122-104 kazanmasını sağlamıştı.


81 sayıyı tek tek hatırlayalım


öncelikle kişisel zevkimden bahsedeyim, benim gönlüm ikinci adamdadır daima (mesela scottie pippen), dünyanın en yeteneklisi olmasa da elinden geleni dibine kadar zorlayıp, her şeyi takımıyla yapmak isteyendedir (ya da andrei kirilenko).

ama burada bir şeyi ortaya koymak gerek

benim en sevdiğim oyuncu olup olmaması hiçbir şeyi değiştirmez, kobe bryant hali hazırda nba'in en yetenekli ve en değerli oyuncusu olduğunu ispatlamış durumda. ha, yeteneğini her daim biliyorduk, daha ufacık çocukken smaç yarışması'ndaki uçuşu, iki sene önce portland'ı tek başına deli divane edişi bir anda aklıma gelenler. geçen sene "shaq gittikten sonra bitti" diyenler shaq'ın dwyane wade'li bir kadroya düştüğünü, bu adamın ise yanındaki en yetenekli oyuncunun caron butler olduğunu göz ardı ettiler. ha, geçen seneye dair eleştirilecek şeyleri vardı belki. ama bu sene görüldü ki, o özeleştirileri kobe de yapmış. liderliğin sadece şut kaçıran arkadaşını azarlamak olmadığını görmüş. bir takıma galibiyet nasıl istenir onu öğretmeye başlamış. şu efsane maçta ilk 2,5 periyod sahada gezen lamar odom'un bile sonlarda nasıl gayretlendiği bence buna işarettir.

ve o performans...

ah şu ikinci adamcılığın gözü kör olsun, asisti sayıya yeğ tutmuşumdur her zaman. ama bu bile, hayatımda gördüğüm (ve büyük olasılıklar göreceğim) en büyük performansın bu olduğunu anlamama engel değil. scrubs'ın dr. cox'ı gibi, biralarımı çerezimi alıp nba tv'nin karşısına geçmiştim. son finalim için sabahlamış, ama dakka başı sözlükte okul (galatasaray üniversitesi) tatil kararı almış mı diye takılıyordum. sol frame'de kobe dikkatimi çektikten sonra akşam o maçı izlemek o sınavı izlemekten daha önemli bir hal almıştı. ucuz karizma peşinde değilim, şunu biliyorum ki bütünlemeye de kalsam, bir kez daha da almak zorunda kalsam, bir oyuncunun 81 sayı attığı bir maçı izlemiş olmak, "türkiye'de siyasal hareketler ve türk dış politikası" sınavından alacağım bir nottan çok daha değerliydi. hangi notu aldığım iki sene sonra aklıma bile gelmeyecek, ama nba tarihinin en büyük bireysel performanslarından birisini izlemiş olmak 15 yıl sonra bile olası bir nba muhabbetinde önem arzedecekti. boşuna dememişlerdi i love this game diye.

her neyse, efesleri açmış, sonunu bildiğim filmin nasıl gelişeceğini izlemeye koyulmuştum. öyle ki, bir oyuncu nasıl adım adım delirecek, 30 civarı basketi nasıl atacak, 10 küsur faulü nasıl yaptıracak, koçu ve yanındaki oyuncular buna nasıl tepki verecek, rakip takım hangi önlemleri alacak ve yine çaresiz kalacak, üstad murat murathanoğlu ve kaan kural bu efsaneyi nasıl anlatacak... hepsi birbirinden önemli detaylardı, bu sevdiğim oyuna dair. ve bu deli adam sayılarını artırıp adım adım o zirveye yaklaştıkça, sanki o an sahadaymışım gibi diken diken oldu tüylerim. elgin baylor ve wilt chamberlain'i birer birer geçerken bu adamın basketbol tarihinde nasıl ayrıcalıklı bir yere oturduğunu anlamaktaydım. belki çok fazla anlatmak gerekmiyor olayın büyüklüğünü, herkes farkında çünkü. modern basketbolda böyle bir performansın görülmediğini, rakiplerine göre büyük fizik üstünlüğü olan rahmetli chamberlain'in basketlerini 2005 yılının nba'indeki kobe kadar taştan çıkartmak durumunda olmadığını biliyoruz. bu anlamda bunun altını çizmek lazım, bu adam belki de nba tarihinin en yetenekli hücum oyuncusu, en azından ilk birkaçından biri. ve bu da, "ama jordan olamaz" gibi argümanlarla kapatılamayacak, kapatılmaması gereken bir gerçek.

