Bir Zamanlar Madencilerin Yanlarında Taşıdığı Kanarya Canlandırıcı Tuhaf Cihaz

Yaklaşık otuz yıl öncesine kadar kömür madencileri işe giderken yanlarında bu tür cam bölmelerde kanarya taşırlarmış. Sebebi ise hayli ilginç.
Bir Zamanlar Madencilerin Yanlarında Taşıdığı Kanarya Canlandırıcı Tuhaf Cihaz

londra'da bir müzenin koleksiyonunda bulunan tuhaf cihaz, kanaryalara işkence yapan bir aletmiş gibi görünüyor ancak bu cihaz kanaryaları öldürmek için değil, onları canlandırmak için kullanılmış. metal kutunun tepesine takılı olan silindir hayat veren oksijen içeriyor.

yaklaşık otuz yıl öncesine kadar kömür madencileri işe giderken yanlarında bu tür cam bölmelerde kanarya taşırlarmış.

sebebi ise şu şekilde anlatılmış:

"yeraltı madenleri, karbonmonoksit gibi ölümcül gazlar içerebilir. renksiz ve kokusuz olan bu gaz hem insanlar, hem de kanaryalar için aynı derecede ölümcüldür, ancak kanaryalar bu gaza karşı çok daha hassastır. kanaryalar, insanlardan daha hızlı ve görünür bir şekilde tepki vererek madencileri zehirli gazların varlığı konusunda uyarır.


madende bir felaket meydana geldiğinde, kurtarma görevlileri bir "resuscitator" içinde kanarya taşıyarak madene inerler. cam ve metal kutunun önünde hava girmesini sağlayan dairesel açık bir kapı ve ızgara vardır. -ızgara kanaryanın kaçmasını engeller-

eğer havada karbonmonoksit varsa, kanarya sıkıntı belirtileri göstermeye başlar. tüneğinde belirgin bir şekilde sallanır ve sonunda tünekten düşer. kanarya bilincini kaybederse, kutunun kapısı kapatılır ve vana açılarak üstteki tanktan oksijen salınmasına ve kanaryanın canlanmasına yardımcı olunur. ve madenciler tehlikeli bölgeyi tahliye eder.

kanarya kullanma fikri ilk olarak, iskoç fizyolog john haldane tarafından ortaya atılmış.

haldane, kendisini potansiyel olarak ölümcül gaz kokteylleri soluyan kapalı odalara kilitlemesiyle bilinir. birinci dünya savaşı sırasında almanlar tarafından kullanılan zehirli gazı tanımlamak için cepheye gitmiş ve ilk gaz maskesinin icat edilmesini sağlamıştır.


fizyolog, ayrıca çok sayıda maden faciasını araştırmış ve çoğu madenciyi öldüren ölümcül bileşenin karbon monoksit olduğunu, vücutlarının kiraz pembesine boyandığını fark ettikten sonra keşfetmiştir. -karbon monoksit hemoglobinle birleştiğinde kanda oluşan bir bileşiğin sonucu-

1890'ların sonlarında da beyaz fareler ve kanaryalar gibi küçük hayvanlar üzerinde deneyler yapmaya başlamış. küçük hayvanların metabolizma hızı daha yüksek olduğundan, karbon monoksit zehirlenmesinin etkilerini çok daha erken gösterirler. kanaryalar, özel solunum sistemleri nedeniyle havadaki toksinleri tespit etmede özellikle iyidir.

tüm kuşlar gibi kanaryalar da havadan mümkün olduğunca fazla oksijen toplamak için tasarlanmış karmaşık bir solunum sistemine sahiptir.

bir kuş nefes aldığında, boyutuna oranla büyük miktarda hava alır - kuşun solunum sistemi kuşun hacminin yüzde 20'sini kaplarken, bu oran insanlarda sadece yüzde 5'tir - bunun bir kısmı, "hava keseleri" adı verilen küçük boş alanlarda depolanır. geri kalanı ise oksijen ve karbondioksitin yer değiştirdiği akciğerlere yönlendirilir. kuş nefes verdiğinde, hava keseciklerinde depolanan hava, başka bir oksijen ve karbondioksit değişiminin gerçekleştiği akciğerlere girer. yani kuşlar hem nefes aldıklarında hem de nefes verdiklerinde sürekli oksijen solurlar. bu onları oksijen alma konusunda üstün kılar, ancak aynı zamanda da havadaki toksinlere karşı savunmasız bırakır.

kanaryaların madenlerde kullanımı 1986 yılında ingiltere'de yasaklanmış. o dönemde 200'den fazla kanarya kuşu görev yapmış. ve en nihayetinde, kuşlar yerine daha ucuz ve daha etkili olan elektronik dedektörler kullanılmaya başlanmış."

detaylı okuma: 1234