ÇİZGİ ROMAN 18 Ekim 2023
12,8b OKUNMA     361 PAYLAŞIM

V for Vendetta Yazarı Alan Moore'un Öbür Şaheseri: The League of Extraordinary Gentlemen

Bu seri, Alan Moore'un en az öteki işleri kadar övgüyü hak ediyor.

the league of extraordinary gentlemen... kolektif kurguya saygı duruşu olarak nitelendirilebilecek, en sevdiğim çizgi roman.

2019 yılı türkiye’de alan moore eserleri için önemli bir yıl olmuştu zira usta çizgi roman yazarının en önemli eserleri arasında yer alan from hell (cehennemden gelen) ve the league of extraordinary gentlemen ilk defa o yıl türkçe’ye kazandırıldı. yapı kredi yayınları’nın “olağanüstü beyefendiler cemiyeti” adıyla ilk iki cildini yayınladığı the league of extraordinary gentlemen, ilk defa 1999 yılında amerikan yayınevi dc comics bünyesindeki wildstorm / america’s best comics tarafından yayınlanmıştı. yayın hayatını belli aralıklarla sürdüren seri, 2019'da top shelf ve knockabout yayınevlerinden çıkan son macerası ile final yaparak, 20 yıllık yayın serüvenini sonlandırdı. league’in tüm sayıları, kevin o’neill tarafından çizilmiştir.

bazı edebiyat eserleri, yazarından bağımsız düşünülemez. alan moore’un çizgi ve grafik romanları da böyledir. örneğin, bir anarşist olan moore, politik düşüncelerini v for vendetta’nın her tarafına serpiştirmiştir. okültizme olan ilgisi, from hell’de derinden hissedilir. olağanüstü beyefendiler cemiyeti ise, moore’un “idea evreni” teorisi ile ilişkilidir. bu düşünceye göre, insanlığın tüm kolektif hayal gücü, kurgusu ve fikirleri, idea evreni adlı alanda toplanmaktadır. hayal gücümüzü kullandığımızda bu alana yolculuk ederiz; bulduğumuz fikirleri idea evreninden toplamışızdır. moore, hayal gücüne verdiği önemi, locus dergisinde yer alan 2003 tarihli röportajında şu sözlerle belirtmektedir:

“eğer hayali yerleri ve canlıları yaratmak, biyolojik ve kültürel bir ihtiyaçtan kaynaklanmasaydı, doğa bize bunu yapacak kapasiteyi vermezdi diye düşünüyorum. doğa yalnızca eğlence ya da süs amaçlı olsun diye o kadar az şey yaratmış ki! çoğu şey hayatta kalma dürtüsüyle ilişkilidir ve sanat, edebiyat ve hayal gücü geleneğimizin bu kategoriye girmemesi için ortada hiçbir sebep yok.”

moore’un promethea adlı çizgi romanında okur, idea evrenine yolculuğa çıkartılır. promethea’da teorik olarak kullanılmış idea evreni düşüncesinin, olağanüstü beyefendiler cemiyeti’nde pratiğe dökülmüş olduğu söylenebilir; moore promethea’da fikirlerin nerede depolandığını gösterir, cemiyet’te ise bizzat kendisi insanlığın bu kolektif hayal gücünden aldığı yüzlerce unsuru bir araya getirerek bir eser ortaya koyar.


xvi. yüzyıldan günümüze kadar her dönemden ve tüm üsluplarıyla edebiyat başta olmak üzere her kurgu mecrasından faydalanarak bir kolaj oluşturmuş olduğu için, cemiyet’in bir postmodern eser olduğu söylenebilir. ilk iki cilt özelinde bakıldığında, cemiyet’in konsepti, ingiltere başta olmak üzere victoria dönemi avrupa serüven edebiyatının bilindik karakterlerini bir “steampunk” atmosferinde bir araya getirmektir. farklı romanların kahramanlarını bir araya getiren “team-up” ve “crossover” maceralarının örneklerine daha önce de sıkça rastlanmaktaydı. örneğin jules verne, denizler altında 20.000 fersah romanının baş karakteri kaptan nemo’nun hikayesini, esrarlı ada romanında sonlandırıyordu. edgar allan poe’nun arthur gordon pym’in hikayesi adlı romanı da gene verne tarafından buzlar sfenksi adlı hikayede sonlandırılmıştı. zaman ilerledikçe victoria edebiyatı karakterlerini bir araya getiren çeşitli denemeler yapıldı fakat bunlar arasında en detaylı ve büyük ölçekli olan, moore’un cemiyet’i oldu; moore konsepti bambaşka bir noktaya taşımıştı.

