Cinsiyet Kimliği ile Atanan Cinsiyeti Farklı Olan Kişileri Tanımlayan Kavram: Transgender

Transgender nedir, ne değildir? Transseksüel ile transgender arasındaki fark nedir?
Cinsiyet Kimliği ile Atanan Cinsiyeti Farklı Olan Kişileri Tanımlayan Kavram: Transgender

transgender; cinsiyet kimliği, doğumda görünen biyolojik cinsiyetiyle geleneksel olarak ilişkilendirilenden farklı olan kişilerin kendi kendilerine uyguladıkları terim.

orijinal ve dar anlamıyla transgender, cinsiyetlerini sırasıyla kadın ve erkek olarak tanımlayan erkek ve kadınlara atıfta bulunur.

daha sonraki ve daha geniş anlamda ise, cinsiyet kimlikleri geleneksel olarak karşı cinsle ilişkilendirilen davranış ve özellikleri içeren kişileri ifade eder hale gelmiştir.

dolayısıyla transgender kişiler, diğer grupların yanı sıra transseksüelleri, transgenderistleri (terimin bir kullanımında, cinsiyetini karşı cinsle tanımlayan ancak cinsiyet değiştirme ameliyatı veya hormon tedavisi görmeyi tercih etmeyen kişiler) ve androjenleri (biyolojik veya psikolojik olarak androjen kişiler) içerebilir.

daha geniş anlamıyla transgender, transgender olan veya cinsiyeti olmayan, üçüncü bir cinsiyete (ne erkek ne de kadın) sahip olan veya değişken bir cinsiyete sahip olan kişiler tarafından kendi kendine uygulanan daha yeni bir terim olan genderqueer ile yakından ilişkilidir.

kısmen, transgenderin evrensel olarak kabul edilmiş bir tanımı olmadığından (farklı araştırmacılar bu terimi farklı şekillerde kullanmaktadır), kaç transgender birey olduğu belirsizdir.

amerika birleşik devletleri'nde, pek çokmakalede kullanılan geniş tanım temel alınarak yapılan tahminler, 21. yüzyılın başlarında nüfusun yüzde 1'inden azı ile yüzde 3'ünden fazlası arasında değişmektedir.

transgender kavramı cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim kavramları arasındaki temel ayrımları varsayar. cinsiyet biyolojik bir kategori iken, toplumsal cinsiyet geleneksel olarak belirli bir cinsiyetle ilişkilendirilen özellikler ve davranışlar kümesini ifade eder.

hak savunucusu avukatlar için rehber kitap serisi - 4toplumsal cinsiyet

transseksüel bir kişi cinsiyet ve toplumsal cinsiyet arasında bir ayrışma yaşar ve bunu ifade eder. buna karşılık cinsel yönelim, bir kişinin cinsel, duygusal veya romantik olarak ilgi duyduğu cinsiyetler veya cinsiyetler açısından tanımlanır.

trans bireylerin mutlaka homoseksüel olduğu (yani, doğumda atandıkları cinsiyetin üyelerine ilgi duydukları) yaygın ancak yanlış bir varsayımdır.

bazıları homoseksüel olsa da, diğerleri heteroseksüel veya biseksüeldir ya da kendilerini herhangi bir cinsel yönelimle tanımlamazlar.

transgender bireylerin deneyimlerini açıklamak için çeşitli toplumsal cinsiyet teorileri öne sürülmüştür. cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramlarına ek olarak, toplumsal cinsiyet kimliği ve toplumsal cinsiyet ifadesi kavramları bu tür teoriler için özellikle önemlidir.

cinsiyet kimliği, bir kişinin kendini erkek veya kadın olarak ya da bu kategorilerin arasında veya dışında bir şey olarak tanımlaması anlamına gelir. toplumsal cinsiyet ifadesi, kişinin toplumsal cinsiyet kimliğini ifade ettiği davranışları ifade eder - örneğin, belirli zamirleri kullanarak veya belirli türde kıyafetler giyerek veya belirli bir saç stiline sahip olarak. toplumsal cinsiyet kimliği başkalarının görebileceği bir şey değilken, toplumsal cinsiyet ifadesi herkesin görebileceği bir şeydir.

başlıca toplumsal cinsiyet teorileri özcülük, sosyal inşacılık ve performatifliktir.

