TELEVİZYON 25 Mart 2021
17,7b OKUNMA     514 PAYLAŞIM

WandaVision'ın Çizgi Romanlar ve MCU Bağlantılarıyla Desteklenen Geniş Bir İncelemesi

MCU'nun ilk faz 4 yapımını, üzerinden biraz zaman geçtikten sonra daha objektif ve anlık duygulardan arınmış şekilde inceleyebiliriz artık. İşte kapsamlı bir WandaVision incelemesi.

uyarı: dizinin tüm bölümleri ile ilgili spoiler içerir.

wandavision finalinin üzerinden 2-3 hafta geçti

sakin bir kafayla izlediğimiz diziye şöyle bir bakmak istedim. dizi yayınlanırken dizinin kendi gizem unsuru seyirci özelinde büyük bir heyecana sebep olmuştu. bu heyecan belki de seyircinin bir kısmının beklentilerini etkiledi. olumlu olumsuz bir çok yorum yapıldı bu konuda. şimdi marvel studios'nun ilk dizisini hem evren içi hem de evren dışı özellikleriyle inceleyelim.

pandemi öncesi 2020 yılında phase 4'u başlatacak olan proje black widow filmiydi. onu the falcon and the winter solider dizisi ve eternals filmi takip edecekti. senenin sonunda ise wandavision yayınlanacaktı. pandemi yüzünden takvimde değişiklik oldu ve wandavision ilk phase 4 projesi olarak karşımıza 2021 yılının ilk ayında çıktı. avengers: endgame ve spider-man: far from home ile phase 3'yi sonlandırmamızın yanında, bu filmlerle the ınfinity saga'yı da sonlandırmış olduk. bu bağlamda genel mcu matematiğinin dışında bir proje ile phase 4'u açmak seyircinin yeni şeyler görmesi açısından çok önemliydi. wandavision, mcu'nun istediği takdirde farklı hikaye anlatımlarını benimseyebileceğini çok başarılı bir şekilde kanıtladı.

Pandemi öncesi MCU planı böyleydi.

dizinin dokuz bölümünü masaya yatırdığımızda ilk 3 bölümün 50'li, 60'lı ve 70'li yıllarda geçen tam manasıyla sit-com bölümleri olduğunu ve geçtiği dönemleri teknik ve hikaye anlatımı açısından benimsediğini görüyoruz. 4'üncü bölüm ise dizinin kendi içerisindeki en kilit noktasını oluşturuyor ve wanda'nın yarattığı gerçekliğin dışını gösteriyor. bunu da endgame sonrası oluşan düzeni tanıtarak yapıyor. 5., 6. ve 7. bölümler ise yine dönem sit-com dizisi anlayışını benimseyerek hibrit modele geçiyor. hem wanda'nın gerçekliğini hem de dışarıdaki dünyayı görmeye devam ediyoruz. 8. bölüm wanda'nın gerçekliği yaratana kadar başından geçenleri, final bölümünde ise mcu filmi aksiyonuna sahip şekilde hikayenin sonlanışına tanık oluyoruz.

dizinin bu matematiğinin anlatmaya çalıştığı hikaye konseptinde harika bir şekilde işlediğini düşünüyorum. bu hikaye gerçekten film değil olurmuş dedirtti bana izlerken. özellikle wanda gibi bir karakter üzerinden bu tarz bir hikaye anlatma fikri de son derece başarılı. dizi ile seyircinin arasındaki organik bağı kuran en önemli unsurlardan biri elbette elizabeth olsen'ın varlığı. şu ana kadar ki en iyi mcu projesi performansını verdi. diziyi gerçek anlamda sırtlamış. paul bettany ile kimyaları çok uyumlu. beşinci bölümün finalindeki kavga sahnesi ve elbette sekizinci bölümdeki "but what is grief, if not love persevering ?" sahnesi buna en iyi örnek gösterilecek sahneler.

ilk bölümler yayınlanırken iki avenger'dan sit-com dizisi mi yapmışlar eleştirilerinin gerçeği yansıtmayacağı ve bu bölümlerin hikaye anlamında bir yere hizmet edeceği belliydi. dizi ilerledikçe sit-com kısımlarının wanda'nın psikolojisi açısından ne derece önemli yer tuttuğu anlaşıldı. amaç sit-com değildi. sit-com araçtı. zaten dış dünyaya gittiğimiz zaman seyircinin bu tepkilerini darcy'nin ağzından duymuştuk. dizi burada yine çok akıllıca davranarak darcy ile seyirciyi tepkisel anlamda yan yana konumlandırdı. seyirci verdiği tüm tepkilerinin darcy ile aynı olduğunu gördü. burada dizi metacinema özelliklerini kullanmaya başlıyor ve tam manasıyla izleyicisini avcunun içine alıyor. bu da bizi dizinin en tartışmalı karakterine götürüyor. yani quicksilver.


