Yıllar Geçse de Akıllardan Çıkmayan Ders Terimleri
golgi cisimciği: cisimcik ne güzel duruyor ya burada?, ne kadar uyumlu, bu cisimciği buraya kim uygun görmüşse toki'den ev alıp hediye etmek lazım.
fosforilasyon: bir cadde ismi olabilir bundan. unutmak ne mümkün. bazı geceler aniden uyanıp sözlüğü açıp foforilasyon'un anlamını ezberleyip geri uyuduğum günleri bilirim.
endoplazmik retikulum: en klişe terimlerden biri bu. hala bir ortamda kendisinden bahsedilse espri yapıldığını sanırım, gülerim.
avogadro sayısı: avogadro emmimizin bulduğu sayı.6,02 x 10^23 kez lanet okuduğum zamanları bilirim.
plastid: çok naif bir çizgi film karakterini çağrıştırmıştır bende hep.
geoid: ne kadar "cuk" diye oturan bir kelimedir, çok sever, sayarım.
kutahya, emet ve tavsanli'nin ceyiz olarak verilmesi.
(bkz: kutahya emet tavsanli)
paran varsa ne rahat: pv=nrt
valla haklılarmış.
1516 mercidabık
1517 ridaniye
(bkz: ihtiyar heyeti)
ne var olamaz mi? ilkokul ucten beri aklimdan cikmiyor. fakat bu aklimdan cikmayan, kavramdan cok boyle fotografimsi ama kisa film gibi de bir sey diyelim. ilkokuldayken sirf goruntuydu, sonradan diyalog da eklendi. ihtiyarlar bir masanin etrafinda oturmus "biz ihtiyar heyetiyiz, eskiden buralar hep yesildi muhtar" turevi yorumlar yapiyorlar. bayaa yazik olmus bana.
az kalsın bunun yüzünden okulu bitiremiyordum. valla!
(bkz: marjinal fayda)
4 sene boyunca bıkmadan usanmadan sordular. ben de her seferinde eğrisini yanlış çizdim.. son senenin yaz okulunda insaf ettiler de aldık diplomayı. gerçi "aldın da ne oldu" diyebilirsiniz. bi işime yaramadı bu güne kadar. isteyene verebilirim. alsın, isterse götüne soksun :/
miryokefalon savaşı. bazen banyoda yüzümü falan yıkarken zank diye durup miryokefalon diyorum istemsizce.
hadesten taharet
necasetten taharet
setr-ü avret
artık adam nasıl ezbetlettiyse, yok arkadaş unutamıyorum bu üçünü. hadi unutmayı da geçtim biri necasetten taharet dedimi anında yapıştırırım setr-ü avret'i, ölsem duraksamam. savunma mekanizması gibi oldu bende bu.
(bkz: fıstıkcı sahap)
(bkz: kilikyalılar cemiyeti)
böyle anahtar kilidi açmış gibi bir sesle başlayan tatliş isimli bu vatansever cemiyeti asla unutamam.
(bkz: gauss yöntemi)
ilk okuldaymış da, hocası ödev vermiş de, sıkılmış yapmaktan da, bi anda buluvermiş de...
(bkz: östaki borusu)
(bkz: hasan iki salak osman dört)
"devreden kadar 9, devretmeyen kadar 0"
(bkz: kesirli sayı)
(bkz: anası mezar dikecekmiş)
fa'ûlün
fâ'ilün
mefâ'ilün
fâ'ilâtün
(bkz: aruz ölçüsü)
"eğrelti otları, sporla çoğalır."
bu cümleyle karşılaştığım yaşlarda bile bugün düşündüğümü düşünürdüm. nasıl bi fantezidir bu? bitkisin olum altı üstü.
yazıldı mı bilmiyorum ama:
anadolu'nun kapıları türklere ardına kadar açılmıştır.
(bkz: malazgirt savaşı)
ortaokulda fen hocamız "ilerde bu kelimeyi çok duyacak, kullanacaksınız" demişti. üniversite bitti ama daha bi kere bile kullanmadım. göt oldun hocam, göt!!!
peryiodik tabloyu ezberleyeyim derken bilinçaltında kalıcı hasar bırakan barbarik tekerlemelerdir:
1a-> haydarpaşa lisesinin nankör kimyacısı rabianin cesedini fırlattı
7a-> fare celalin burnunu ısırıp attı
8a-> hergele necip arsız karısını kesip rendeledi
zararlı cemiyetler , zararsız cemiyetler.
yarın bir gun kurtulus savaşı çıksa ilk işim liste yapıp bunları ayıklamak olacak ama nasıl karar verecem hala bilemiyorum. zararlılardan birisi çıkıp geçmişteki zararsızlardan birisinin adını alsa direkt oyuna gelecem. ne zaman bir vakıf adı geçse çok korkuyorum çok öyle böyle değil hangisinde bu şimdi ne yapmak lazım bilemiyorum.
(bkz: izzettin keykavus)
(bkz: gıyaseddin keyhüsrev)
(bkz: mavri mira)
(bkz: bilinmeyeni yalnız bırakın)
matematiğe dair en sevdiğim cümle buydu.