Bazı Kadınların Kriminal Erkekleri Çekici Bulmasının Ardındaki Psikolojik Nedenler

yapılan bir araştırmada cezaevinde bulunan ve kötü şöhretli olan mahkumların ''kadınlardan çok yoğun talep alıyorum'' şeklindeki söylemleri de baz alınarak, bu kişilere mektup gönderen kadınlar arasında bir anket çalışması yapılmış. amacı; bu kişilerin hangi ruh haliyle bu olaya dahil olmaya çalıştıklarını anlamak. (o anket ve detayları)
bu anket/rapor özelinde (eğer okursanız) burada hapis yatan ve tanımadıkları mahkumlara romantik mektuplar gönderen kadınların çoğunlukla problemli bir aile hayatları, ruhsal problemleri, kişilik bozuklukları, devam eden ruhsal tedaviler, aşırı baskıcı ve kontrolcü bir ailede büyümeleri ve kötü baskın karakterli kişiler ile evlilikler yaşamaları, ailede ve evliliklerinde baskın boyun eğme örüntüleri sergiledikleri, madde kullanımı, taciz ve dağınık aile yapıları göze çarpmaktadır. bu tür ortamlarda büyüyen ve bunları yaşayan kişilerin de dürtüsel davranmaları beklenebilir. patoloji, sosyal uyumsuzluk ve asosyal davranışların da yoğunluk gösterdiğinden söz edilmektedir. en belirgin kişilik bozuklukları arasında da bipolar ve anti sosyal kişilik bozuklukları ön plana çıkmış, bunun yanında farklı çalışmalarda da borderline ve bağımlı kişilik bozuklukları da yer almıştır. buradaki olayın ortak noktası dürtüsel davranmaktır. bahsetmiş olduğumuz dürtü kelimesi çok önemlidir. hatta bizim anahtar kelimemiz de sayılabilir. insanların hepsi dürtüleri ile hareket etmez. dürtüleri ile hareket edenler ise buna karşı koyamayacakları bir şiddette hissederler. her insanda dürtüler farklı şeylere sebep olur. kimisi yemeğe karşı koyamazken, kimisi sekse, kimisi suç işlemeye ya da farklı şeylere karşı koyamayabilir. normal bir insandan bunu kontrol etmesi ve sonuçlarına katlanması beklenir fakat normalin biraz dışında olan kişiler dürtülerini daha zor kontrol edebilir. özellikle kişilik bozukluğu olanlar veya yoğun depresyon yaşayan kişiler gibi...
son yıllarda sosyal medyanın da etkisi ile çok fazla örneğini görüyoruz
bu platformda da konu ile alakalı sık sık açılan ''ölüm tehdidi alan kadın/lar'' şeklinde başlıklara denk geliyoruz. biraz detaya indiğimizde, söz konusu kadının profili ile erkek profili arasında dünya kadar fark olduğu, ''tas kafa traşlı, dövmeli, silahlarla poz veren, büyük laflar eden'' erkekler olarak nitelendirilen kişiler ile olmanın sonuçlarının da doğal olarak bu noktaya gelebileceği yorumları ön plana çıkıyor. erkek profili suça yatkın bir profil olduğu için, haliyle toplumun geneli de bu tercihi anlamakta zorluk çekiyor. bu sebeple de kadını suçlayan yorumlar ön plana çıkıyor. sanılanın aksine, sadece kadınlar değil, erkekler de bu tiplerle yarenlik, dostluk, ahbaplık etmek ister. erkeklerin de yine bu tip kişilerin akrabaları olduklarını, kuzenleri olduklarını iddia ettiği (sevgilisiyim diyecek hali yok) birçok örnek de mevcuttur. bu da yine çeşitli ihtiyaçlardan hasıl olan bir durumdur. konu sadece kadınlara özgü değildir. fakat kadının pozisyonu daha duygusal ve fedakarlık gerektirdiği için, romantizm, ilgi, sevgi, saygı modeline de uymadığı için, sonrasında ciddi sorunlar yaşadığı için toplumsal tepkiler de daha ağır oluyor. elbet toplum da bir yere koymakta zorlandığı bu konu hakkında kadının lehine bir destek sunmakta zorlanıyor.
