Dünyanın En Ünlü Fotoğrafçılarından Sebastiao Salgado'nun Olayı Neydi?

23 Mayıs'ta, 81 yaşında hayata veda eden Brezilyalı fotoğrafçıyı benzerlerinden farklı kılan şey neydi?
Dünyanın En Ünlü Fotoğrafçılarından Sebastiao Salgado'nun Olayı Neydi?

Kimdir, necidir?

sebastiao salgado çağımızın en önemli belgesel fotoğrafçılarından birisiydi.

1944, brezilya doğumludur. süreleri yılları bulan çok çeşitli projeler üzerinde çalışmıştır. uzun yıllara yaydığı projelerini, “uzun dönemli projeleri seviyorum çünkü bu sayede fotoğrafçı ve fotoğrafı çekilen kişi arasında birbirini anlamak için yeterli vakit oluyor. böylelikle konunun daha derinine inebiliyorsunuz.” ifadeleriyle gerekçelendirmiştir.

salgado arada bir ortadan kaybolur, yıllar sonra elinde binlerce kareden oluşan yeni bir fotoğraf projesi ile ortaya çıkar. uzun soluklu projeleri arasında; üzerinde 10 yıldan fazla çalıştığı, evrimin izini sürdüğü, kendi deyimiyle “gezegene olan aşk mektubu” olarak nitelendirdiği genesis projesi; üzerinde yaklaşık 6 yıl çalıştığı açlık, yoksulluk, savaş ve doğal afetler sebebiyle göç etmek zorunda kalan insanları konu aldığı göçler (migrations) projesi; tüm dünyada 26 ülke gezerek binlerce işçinin fotoğraflandığı işçiler (workers) projesi sayılabilir. öyle ki, 6 yıl üzerinde çalıştığı işçiler projesi ile ilgili olarak kimi eleştirmenler, karl marx'tan sonra yazılmış en iyi manifesto yorumunda bulunurlar.

salgado, bu projelerle sadece çektiklerini dünya ile paylaşmakla kalmaz. fotoğrafladıkları ile dünyayı daha yaşanılabilir bir yer haline getirmeye çalışırken, aynı zamanda fotoğrafladıkları için de bir şeyleri değiştirmeye çalışır.

dünyanın en çok bilinen ve kazanan fotoğrafçılarından olan salgado, kazandıklarını kendine saklamaz. brezilya'nın don kişot'u unvanını taşıyan salgado, amazon yağmur ormanlarından binlerce dönüm toprak alarak, kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmesini sağlar. brezilyalı topraksız köylülerin yaşadığı binlerce dönüm toprağı satın alarak köylülere dağıtır.

büyük fotoğrafçıyı daha yakından tanımak isteyenler için, fotoğrafçının yaşamını anlatan wim wenders'ın yönetmenliğini yaptığı the salt of the earth (toprağın tuzu) belgesel filmi bulunmaktadır.

iyi ki bu dünyadan geçti...

Olayı nedir? Hangi işleriyle ünlendi?

güney amerika’nın şeker kamışı işçileri, brezilyalı maden işçileri, fransız çelik işçileri, bangladeş’in gemi söken işçileri, hong kong’un artık hayvanat bahçelerinde bile rastlanmayan kafeslerde yaşamaya mahkum ettiği vietnamlı çocuklar, traktör kepçelerinde taşınan ruandalı mülteci cesetleri… eduardo galeano, serra paleda’nın maden işçilerini görüntüleyen fotoğraflar için “bir madenciler ordusu mu bu, dağı tırmanan? firavunlar zamanında piramitleri kuran işçilerin bir görüntüsü mü? bir karınca ordusu mu yoksa?” demiş. salgado’nun fotoğraflarına bakarken ilk düşünülen bu oluyor gerçekten de: ne kadar da çoklar! açlıkla terbiye edilmiş, çamura, petrole, cürufa bulanmış kalabalıklar, yaşamlarının ve ekmeklerinin peşinde koşuyorlar. acı ve yoksulluğu, inatla çatılmış kaşlarda, yorgun, gülümseye çalışan yüzlerde, ağır yük altında gerilmiş bedenlerde üretmenin ve yürümenin gururuna dönüştürüyor kamerası.

salgado fotoğraflarında, varlığından haberdar olmadığımız, olsak bile mücadelelerinin zorluğunu, yoksulluklarının büyüklüğünü tahayyül edemeyeceğimiz binlerce insanı, kimileyin bulutların, dalların arasından, kimileyin fabrikaların küçük, kirli pencerelerinden sızan ışıkla kutsuyor.

Hayat hikayesini detaylandırarak bitirelim

salgado, hakkında bugün wim wenders'ın çektiği the salt of the earth belgeselini seyrettiğim sanatçı.

ilginç bir hayat hikayesi var. brezilya'da doğuyor. 7 kız kardeşi var. babası çiftçi hayvancılıkla ve ormancılıkla uğraşıyor. babası tüm kardeşleri okutuyor. babası kendi adını verdiği oğlu sebastiao salgado'nın iktisatçı olmasını istiyor. salgado oluyor da .karısı ile okulda tanışıyor, karısı mimar. salgado iktisat okumakla kalmıyor bir de yüksek lisans yapıyor. çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra birleşmiş milletlerde kalkınma ile ilgili projelerde ekonomist olarak azgelişmiş ülkelere gidiyor.giderken de yanına hep eşinin fotoğraf makinesini götürüyor. sonra bir bakıyor fotoğraf çekmek ekonomi üzerinde çalışmaktan daha cazip geliyor. karı koca birlikte karar verirler, tüm paralarını fotoğrafçılık malzemelerine yatırırlar ve salgado'nun uzun yolculukları başlar.eşi en büyük desteğidir. söz konusu belgeselin yönetmenlerinden biri de çok az gördüğü oğludur. diğer oğlu down sendromludur. salgado bir taraftan muazzam fotoğraf çekerken kalkınma iktisatçısı olarak çok korkunç savaşlara tanıklık eder. afrika'ya yüreğini ve ruhunu kaptırdıktan sonra insanın kötücüllüğünü nötralize etmek isteyen herkes gibi doğaya döner ve genesis projesi ile darwin'in ayakizlerini takip eder.

kendisiyle ilgi yazılması gereken bir şey de büyüdüğü yemyeşil topraklardır. yıllar içinde çöle dönen torakların eşinin gayretiyle tekrar ormana döner.bugün milli parka dönüşen topraklar kaybettiğimiz toprakların nasıl yeşerip cana can katıldığı hikayesidir. kolay bir hikaye değildir, on seneye yakın bir süre alır. ama sonuçta toprak, doğa kendini yenilemeye her zaman hazırdır yeter ki fırsat verin.