Enver Paşa'nın Çanakkale'de Türk Askerinin Ciddi Zayiat Vermesine Neden Olan Hataları

enver paşa büyük bir kaybedendir ama bu kaybı maalesef türk evlatlarının sırtına yüklemek gibi bir keyfiyet göstermiştir harp yılları boyunca. çoğunluk sarıkamış harekâtı'nı bilir, oysa harbiye nâzırı olduğu dönemde, 1915'te çanakkale cephesi'nde de türk askerinin çok fazla zayiat vermesinde başrolü oynamıştır.
çanakkale'de 25 nisan'dan itibaren başlayan kara muharebeleri'nde mayıs ayına gelindiğinde karşılıklı siperler belirgin bir şekilde yerini bulmuş, tahkimatlar yapılmış ve ilk çıkarma anlarındaki çatışmalara kıyasla daha durağan bir pozisyon belirmişti. arıburnu'nda ingilizlerin güdümündeki anzaklar yaklaşık kanlısırt'a kadar gelmişler, ancak ordan öteye ilerleyemiyor; türk tarafı ise tamamen savunmada, düşmanı conkbayırı'na yaklaştırmamaya çalışıyordu. savaşın bu durağan aşamasında uzun süreler boyunca düşmanı tutmaya yetecek kadar cephane olmadığını düşünen ve çanakkale'den behemehal atmak isteyen enver, savunmadan çıkıp karşı taarruza geçmek suretiyle türk askerinin hücum etmesini isteyen emir gönderecekti. bunun için önce saros'ta bulunan 5. ordu komutanı ve en yetkili kişi liman paşa ile irtibat kurup umumi vaziyetin ne durumda olduğunu ve taarruzun yapılıp yapılamayacağını sual etmeye başladı. 4 mayıs 1915'te göndermiş olduğu bir telgrafta şöyle diyordu:
''askeri ve siyasi sebeplerle gelibolu yarımadası'nda kesin sonucun bir an önce elde edilmesini olağanüstü önemde görüyorum. bu bakımdan, istanbul ve dolaylarına bir rus çıkarması olasılığı hâlâ belli olmamış bulunmasına ve böyle bir amfibi harekât hazırlığı her taraftan ve sürekli olarak haber verilmesine rağmen eğer isterseniz size bir tümen daha takviye kuvveti gönderirim. ulaştırma için oradan vapur göndermek gereklidir.'' - enver.
görüldüğü şekliyle başkomutanlık, 5. orduyu müspet bir neticenin ivedi şekilde alınabilmesi hususunda sıkıştırıyordu. ancak bu sıkıştırma, çanakkale cephesi'nde bulunan türk kurmay heyeti tarafından tepkiyle karşılandı. telgraf metni 5. orduya ulaştıktan sonra hemen o gün 5. ordu kurmay başkanı yarbay kâzım (inanç) bey, askeri silsileyi zorlayarak tamamen yurtsever ve türk evladını düşünen bir hisle enver paşa'ya aşağıdaki telgrafı çekti:
''başkomutan vekili enver paşa hazretlerine,
bu gece yine her zamanki gibi seddülbahir'e bir hücum yapıldı. fakat bu bölgenin düşmandan tamamiyle temizlenmesi yine mümkün olamadı. rica ederim, dokuz günden beri arka arkaya yapılan hücumlara artık bir son verilsin. düşmanın bugün, yine filo desteğinde asker çıkaracağı doğaldır. çünkü filoya karşı koyacak kuvvetimiz, yalnız övmeye değer niteliklerine güvendiğimiz askerimizdir ki o da günden güne eriyor. şehit ve yaralı sayısı 15 bini aşmıştır. düşmanın ne zamana kadar çıkarmaya devam edeceğini kestiremez isem de buna karşılık kesinlikle bildiğim bir şey vardır. o da artık son takviye birliklerini almış olmaklığımızdır. düşman, ilk çıkarmada elde ettiği küçük arazi parçalarından şimdiye kadar fazla ilerleyememiştir. mahdut hedefli olarak yaptığı taarruzlar, daima büyük zayiat ile geriye püskürtülmüştür. düşman, daha çok bizi taarruza zorlayarak zayıf düşürmek istiyor. biz, sürekli hücumlarla onun istediği kadar zayıflayınca o zaman büyük ve taze kuvvetlerle taarruza başlayacak ve normal olarak karşısında yorgun ve güçsüz bir ordu bulacaktır. ordunun bu aldatılmaya artık kapılmaması zamanı gelmiş ve geçmiştir. o bize taarruz etsin ve