özellikle ergenlik dönemlerinde erkeklerin ''kavgaya çağrılacak adamlar'' sıralamasında bu tipler ön plana çıkar. bu, ergenlik döneminden itibaren çok fazla sorun yaşayan ve kendisini yalnız hisseden erkeğin, aidiyetlik kurabileceği ve kendisini güvende hissederek ilkel bir ''arka bulma'' refleksidir. bunun için mahallenin abisi ile dostluk etme, ona itaat etme, çetelere dahil olma, özellikle siyasi gruplara dahil olarak kendini daha da güvende hissetme, dokunulmazlık alma çabaları çok belirgindir. fakat bunlar erkek için belirli sebeplere dayandırıldığı için çok göze batmaz ama kadının bu tiplerle direkt olarak ilişki kurması ise göze batar. çünkü onun ki seks, duygusallık, romantizm ve özgürlüğün kısıtlanmasını da içeriyor. dolayısı ile öküz ölünce ortaklık bittiği için, ayrılık aşamadı da daha çok ses getiriyor. hatta işler ters gittiğinde ölüme kadar varan eylemler de içeriyor...
kadının ilkel mekanizmasında ''seçen taraf '' olması ile, bu seçimi yaparken göz önünde bulundurduğu ana başlıklar vardır
*korunma
*barınma
*gıda
ve diğer ana ihtiyaçlar... ilkel zamanlarda kadınlar için bu maddelerin hepsi eşit değerde olabilirdi fakat günümüzde bu maddelerin hiyerarşisi değişmiştir. bir kadının ihtiyacı en çok hangisine ise ona daha çok sahip olan erkeğe eğilim gösterir. barınma ihtiyacını çok önemseyen kadın, ona güzel bir ev verecek zengin bir erkeğe eğilim gösterirken, korunma ihtiyacı daha ön planda olan kadın ise, daha sert, korumacı, tabiri caiz ise toplumun korktuğu alfa görünümlü erkekleri tercih eder. burada seçimleri etkileyen faktör kadınların kaygı seviyeleri ve psikolojisini etkileyen diğer faktörler ile alakalıdır. telafi etmek ve güvenceye almak istediği yön hangisi ise ona daha çok eğilim gösterebilir. bizler bu tercihleri yapan kişileri anlamakta zorlanırız, çünkü bizim kaygı seviyemiz o insanı anlayacak dereceye gelmediği için bize bunlar saçma gelir. her bireyin duygusal alt yapısını ve ihtiyaçlarını belirleyen faktörlerin çok karmaşık olması, anlaşılmamasına rağmen böyle davranışları da beraberinde getirir. içinde bulunduğumuz aile ve sosyal çevre de bunu tetikler. örneğin; florya'da doğmuş ve iyi şartlarda büyümüş, kaygı seviyesi normal bir kadın için eğitimli, kariyerli, zeki bir adam öncelikliyken, bağcılarda büyümüş, maddi sorunları olan, aile problemleri olan, çevresel tehditlerin yüksek olduğu ve güvenlik açığı bulunan bir ortamda büyüyen bir kadının da, kendini güvende hissetmek için referansı daha kriminal bir erkek olabilir. bazı sebeplerden dolayı bağcılarda çok zaman geçirdiğim için de sayısız örneğini gördüm. yukarıda da saydığımız sebeplere ek olarak da kadının aidiyetlik hissi, toplumda saygı görme/bekleme talebi de yine bu tercihte etkendir. eğer bir toplumda doktor saygın ise, kadın eş olarak onu seçer ve onun mesleğini ve itibarını da kendisine referans eder. yine başka bir toplumda ise mahallenin abisi saygı görüyorsa, başrolü almak, onun gördüğü saygıyı paylaşma refleksi bu kadınlar için ön plana çıkar... konu çoğunlukla en çok maruz kalının ortamdaki güç/statü endişesi ile alakalıdır.
