Düzgün Erkeklerin Hepsinin Kapıldığı Düşüncesi Ne Kadar Doğru?

Belli bir yaşa gelmiş kadınlardan duymanın mümkün olduğu bu önermeye dair fikir verici yorumları derledik.
Düzgün Erkeklerin Hepsinin Kapıldığı Düşüncesi Ne Kadar Doğru?

düzgün erkeklerin hepsi kapılmış diyen bir kadınla bir anım var

geçmişte tanıştığım kadınlardan birinin eski sevgilisi tam bir psikopatmış ama kız aşık tabii. kıza resmen nesne gibi davranıyor. gel diyor geliyor, git diyor gidiyor. iş başta sadece yatakta fantezi olarak başlarken bütün hayatına yayılıyor. tehdit, fiziksel şiddet... en ufak tartışmada adam bunu terk ediyor filan, kız tabii geri dön diye yalvarıyor. kendini kontrol edemiyor. yanlış kişiye aidiyet duygusu. tam şurada anlattığım durum:


sonra ne oluyor? bir yer de ilişki bitiyor ki böyle psikopatik, dengesiz ilişkiler istisnasız olarak her zaman biter ama kızın eşiği öyle yükseliyor ki aynı heyecanı başka bir erkekte hatta "aynı adam geri dönse bile o kadın aynı kalmadığı için" o erkekte bile bulamıyor. tabii bunda adamın güçlü karakterden yalvarır konuma geçmesinin de etkisi büyük.

o andan itibaren kadının kafasındaki algoritma bozulmuş durumda. zaten atlatması da muhtemelen en az 1 sene almıştır. çünkü düzgün bir erkeğe aşık olmamış. onda heyecan yaratan algoritma "narsist erkek" profilinden ibaret. devamlı tek gecelik ilişkiler, saçma insanlarla kısa süreli ilişkiler derken hayatını geçiriyor. mutlu da değil. bu sefer olacak diyor ama düzgün birini bulamıyor bu sefer.

haliyle böyle deformasyona uğrayan bir kadın kendini belli ediyor, bu sefer düzgün bir erkek de onunla ilişkiye yanaşmıyor. benimle konuştuğunda da gördüğüm buydu. her şeyin farkında ama bunu düzeltmek için çalışmıyor. haklısın diyor ama çaba yok.

bir kadını neden etkileyeceğinizi bildiğiniz zaman manipülasyonu kolaylaşır fakat "buna değer mi?" sorusu önemli. benim için bu kadınla uzun süreli ilişki yaşamak değmezdi mesela. fuckbuddy gibi bir ünvan yeterliydi. çünkü kurtarılmak istemeyeni kurtaramazsın. mesele sadece yanlış erkek de değil. sonuçta bu erkeği seçen de kadın. eğilimi, genetik yapı, aile ve sosyal çevrede belirliyor. anlattığı kadarıyla çocukluğu korkunçmuş. bazı kadınlarda hep aynı paterni görüyorum.

kısacası bir kadının kafasındaki algı bozulduktan sonra karşısına çıkan erkeğin düzgün olması bir şey ifade etmez. hormonal dengesini kim oynatırsa kadın kısa süreli olarak ona kapılır. kadının psikoloji deforme olmadan doğru adamı bulması, olmayanı da elemesi bu sebeple önemli. az ilişki yaşaması, hoşlandığıyla yatmaması önemli yoksa bütün düzgün adamlar kapılmış gibi yanlış bir algıya düşer.

düzgün erkeklerin hepsinin kapılmış olması diye bir şey yok

şu dünyadaki en düzgün, en sevgi dolu, en yakışıklı adamlardan biriyle evliyim. zaman zaman şöyle bir aynada kendime bakıp, la bu adam neden evlendi ki benle diye sorguladığım doğrudur. kendisi arkadaş çevresinde ve benim arkadaş çevremde o kadar beğenilir ve övülür ki, bazen arkadaşlarıyla tanışmaktan bile çekindiğim olmuştur, çünkü bizim insanımızda hep bir kıyas alışkanlığı vardır ne yazık ki ve bunu da iyi niyetle yapmaz. bu adamın beni neden tercih etmiş olabileceğine dair yapılabilecek/ yapılan konuşmaları az çok tahmin edebiliyorum aslında.

ben bu adamı "kapmak" için hiçbir şey yapmadım. birlikte olmaya başladığımızda üniversitedeydim daha, üstelik farklı şehirlerdeydik. herkes üniversitedesin, hayatını yaşa, daha karşına kimler çıkacak, böyle ilişki mi olur deyip durdu. genellikle ayda bir hafta sonu, arada sırada çok daha uzun sürelerle görüşmemize rağmen, birbirimize olan aşktan hiçbir şey kaybetmediğimizi fark edince, okul biter bitmez evlendik. etrafımdaki herkes hala, ama onun mesleği gereği hep uzakta olması gerekecek, hep yalnız kalacaksın, böyle ilişki mi yürür demesine rağmen.

şimdi yıllardır beynimi bıdı bıdı yiyenlere bakıyorum da "amaaan şekerim etrafta düzgün erkek mi kalmış sanki" diye ağlaşıyorlar. küçümsediğimden değil, ama kardeşim sen o düzgün erkeklerin hepsini "daha gencim, daha karşıma neler çıkar" diye diye elemedin mi? şimdi, ama düzgün erkeklerin heppppsi kapılmış yeaa :( adamlar kapılmamış yahu, siz kaptırmışsınız!

rus üstadlarından birinin bir sözü vardır

"ideal bir evlilik asla olmaz, çünkü; düzgün kadın ilk teklifte kabul etmez, düzgün erkek de ikinci kez teklif etmez."

gençlikte zaten p*ç tercihi diye bir şey vardır, bu tartışılmaz. daha heyecan verici bir ilişki için risk alınır... sonra muhtemelen kalbi kırılan kişi erkekler hakkında yüzlerce önyargı geliştirir ve ilişkilerinde sürekli strateji kovalar. bunun belki de en önemli parçası "kendini ağırdan satmak"tır. bu da karşıdaki "düzgün erkek" bireyini iter. sen kendini naza çektiğini zannederken, karşıdaki erkekte "demek ki beni istemiyor, ben de rahatsız etmeyeyim." düşüncesini oluşturursun... sonuç mu? baştaki alıntıyı okuyalım lütfen.

kapitalist toplumsal normlara uygun düzgün erkek tanımıyla, kadınların kafasının içindeki düzgün erkek tanımının ne kadar örtüştüğüne bağlı olarak değişebilecek bir önerme bu

ikisinin örtüştüğünü varsaysak bile kavram zaten içerdiği edilgen kapmak eylemiyle bu iki tanım arasındaki ilişki hakkında ipuçları veriyor. istisnaları olmakla birlikte düzgün erkekler sıkıcıdır, ama bir ilişkinin sorumluluğunu alma konusunda da, ilerleyen süreçte evliliğe evrilme ve evlilik sonrası süreçte de kadınların somut beklentilerini karşılama konusunda da, düzgün olmayan erkeklere göre daha mahirdirler.

1) kapmak ve cinsiyetler arası talep dengesizliği

önerme bu yüzden, kapmak eylemiyle aslında hak edilmemiş bir ilişkiye sahip olma arka planını içeriyor. bu başlık kadınlar için açılsaydı, feminazilerin saldırısına uğrardı. şahsen o durumda da, feministlere haksızsınız diyemezdim. ama önceki onlarca entryde olduğu gibi erkekler bakın ben kapılmadım diyerek, ümitvar bir yaklaşım sergiliyorlar.

tuhaf olan noktalardan biri bu zira toplumda kadına olan taleple erkeğe olan talebin arasındaki uçurumu gösteriyor. türkiye çok katmanlı bir toplum çünkü gelir dağılımı çok dengesiz. bir yanda çocuk gelinler, her gün tacize uğrayan kadınlar var; diğer yanda gördükleri aşırı talep karşısında egosu gün geçtikçe büyüyen kadınlar.

2) düzgün erkeğin sıkıcılığı

toplumsal beklentilere göre şekillenen düzgün erkek tanımı çok hızlı bir değişime tabi değil. bunun nedeni toplumun kendisinin de çok hızlı bir değişim içinde olmamasıdır. toplumsal değişim süreklidir, hiçbir zaman değişimin ivmesi sıfır olmaz ama sıfıra yakın seyreder. bu yüzden toplum yapısındaki farklılıkları ancak nesilleri birbiriyle kıyaslayarak ayırt edebiliriz. son dönemde moda olmuş x kuşağı, y kuşağı kavramları da bunun bir yansımasıdır.

bireyin beklentileriyse daha dinamik bir yapıda olduğu için düzgün erkek/kadın tanımı daha hızlı değişim yakalar. ama toplumsal momentumdan farklı olarak bu değişim bir noktada sonlanır. bu durum genellikle bireyin önceki tecrübelerine bağlı olarak şekillenir.

genellemeler maalesef toplumsal analizin fıtratında var. 30 yaşına yaklaşan ya da yeni geçmiş bekar kadınlar bence kendine şu soruyu sormalı,

son 10 senede kafamdaki ideal ilişki/ideal partner tanımındaki değişim ne oldu?

düzgün insanı toplumsal normlara göre tanımlayacak olursak, ülkenin iyi okullarından mezun, birkaç yabancı dil bilen, geniş bir entelektüel birikime sahip hatta yurtdışında iş/eğitim tecrübesine sahip, birey olabilmeyi başarmış, karşısındaki kadına/erkeğe birey olarak değer vermeyi başarabilen bir insan profili çıkıyor ortaya.

ataerkil düzende erkeği vuran nokta ise tam olarak burada ortaya çıkıyor. orta-üst sınıfta, toplum düzgün erkekten bunları en iyi olarak hatta en iyinin de en iyisi olarak yapmasını bekliyor. düzgün kadın tanımında da en azından bu sınıfta bu beklentiler mevcut ama beklenti eşiği bu kadar yüksek değil.

bu durumda düzgün erkek olabilmek için sosyal yaşamdan ödün vermek ister istemez bir mecburiyet haline geliyor. lise sınavlarında başarı, üniversite sınavlarında başarı, okulda başarı, iş hayatında başarı hatta paralelinde master yaparken başarı, yurtdışında iş deneyimi/master/doktorada başarı yakalamak için erkekler bedeller ödemek zorunda kalıyor. toplumsal beklentilerle paralel olarak kadınlardan bu kadar yüksek başarı beklenmiyor. sosyal hayatında daha rahat olan kadının düzgün erkek tanımları bu yüzden zaman içinde daha radikal değişimlere uğrayabiliyor.

eğer gerçek tanımıyla sapyoseksüel bir kadın değilseniz, düzgün erkeğin sıkıcı bulmamanız neredeyse imkansız. kişisel gelişime bu kadar odaklanmış bir erkek size ilişkinizde güven verir ama heyecan vermesini beklemek safdillik olur.

3) düzgün erkeğin gözünden durum ve kapitalizmle olan ilişkisi

insan duyguları olan bir varlık ve bu kadın ya da erkek olmasına göre değişen bir vakıa değil. ama duyguların yaşanma biçimlerinde cinsiyet farklılıkları olabilir. düzgün olarak tanımlabilecek bir erkeğin en büyük korkusu kendini enayi yerine konmuş gibi hissetmek olacaktır. çünkü yıllarından feragat ederek ortaya koyduğu maddi/entelektüel/akademik/profesyonel birikimi aslında onu değil bu birikimini seven bir kadınla paylaşmak, eğer o erkekle empati kurabilirseniz kendini enayi gibi hissettirecektir.

bu psikoloji nedeniyle, sosyal yaşantısından ödün vererek, akademik/profesyonel kariyerinde iyi bir noktaya gelmiş olan erkeğin önünde 2 seçenek oluyor.

a) içgüdülerim olsa da ben bir insanım ve sadece içgüdülerime göre hayat kurmamalıyım. bu durumda, düzgün erkek zihnindeki ideal kadın tanımını en az kendisi kadar iyi bir kariyeri/toplumsal statüsü/entelektüel birikimi olan kadın üzerinden geliştirir. yakışıklı/zengin/kültürlü erkeklerin yanında bazen dış görünüş olarak hayli uyumsuz bir partner gören insanlar, nasıl da kapılmış diyerek tepkilerini gösterirler. aslında durumun arka planında kapitalist mutualizm bir anlayış hakimdir.

b) tamamen içgüdülerime göre hareket edeceğim ve ben gerçekten güzel bir kadınla evlenmek istiyorum. benim kariyerim/param/entelektüel sermayem ikimize de yeter. tercihi bu olan bir erkek uzun yıllar kişisel gelişimine yatırım yaptığı için kendisinden yaşça küçük ve fiziksel güzelliği ön planda olan bir kadın arar. bu yüzden kendi yaşıtlarını pek umursamayacaktır. bu durumun arka planı daha çok kapitalist egoizmdir. birey kendi zevkini kuracağı ailenin ağırlık merkezi yapmıştır. bu durumda birikimini paylaşmak onu çok üzmez, çünkü beklentisi bu değildir.

şu soru sorulabilir. bu erkek kendisi kadar fiziksel cazibeye ve kariyere sahip bir kadın hayal edemez mi? edebilir, ama toplumsal beklentiler nedeniyle o kadın o erkeği muhtemelen eş olarak görmek istemeyecektir.