zayıf düşsün. seddülbahir ve arıburnu bölgelerinde aldığı küçük parçalarla sanmam ki ingilizler sonradan yarımadaya egemen olduk ve çanakkale'yi ele geçirdik iddiasında bulunsunlar. yeter ki biz onları daha fazla ilerletmemeye ve bize zarar verebileceği noktalardan daima uzak tutmaya bütün kuvvetimizle çalışalım. fırsat çıkarsa taarruz da edelim. askerin dinlenmeye pek çok ihtiyacı vardır. (...) gelecekte daha başka cephelerde çarpışmayacağımızı ve özellikle anadolu yönünde de fransızların bir harekette bulunmayacağını kim iddia edebilir? bugün saros'ta bağımsız süvari tugayı ve bir de yolda olan kırklareli müfrezesi kalacaktır. anadolu yakasında ise 15. kolordu'nun bir tümenden az kuvveti vardır. hakkındaki yüksek güvenlerine dayanarak ordunun bir süre için savunmada kalmasını ve bu suretle bulacağı fırsatlar içerisinde dinlenmesini ve kendisine çekidüzen vermesini onaylayıp emir buyurmaklığınızın uygun olacağını arz etmek istiyorum. dileklerim yalnız özel ve kişisel düşüncelerimden ibarettir. emir ve irade yine efendimizindir.'' - beşinci ordu kurmay başkanı kâzım.
enver paşa, kâzım bey'in halisane fikirleriyle kaleme aldığı ve son derece isabetli tespitler içeren işbu telgrafına cevap vermeye tenezzül etmedi. ilerleyen birkaç gün içinde askerin savunmadan çıkıp taarruza kalkması gerektiğiyle ilgili bu defa enver, şunu yazdı:
''telgrafıma sizden bir cevap alamadım. ordu kurmay başkanı takviyeye ihtiyaç olmadığı, düşman taarruzlarına karşı hazırlıklı bulunarak ordunun bir süre için mevzilerinde beklemesi ve böylece bir ölçüye kadar zayiattan kurtulup dinlenmesi ve düzenlerini tamamlaması hakkında bir mütalaa yazmıştır. ben, düşmanın uzun bir süre yarımadada kalmasında siyasi ve askeri pek büyük sakıncalar görüyorum. özellikle cephanemiz sürekli muharebelere elverişli değildir. ancak durumu ve neler mümkün olduğunu yerinde siz gördüğünüz için geleceğe ait mütalaa ve kararınızı ivedilikle bildirmenizi rica ederim.'' - enver.
liman paşa, aynı gün verdiği yanıtta enver ile hemfikir olduğunu ifade eden telgraf çekmiştir:
''...cephe, hiçbir surette baskı altında değildir. durumumuz iyidir. askerimiz kahramandır. kurmay başkanının mütalaası yalnız kendisinin kişisel görüş ve düşünceleridir. karargâhın yer değiştirmesi nedeniyle o, benimle beraber değildi.'' - liman von sanders.
müteakiben enver paşa orduyu ve askerleri bizzat yerinde görüp ve ayrıca taarruza dair harita üzerinde çalışmak için liman paşa'yla da özel görüşme gerçekleştirmek maksadıyla çanakkale'ye geldi. arıburnu bölgesinden sorumlu kuzey grubu komutanı esat paşa'nın da fikirlerini aldı. esat paşa da liman paşa'yla aşağı yukarı aynı kanaati taşıyor, askerin mevzilerinden çıkarılıp taarruza geçirilmesinde bir sakınca görmediğini beyan ediyordu.
25 nisan'da ilerleyen anzak askerlerine karşı kritik müdahalelerden birini yapan yarbay mustafa kemal bey ise taarruzla ilgili meseleye temkinli yaklaşıyor, ancak emir geldiği takdirde canını ortaya koymaktan çekinmeyeceğini ifade ediyordu:
''...kolordunun emir ve talebi doğrultusunda karşımdaki düşmanı arıburnu'ndan atmak için canımı feda etmekte bir an tereddüt etmem. komuta ettiğim birlikleri de son ere kadar ölüme sevk edeceğime eminim. ancak istenilen kesin sonucun alınabileceğinden tamamen emin olabilmek için önceki raporumla da belirttiğim gibi ağır topçunun etkili olabilmesi ve asıl hücum cephesine taze bir tümenin tahsis edilmesi gereğini arz ederim.'' - 19. tümen komutanı mustafa kemal.