kimseyi jordan yapmaya niyetim yok, ama unutulmasın

nba tarihinin tartışmasız en büyük, en iyi, en efsane, en winner oyuncusu michael jordan da lige julius erving'in ardından girdi. bugün kimse "michael jordan, julius erving olamadı" demiyor, diyemez de. michael jordan, julius erving değildir. shaquille o'neal, george mikan olamaz. magic johnson, jerry west olamadı, larry bird de oscar robertson. bu oyuncuların her biri nba'in gördüğü en büyük yıldızlardır, birinin diğeri olması gerekmez. her biri kendi çağının dominant yetenekleridir, her biri sonraki kuşağı etkiler, ligdeki takımlar her birini durdurmak için yöntemler geliştirmiş ve basketbol bu şekilde ilerlemiştir, ilerleyecektir de.

bu yüzden, kobe jordan olamaz; olmadığı için, kendisi olduğu için değerlidir.

maç sonunda kobe'nin sayılarındaki dağılım şu şekilde olmuştur

turnike: 8/10 %80
boyalı bölge: 2/6 %33
orta mesafe: 8/14 %57
3 sayı: 7/13 %53
toplam: 28/46 %60
faul: 18/20 %90

81 sayının yanında 6 ribaund, 3 asist, 3 top çalma, 1 blok, 3 top kaybı ile oynamıştır ve espn fast break'te 70 rakamına ulaşmıştır ki 2002'de vgm ile başladığım bu oyunda gördüğüm en yüksek skordur aynı zamanda. zamanında kevin garnett, tim duncan ve tracy mcgrady 60'a ulaşmışlardı en fazla.

kobe bryant o gece attığı 81 sayı ile 34.8 olan sayı ortalamasını tek maçta 1.12 puan artırarak 35.92'ye çekmiştir...

kobe'nin attığı 81 sayıdan sonra hakkında halen daha "şahsi oynuyor, takım oyununu bozuyor" gibi yorumlar yapılması komik kaçmıştır

lamar odom'ın şut sokamadığı (1/7 ile oynadı), devon george, kwame brown, sasha vujacic, luke walton gibi skor opsiyonlarının hepsinin tel tel döküldüğü maçta şut kullanmasın da ne zaman kullansın bu adam? patır patır üçlükleri sokarkan "ulan amma şahsi oynuyorum, dur biraz da devon'a pas vereyim, gerçi bugün şut sokamadı daha ama basketbol takım oyunudur" mu deseydi?

maç sonunda kendisiyle yapılan röportajda 81 sayı atmasıyla ilgili olarak: "bu maçta galibiyete hakikaten çok ihtiyacımız vardı, galip gelebilmek için sonuna kadar savaşmalı ve tüm çabamızı göstermeliydik, 81 sayı da bu kadar çabanın bir sonucudur" diyerek dinleyenlere "yeme beni kobe" dedirten basketbolcu. 

