NOSTALJİ 7 Şubat 2020
119b OKUNMA     860 PAYLAŞIM

Onu Hepiniz Tanıyorsunuz: Anadolu Lisesine Giden, NBA Meraklısı ve Metalci Tip

Sitede oturan, basketbol seven, kıvırcık ergen irisinin biraz daha büyümüş hali kabul edebileceğimiz insan modeline dair eğlenceli yorumları derledik.

gururla içinde bulunduğum bir grup

kıvırcık değilim. yaşım 30'un üzerinde. küpe de taktım, sabahlara kadar içip sıçtım da. hiç emo ile birlikte olmadım. rapçilere çöp muamelesi yapardık, gençtik, uçarıydık o zamanlar. jordan'ı izlemek için gecenin bir vakti kalkmışlığım da vardır, okuldan geldikten sonra gece yarısına kadar basketbol oynamışlığım da. hazırlığı ortaokulda okudum, ortaokulu lisede bitirdim. ilkokul sonrası anadolu lisesini kazananlar ne demek istediğimi anlamıştır. içimizde aptal adam tek tük vardı. çoğumuzun da elinden her türlü iş gelir. spordan da anlarız, siyasetten de. felsefeden de müzikten de hatundan da. lisede kapı kırmışlığım da var, sınıflar arası bilgi yarışmasında birinci olmuşluğum da. bizde her yol var. duvar da boyarız, bilgisayar da crack'leriz. evde mal gibi oyun da oynarız, çıkıp dünyayı da gezeriz, dağ tepe yürüyüşü de yaparız. herkes efsane nesil diyor ya, boşuna değil koçlar. şimdikiler gibi kendimizi pazarlamayı bilsek ambalajsız, paketsiz havada kaparlar. bu kadar kendimi övdüğüm yeter. biraz da siz bizi övün. hadi eyvallah.

1996 NBA draft kadrosu.

2007-2008 anadolu lisesi 2. ve 3. sınıf, ağır laker olduğumuz dönemler

staples'taki maçlar sabah tr saati ile 5:30'da olurdu (o dönem 10:30 pm saati bizde 5:30’du, şimdi 6:30). son periyodu izleyemeden okula yetişmek için çıkardık evlerden "nah beat la" nidalarıyla. otobüste metallica ve megadeth akar, okul sırasında celtics’e ve david stern’e (chris paul'un lakers'a takasını veto etmişti göt lalesi) küfür edip eldeki basket topunu hocalara çaktırmadan potaya atmakla meşgul olurduk. saçlar kıvırcık, zımba gibiyiz, yerden 1 metre sıçrıyoruz. gece maçta gördüklerimizi sabah gelip okulda deniyoruz. herkeste t-mac ii veya iii, takım elbisenin altında. "bu nasıl ayakkabı" diye cahil hocalardan azar yiyoruz. back to back’lerde uykusuz kalıp okulda ilk ders uyuyoruz. sunday morning’lerde beyaz formamızı çekip, pazar akşamının keyfini çıkarıyoruz. all star'larda mehmet okur ve hido için her gördüğümüz pc'den oylayıp, ballot’ı ergen facebook ve messenger’ımızda paylaşıyoruz. metal şarkı sözleri ezberle, nba felan derken ingilizcen almış yürümüş farkına bile varmıyorsun, ileride "vay canına" diyorsun. hayatımın en ama en hızlı aktığı 2. dönemi...

90'larda Metallica

işte benim, zeki müren

üniversite sınavına hazırlandığım sene üstümde dirk nowitzki forması, miami heat-dallas mavericks play off’una kadar soru çözdüm, maçları izleyip iki saat uyudum, kalktım dershaneye gittim, kulağımda bir gece önceki maksimum rock programından kaydedilmiş kasetten gelen sepultura, children of bodom ve rotten christ nağmeleriyle.

ulan zaman, çok puştsun. nowitzki emekli oldu, maksimum rock bitti, sepultura daha bu seneye kadar albüm çıkarmaz olmuştu, beni sorarsan... ben bende değilim artık, adeta bir başkasıyım.

ben ve kardeşim kadar çok sevdiğim 6 kişilik arkadaş grubumuzdur

maç geceleri birinin evinde toplanıp, metallica ve pantera'nın gözüne vurup, jordan'lı duncan'lı cartler'lı tmac'li kadroları ayıla bayıla izlerdik. ortaokuldan sonra yarı yarıya bölünüp farklı iki okula gitsek de evler göt göte olduğu için maç ve metal geceleri hiç bitmedi. alper rap severdi ama çok sorun etmezdi, zira iyi müziği takdir eden çocuklardık. domination çalarken koltukların tepesinde gezen yine alper'di.

yeni bir grup keşfetmek o zaman dünyanın en büyük olayıydı. maltepe pazarından talan ettiğimiz cd ve kasetleri hunharca dinlerdik.

aramızda en eski tanışanlar olarak ben serkan ve alper ilkokul 2'den beri; diğer çocuklar da ilkokul 5'ten sonra dahil olmuşlardı aramıza. kimin ailesi hangi mezheptendi, nereden göçmüşlerdi kimse bilmezdi. birbirimizi bilirdik. anne babalarımızı, her birinin abisini ablasını kardeşini kendi ailemiz gibi severdik. bazı günler 3-4 kere buluşurduk. görüşmediğimiz gün olmamıştır o dönemlerde muhtemelen. serkan'la can'ın alevi olduğunu belki 16-17 yaşımdayken öğrenmiştim. eskiden böyle şeyler umursanmazdı.

ortaokul'da fight club vizyona geldiğinde dövüş filmiymiş la gidek diyip sinemadan mal gibi çıktığımızı, meclis parkında ankara'nın soğuğu götümüzdeki boku dondursa da oh lan biralar ısınmıyo en azından diyerek yanımızdaki kızlara artistlik yapmaktan bizi hiçbir şeyin alıkoymadığını, dikmen vadisi hala inşaatken dağı daşı aşıp atakule'ye dreamland'e gittiğimizi hiçbir zaman unutmayacağız. zamanı geldi, hem birbirimizle hem de başkalarıyla kavga ettik, zamanı geldi sarılıp o çok güzel gülen kızlar için ağlaştık. ne içiyonuz la burda diye polis toplardı eşşek kadar adamlar kuzu gibi anne babamızı beklerdik karakolda huehe gelseler de çıksak diye. bunlardan daha önemlisi de kimseye haksızlık-adaletsizlik yapmadık, ailelerimiz iyi yetiştirmişti bizi.

üniversiteden sonra araya şehirler girdi. yiğit ve ben eskişehir'e, can, alper ve serkan ankara'da kaldılar. buğra da mersin'e gitti. birkaç yıl içinde bir şekilde ayarlayıp yine tam kadro görüşebildik ama ondan sonra eksiksiz buluşamadık hiç.

evli çocuklu adamlar oldu bazıları, ben boşandım. 35'e merdiven dayadık her birimiz. hala dört gözle tam kadro buluşacağımız günü bekliyoruz.

ekleme: iş bu yazı yüksek derece alkol etkisiyle yazılmıştır. özledim piçler.

Hepimizin Çocukluk Arkadaşı: Sitede Oturan Basketbol Seven Kıvırcık Ergen İrisi