ted bundy
buraya kadar olan kısım genel ve çoğu kişinin de tahmin edeceği sosyolojik gerekçelerdir. kriminal erkek, psikopat erkek, sadist erkek seçimi her ne kadar bize çok anlaşılmaz gelse bile, aslında bu yönelim genel sosyolojik yapının dışında anlamlar da içerir. bunun için verdiğim en bariz örnek ted bundy örneğidir. (o da kim)

bilenler bilir bilmeyenler için özet geçmek gerekirse; 100 civarında genç kız ve kadını hunharca öldürmüş olmasına rağmen, hapisteyken binlerce aşk mektubu ve evlenme teklifi alan adam. sonrasında hapishanede bir hayranı ile de evlenip, hatta onla sevişip bir de çocuk sahibi olmuştur. sonrasında da ise idam edilmiştir. idam edilmeden önce neredeyse 24 saat boyunca ağlamış ve idamdan kurtulmanın her yolunu denemiştir. ( bunu özellikle söylüyorum ki, sebebini ve nedenini aşağıda anlatırız )
görünürde yaşları 10 ile 20 arasında değişen birçok kız çocuğunu ve kadını parçalamış bir adama aşk mektubu (10.000 kadar mektup) yazmanın mantığını içinizde çözebilen varsa bana da söylesin lütfen! insan olarak düşündüğümde ben de anlamıyorum açıkçası. daha doğrusu anlamak istemiyorum, işime de gelmiyor. birçok kadının bu denli hayranlığını kazanmak için savunmasız kız çocuklarını demir levyeler ile parçalamak benim yapabileceğim bir şey olmadığı için, asla ''bu tür bir saygıyı'' hak edemeyeceğim aşikar! fakat başka bir örneğe gidelim; 300 spartalı filmindeki kral leonidas'ın karizmasını ve eşinden gördüğü saygıyı hepimiz biliyoruz. alfa bir erkeğin sayısızca erkeği ölüme götürmek için bir sözü yetiyor. hatta o ana kadar da yüzlerce insanı öldürmüştür. tabi bu bir film fakat gerçekte de durum farklı değil. özellikle ilkel toplumlarda, toplumların ilk meydana geldiği dönemlerde, alfanın etrafında toplanan kişilerin bu tür şeylere çok fazla şahitlik ettiğini biliyoruz. 5000 sene önce etrafta ne var ne yok öldüren adam kimsenin gözüne batmazken, hatta liderlik ederken, şu an bu durum ciddi bir problem teşkil ediyor. peki bu katliam yapan alfanın ted bundy'den ne farkı var? ikisi de cinayet işliyor! elbette birisi bir amaç için bunu yaparken diğeri kendi içsel dürtüleri ile yapıyor. bir adamın kendi öz çocuğunu boğması bize korkunç gelirken, bir kralın kendi öz çocuğunu ülkenin bekası için öldürmesi herkes için olmasada mantığa oturtulan bir şeydir. dürtü kelimesi burada devreye giriyor. dürtüsellik, mantığa uzak içsel bir talepten kaynaklanır. bu seçimi yapan kadının dürtüsü burada mantık aramaz. kadının benliğinde bulunan ilkel kod; acımasız, kendinden emin, ne yaptığını bilen, yüzeysel bir narsisti çekici bulabilir. bu; avcı, hayatta kalmayı bilen erkeği seçen kadın dürtüsü ile aynıdır. seri katilin, kriminal erkeğin, psikopati gösteren erkeğin kadına hissettirdiği bu yanılsama çoğu zaman ''tas kafa traşlı, dövmeli'' erkeğin de lehine olmuştur. bu sadece kendisine referans edeceği bir yapı değildir. aynı zamanda cinsel olarak da bu kişiden tahrik olur ve kendisini tam bir teslimiyetle sunacağı profil de yine bu karakterdir. bu da yine çocukken maruz kaldığı bir çok konu ile açıklanır. aşağıda bilimsel örnekleri de mevcut. muhatap olduğum ve sayısız örneğini gördüğüm bir çok kadın profilinin bu konudaki söylemlerini duysanız muhtemelen ''haa siktir'' derdiniz... ''beni öldürmesini çok isterim, onunla ölümsüzleşmek, bana bu kadar kin ve öfke ile sahip olması beni ne kadar arzuladığına ikna ediyor...'' gibi, ana teması arzulanmak ve hayvanca sahip olunma üzerine kurgulu birçok söylem... bu kişilere karşı itaatkar, fedakar, istismara da açık hale gelebiliyorlar. bu ne kadar tahrik olduğu ile ve çaresiz olduğu ile alakalıdır ki buradaki çaresizlik de maruz kalınmak istenen seçilmiş bir çaresizliktir. bunları duyunca '' o zaman sonra başı belaya girince ağlamasın'' dediğinizi duyar gibiyim, biz sadece ağlayan bir kaçını duyuyoruz, ağlamayanı hatta bu durumdan memnun olanları da olduğu için onları asla duymayız... hatta evlenip mutlu olduğunu düşünenleri de var. çoğunlukla bekar mafya görmemişsinizdir.