tamam sen bu takımın hücum kabiliyeti açık ara en fazla olan oyuncususun artı bugünün senin için özel bir gün olduğu da belli, e zaten 50yi üçüncü çeyrek bitmeden geçmişken, cumaya kadar başka maçın da yokken at atabildiğin kadar, kimsenin seni rekor kırmaya çalışıyosun diye sorgulayacağı yok, zaten buna hakkı da yok (en azından bence yok)... ama kalkıp bi de son çeyrekte topun her hücum 20 saniye senin elinde olmasını, takımın kullandığı topların hemen hepsini kullanmış olmanı (takımın kullandığı 88 şutun 46sı artı 33 faulün20si, bunların ikisi üçlüktü yani buradan da bir 9 şut, eder 42 dakikada 55 şut denemesi), son çeyrekte takımın attığı 31 sayının 28'ini atmış olmanı takımın galibiyete çok ihtiyacı olmasına bağlayıp, 81 sayının takım için çabalarken tesadüfen geldiğini, özel bir çabanın sonucu olmadığını ima ederek daha da takdir toplamaya, seyircinin gözüne girmeye çalışma; keza bu hem insanları aptal yerine koymaktır hem de kendini küçük düşürmektir. yine de,

bir kez daha tebrikler...

kobe'yi seven sevmeyen herkesin, hakkında yahoo'da yayınlanmış bir yazıyı okuması için ingilizce'den çevirdim

kobe pazar günü 81 sayı attı, bu onu bütün zamanlar listesinde wilt chamberlain'in arkasından, 2. sıraya taşıdı ve amerikanya'da, spor geyiklerinin 1 numarası nfl'i de geride bıraktı ve bunun üstüne hala insanlar bu adamı eleştirecekler.

bakın görün. daha çok pas vermesi gerektğini (2 asisti vardı kobe'nin) söyleyecekler. sadece dikkat çekmek için yaptığını söyleyecekler. 18 tane kaçan şutuna dikkat çekecekler, 28 tane soktuğu şut yerine.

daha neler neler söyleyecekler. sadece basketbolda bir adam 81 sayı atıp, tarih yazıp, bütün salondakileri hayatlarının hikayesini anlatmak üzere evlerine gönderir, amerikanya'nın bir ucundun diğerine "kobe'yi izliyor musun?" şeklinde telefon konuşmalarına sebep olur, bir mucize yaratır ve halen daha eleştirilir.

ama görün bu olacak.

kobe pazar günü olayı bitirdi, ve bunu anlayamıyorsanız bile anlamaya çalışmalısınız. bunun kobe'nin şahsiliğiyle veya kötü bir takım oyuncusu olmasıyla alakası yoktu. tam tersi, toronto, lakers'ı eziyordu adeta (16 sayı öndelerdi), taa ki kobe takım arkadaşlarının acınası haline baktı ve bu maçı kazanmaya karar verdi, sonunda da kazandı, 122-104.

"kendiliğinden oldu" dedi kobe maç sonrası. "benim için önemli olan galibiyetti.
uyuşuktuk, kendimize gelmem için bir silkindim ve rakibimizi demoralize etmek istedim."

ve insanlar bunu eleştiriyor?

81 sayının ufak bir kısmı gereksiz, rekora yönelik olsa da - ki maç 4. çeyreğin sonuna kadar çok yakındı, yani çok az sayı rekora yönelikti - kimin umrunda? gerçekten soruyorum, tarih yazmaya çalışmanın nesi yanlış? toronto oyuncuları da bu işten para kazanmıyor mu?

bir beyzbol oyuncusu ilk 3 vuruşunda homerun yaparsa, bir sonraki vuruşunda topu stadın dışına göndermeye çalışırsa kimse onu suçlar mı?

hiç kimse, yorulmuş bir pitcher'i, hitter olmayan bir oyuncuya karsi sahadan almayan bir koç hakkında sikayette bulunur mu?

peyton manning, touchdown rekoru kırmaya çalışırken, touchdown'a 1 yard varken hala pas oyunları düzenlerken kimsenin umrunda mı?

tabii ki hayır, bunu beklersiniz ve hatta istersiniz.

peki basketbola niye farklı yaklaşılıyor? oyuncuların çoğu siyah olduğu için mi? biraz çeki düzene ihtiyaçları olduğu için mi?