özcüler biyolojik özelliklere vurgu yaparak, biyolojik cinsiyete karşılık gelse de gelmese de bir kişinin cinsiyet kimliğinin doğuştan sabit olduğunu savunurlar. dolayısıyla özcülük, cinsiyet kimliğinin tamamen sosyal olarak inşa edildiği, yani sosyal veya toplumsal etkilerin bir ürünü olduğu görüşüne karşıdır.

özcülere göre açıklanması gereken temel durum, kendilerini her zaman (hatırlayabildikleri sürece) doğumda atandıkları cinsiyetin tersi bir cinsiyete ait hissettiklerini bildiren kişilerin durumudur. bu tür deneyimler, her zaman sahip olduklarını düşündükleri cinsiyet kimliğine uymak için cinsiyetlerini değiştirme ihtiyacı hisseden transseksüeller için tipiktir.

sosyal inşacılık, terimden de anlaşılacağı üzere, toplumsal cinsiyetin sosyal olarak inşa edildiği görüşüdür.

inşacılara göre toplumsal cinsiyetin sosyal olarak inşa edildiği, geleneksel olarak erkek ya da kadın cinsiyetiyle ilişkilendirilen özellik ve davranışların zaman içinde ve kültürler arasında farklılık göstermesinden anlaşılmaktadır; toplumsal cinsiyet doğuştan gelseydi böyle bir durum söz konusu olmazdı.

bu teorilerin pek çok makalede tanımlandığı şekliyle özcülük ve sosyal inşacılığın, farklı (ancak birbiriyle ilişkili) şeyleri açıklamayı amaçladıkları sürece, zorunlu olarak tutarsız olmadıklarını belirtmek önemlidir: biri cinsiyet kimliğinin varsayılan biyolojik kökeniyle (kişinin kendini erkek veya kadın olarak tanımlaması), diğeri ise cinsiyetin varsayılan sosyal veya toplumsal kökeniyle (eril veya dişili oluşturan özellikler ve davranışlar) ilgilidir. birincisinin doğuştan gelmesi, ikincisinin ise tamamen olmasa da büyük ölçüde öğrenilmiş olması, geniş anlamda aşılanmış olması tamamen mümkündür.

çokkültürlülük ve özcülük
özcülük-karşıtı tartışmalar çerçevesinde şiddetin ele alınışı

cinsiyete gelince, bazı sosyal inşacılar bunun da biyolojik olarak verilmediğini, daha ziyade bebekleri doğumda bir ya da diğer kategoriye yerleştirmekle görevli tıp uzmanları tarafından telaffuz edildiğini iddia etmektedir. bu görüşün önde gelen savunucularından biri, aynı zamanda performatif cinsiyet teorisinin geliştiricisi olarak da bilinen amerikalı filozof judith butler'dır.

sosyal inşacılığın bir uzantısı olan performatif teori ya da performativite, toplumsal cinsiyetin insanların bilinçsizce de olsa günlük olarak üstlendikleri bir "performans" olduğunu savunur.

özellikle toplumsal cinsiyet, ister cinsiyete ister cinsel kimliğe dayalı olsun, altta yatan bir özün ya da doğanın ifadesi değildir. daha ziyade, sürekli tekrarı altta yatan bir doğanın var olduğu yanılsamasını yaratan bir dizi eylemdir.

göre toplumsal cinsiyet "sonuçları olduğu söylenen 'ifadeler' tarafından edimsel olarak oluşturulur."