haliyle kadınlardaki alfa erkek dürtüsü devam etmektedir. (talep etme, tahrik olma) zira bu kod halen durur… terbiye edilmiş ve evcilleştirilmiş erkekler kadın için beta, omega, gamma olarak, it kopuk, serseri tarzı erkekler de ilkel mekanizmadan dolayı alfa- sigma çağrışımı yapar. tabi bu bir yanılgıdır. işin gerçek hali böyle değildir ama koşullar burada bu serseri kısmının lehine çalışmaya devam eder. kadınların da bunu ayırt etmesi zordur. o yüzden burada kadınları suçlamak yersizdir. zira alfa erkekler kadınlara karşı daha net, hoyrat, umursamaz davranabilir. konu ne olursa olsun kadını ikna etmek yerine direkt olarak davranışa ortak etme dürtüleri vardır. sadece kadına değil, erkeklere karşı da böyledirler. kadınlar da bu, kendinden emin ve karizmatik davranışlara çok fazla karşı koymayabilirler. bu sebeple, antisosyal, narsist ve serseriler bu benzerliklerin ekmeğini yemektedir. bu tip profillere yönelen kadın sayısındaki belirginlik de zaten hepimizin malumu...
buradaki erkeklerin genel profilleri ise; asosyal veya antisosyal diyebileceğimiz davranışlar gösteren, kadınları aşağılayarak, onları ciddiye almayarak, onların egosunu kurtarma çabalarını içeren reflekslerini farkında olmadan keşfetmiş, çoğunlukla kadınlara düşman ve erkeklik kompleksi olan ve bunu da kadınlar üzerinden sağlayan profillerdir. tabiri caizse, farkında olmadan bazı kadınların bug'ını bulmuşlardır.
ted bundy yıllarca kadınlara düşman bir profilken, muhtemelen amacı farklı olsada kadınların ilgisini çekmeyi başarmıştır. esasında gerçek bir alfa değildir. özellikle kendi dürtüleri için savunmasız kız çocuklarını öldürmesi, onun alfa olmadığının göstergesidir. alfa erkekler kadınlarla yarışmaz hatta çoğunlukla kadınları korur. öyle bir kompleksleri yoktur. ted ise sadece kadın düşmanlığı ile bu üne kavuşmuştur. idam edilirken ağlaması da aslında alfadan çok uzak, içinde yaralı bir veletin olduğunu gösterir. fakat avcı gibi davranması ve görece kendisine karşı koyamayacak küçük kız çocuklarını katletmiş olması, kadınlara karşı duyduğu bu sınırsız vahşet hissi, yanlış bir yanılgıya sebep olmuştur. aslında ted bundy yaptığı eylemlerin sorumluluğunu alamayacak kadar korkaktı. idam öncesi ve esnasında ağlaması, ona hayranlık duyan bir çok kadın tarafından da hayal kırıklığı ile karşılanmıştır. idama mahkum olan her erkek ağlamaz mı diye düşünebilirsiniz. ağlamaz. bunun örnekleri ve ''hadi başlayalım'' diyeni de mevcuttur. (bkz: timothy mcveigh)
adli bir psikiyatr'ın gözünden en önemli 5 sebep o sebepler
yine bu konu ile alakalı 11 sebep daha o sebepler
farklı bir kaynak daha suçlulara eğilimin sebepleri
tüm bu örnekler ve uzman görüşleri de ele alındığında; kriminal kişiler ile birlikle olmak isteyen kişilerin geçmişlerinde aşina oldukları durumları canlandırdıkları, travmalarını tekrarladıkları, büyüdükleri çevredeki ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak marjinal bir hayatta kalma refleksi gösterdikleri, ruhsal olarak toplumun ''normal'' olarak nitelediği kategoride olmadıklarından söz edilebilir. dürtüsel davranmalarına sebep olan faktörlerden dolayı, bilinçdışı hareket ettiklerini de söyleyebiliriz. haliyle, anlamakta zorluk çektiğimiz bu kişilerin çoğunlukla keyfi hareket etmediklerini de gözlemleyebiliriz.