yoksa basketbolda hem ofansta hem defansta her pozisyonun içinde maça konsantre olmanız gerektiğinden, zayıf yönleriniz daha çok göze battığı için mi? ya da kobe pek sevilmediği için mi (shaq veya tecavüz olayı veya başka olaylar yüzünden) ?

yoksa hoosiers'ın basketbola kazandırdığı saflık devam ettiğinden mi? koç norman dale, jimmy chitwood'un devamlı şut atmasını istemesine rağmen?

belki de nedenler bunların da üstünde. bilemiyorum
ama bildiğim tek birşey var, 1960-70'lerde bu iş böyle değildi. skorerler kutlanırdı. pete maravich, david thompson ve hatta larry bird (80'lerde) çoğu kişiye göre bazı maçlarda çok şahsilerdi. ama bunu görmek eğlenceliydi, şovun bir parçasıydı

şimdi kimse tutup da çok sayı atmaya çalışmıyor. pazar gününü dışarda bırakırsak, uzatmaya gitmeyen maçlarda atılan en yüksek sayılarda, ilk 25'e bakarsak 1978'den beri sadece 1 kişi olduğunu görürüz, o da 1994'te david robinson'ın mvp olmasını sağlayan 71 sayılık performanstır.

niye bu oyundaki eğlence ve zevkin içine ettik ki?

kobe takımının sayılarının %66.4'üne imza attı. wilt chamberlain 169 sayının 100'ünü atarken sadece %59.2'deydi. belki de bir bakıma kobe daha başarılıydı dün gece. özellikle de şunu göz önüne alırsak: wilt chamberlain'in zamanında onun boyuna posuna yakın olan 1 tek bile pivot yoktu, kobe'nin ise böyle bir avantajı kesinlikle yok.

bazıları, "artık nba'de savunma çok az yapılıyor" diyor, ancak warriors'ın 169 sayısı gösteriyor ki, eskiden çok çok daha az savunma yapılıyordu. o gece wilt'e kim adam gibi savunma yaptı ki? (bunu ben de arkadaş ortamlarında yaptığım tartışmalarda her zaman söylerim)

nba'de defans yapılıyor, hem de üst seviyede. çok yanlış düşünülen birşey var, o da üniversitelerde, nba'e oranla çok daha sert defans yapıldığı. görünün o ki, yavaş bir guard'ın yere yapışma sahnesi böylesi bir şovda, gerçeklerin üstüne örtüyor.

eğer raptors'ın kobe'yi durdurmaya pek çalışmadığını düşünüyorsanız, maçı izlememişiniz ve yanılıyorsunuz. kim 1 oyuncudan 81 sayı yemek ister ki? ellerinden gelen herşeyi yaptılar, her bir oyuncuyu tutması için tek tek başına verdiler ama onu durdurmayı başaramadılar.

kobe işte o kadar sıcaktı, o kadar muhteşemdi ve izlemesi de bir o kadar zevkliydi.

yine de 81 sayı atmanın "spor"a yakışmadığını savunacaktır bazıları, bunun basketbol olmadığını söyleyeceklerdir. ama bir izleyicinin damarlarına bu kadar adrenalin vermenin, karmaşık duygular hissetirmenin yanlış olduğunu, sporla alakası olmadığını düşünüyorsanız, bence bir kendinize gelin ve kobe'nin cuma günü golden state'e 101 sayı atıp atamayacağını düşünmeye başlayın.

nba.com'dan rakamlarla kobe'nin performansı ile bitirelim

1 best scoring performance in lakers' history (1: lakers tarihinde bir macta en çok sayı atma performansı)

1.1 bryant's scoring average jumped 1.1 points from 34.8 to 35.9. (1.1: bryant'ın maç başına sayı ortalaması 34.8'den 35.9'a çıkarak 1.1 sayı arttı)

2 where bryant's performance ranks all-time, 19 points behind wilt's historic 100 (2: nba tarihinin en iyi 2. performansı, 100 sayı atan wilt chamberlain'in 19 sayı gerisinde)