öncelikle belirtmemiz gereken şu

disney'in fox satın alımı gerçekleşince marvel studios'un başındaki kevin feige net şekilde "biz 5 yıllık planımızı yaptık. x-men ve fantastic four karakterlerini evrene sokmak için acele etmeyeceğiz ve planlarımızı bozmayacağız." açıklamasını yapmıştı. o yüzden evan peters'ı görünce mcu ile fox evreni ile birleşiyor, michael fassbender magneto olarak görünecek, james mcavoy diziye girecek gibi beklentilerin gerçekle ilişkisi hiçbir zaman olmadı. metacinema demiştim ya işte tam bu noktada dizi evan peters'ı kullanarak hem dizi içerisinde karakter olan wanda'nın aklını karıştırıyor, hem de seyirci olarak bizim aklımızı karıştırıyor. üstelik darcy bombayı "pietro'yu re-cast etti" diyerek patlatıyor.

seyirci olarak bazen heyecanımıza yenik düşebiliyoruz. devasa olaylar görmek, evrenleri birleştirmek, sevdiğimiz oyuncuların evrende daha sık görünmesi gibi. lakin elimizdeki ürünün ana hikayesine baktığımızda wanda'nın bütün yaşadıklarının ardından çektiği acıyı ve yas tutma sürecini görüyoruz. 8. bölümün duygusal ağırlığı hiçbir mcu yapımında daha önce hissedilmemişti. evan peters'ın hangi evrenden olması değil. asıl değerli olan ana karakterin yas tuttuğu bir dizide 8. bölüm ve 9. bölümün sonundaki duygusal derinlik. işte hikaye bazında o derinliğe inerseniz başarılı olursunuz, o duyguyu seyirciye verirseniz başarılı olursunuz. doctor strange'n cameo yapmasıyla değil. hakeza after credits sahnesinde doctor strange filmine net şekilde bağlanıyoruz.

WandaVision after credit sahnesinde Wanda, Stephen Strange benzeri bir bilinç ayrışması yaşıyor.

tekrar dizinin hikayesine dönersek

bu dizi ile hayatımıza giren karakterlerden en önemlileri wanda'nın ikizleri billy ve tommy. çizgi romanlarda wiccan ve speed olarak anılan ikili young avengers ekibinin de üyeleri halini alıyorlar. ikizleri doctor strange in the mutiverse of madness filminde de göreceğiz büyük ihtimalle. mcu'nun önümüzdeki film ve dizileri çeşitli young avengers üyelerini barındıracak.(wandavision-wiccan ve speed, the falcon and the winter soldier-patriot, doctor strange in the multiverse of madness-america chavez, ant-man and the wasp: quantumania-stature vb.) o yüzden mcu'nun sıradaki büyük takımının young avengers olacağını düşünüyorum.

dizinin villain'ı agatha harkness'ın agnes olduğu aslında belliydi. beni en şaşırtmayan twist o oldu. burada artık karakterin nasıl işlendiği önemli oluyor. karakterin genel olarak başarılı olduğunu düşünüyorum. bende agatha'nın başkasına çalışıyor olduğunu öğreneceğimizi düşünmüştüm diziyi izlerken. ama dizinin sonunda nasıl ki wanda kendi ayaklarının üzerinde sağlam bir şekilde durduysa sırf ona ait ve başkasının maşası olmayan bir villain yaratmak daha mantıklı gelmeye başladı.

