Çok Sonradan Oynayan Birinin The Witcher 3: Wild Hunt'ta Fark Ettiği Kalite Göstergeleri

The Witcher 3: Wild Hunt 2016'da yayınlanmasına rağmen oynayanları büyülemeye devam ediyor. İşte nedenleri.
Çok Sonradan Oynayan Birinin The Witcher 3: Wild Hunt'ta Fark Ettiği Kalite Göstergeleri

kaç yıl önce aldığımı unuttuğum ve steam'de görünce "hadi herkes oynamış ben de oynayayım bari" diyerek 120 küsür saatimi geçirdiğim harikulade oyun. normalde çok rpg oynayan biri değilim bundan önce skyrim'i de bitirmiştim ama gerçekten rpg hikayem bu kadarla sınırlı. bu oyuna başlarken de "amaaan klasik rpg'dir işte görev mörev." psikolojisinde başladım. başladığımda lore hakkında hiçbir fikrim yoktu. bol bol cutscene girmesiyle beraber önyargılarım daha da arttı.

Uyarı: Spoiler içerir.


oynadıkça bu oyunun gerçekten bu türde yapılabilecek en kapsamlı ve güzel oyun olduğuna inandım, ekşi sözlük'teki 173 sayfa yazı gerçekten boşuna değil. bu oyunu mükemmel yapan şey çok fazla görevin olması, çok büyük haritalar olması ve gerçekten yapacak şeylerin hiç bitmemesinin yanı sıra diyalogların ve aksiyonların çok gerçekçi olması. hangi oyunda arkadaşlarınla beraber sarhoş olup manitanın cihazını karı kız tavlamak için kullanmak gibi bir görev var? veya ne bileyim gidip milletin cenazesinde cadının birine "seni çok özledim." demek ve baron'un yemeğinde "gel iki dk beraber sevişip gelelim" demek gibi bir seçenek sunuluyor? eğlenceli bir film izlemek gibi hissettirdi, kontrol sende ve çoğu zaman da geralt sessiz bir karakter olsa da içten içe komik.

ayrıca görevler de çok orijinal

dlc'leri katmıyorum bile onu alt paragrafta detaylı olarak açıklayacağım ama mesela ortalama bir oyuncu olarak başta contract'lar bana biraz tekdüze geldi. "aa hep böyle gidip yaratık mı öldüreceğiz? onu öldür, para. bunu öldür, para." demiştim. onlarda bile o kadar detaylı çalışılmış ki gerçekten insan hayret ediyor. kaç zaman önce aldığın bir karar son contract veya bir öncekinde konuşurken yardımcı oluyor, inanılmaz bir attention to detail. gwent deck ayrı bir dünya, witcher contract'ler ayrı bir dünya, üstüne üstlük hazine avları var, yan görevler var, at yarışları var, yumruk yumruğa savaş var, bunlardan bağımsız haritada görevler/hazineler/monster nestler var. ve bunun haricinde görünmeyen de bir sürü detay var.


dlc'lerin özellikle toussaint'te geçen blood and wine paketi gerçekten ayrı bir oyun olarak pazarlanabilecek kadar kapsamlı. hikayesi de çok detaylı hazırlanmış, ortamlar da, görevler de. bütün bir dlc boyunca söyleyebildiğim tek şey "çok güzel, ortam çok güzel." oldu. çok güzel. fransa'da göl kenarında tatlı bir kasabada gezmek ve nostaljik bir eve sahip olmak çok güzel. lavantaların arasından roach'la beraber geçmek ve sarayın detaylarını uzaktan görmek çok güzel. bir kont'a (sanırım) doğa turu yaptırmak için onu escort etmek çok güzel. tablomun çizilmesi için toussaint'in en güzel manzaralı yerine gitmek çok güzel. şarap yetiştiriciliği yapılan bağ bahçelerin yanlarından geçmek çok güzel. anna henrietta karakteri çok çok çok güzel. bir ruhun bedenime girip artist artist shani'yi etkilemek için göllere dalıp ayakkabısını bulup getirmesi çok güzel. toussaint'te sarayın yakınlarında gezerken çevrede bazen insanların "the girl from ipanema"yı söylemesi çok güzel. bir "masallar ve fabl" kitabının içine girip kırmızı başlıklı kız gibi masalları yaşamak çok güzeldi.

ana hikayeden çok dlc'de, gerçekten önyargılarımın üzerinden geçildi

yanlış anlaşılmasın ana hikaye de çok güzel ama bu dlc'deki ortam fevkaladenin fevkindeydi. ana hikayede de mirror master'lı görev çok hoşuma gitti. klişe bir boss fight bekliyordum ama onun yerine böyle bir challenge olması çok orijinal geldi. avallach'la yolculuk yaptığımız görev de çok etkileyiciydi. bu kadar fazlaca detay çalışılmış olması her anlamda çok şaşırtıcı, etkileyici, mükemmeldi.

ben çok farkında olmadan oyunda doğru kararlar verdim. triss'in gemiye bineceği zaman "cadılara soykırım var kıza kal desem ayıp olur, canını tehlikeye mi atayım?" dedim ve gitmesine izin verdim. emhyr, ciri'yi görmek istiyorum dediğinde "babasıdır, yazık. ne olursa olsun babası yani." diyerek ciri'yi götürdüm. ciri zannımca en güzel son olan empress sonuna ulaştı. ben ise yennefer'cığımla toussaint'e yerleştim.

yazılanlar doğru, duyduklarınız doğru. oyun mükemmel.