işletmecisinin popüler bir isim olması ve mekanın yeni açılması nedeniyle, hafta içi öğleden sonraları sıra beklemek zorunda kalıyorsunuz lakin sorun değil. türkiye’de insanlar, restoran ve cafelerde sıra beklemeyi hakaret olarak algılıyor. amerikalılar ve avrupalılar ise bu duruma tamamen farklı yaklaşıyorlar. malum, biz türklerin itibar açlığı, karın açlığından büyük.

mekan, bebek’in kalbinde, meşhur starbucks’ın iki üç sıra kadar berisinde

konum olarak böylesine mükemmel lokasyonda olsa da sıkıcı, boğucu, plansız bir iç mimarisi var. girişte, mutfak büfesinin olduğu bölümün önünden yan yana iki kişi zor geçiyor. toplam kapasite 50 kişiyi aşmaz diye düşünüyorum. neyse ki dekorasyona özen gösterilmiş; renk seçimleri, aydınlatma ve mobilyaların bütünlüğü göze çok hoş geliyor. yalnız masalar arasında yeterli mesafe yok. bebek’te olmasına rağmen samimi, nezih ama snob olmayan bir ortam.

ilk defa gidecekler için şöyle bir tavsiyede bulunayım

mekan küçük olmasına rağmen üç ana kısımdan oluşuyor; dış bölüm (yoğun araç ve insan trafiği, gürültü kirliliği), iç salon ve son olarak boğaz manzaralı balkon. balkonda sadece dört kişilik yer var ve beklemeye değer. ricada bulundum ve sonuç:

servis personeli ve menü

servis personeli işinin ehli, eli yüzü düzgün, genç ve dinamik arkadaşlar. bilhassa tıfıl hanım kızımız ve sarı saçlı yakışıklı kardeşimiz, gayretli ve çözüm odaklı çalışıyorlar.
menüyü zayıf ve kısmen eklektik buldum. en yetersiz oldukları alan kahvaltı tabağı, en güçlü oldukları alan ise smoothie. mutfak personelini takdir ettim zira makarna gibi basit bir yemeği bile böylesine kötü pişirebilmek büyük yetenek ister(!) bekar bir erkek olarak daha iyi makarna yaptığımı rahatlıkla iddia edebilirim. tavuk son derece yavan ve kötü pişirilmiş. tavukla beraber servis edilebilecek sağlıklı, lezzetli soslar var; asya mutfağına bakmak kafi. enginarlı humus başarılı, havuçlu zencefilli ezme ve vişneli kısır gibi tadlar da yanına eklenmeli. yoğurt ve patatese yer verilmemiş. keza “sağlıklı beslenme” konseptiyle hizmet veren bir işletmenin soğuk içecek menüsünde limonata bulunmaması da garip.

fiyatlara gelince

kullanılan malzeme kalitesi, lokasyon ve hizmeti baz alarak nispeten düşük buldum. 28 eylül 2018 tarihi itibariyla menüsü;

kahvaltı:

tost:

atıştırmalık:

salata:

çay-kahve:

soğuk içecek:

tatlı:

dürüstçe söylemek gerekirse aynı konseptte, işini daha iyi yapan yerler var

aklıma ilk gelenler citrus cafe, fit kitchen, ek biç ye iç, helvetia, plus kitchen, zencefil. keşke şeyma hanım, bu mekanları bir gezseymiş. zira “kendini tanıyan, düşmanını tanımayan biri için galibiyet de mağlubiyet ihtimaldir”.

mekanın konsepti var evet ama kimliği yok maalesef. ben olsaydım kimliğimi “füzyon mutfak” üzerine kurar; zaten sağlıklı, lezzetli ve doyurucu yemekleri olan anadolu mutfağını, akdeniz (yakın kültür) ve uzak doğu (uzak kültür) mutfağı ile sentezlerdim. böylece “koyunun olmadığı yerde keçi abdurrahman çelebi” misali olan lucca gibi vasat bir işletmenin portföyünden müşteri devşirirken diğer yandan da karaköy, cihangir ve bağdat caddesi gibi potansiyel sahibi semtlere doğru kontrollü bir büyüme gerçekleştirirdim. bunu yaparken de eşimin elinde bulunan medya gücünü ve proxyi tepe tepe kullanırdım. yazacak çok şey var ama en basitinden, tv 8’de yayınlanan “master chef” adlı yarışma programını birincilikle bitirecek yarışmacıyı işe alırdım.

nihayetinde şeyma hanım’ı takip eden, merak eden, özenen büyük bir kitle var kabul edelim. healthyish, yakaladığı bu ivmeyi birkaç ay devam ettirir. sonrasında korur mu bilemem zira handikapı da bu. eğer karaköy veya bağdat caddesi’nde açılmış olsaydı, “ortalama bir cafe” olarak uzun seneler hizmet verebilirdi.

özet olarak

artıları:

1) hizmet & servis
2) fiyat
3) kullanılan malzeme kalitesi
4) vegan dostu ve gluten free seçenekler

eksileri:

1) yavan ve lezzetsiz yemekler
2) zayıf menü
3) ferah olmayan iç mekan ve masalar arasındaki mesafe

Yemek Kartı Şirketlerinin Restoranları Ciddi Anlamda Sömürüyor Olması