cemiyet’te, macera boyunca yüzlerce edebiyat eserine gönderme yapılır, onlarca roman kahramanı görünür, fakat özellikle 5 karakter üzerinde yoğunlaşılmaktadır. her edebiyat okurunun, çizgi romanın başlığındaki “cemiyet”i oluşturan bu karakterlerden en azından bir veya birkaçıyla hayatının bir döneminde tanışmış olma ihtimali yüksektir:

mina murray (mina harker)

bram stoker’ın dracula romanındaki karakterlerden biri olan mina, romanda yaşanılan olaylardan sonra ingiliz istihbaratı tarafından işe alınarak cemiyetin ilk üyesi ve lideri olur. liderin kadın olmasına karşın cemiyete “beyefendiler” denmesi, moore tarafından victoria dönemi normlarına daha uygun olacağı düşüncesiyle kasıtlı yapılmış bir tercihtir. mina yaşadığı olaylar yüzünden dış dünyaya mesafeli, soğuk, fakat güçlü bir karakter haline gelmiştir.

allan quatermain

henry rider haggard’ın king solomon’s mines romanının ve devam romanlarının baş karakteri olan fil avcısı ve afrika kaşifi. king solomon’s mines, ülkemizde de “hz. süleyman’ın hazineleri” adıyla birçok farklı yayınevi tarafından yayınlanmıştı. ındiana jones, tomb raider ve türevi “büyük beyaz avcı”ların atası olan quatermain karakteri için ilk aksiyon kahramanı olduğu yakıştırması da yapılır.

hawley griffin / görünmez adam

herbert george wells’in “görünmez adam” romanının baş karakteridir. romanda sadece soyadı verilen bu karakterin ön ismi moore tarafından eklenmiştir. griffin, üzerinde uyguladığı deneyler sonucu görünmez hale gelmiş bir bilim adamıdır.

dr. henry jekyll / mr. edward hyde

robert louis stevenson’ın “strange case of dr. jekyll and mr. hyde” romanındaki çift kişilikli karakter. dr. jekyll’ın serum destekli karakter değişimi o denli güçlü olmaktadır ki, kişiliğiyle birlikte fiziksel yapısı da değişmektedir.

kaptan nemo / prens dakkar

jules verne’in “denizler altında 20.000 fersah” ve “esrarlı ada” romanlarında görünen bu esrarengiz ve karizmatik denizci, nautilus adlı, mühendislik harikası bir denizaltının kaptanıdır. britanya imparatorluğu başta olmak üzere emperyalist devletlerden nefret eden nemo, geçmişindeki trajik olaylar sebebiyle tüm insanlığa küsmüş ve kendini dünyadan soyutlayarak denizler altında bir yaşamı tercih etmiştir.

victoria dönemi serüven edebiyatı denilince ilk akla gelecek karakter olan sherlock holmes, moore tarafından kasıtlı olarak cemiyet’e dahil edilmez çünkü moore cemiyetteki karakterlerin hiçbirinin diğerlerinden daha ön plana çıkmasını istememiştir. serüven / polisiye edebiyatındaki konumu ve dünya çapındaki ünü düşünüldüğünde holmes’ün dışarıda bırakılması yerinde bir tercihtir. her ne kadar cemiyetin bir üyesi olmasa da, holmes’ün kendisi, abisi mycroft holmes ve baş düşmanı prof. james moriarty hikayede kilit noktalarda yer almaktadırlar.

cemiyet’in evreninde, tüm bu karakterlerin ilk ortaya çıktıkları romanlardaki olaylar da aynen yaşanmış kabul edilir fakat çeşitli durumlarda moore’un hikayenin akışı için gerekli olan bazı değişiklikler yaptığı görülür: örneğin esrarlı ada’nın sonunda ölmüş olan nemo aslında ölmemiş, sadece öldü süsü verilmiştir. bir başka örnek olarak, dr. jekyll, mr. hyde’a dönüşürken romandakinin aksine küçülmez, iri ve kuvvetli bir canavar haline gelir çünkü bünyesindeki iksir zamanla böyle bir yan etkiye yol açmıştır.


karakterlerden bahsettikten sonra bir not düşmek elzemdir

karakterlerin serüven edebiyatından derlenmiş olması ve o’neill’ın çizimlerinin karikatürize üslubu, bu eserin çocuklara da hitap edeceği yanılgısına yol açmamalıdır zira cemiyet, hayli yüksek oranda şiddet, cinsellik ve argo içermesiyle, doğrudan doğruya ve sadece yetişkin okura hitap eden bir iştir.

