Beslenmenin Kişilik Üzerindeki Şaşırtıcı Etkisi: "Ne Yersen Osun"
ilk duyulduğunda/okunduğunda aptalca gibi gelse de yeni yapılan araştırmalara göre gerçeği yansıtabileceği ile ilgili iddiaların kuvvetlendiği bir önerme ''ne yersen osundur.''
kişilik çoğu zaman değişmez, bir temel halinde küçüklükten oluşan bir kavram gibi görünür. peki ya kişilik düşündüğümüzün aksine şekillendirilebilir bir benlik hali ise? ortaya çıkan araştırmalar, diyetin (evet bildiğiniz diyet) bağırsak, nöroplastisite ve bağışıklık üzerindeki etkisi nedeniyle kişilik özelliklerini etkileyebileceğini öne sürmektedir.
genetik, kişiliğin yüzde 30-40'ını oluştururken beslenme de dahil olmak üzere çevresel faktörler ise daha büyük bir kısmı etkiler. bu etkiyi anlamak için bağırsak ile beyin arasındaki iletişim ağını bilmemiz gerekir. bağırsak mikrobiyomu -sindirim sistemindeki milyonlarca mikroorganizma- ruh hali, stres ve iltihaplanmanın düzenlenmesinde kilit bir rol oynar. sağlıklı bağırsak mikrobiyomları daha düşük anksiyete ve daha iyi duygusal istikrar ile ilişkilendirilirken tersi durumda dengesizliğe, sinirliliğe ve nevrotikliğe neden olabilir.
diyet de işte tam olarak burada devreye girer ve bağırsak mikrobiyomunu şekillendirmede önemli bir faktör haline gelir. lif açısından zengin gıdalar ve minimal düzeyde işlenmiş gıdalar faydalı bakterileri desteklerken şeker ve sağlıksız yağ oranı yüksek diyetler zararlı bakterileri teşvik eder. ilginç bir şekilde, nevrotiklik gibi kişilik özellikleri daha az sağlıklı diyet seçimleriyle ilişkilidir ve diyet ile kişilik arasındaki bir geri bildirim döngüsünü vurgulamaktadır.
beynin uyum sağlama ve yeni bağlantılar kurma yeteneği olan nöroplastisite, diyet ile kişilik arasında bağlantı kuran bir diğer mekanizmadır. somon gibi omega-3 yağ asitleri açısından zengin gıdalar nöronal büyümeyi teşvik ederken, meyve ve sebzelerden elde edilen antioksidanlar beyin hücrelerini koruyabilir. bu besinler uyumluluk, yaratıcılık ve duygusal esneklik gibi özellikleri geliştirebilir.
ara not: psikedelikler üzerine yapılan yeni araştırmalar, belirli mantarlarda bulunan psilosibinin potansiyel olarak nöroplastisite üzerindeki etkileri yoluyla deneyime açıklığı artırdığı ve nevrotikliği azalttığı (ana kullanım nedeninin bilimsel açıklaması) gösterilmiştir.
yine diyet konusunda önemli bir aktör olan metabolik sağlığın önemli bir yönü olan kan şekeri regülasyonu, beyin fonksiyonlarını ve ruh halini etkiler. diyabet gibi durumlarda yaygın olarak görülen düzensiz kan şekeri, daha yüksek nevrotiklik ve daha düşük deneyime açıklık ile ilişkilendirilmiştir. özellikle, dürtüsellik gibi kişilik özellikleri önemli ölçüde kilo alımını takiben artabilir ve bu da metabolik sağlık ile kişilik arasındaki bağlantıyı daha da göstermektedir.
sonuç olarak, diyetin ruh hali ve davranış üzerindeki etkileri iyi bilinmekle birlikte uzun vade (kişilik) üzerine çalışmalar hala devam etmektedir çünkü üstteki paragraflarda da görebileceğiniz gibi çoğu çalışma nedensellikten ziyade korelasyon üzerinden ilerlemektedir. bu da diyetin kişiliği tam olarak ne ölçüde değiştirebileceğini belirlemeyi zorlaştırmaktadır.