5 times the lakers have scored 81 points or fewer this season (5: lakers bu sezon 5 kez 81 sayı ve altında sayı attı)

7 where kobe's 35.9 average would rank on the all-time single-season average list (7: 35.9'luk sayı ortalaması tüm zamanlarda 7.sırada olacaktı)

10 differential between wilt's field goals and free throws made in his 100-point game vs. bryant's 81-point game (36 fgs vs. 26 and 28 fts vs. 18) (10: wilt'in 100 sayılık oyunundaki ile karşılaştırıldığında başarılı olduğu sut (36'ya karşılık 26) ve serbest atış (28'e karşılık 18) adedi farkı)

11 kobe's point total against the raptors on dec. 7, 2005 (11: kobe'nin 7 aralık 2005'te toronto raptors'a karşı attığı sayı)

12 points kobe scored in the second quarter (12: kobe'nin 2.çeyrekte attığı sayı)

14 differential between kobe's second half output (55) and toronto's (41) (14: kobe'nin ikinci yarıda attığı sayının (55) toronto'nunkinden (41) farkı)

14 points kobe scored in the first quarter (14: kobe'nin 1.çeyrekte attığı sayı)

18 the lakers' largest deficit against the raptors (18: lakers'ın toronto karşısında geride kaldığı en çok sayı)

18 free throws kobe made (18: kobe'nin attığı serbest atış adedi)

27 points kobe scored in the third quarter (27: kobe'nin 3.ceyrekte attığı sayı)

28 free throws wilt made when scoring 100, an nba-record (28: wilt'in 100 sayı attığında attığı serbest atış adedi - nba rekoru)

28 points kobe scored in the fourth quarter (28: kobe'nin 4.çeyrekte attığı sayı)

41 points the raptors had in the second half (41: toronto'nun ikinci yarıda attığı sayı)

45.5 bryant's scoring average over the last 10 games (45.5: kobe'nin son 10 maçtaki sayı ortalaması)

53 points bryant had at the end of three quarters, tying allen iverson's season high for 2005-06 (53: kobe'nin 3. çeyrek sonuna kadar attığı sayı - allen iverson'ın bu sezon attığı en çok sayıya eşit)

55 points bryant had in the second half, which would be good for the second-highest scoring game of the season. (55: bryant'in ikinci yarıda attığı sayı - bu bile sezonun 2. en çok sayı atma performansı olacaktı)

.571 wilt's shooting percentage from the field (36 for 63) in his 100-point game (.571: wilt'in 100 sayı attığı maçtaki şut yüzdesi (36/63))

59 points scored in second half by wilt during 100-point game, an nba record (59: wilt'in 100 sayi attığı maçta 2.yarıda attığı sayı - nba rekoru)

59.2 percentage of team's points when wilt scored 100 (the philadelphia warriors scored 169) (59.2: wilt'in 100 sayı attığı maçta takımının şut yüzdesi - philadelphia warriors 169 sayı atmıştı)

.608 bryant's shooting percentage from the field (28 for 46) (.608: kobe'nin bu maçtaki şut yüzdesi (28/46))

66.4 percentage of lakers points bryant scored (66.4: lakers'in sayılarının %66.4'ünü bryant attı)

71 former lakers' single-game record, held by elgin baylor (71: lakers'in tarihindeki bir maçta en cok sayı performansının önceki rekoru, elgin baylor'a aitti)

80 combined points of the raptors' starters (80: raptors'da maça baslayanların attığı toplam sayı)

88 nba teams to have scored fewer than 81 points this season. (88: nba takımlarının 81 veya daha az sayı attığı mac sayısı)

122 highest lakers' point total of the season (122: lakers'in bu sezon bir maçta attıkları en çok sayı)

Mecidiyeköy Trafiği Yerine Hollanda'da Bisikletle İşe Gitmeyi Seçen Birinin İmrendiren Hayatı