ilk cildin başlangıcında, ingiliz istihbarat birimi mı5 ajanı campion bond, mina murray’e cemiyet’i oluşturacak diğer üyeleri bulma ve bir araya getirme görevini verir (campion bond karakteri, cemiyet’te başka bir edebi kaynaktan alınmış olmayıp, moore tarafından yaratılmış nadir orijinal karakterlerden biridir ve soyadından tahmin edilebileceği üzere, ıan fleming’in meşhur ingiliz casusu james bond’un büyükbabasıdır).

murray ve ona eşlik eden nemo, ilk olarak kahire’deki bir batakhanede afyon bağımlılığının pençesine düşmüş allan quatermain’i kurtarıp cemiyet’e dahil ederler. ardından, cemiyet’in kas gücünü teşkil edecek mr. hyde’ı (ve dolayısıyla diğer kişiliği dr. jekyll’ı) yakalamak üzere paris’in yolunu tutarlar. bu noktada polisiye okurlarını bir sürpriz beklemektedir: morgue sokağında, insandan ziyade hayvana benzeyen bir yaratık tarafından işlenmekte olan korkunç cinayetlerin zanlısının mr. hyde olduğundan şüphelenilmektedir ve bu soruşturmada cemiyet’in yardımına koşan kişi, geçmişte benzer bir vaka üzerinde çalışmış olan dedektif c. auguste dupin’den başkası değildir! edgar allan poe tarafından yazılmış ve geniş çevrelerce ilk polisiye eser kabul edilen “morgue sokağı cinayetleri” adlı hikayedeki dedektiften başkası değildir bu. zorlu bir macera sonrasında mr. hyde da ele geçirilip, zoraki olarak ekibe dahil edildikten sonra geriye yalnızca bir üye kalır: görünmez adam.

yatılı bir kız okulunda gece vakitleri bazı öğrenciler görünmeyen bir varlık tarafından tecavüze uğramakta ve bu varlığın bir çeşit kutsal ruh olduğunu düşünmektedirler. hazırda bekleyen cemiyet üyelerince suç üstü yakalanan bu “varlığın”, görünmez adam hawley griffin’den başkası olmadığı ortaya çıkar. böylelikle tüm üyeleri bir araya gelmiş olan olağanüstü beyefendiler cemiyeti, britanya imparatorluğu’nu türlü tehlikelerden korumaya hazırdır.


cemiyet’in görevleri ise, campion bond’un amiri olan ve yalnızca “m” olarak bilinen gizemli bir kişiden gelmektedir. hikaye ilerledikçe ortaya çıkar ki, bu kişi, “suçun napolyon’u” olarak bilinen ve sherlock holmes’ün en büyük düşmanı olan profesör james moriarty’den başkası değildir. bu noktada bir “flashback” sekansı ile, sir arthur conan doyle’un “the final problem” adlı sherlock holmes öyküsündeki kritik bir ana yeniden tanık oluruz; holmes ve moriarty, reichenbach şelalesinde ölümüne bir dövüşe girişmişlerdir. ancak doyle’un öyküsünün aksine, moriarty şelaledeki düşüşünden sağ çıkmıştır. hatta ingiliz istihbarat sistemi içerisinde yüksek bir makama gelerek eskisinden de güçlü bir hale gelmiştir. suçun napolyonu’nun böyle bir mevkide ne aradığı, dahası cemiyet’le ne gibi bir işi olduğu gizemlerini çözmeyi ise okura bırakmak en doğrusu olacaktır.

ilk ciltte cemiyet’in rakibi olarak ilk önce, yazar sax rohmer’in romanlarında görünen ikonik çinli suç lordu fu manchu’yu görürüz (gerçi telif hakkı yüzünden karakterden sadece “doktor” olarak bahsedilir). ancak hikaye ilerledikçe cemiyet daha “derin” bir işin içinde olduğunu anlayacaktır; gerçek düşmanları yüzünü sonradan gösterir.