taarruz 19 mayıs 1915'te, sabaha karşı gün doğmadan 3-3.30 sularında icra edilecekti. o sırada arıburnu hattını elinde tutan düşmanın toplamda 13 bine yakın askeri, 16 makineli tüfeği, 43 topçusu ve arıburnu açıklarında demirleyen, arkalarında her daim gücünü hissettikleri muazzam donanma desteği vardı. türk tarafında ise topçular sınırlı sayıda idi, cephaneyi karşı taraf gibi fütursuzca harcayamıyordu, ihtiyat kuvvetleriyle birlikte toplamda 42 bin muharip asker vardı. 13 bin anzak askerine karşı ciddi bir sayı idi, ancak dediğim gibi maddi imkanlar bizim tarafta zayıftı ve bu yüzden taarruz gece karanlığında, önce sızma harekâtı olarak baskın tarzında gerçekleşecek, askere süngü hücumu yaptırılacaktı.
19 mayıs taarruzunun nasıl yapıldığının ve yaşanan hezimetin detaylarına bu yazıda girmeyeceğim, onu başka bir yazıda açarım. ancak sonuca bakacak olursak taarruz büyük bir fiyasko ile nihayete ermiş, 7-8 saat içinde toplam 10 bine yakın türk zayiatı verilmiş ve bunların 3.300 kadarı hayatını kaybetmiştir. kanlısırt bölgesinin cansız insan bedenleriyle dolup taşması ve hastalık-kötü kokunun yayılmasını önlemek amacıyla türk tarafı ateşkes talebinde bulunmuş, çarpışmadan 5 gün kadar sonra, ancak 24 mayıs'ta çanakkale cephesi'nde ilk ve son ateşkes gerçekleşebilmiştir. türk tarafı kısa süreli ateşkes neticesinde hayatını kaybeden askerlerini toplu şekilde hızlıca gömerek mayıs sıcağında ortaya çıkan vahim tabloyu örtmeye çalışmıştır.
19 mayıs taarruzuna giden sürecin en başından beri tatlı rüyalar gören ve tamamen iyimser raporlar sunarak başkomutanlığı etkileyen liman paşa, ''türkiye'de 5 yıl'' isimli uyduruk kitabında 19 mayıs taarruzuyla ilgili olarak, binlerce şehidimize karşılık kısacık bir paragraf yazarak itirafta bulunacak ve şunu diyecektir:
''...bununla beraber bu taarruzu, tarafımdan yapılmış bir hata olarak söyleyebilirim. bu hata, düşmanı olduğu ölçüden daha aşağı değerlendirmekten doğmuştu. sayısı az olmakla beraber, bir de cephane tasarrufu zorunda bulunan topçu ile hedefin hazırlanması işi, amacın sağlanmasına yeterli değildi.''
liman paşa görüldüğü kadarıyla günah çıkarmaya çalışmaktadır.
araştırma ve çalışmalarını gelibolu yarımadası'nda yıllarca sürdüren ve araziyi etüt eden melike bayrak özçelik ile şahin aldoğan ağabeyimizin müşterek kaleme aldıkları ''çanakkale muharebeleri - anlatım ve değerlendirme'' adlı eserin 273. sayfasında ise konuyla ilgili olarak şöyle yazılmış:
''düşmanı cepheden söküp atmak ve denize sürmek enver paşa'nın fikriydi. enver paşa, 'türk birlikleri hakim sırtlarda ve düşman küçük bir arazide. güçlü bir taarruz ile denize dökülebilir' diye düşünüyordu. ama düşmanın güçlü donanma, topçu ve makineli tüfek desteğine sahip olduğunu yeterince hesaba katmamış, ciddiye almamıştı. enver paşa'nın, türk tarafının zaaflarını hiç değerlendirememiş olduğunu görüyoruz. cephede sınırlı topçu, sınırlı cephane ile ve ağır topçu olmadan, düşman birlikleri dövülmeden başarılı bir ilerleme olamayacağını değerlendiremedi.''
yarbay cemil (conk) konuyla ilgili yazdığı raporda ise ''et ile çeliğin şu anki durumunda dengesi bile bir harika ise de çeliği ete ezdirmek ancak bir mucize olabilir.'' diyerek olayı özetlemiştir. et, çeliğe hücum etti ve başarısız oldu.
hülasa enver, maalesef bütün o yetersizliği ile birçok cephede olduğu gibi çanakkale'de de eti çeliğe ezdirmiştir. çanakkale'de hayatını kaybeden askerlerimizin aziz ruhu şad olsun.