monica rambeau yine çok önemli bir karakter. özellike captain marvel ile olan bağları düşünülürse. dizi aynı zamanda onun origin hikayesi şeklinde işliyor. güçlerinin kazanması güzel şekilde anlatıldı. ama tabi ki güçlerinin nasıl işlediği, matematiğinin ne olduğu henüz anlatılmadı. karakter asıl haline captain marvel 2 filminde gelecek. diziden anladığımız carol ile bazı problemlerinin olduğu. muhtemelen dünya'dan gitmesinden ve annesini yalnız bırakmasından ötürü bir rahatsızlığı var. ikili arasındaki ilişki bu temellerin üzerine inşa edilecektir. karakteri secret ınvasion dizisinde de kullanacaklarını düşünüyorum.

dizinin bize sunduğu en önemli kavram ise darkhold

bu kitap marvel evreninin en büyük karanlık kitaplarından biri. bu noktada çizgi romanlara bakmamız gerekiyor. marvel evreninde demiurge isimli bir varlık var. bu varlık dünya biyosferinde bulunan tam manasıyla bedeni olmayan duygu ve düşünceye sahip bir yaşam formu. marvel'ın önemli kozmik varlıklarından biri. demiurge dünya'da elder gods denilen bir ırk yaratıyor. bunlar çok uzun sürede dünya'da kalıyorlar ve kendi üstün güçleri ile dünya'yı yönetiyorlar. chthon, gaea, hyppus, ısuus, oshtur ve set. wandavision özelinde bizi ilgilendiren elder god ise chthon.


chthon, dünya'daki bilinen ilk chaos magic kullanıcısı. bu sayede binlerce yıl dünya'da hüküm sürüyor. aynı zamanda kara büyünün bütün derinliklerine iniyor. bildiği her şeyi parşömen haline getiriyor. bu parşömenler daha sonra kitaplaştırılıyor. işte bu kitaba darkhold deniyor. darkhold, marvel evrenindeki vampir, kurtadam vb. tüm gecenin yaratıkları diyebileceğimiz varlıkların ana kaynağı. blade ve moon knight yapımları gelirken darkhold'un da evrene girmesi tesadüf olmasa gerek.


dizinin darkhold'u evrene getirmesi, wanda'nın bu kitabı okuyarak kara büyüyü öğrenmesi ve ikizlerin sesinden sonra harekete geçmesi direktman doctor strange in the multiverse of madness'ın ana konusunu oluşturacak gibi. bunların ötesinde tematik anlamda marvel'ın ana hikayeleri muazzam işlediğini düşünüyorum. şöyle bir örnek vermem lazım. thanos düzen kavramını temsil ediyordu. thanos evreni düzene sokmayı kafaya takmıştı. eline fırsat geçtiğinde ve kendi istediği düzeni sağladığında (the snap) yok olanlardan biri de wanda idi. the blip gerçekleştiğinde ve kaybolanlar geri geldiğinde ise wanda'nın kaos kavramını serbest bıraktığını gördük. yani marvel evreninin thanos üzerinden anlattığı ana hikayelerden biri düzen kavramıyken şimdi tam zıttı kaos kavramına geçiyoruz. gerçekte son derece şiirsel bir anlatım tercihi.

s.w.o.r.d. organizasyonundan bahsetmeden yazıyı tamamlamamak lazım

çizgi romanlarda açılımı sentient world observation and response department. dizide "world" kısmı "weapon" olarak değiştirilmiş. böylece white vision'a da yer açılmış. s.w.o.r.d. çizgi romanlarda dünya dışı tehditlere odaklanan bir organizasyon. x-men ile de hayli bağlantılı. the peak denilen ve dünya'nın yörüngesine konumlandırılmış üsleri var. bilinen en önemli direktörleri de abigail brand. şu an için s.w.o.r.d.'u mcu'ya uyarlama adına yapılan değişiklikler fena durmuyor. ama zamanla çizgi romandakine daha yaklaşacağını düşünüyorum. captain marvel 2 ve secret invasion yapımları bize daha net bir s.w.o.r.d. profili çizecektir.

genel olarak hem dizi anlamında, hem de evrene kattıkları anlamında çok başarılı bir iş izlediğimizi düşünüyorum wandavision ile. marvel studios ilk dizi projesi ile marvel cinematic universe'ü geliştirmek adına çok çok önemli bir eklenti yaptı. diziler sayesinde çok farklı hikayeler anlatma potansiyeli açıldı. bu konudaki asıl fikirlerimi the falcon and the winter soldier bittiği zaman ekşi sözlük üzerinden paylaşacağım.