ikinci ciltte ise, cemiyet’in yeni emir vereni (yeni “m”) olarak, sherlock holmes’ün abisi mycroft holmes’ü görürüz. holmes, cemiyet’i bu defa daha çetin bir düşmanı durdurmakla görevlendirir: mars’tan gelen uzaylı istilacılar! buradan tahmin edilebileceği üzere, ikinci cilt, h. g. wells’in bilimkurgu romanı “dünyalar savaşı”nı ana tema olarak kullanır. ikinci cildin ardından farklı bir noktaya doğru evrilmeye başlayan olağanüstü beyefendiler cemiyeti, kadrosundan bazı karakterleri çıkararak, fakat yenilerini ekleyerek evrenini genişletir ve zamanda ilerleyerek her macerada günümüze biraz daha yaklaşır.

xıx. yüzyıl victoria dönemi ile açılan cemiyet maceraları, son macera “the tempest” ile 2010’lu yıllara kadar ulaşmıştır. cemiyet’in maceraları ve genel konseptindeki değişimin sebebi, moore’un bu çizgi roman üzerine olan düşüncelerinin zaman içinde evrim geçirmiş olmasıdır. moore ilk başta bu seriyi, victoria döneminde geçen bir süper kahraman takımı macerası olarak görüyordu. ancak özellikle ikinci ciltten sonra, sadece victoria dönemi avrupa serüven edebiyatı ile sınırlı kalmayıp, zamandan bağımsız olarak “tüm insanlık kurgusunu” işin içine dahil edebilmek için bir fırsat olarak görmüştü cemiyet’i. insanlığın yarattığı tüm kurgu tek bir evrende bir araya getirilirse ne olur sorusunun cevabı haline gelmişti bu çizgi roman. böylelikle moore, idea evreni teorisinin bir pratik uygulamasını da sunmuş oluyordu.

moore’un cemiyet evreninin genişlemesinde, her bir cildin sonunda yer alan ve neredeyse bir kitap kalınlığında olan ekler de büyük rol oynamıştır. çizgi roman değil, illüstrasyonlu metin olarak hazırlanan bu eklerden özellikle ikinci ciltte yer alan “new traveler’s almanac (yeni gezgin almanağı)”, kurgu edebiyatta adı geçen neredeyse tüm hayali mekanların (ki burada yüzlerce edebi eser söz konusudur) haritasını çıkarmasıyla hayret veren bir gezi rehberidir.

cemiyet’te referans hususu bazen öyle bir seviyeye varır ki, kimi panelleri büyüteçle incelemek gerekebilir. örneğin ilk cildin kapağında, arkaplandaki nautilus tablosunun altındaki ressam imzasına bakılırsa “basil hallward” adı görülecektir (hallward, oscar wilde’ın “dorian gray’in portresi” romanındaki ressamdır). veya nautilus’ta bir köşeye atılmış bir gazeteye dikkatli bakılırsa, gazetenin isminin “new lincoln herald” olduğu görülecektir (jules verne’in esrarlı ada romanındaki kazazedelerin adadan kurtulduktan sonra yayınlamaya başladığı gazetenin adıdır).

cemiyet’in, konsepti gereği edebi eserlere bu denli fazla referans barındırması, jess nevins’in kaleme aldığı açıklamalı notlardan oluşan 3 adet rehber kitabın yayınlanmasına vesile olmuştur. cemiyet bu özelliğiyle, sıkı edebiyat okurları için zaman zaman bir çeşit entelektüel bulmacaya, bir edebiyat bilgisi sınama oyununa dönüşebilmektedir. cemiyet’te referanslar edebiyatla sınırlı kalmamaktadır. çizgi romanın bizzat kendisi, grafik tasarım anlamında xıx. yüzyılda yayınlanan bir tefrika / magazin hissiyatı verecek formatta tasarlanmıştır; mizahi editör notları, sahte reklamlar / ilanlar ve bulmaca ekleri, dönem hissiyatı sunan eğlenceli eklentilerdir.

Alan Moore ve Kevin O'Neill

bu hissiyatta çizer kevin o’neill’ın büyük payı elbette yadsınamaz

o’neill’ın olağanüstü detaylı ve özenli çizimleri, victoria dönemi yayınlarının gravür baskı illüstrasyonlarını andırması sebebiyle çizgi romanın içeriğiyle uyum içerisindedir.

cemiyet’in son macerası olan 2019 tarihli “the tempest” aynı zamanda, yazar moore ve çizer o’neill’ın çizgi roman sektöründen emekli oldukları iş olması açısından da önem arz etmektedir.

cemiyet’in sayfaları, sadece çizgi roman severleri değil, edebiyatın herhangi bir türüne meraklı olan herkesi, insanlık kurgusunun büyüleyici evreninde kaybolmaya davet ediyor…