SİYASET 15 Ocak 2025
405 OKUNMA     19 PAYLAŞIM

Türkiye, ABD, İngiltere ve Fransa'da Başsavcılık Makamının Birbirinden Farklı İşleyişleri

Türkiye, ABD, İngiltere ve Fransa'daki başsavcılık uygulamaları, hukuk sistemlerinin ne denli çeşitli ve bazen çelişkili olabileceğini gösteriyor.

gelin size başsavcılık makamının dünya'da nasıl işlediğine dair ufku katlayacak birkaç hadiseden bahsedeyim:

1. abd'de başsavcılık

hukuk sisteminin anası, demokrasinin babası diye geçinen abd'de halkın savcıları seçimle getirdiğini öğrenince ufkum iki katına çıktı (ve iki yandan çatladı). çünkü düşünün, adaleti sağlaması gereken savcılar halkın oylarıyla seçiliyor. evet, mafya babası da oy kullanıyor, organize suç lideri de, köşedeki bakkal hasan dayı da. tam bir demokrasi şöleni.

abd'de özellikle “district attorney” (eyalet savcısı) pozisyonları seçimle belirleniyor. yani bir savcı, kampanya yürütüyor, broşür bastırıyor, miting yapıyor, “adaleti sizin için getireceğim” diyerek halktan oy topluyor. delilik gibi değil mi? hatta suç oranını düşürmek için “sert cezalar” sözü veren savcılar bazen popülist davranarak adaletin içine etmeyi de başarıyor. halk seviyor mu? seviyor. adalet yerini buluyor mu? tartışılır.

bu sistemin en absürt yanı insanın uykusunu kaçırır: suç örgütleri, mafyanın yoğun olduğu bölgelerde halkın savcıyı seçmesini sağlar???? wtf?? düşünsene, örgüt elemanları hep birlikte bir savcıya oy veriyor. kampanyayı finanse bile edebilirler. hatta propagandasını yapıp kitlelerin desteğini bile alabilirler. bağış yapıyorlar. seçimle gelen savcılar kampanya için bağış toplar. “bağışı yapan dostlarımıza selam olsun” demiyorlar ama hissediliyor. diğer bir delilik ise popülizm. bir savcı, halkı tatmin etmek için her şeyi yapabilir. “tüm suçluları idam edeceğim” dese bile oy alabilir. adalet mi? s*kerler.

yaptığı her işte halka daha çok yaranmaya çalışan ve popülizm yapan bir savcı. kabus gibi bir şey.

2. fransa'da başsavcılık

abd'de halkın savcı seçmesi kadar absürt başka bir icat da fransa'dan. bu sistemde, savcıların soruşturmayı tamamen tek başına yürütmesine izin verilmez. çünkü fransa hukuk sistemi, savcıların hükümetin etkisi altında kalabileceğini düşünür ve tek kişiye bu kadar güç verilmez kardeşim der.

burada devreye soruşturma hakimi girer. kendisi hem dedektif, hem yargıç, hem de şüphelerin son kontrol noktasıdır. soruşturmayı hakimin yürütmesi tam bir çılgınlık. iddia makamının en itibarsızlaştığı ülkelerden birisidir çünkü savcı, bir iddiada bulunmadan önce, herhangi bir delil toplanmadan önce hakimden izin alır. yani bunu türkiye'de uygulandığını düşündüm de anksiyete krizi geçirdim. bu halde bile zaten 2 sene rafta duran dosyalar olduğuna göre bu durumda soruşturma herhalde 10 sene falan sürerdi.

3. ingiltere'de başsavcılık

ingilizler, kendilerinden beklenecek şekilde cool bir sistem kurmuş. ama yakından bakınca onların da saçmaladığı yerler yok değil.

ingiltere'de diğer ülkelerdeki gibi yerel başsavcılık makamları yoktur. crown prosecution service (cps) isimli ülke çapındaki makam tek başsavcılıktır.

ingiltere'de savcılar soruşturmayı yürütmez. polis tek başına yürütür. delilleri polis toplar, cps'ye gönderir. cps bu delillerle dava açılıp açılamayacağına karar verir. eksik delik varsa polise iade eder, yeterli delil olduğunu düşünürse davayı yapıştırır. burada şöyle bir sıkıntı var, cps, kamu yararı olmayan hiçbir davayı açmaz. önemsiz gördüğü davaları açmaz, aman şimdi koskoca mahkemeyi rahatsız etmeye ne gerek var der kafasına göre takılır. bu da ciddi bir keyfiliğe sebep olabilmektedir. bu savcılara sen napıyon amk diyen bir hükümet de yok tabi hatta gördüğü twit sonrası soruşturma başlatılmıştır diye twit atan bakan da yok. (anca oradaki talk showlarda falan olabilir böyle şeyler)

4. türkiye'de başsavcılık

türkiye'de savcı dediğin adam, dosyanın hem başkanı, hem polisi, hem hâkimi, hem de çaycısı olur. delilleri toplar mı? toplar. polisle koordine mi olur? olur. şikayetçiyle, şüpheliyle görüşür mü? ayıp ettin. arama yaptırır, yakalatır, ev bastırır, durdurur, aratır, taratır, tanıkları bulur, dinler, azarlar, köydeki çobanı çağırır, yandaki bakkalı götürür bir de üstüne kamu davası açar, mahkemede iddianame okur, toplanan delillere itiraz eder, delil toplanmasını ister. yapar da yapar. yani soruşturmayı başlatan, delilleri toparlayan, şüphelilere ulaşan hep savcıdır. işin bürokratik kısmı ise tamamen adalet bakanlığı ve hsk'nın himayesindedir. bu yüzden savcının bağımsız olduğunu söylemek biraz hayal ürünüdür. keza savcıların tek başlarına bağımsızlıkları yoktur. savcılar yaptıkları her işi başsavcılık adına yaparlar. başsavcılık, ağır ceza mahkemelerinin olduğu yargı çevrelerinde bulunan adliyelerde olur. hiçbir savcı başsavcının talimatı dışına çıkamaz. başsavcı kim tarafından atanır? hsk. hsk'nın başkanı adalet bakanıdır. üyeleri cumhurbaşkanı tarafından atanır, diğerleri ise tbmm ve yargı üyeleri tarafından seçilir. bu da savcıların bağımsızlıklarını çok ciddi gölgeler. hani türkiye'nin en önemli sorunu nedir diye konuşuyoruz ya. bizim başımıza gelen her şeyi çözecek tek bir mesele vardır o da hsk'nın tam bağımsız ve tarafsız olduğu bir ülke olmamızdır. he ben de bu ülkeyi biraz tanıyorsam o zaman da hakim savcı vesayeti dönemi başlar ya o da başka yazının konusu.