KÜLTÜR 25 Ağustos 2016
400b OKUNMA     1665 PAYLAŞIM

Türkçede Tam Olarak Tanımlanamayan Bazı Duygu ve Durumların Diğer Dillerdeki Karşılıkları

Bizim karşılık olarak tek bir kelime bulamadığımız, anlatırken birçok kelimeden yararlandığımız bazı duygu ve durumlar, diğer dillerde tek bir kelimeyle anlatılabilmiş.
iStock.com

(bkz: gökotta) : sabahları kuşları dinlemek için erken uyanmak veya doğayı izlemek için erkenden dışarı çıkmak.

(bkz: nepenthe) : mutsuzluğunu unutturabilen şey.

(bkz: age otori) : beğenmediğin bi saç kesiminden sonra hissedilen kötü his.

(bkz: destinesia) : bir yere gidip oraya niye gittiğini unutmak.

(bkz: eglaf) : anlamı olmayan ve her sözcük yerine kullanılan kelime. 

(bkz: komorebi) : ağaçların arasından süzülen güneş ışığı.

(bkz: fika) : tatlı bir şey yerken yanında kahve içmek.

(bkz: dejabrew) : sarhoşken yaptığın şeyleri yavaş yavaş hatırlama.

(bkz: laughback) : eskiden yaşanmış bir şeye yeni olmuş gibi gülmek.

(bkz: boregasm) : can sıkıntısının doruk noktasına ulaşması , hunharca sıkılmak.

(bkz: youniverse) : dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünen sadece kendi ile ilgili şeyleri önemseyen kişiler için kullanılan kelime.

(bkz: liberosis) : olayları daha az önemseme isteği.

(bkz: ineffable) : kelimelerle anlatılamayacak kadar iyi olanı betimlemek için kullanılan sıfat.

(bkz: eloquence) : dili düzgün ve akıcı kullanma.

(bkz: aranyhid) : güneşin suya yansıması.

(bkz: cafune) : birinin elini başka birinin saçında gezdirmesi.

(bkz: ayurnamant) : değiştiremeyeceğin şeyler için üzülüp endişe etmenin mantıksız olduğunu savunan felsefe.

(bkz: jayus) : aslında komik olmayan bir şeye anlamsız bir şekilde gülmek.

(bkz: saudade) : sevdiğin ve kaybettiğin birine veya bir şeye özlem duyma.

(bkz: mokıta) : herkesin bildiği ama kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği gerçek 

(bkz: mellifluous) : tatlı , yumuşak , dinlenmesi zevk veren ses.

(bkz: ukiyo) : hayatın zorluklarından bağımsız anı yaşama.

(bkz: alexithymia) : duyguları açıklayabilme yeteneksizliği

(bkz: maturdating) : sinemaya veya restoranta yalnız başına gitmek.

(bkz: nonversation) : amaçsız kısa konuşma.

(bkz: redamancy) : seni seven birini sevme.

(bkz: hiberdating) : sevgili için arkadaşlarını takmamak. 

(bkz: ambitchous) : ortalama kötü insanlardan daha kötü olmaya çalışma.

(bkz: unkeyboardinated) : klavye ile yazarken sürekli hatalar yapma. 

(bkz: epiphanot) : çok muhteşem gözüken ama aslında amaçsız , gereksiz olan düşünce.

(bkz: metanoia) : birinin düşüncesini , kendini veya yaşam tarzını değiştirmesi.

(bkz: chionophile) : soğuk ve karı seven kişi.

(bkz: afterclap) : herkes durduktan sonra alkışlayan kişi.

(bkz: carcolepsy) : araba çalışır çalışmaz uyuyan yolcu.

(bkz: erroris) : sürekli hata yapan kişi.

(bkz: textrovert) : yüzyüze konuşmaktansa mesajlaşırken daha rahat hisseden kişi.

(bkz: selenophile) : ay'ı seven kişi.

(bkz: stigmatophile) : dövme ve piercing seven kişi.

(bkz: ceraunophile) : şimşek ve gök gürültüsünü seven kişi.

(bkz: pluviophile) : yağmuru seven , yağmurlu günleri daha eğlenceli ve huzurlu bulan kişi.

(bkz: askhole) : sürekli salak saçma , amaçsız sorularlar soran insan.

(bkz: shlimazl) : sürekli şanssız olan kişi.

pek bilinmeyen türkçe kelime : (bkz: gümüşservi) : geceleyin ay’ın suya yansımasıyla oluşan parıltılı görünüm.

Diğerleri için: