KÜLTÜR 26 Kasım 2020
21,7b OKUNMA     565 PAYLAŞIM

Oradan Oraya Sürgün Bir Hayat Yaşayan Bahtsız Halk: Ahıska Türkleri

Ahıska Türkleri kimdir? Nereden gelir, nereye giderler? Esasında Anadolu'nun net bir parçasıyken ayrılmak ve diyar diyar gezmek zorunda kalan bu halkı inceleyelim.

kimdirler?

ahıska türkleri... azerilerle, kırgızlarla, kazaklarla, özbeklerle ve hatta türkmenlerle karıştırılmaması gereken grup. çünkü ahıskalılar, bildiğimiz anadolu türkleridir. türkiye cumhuriyeti'nin sınırlarının kesin biçimde belli olmasıyla, aynen batıda batı trakya türklerinin "sınır dışı"nda kalmış olması gibi onlar da doğuda, t.c sınırının 60 km dışında kalmışlardır. (zamanın sscb, bugünün gürcistan mevkii.) 

dolayısıyla, dilleri de türkiye türkçesidir. bugün, 1944'ten itibaren maruz bırakıldıkları sürgün sebebiyle, memleketleri olan osmanlı türkiyesi ve cumhuriyet türkiyesi coğrafyasından 2000 kilometre uzakta yaşamalarına rağmen, fasih bir türkiye türkçesi konuşmalarının sebebi budur.

sürgün hikayeleri

ahıska türkleri, gürcüler tarafından ısrarla yerel bir kafkas halkı, bazı turancılar tarafından da ayrı bir türk soyu olarak nitelendirilmeye çalışılsalar da ahıska türkleri aslen anadolu türküdürler. ahıska topraklarına ilk yerleşimleri yavuz sultan selim zamanında bursa ve civarındaki türkmen boylarının kafkaslara iskan politikası nedeni ile gönderilmesi ile başlar.

aynı zamanda mensubu olduğum, fakat büyük dedemin 93 harbi sonrasında ruslar'a karşı mücadele vermesi ve ardından esir düşmesi, devamında kaçıp kardeşi ile beraber anadolu topraklarına varması ile bugün kalan kısmı ile beraber sibirya'da olmadığım millettir.

stalin'in emriyle gerçekleşen sürgün son derece kahpece yapılmış; ahıska gençleri alman cephesinde nazilere karşı rusya için savaşırken, aileleri birkaç saat içerisinde toplanıp sürülmüştür. tüm ahıska'nın kızıl ordu askerlerince boşaltılması ise sadece 2 gün sürmüş, türkiye'nin durumdan haberi ise savaş sonrasında gazetelerin iç sayfalarında yer alan bir kaç paragraflık haberlerden ibaret kalmıştır.

savaş sonrası yurduna (!) dönen gençler ise ne analarını, ne eşlerini, ne de kardeşlerini bulabilmişlerdir. sürgünden haberleri de bu zamanda olur. bir kısmı ailelerinin peşinden sibirya'nın yolunu tutar. ahıska'daki türk köylerine ise ermeni nüfusu yerleştirilir (özür dilesinler, evimi geri versinler).

maalesef 'sovyetlerle olan ilişkilerimizi bozmamak adına' bu milletten türkiye'ye kaçabilenler dönemin yönetimi tarafından iade edilmiştir. halen de ahıska türkleri için türk vatandaşlığı çok uzak bir ihtimaldir.

fergana vadisindeki trajediden sonra kardeş ülke azerbaycan bu insanlara kapılarını açmış ve böylelikle en çok ahıska türkü nüfusuna sahip türki cumhuriyet olmuştur.

rusyada yaşayanlar ise halen rus halkı tarafından dışlanmaktadır. bu sebeple 'rusya'da yaşayanların' on binlercesi amerika tarafından kabul edilmiş ve oturma izni verilmiştir.

bu kopuk ve düzensiz yazıya ek olarak, sovyet dönemi boyunca sürgündeki ahıska türklerinin köylerine giriş ve çıkışlar özel izne tabii tutulmuş, eğitim hakları kısıtlanmıştır.

1944 sürgünü, ölüme yolculuktur. stalin'in sürgün sırasında ölen ahıska türkü sayısını az bularak 'hava koşullarını yanlış bildiren' görevliyi ve doktoru idam ettirdiği de söylenir.

şimdi nerelerde yaşıyorlar?

stalin tarafından, türkiye cumhuriyeti ile birleşebilme ihtimallerini ortadan kaldırabilmek için nazilere casusluk yaptıkları bahanesiyle orta asya'ya sürülmüşlerdir. özbekler tarafından, özbekistan'dan zorla çıkarılmışlardır. kendi kültürlerini, benliklerini, gelenek ve göreneklerini korumayı başarabilmiş bir türk topluluğudur. bir kısmı türkiye'de, bir kısmı azerbaycan'da ve orta asya'nın değişik bölgelerinde hayatlarını sürdürmektedirler.

son söz

ahıska türkleri, benim de içinde olduğum türk'lerdir. çok acı çekmiş gerçek türk'lerdir. amcam (dedemin kardeşi) yolda doğmuş ve adı yolcu konmuştur. dedem kardeşlerini, bacılarını orada bırakmak zorunda kalmıştır. hâlâ birçok akrabalarımız vardır orada. biz şanslıyız çünkü biz; vatanımıza dönebilmişiz ama dönemeyenler çeşitli bölgelere sürülmüş parçalanmıştır. türkler, hiç bilmese de sahip çıkmasa da hiç bir zaman kızmamışlardır, nefret duymamışlardır hâlâ gururla türk'üm derler her yerde. elbet birgün gerçek sahibi oldukları türkiye cumhuriyeti'ne döneceklerdir. çok sevdikleri aşkıyla yandıkları vatan vatan diye ağladıkları vatanlarına kavuşacaklardır. gurbet bitecektir.